Diyalog / Bölüm-6

28 Kasım 2009

Zat_ı Muhterem: Cheetossssum nasılsın..?


Üfürükten Prenses: İyidir,Yeni mi çıktı bu Cheetos?


Zat_ı Muhterem: Sevmedin mi,cheetossun işte..


Üfürükten Prenses:Sevdim canım..Yeşil Erik,Yoğurt ve taktığın diğer lakaplar gibi sevdim.. Niye Cheetos ama..?


Zat_ı Muhterem :İşte lezzetli ve böyle yuvarlak,toparlak..


Üfürükten Prenses: Toparlak mıyım ben gerizekaaaaaaaaa..?*?*//!!/!*/*!//?!*?



Nikahına Beni Çağır Sevgilim..

18 Kasım 2009
Amaaaaaan... Amaannn.Devletin herhangibir birime ilişmeden yaşamak için aborjinlere katılmaya karar verdim.Nikah dairesine ilk gittiğimde bana azıcık salakmışım ama yine de evleneceğim için sempatik duruyormuşum gibi bakan psikopat görevliyle tanıştığımda anlamıştım,bu sürecin zorlu geçeceğini.
İlk gün heyecanlıyım"ehe ben evleneceğim,ne yapmam gerekiyor" dedim..
Memur ise; "evlilik zarfı alıcan önce; alıcan,doldurucan,foto yapıştırıcan,rapor alıcan,gelicen geri buraya" Adam lakayt,teyze kızıyla konuşuyor sanki..

Sessizce ayrıldım,evlilik zarfını aldım,danagözü gibi birşey ne çantaya sığıyor ne elde geziyor.İçinden birsürü gereksiz şey çıkıyor.Sağlık raporu çıktı,sağlık ocağına gittim.Görevli memur yok,"niye yok "dedim,"şuraya kadar gitti "dedi,"mesai saatleri içinde mi "dedim..Ses gelmedi..5 dk geçti memur gelmedi,6 dk gelmedi,7.dakikada gelmedi.. Yağmur yapıyor,sıçan gibi olmuşum,vesikalık fotoğraf çektireceğim makyajdan eser kalmamış,memur bekliyorum.Ne oldu memur gelmedi,doktorun ricasıyla başka bir memur işlemlerimi yaptı..

İlk yolculuk halk sağlığına,kan vereceğim.Size yemin ediyorum hayatımında hiç bu kadar korkmadım.Oradaki herkes psikopat,gözleri dönmüş,ruhları sıkılmış,ya ölmek ya öldürmek üzereler,meşguliyetsizlikten kafayı sıyırmışlar.

Bir odaya girdim,bir kadın geldi irice "yalnız mısın" dedi.. Tövbeeee yalnızım desem,demesem..Yalnızım dedim ama gayet salak bir ses tonuyla,amannnn bir kahkaha patlattı sanırsın tımarhanedeyim.."hahahahayyyttt tek başına mı evleniyorsun kızzzzzzzzzzz" güldüm,korkudan valla :P dedim kafayı sıyırmış bu konuyu değiştireyim bakın benim damarlarım çok zor bulunuyor,bu sebeple ameliyattaki babama kan bile veremedim,bulamadılar damarı.. Biz buluruz şekerim dedi,Allah'ım buldu damarı,ama şu anda kolumu görseniz beinm 3-4 yıldır uyuşturucu kullandığımı düşünürsünüz..Mosmor kolum,için için yanıyor.. Hiçbirşey sağlık koşullarına uygun değil,iğne ucu,pamuk,off sağlam geldim,aidsle çıkacağım diye ödüm kopuyor..

Sonraki aşama verem-savaş,buraya çoğunlukla bebekler geliyor.Buna karşılık,havasız,rutubetli ve boğucu bir ortam.O kadar kötü kokuyor ki,parmak uçlarımda yürüdüm koridorlarda hiçbirşeye değmemek için,orada çalışanlara acıdım.Domuz gribi dahil hertürlü virüsü kapmak için uygun ortam sağlanmış.İntihar etmek isteyen biri varsa beklerim buraya..Bir laboratuara girdim,elime minik plastik bir kap verdi hemşire."Balgam at "dedi,haydaaa,at denilince atılıyor mu manyak,odada 6 kişiyiz balgam atacağım ben,işin garip tarafı böyle bir özelliğim yok,kassam da yapamam yani,huylandım zaten..Elimde plastik kap kadınla bakışıyoruz,balgam çıkartamam dedim,git dışarda dene dedi.Koridora çıktım,etrafımda insanlar,ben balgam çıkartmaya çalışıyorum..Kendimden nefret ettim yeminle,yok çıkmıyor,boğazımı kasa kasa gerildi,dedim yapamıyorum."İyi hadi,tükür o da idare eder " dedi.Off herkesin içinde tükürdüm öyle,bir kap tükürük.İçimden geçiriyorum lan bu manyak karı,birazdan tuvaletini yap falan diyecek,zira bana verdiği plastik kabın büyükleri de var,evlenmekten vazgeçmek istediğim anlardı o anlar..

