Adrasan ve Olympos

26 Temmuz 2010
Adrasan

Adrasan'ı kimden duymuştum tam hatırlamıyorum ama özel bir yer olduğu düşüncesine takılmışım.Aklımda kalan şey Adrasan'da sakinlik,Olimpos'da ise eğlence olduğuydu.Bizim için çok yorucu bir günün akşamı olduğu için Olimpos'a çok yakın olsada Adrasan'da kaldık.

Bir ara kaybolduk gibi oldu,nasıl kötü yollardan geçtik,bu kadar gidiyoruz ama inşallah değer bir diye düşünürken yol bitmek bilmedi.Çok uzak yahu,araçsız gidilebiliyor mu bilmiyorum..

Her yer pansiyon biz niyeyse o kadar yorgun olmamıza rağmen benim salak " en iyileri hep daha ilerdedir" mantığını uyduk.Deniz göremedik hala diye bu gölete mi geldik geyikleri bile yaptık.Buralarda yatıp yuvarlanıyor,bu vakitte herkes denizde olduğundan boş kanımca..


Anne ördek,öğle vakti güneş tepede bir yere de kımıldayamıyor yavrularını koruyor güneşten.O kadar duygulandım ki,anne olmak böyle birşey galiba.. Gölge azalmasın diye hiç kıpırdamıyor..

Adrasan'da deniz pek de hayal ettiğim gibi değildi.Manzara güzel,oksijen güzel,ferahlatıyor insanı,bütün bir tatili nasıl burada geçirebiliyorlar pek anlamış değilim.Sakinliği cazip katılıyorum ama .. Ama.. Her yıl sektirmeden gelenler varmış. Bir de şu taş işinden nefret ettim desem yeridir.Taşlı kumsalı hiç sevmiyorum Ege'de incecik kumdur genelde.Denize girerken bile terlikler ayağımda zat_ı muhterem'e veriyorum çıkarken o benden önce çıkıp getiriyor tekrar falan.

Güneşlenirken ikimizde şöyle bir baktık birbirimize bu koku da ne diye,Plaj düzenlenmiş temiz düzgün hotelin bölgesi ama nasıl bir koku.. Bu tip tatil beldelerinin sorunu altyapıdır genelde ve dedik bizim gitme vaktimiz gelmiş.


Her yere girip çıktık,haftasonu olduğu için rezervasyon sıkıntısı vardı.Biz de Aslıhan Hotel'de karar kıldık.Akşam yemeği ve sabah kahvaltısı çok iyiydi.İnsanlarda güleryüzlü,ortam güzel.Hotellerin hepsi aynı sistemle çalışıyor ücretlerde yakın zaten birbirine iki kişi yarım pansiyon 120 tl idi.




Olimpos

Olympos(olimpos) Likya Birliği'nin liman kentlerinden..Yine tarih,deniz ve ağaç bir arada.Üniversitede belirli bir gruplarla takılmış Olimpos'a gelmemiş pek az insan vardır.Olimpos'a gelmek onlar için türbe ziyareti gibi birşey.Biraz kuytuda kalmış,fiyatlar uygun,eğlence de güzel olunca entelleşmenin zirve noktası.. Bu sebeple bundan 10 yıl sonra gider misin deseniz pek ihtimal vermem. Çıtırların içinde,kafası iyi o kadar arkadaşın için de kendimi pek bir dingin hissettim :)


Kalıntılar hiç önemsenmiyor,burada herşey para üstüne kurulmuş.Tarihi dokuymuş,muhteşem denizmiş pek mühim değil.. Sahilde aklınıza gelebilcek her türlü çöp var.Genç olunca,öğrenci olunca,özgür olunca pis mi olmak gerekiyor..? Sahil merkeze oldukça uzak,giriş 5 tl ben size yine Müzekart öneriyorum.






Deniz güzel,sıcak,dalgasız.. Ama yağlı ..! Ben farketmedim de zat_ı muhterem dikkatimi çekti ve anladım ki teknelerden mazot akıyor.Zaten bölgede mazot kokusuda bir süre sorun olmuş.Sahip çıkmıyorlar belli.Kim hangi belediye nasıl ulaşacak ki kendi halinde kalmış,nam salmış ,saldıkça daha da özensizleşmiş.. Birileri el atsa hale yola soksa fena olmayacak.


Eğer 25 altındaysanız,geyik yapacak arkadaşlarınız varsa,yada yeni bir çiftseniz,okey oynayarak tatili geçiririm diyorsanız,alkol tüketimini seviyorsanız,eğlence anlayışınız cıstık cıstıksa,paranızı da hesaplı kullanmak zorundaysanız daha iyi bir yer olamaz.


Yapılaşma yasak olmasından sebep her yer ağaç ev.. O ahşap kokuyu hep sevmişimdir.Odalar konforlu bence tek eksik tv ona da gerek yok böyle bir ortamda.Fiyatlarda uygun pazarlık usulü istediğimiz,yemeklerinden memnun kaldığımız,güleryüz gördüğümüz pansiyonda iki kişi yarım pansiyon 80tl kaldık.Ama aklınızda bulunsun adı nam salmış yerlere gitmeyin,Kadir,Türkmen,Bayram popüler olanlar ama başarılı değil,odalar temiz değil,yemeklerde karmaşa oluyor ve gereksiz kalabalık.Bir sürü cici pansiyon var,gezin ve öyle karar verin netten asla seçim yapmayın ben netten çok beğendiğim yerlerde hayalkırıklığı yaşadım.



Myra Antik Kenti,St.Nicholas (Noel Baba) Kilisesi,Finitaş :)

25 Temmuz 2010
Demre(Kale)'ye vardığımızda burada ne yapsak ki gibi bir durumda kaldık.Pek araştırmamıştım.Aslında Demre'de duraklamamızın sebebi de benim adını benim verdiğim "Ayı Ayak Sendromu" yaşamamdı.Ayaklarım inanılmaz şişti,tahmin edemeyeceğiniz kadar şişti.Yürüyemiyordum artık,arabada koltuğu olabildiğince geri çekip cama doğru uzatıyordum ve muhtemelen karşıdan gelen araçlar kro'ya bak diyorlardı.

Akdeniz'in havası bana yaramadı özetle,Demre Devlet Hastanesinde muayene oldum ama muaeyene akıllara zarar,elini bile sürmedi dedemiz,dedemiz diyorum çünkü çok yaşlıydı doktor.Hastanede herkes tatil modunda.İlaçları yazdı beni şutladı,Kekova'da tansiyonum ölçülmüş yüksek çıkmıştı ona bile gerek duymadı.Velhasıl ayaklarım İstanbul'a gelene kadar asla normale dönmedi.Kan grubum A rh pozitif bu grup daha hassasmış şişliklere..

Myra Antik Kenti


Myra Likya Birliği'nin liman kentlerinden biri ama en önemli özelliği dinsel açıdan önemi. Demre merkezine oldukça yakın bir mesafede olan Myra turistlerin ilgisi büyük çünkü Hristinyanlık tarihinde dini merkez olarak kullnılmış ve yine Hristiyanlar için kıymetli çeşitli din görevlileri burada çalışmış.Ziyaretçiler Hristiyanlar olsada Arap turistlerin yoğunluğu da gözümüzden kaçmadı.Giriş 10 tl ben size yine Müzekart tavsiye ediyorum.

Kısa bir sürede o kadar çok antik kent gezdik ki,bir süre sonra aralarındaki farkı anlayabiliyorsunuz.Dışardan bakıldığında hepsi birbirine benziyor gibi görünsede hepsinin hikayesi başka,yaşanılanlar,mezarlar,kabartmalar hepsi sizi bir yerlere götürüyor.


Tiyatro'da mavi nokta şeklinde görünen benim kocam :) Tiyatronun büyüklüğünü buradan anlayabilirsiniz.Tiyatro duvarlarına yazılan ve orada bize tercime edilen yazılar muhteşemdi.Dünya'nın kaç bin yıl önce bile değişmediğini anlatıyordu adeta..

"bu duvarın dibindeki yer seyyar satıcı xxx'e aittir,başka kimse burada satış yapamaz"

"moskos, demetriosun kızı filisteyi seviyor"


Uyarılara,güvenlik bantlarına rağmen mezarların içine girdim.Evet girdim çünkü ben türküm,güvenlik,yasak ve merak.. Dna kodumuzda yasakları delme dürtüsü var.Üstelik zarar vereceğim bir durum yoktu mezarlara.Ben zat_ı muhteremin çemkirmelerine karşın mezarların içine girerken turistler parmaklarıyla beni gösteriyorlardı ve onlarda girmek istedi.Elbette güvenlik izin vermedi ama bana niyeyse ses etmedi.Etseydi de hiçbirşey değişmeyecekti,bazen garip anlarda garip inatlarım tutuyor..


Noel Baba Müzesi



Demre'nin adı Noel Baba olarak değiştirilse yeridir.İlçe halkının bu yoldan para kazandığını söyleyebiliriz.Noel Baba'ya ait aklınıza gelebilecek herşey üretilmiş.Turistlerin ilgisi büyük,ücretler dudak uçuklatıyor ama takdir edersinizi ki işin içine dini inançlar girince akan sular duruyor.İnanın 10 dakikada bir otobüs geliyor ve kilise dolup taşıyor.Giriş 10 tl yine müzekart öneriyorum.
St.Nicholas 4. yıl azizi,çok sevilmiş,saygı duyulmuş.Myra psikoposu olmuş.Myra'da da ölmüş buraya gömülmüş ama kemikleri İtalyan korsanlar tarafından çalınmış.
Daha önce kiliseye gitmiştim ama burası gerçekten müze kıvamında.. Keyifli bir deneyim oldu,ibadet edenleri,ağlayanları duvarlara dokunurken duygulananları görünce insan bir garip oluyor.Herkesin hassasiyetli farklı..

Kilise,oldukça zeminde kalıyor.Ama görevlinin anlattığına bakılırsa yapıldığı dönem Demre'nin en yüksek tepesiylmiş kilise,etrafa şöyle bir bakıp inanmakta güçlük çekiyorsunuz.Nasıl yükselmiş şehir o tepe nereye kaybomuşta zeminde kalmış.

Kilisenin içinde yine önemli kimselerin mezarları var,duvarlardaki desenler etkileyici,günümüze kadar gelebilmesi daha da etkileyici..



Finitaş :)


İlk defa duyuyor olabilirsiniz bu plajı zira böyle bir plaj yok :) Finike -Demre arası yol boyunca biraz yavaş giderseniz gözünüzde açıksa bu tip kişisel plajlar yakalayabilirsiniz. Bildiğiniz yol,aşağı inmek için türlü işkencelere maruz kalıyorsunuz.Bariyerleri aşmak,sonrasında kayalardan yuvarlanmadan denize ulaşmak güç ama yüzmek çok keyifli.. Arabayı yine çok güvenilir olmasa da yolun kenarına bırakıyorsunuz,Yoldan geçen araçların şaşkın bakışlarına maruz kalıyorsunuz.

Adını finikeye yakın olmasından kaputaşı andırmasından sebep verdik :) seneye gelip aynı yeri bulmaya çalışacağız.


Kalkan-Kaputaş Plajı-Kaş

17 Temmuz 2010
Kalkan

Kalkan'ın bir türk beldesi olduğundan açıkcası şüpheliyim.Evleri,esnafı,halkı,kafeleri hepsi bir başka.Hoşlanmadım desem yalan olur.Şirin,sempatik bir havası var.Sadece belde olmasına rağmen ilçeden hiçbir farkı yok.Kışın nüfusu nedir bilmem ama yazın oldukça yoğundu.


Herşey minyatür gibi,garip bir sakinlik hakim.Biz kalkan'da denize girmedik sadece soluklandık.Denizi nasıl bilmiyorum ama görüntü mükemmeldi.Dalmak için oldukça keyifliymiş diye duydum,dalgıç okulları mevcutmuş.


Kalkan'da kalmak isterseniz imkanlar oldukça fazla istediğiniz seviyede barınma şartları mevcut.Bütün tatili burada geçirmek mümkün olabilir çünkü heryere yakın ortada ulaşım açısından.Yemek fiyatları için aynısını söylemeyeceğim gayet sıradan sokak arası bir yerde bile mercimek çorbası 10 liraydı.Balık,et yemekleri veya alkol fiyatlarını düşünemiyorum bile..




Kaputaş Plajı

2008'de dünyanın en seksi plajı seçilmiş "Kaputaş" Doğru mu,doğru..



Denizin rengi,temizliği,neredeyse el değmemiş olması,sıcak ve sakin hali,Rüya gibi giderken uğramış bütün gün kalmıştık isteristemez.Dönerken de uğradık,aynı keyfi aldık.. Sadece bakmak bile ömrünüze ömür katıyor.Seneye tatilimiz başka bir rota olmasına rağmen buraya tekrar gelmek için söz aldım bile zat_ı muhterem'den.


Plaj derken aklınıza yol üstünde böyle düzenlenmiş bir yer gelmesin.O kadar doğal ki önceden daha dik olan merdiven yıkılıp yerine bu yapılmış.187 merdivene değer inanın,inerken gözünüze batmasa da çıkarken çektiğiniz yorgunluğa değer. Arabayı yolun kenarına park ediyorsunuz.Pek güvenilir değil ama herkes öyle yapıyor yapacak da birşey yok.Jandarma var merdivenlerin yanıbaşında,bu manzaraya bakıp o kıyafetlerle o odada nasıl oturuyorlar inanmıyorum.


Kaş


Kaş benim için hayalkırıklığıydı.Kalkan'ın yanında köy bile sayılabilir.Oldukça küçük herşey sınırlı,pek gelişmemiş.Gelişmekten kastım yapılar değil,mantalite de değişmemiş.Sizi sarıp sarmalayan bir havası yok.Geldiğimiz gün geç vakitti yemek,ardından da kalacağımız yeri bulmak derken gün bitmişti.




Kaş'ta bizim için büyük bir macera haline gelen ve heyecanla beklediğimiz birşeyi yaptık ve çadırda kaldık.Yerimiz Kaş Camping'di karşımızda meis adası diğer tarafımızda kaş manzarası güzel ama zor bir gece oldu.Çadırı kurmak toplamak çok kolay zaten ona göre bir çadır almıştık Decathlon tavsiye ederim kaliteli pratik birşeymiş.Ancak biz sanırım alışmadık zaten yanmışız,sivrisinekler yüzünden sprey çukuruna düşmüşüz,etrafdan envayi çeşit ses geliyor,yattığımız zemin sert,benim sürekli tuvaletim geliyor,gecenin bir vakti yürüyorum tuvalete falan.. Öyle bir maceraydı.İlk ve sondu :)


Kaş'dan ayrılacağımız sabah pazar kurulmuştu,nerede ne yesek derken bu bazlama ve gözlemeleri gördük.Yanında da taze sıkılmış portakal suyu,son zamanların en güzel kahvaltısıydı.Bazlamanın arasına tereyağı,rendelenmiş peynir uvv nefisti..


Patara Antik Kenti ve Patara Plajı

14 Temmuz 2010
Tatil boyunca en çok haz aldığım yer Patara oldu.Aslında Gelemiş Köyü,ama bölgede ortaya çıkan şehir kalıntılarından sebep bu adı almış.Patara,Likya Birliğinin liman şehirlerinden biri.Olympos,Patara arası bildiğiniz İdo kıvamında tarifeli seferler oluyormuş :) Hayal etmesi bile keyifli..
Çalışmalar sürüyor,hatta alana araçla girdik diye ki onlarda araçla girmişlerdi azar işittik.Çalışmalar bitip tükencek gibi değilmiş,bize gösterdikleri ucunu bucağını göremediğimiz alan kalıntılarla doluymuş.Varolan ünlü tüm kentlerden daha güzel birşey ortaya çıkacakmış.

Patara'da yapılan kazılarda ortaya çıkan meclis dünyanın en eski demokratik parlementosu yaklaşık 2000 yıllık.Böyle medeniyetlerin üstünde yaşayıp,gelişip dönüp şu halimize bakıyorum da zerre ilerleyememişiz.Kazılar tamamlandığında bir rivayete göre 2011 de bir rivayete göre 2023'de cumhuriyetin 100. yılında dünya devlet başkalarıyla büyük bir açılış yapılacakmış.Köy halkı büyük bir merakla bekliyor bu hareketli günleri.
Kumun içindeki arkadaşı tanıyanınız var mı :)

Patara bildiğiniz köy şık restaurant veya ne bileyim bir kafe veya otel bulmak pek mümkün değil.Zaten arayan da yoktu.Bu sebeple fiyatlar tatil yöresi kıvamında değil,bu açıdan maddi kaygılarla tatile çıkmayanlar mükemmel bir tatil geçirebilir. Ziyaretçiler gençler ve yabancı turistlerden oluşuyordu.İnanılmaz bir sakinlik düşünün,sakinliği bozan sadece sizin nefes alışınız.


Patara'dan bu kadar hoşlanmamın sebebi sanırım dalgalı denizi.Ben dalgalı denize pek alışkın değilim Ege her daim sakindir.En dalgalı denizi Şile'de görmüş nefret etmiştim.Ama Patara'da ki başka,deniz sığ ama dalgalar öyle büyük ki içinde kayboluyorsunuz.Şu an yazarken bile özlüyorum inanın.Saatlerce çıkmadım öyle ki parmaklarım büzüşmüştü artık.Dalga sebebiyle bulanık ama tertemiz..Düşünün yaklaşık 20km uzanan muhteşem bir kumsal,türkiye'de çekilen çöl sahneleri burada çekiliyormuş.Patara çevre koruma alanında bu sebeple kaldığımız pansiyonun sahibi merdiveni düzenlemek için beton bile atamıyorlarmış.Bu arada giriş elbette ücretli 5 tl,ben yine Müzekart almanızı tavsiye ediyorum.



Ve Patara Caretta Carettaların yumurtlama alanıymış.. Nerede kalırız derseniz Golden Pansiyon Yemek yemek için ise yine verdiğim adres veya tam karşısındaki lokantada adını hatırlayamadım evinizin lezzetinde harika yemekler var.Kesinlikle ve kesinlikle gidin,en az bir gece kalıp kendinizi dinleyin..
Related Posts with Thumbnails