Sonra ciğer filmi çektiler,ya yurtta kaldığım için kaç kere çektirdim ben bunu,hiç böyle giyinik çektirmemiştim.Kabanını çıkart yeter dedi,lan ben onca sene boşuna mı soyundum ciğer filmi çektirirken,kafam karışık acaba o çektiğim başka birşey miydi..? Yoksa sapık mıydı üniversitenin doktoru,haydaa.. Aletler o kadar teknolojik ki,yaklaşık yarım saniyede çekildi film ..(!) poposuyla çekse daha özenli çekerdi emin olun..Ama şunu belirtmeden geçmeyelim sağlık raporu için yapılan tüm bu işlemler ücretsiz,aklınızda bulunsun,para isteyenler cebe atıyor demektir,2009 nisan'da çıkmış bu karar..

Sıra nüfus müdürlüğünde,burada nüfusuna kayıtlı olduğumu belirttiğim yere kayıtlı olduğuma dair bir bilgi verecekler.Devletin bilgilerini birbirlerine kanıtlıyorum,içine edeyim e-devlet projesinin,lan bütün bilgilerim devletin kütüğünde zaten.Evlenme-Boşanma isimli bir masa var.Evrakı gösterdim "eee erkeğin bilgileri yok dedi,aynı espiriyi yaptı Allah kahretmesin ki,"tek başınıza mı evleniyorsunuz "dedi,içimden sayıp sövüyorum zat_ı muhterem'e..

En nihayet evraklar hala tamamlanamasa da bir tarih var elimizde "6 Şubat 2010 " soğuk değil mi ya,poff bir tarafım donacak,iki ayrı ilde düğün,yazlık model gelinlik,poposu her daim donan bir kız,muhtemel bir zatürre beni bekliyor.Kışın evlenenleriniz yok mu yahu,bir el atın bana..

FlorMar Geldi Haaaanımmm ...!

13 Kasım 2009
FlorMar'ın blog yazarlarına arasında yaptığı çalışmayı duymayanınız kalmamıştır.Bir şekilde bana da ulaştı bu çalışma..Akıllıca olduğunu düşünüyorum,zira blog yorumlarının kozmetik dünyasında büyük yer almaya başladığı aşikar.Son bir yıldır almayı planladığım her ürünü kesinlikle bloglarda aratır,öyle alırım.Bu sebeple olumsuz yorumlar yüzünden almadığım birçok ürün var.Artık ciddiye alınmaya başladık bundan mutluluk duyuyorum.

Makyaj yapmaktan ziyade,makyaj malzemesi takıntım var.Bir sürü olsun,renk renk olsun,kullanmayayım ama dursun.. FlorMar'ın paketinden şunlar çıktı.. Paketleme güzeldi,ürünler zarar görmemişti,öyle ki paketlemeyi görünce daha çok şey gönderdikleri fikrine kapıldım ;) Online alışveriş yapmak isterseniz gönül rahatlıyla yapabilirsiniz.Kargo firmanın verdiği tarihten tam bir gün sonra elime geçti.Bu da güven veriyor elbette..

FlorMar hikayem ojeyle başladı,çoğunuzda öyledir sanıyorum.Fiyatı uygun olan her ürüne kaygıyla bakmamızdan sebep bir süre uzak durduk ama ben son yıllarda lipgloss ve rimellerini edinmeye başlamıştım.

En sevdiğim ürün bu oldu..Fırçası biraz daha kalın olabilirdi.Renk çok şeker,kullanışlı.. Yapış yapış değil,dudakta ağırlık yaratmıyor,yiyesinizde gelmiyor,kolay da çıkmıyor benim için ideal bir ürün..

Ruj kullanmıyorum,bana çok yapay geliyor,üstelik yakışmıyor,bilmiyorum dudak yapım yüzünden belki..Doğal hissetmiyorum kendimi rujla ,bir iki iddiasız renk dışında rujum yoktur zaten..Bu renk benim için çok iddialı hatta aynı rengin lipgloss olanı da mevcut ki,bu renk yüzünden Zat_ı Muhterem'le güzel bir laf dalaşı yaşamışlığım var ;)

Rimel,benim için makyajın en önemli unsuru.Haa güzel sürebiliyor musun derseniz,tabii ki hayır..Almaya bütçemin yetmeyeceği rimelleri denerim bazen onları bile bir şekilde topak haline getiririm kirpiğimde,bu da ayrı bir yetenek olsa gerek :P Rimel ben her ne kadar yine yanlış kullansam da başarılı sayılabilir.
Genele olarak FlorMar'da bir değişiklik var.Fiyatlarla karşılaştırıldığında kalitenin yüksek olduğu farkediliyor. Tavsiyem bazı farklı kozmetik firmaları gibi üyelikler ile satış gerçekleştirmeleri,her aya ait katalog belirlemeleri.İnternetten satın almak için sitenin E-satış bölümünden faydalanabilirsiniz.

10 Kasım Kutlamaları(?)

10 Kasım 2009
Yok yok,elbette başlıkta hata var.Az çok okuyorsanız şu sayfaları böyle zeka noksanı bir başlık atmayacağımıda bilirsiniz.Cümle bir bayan haber spikerine ait,kendisi 10 kasım'ı sanıyorum ki kutlamalarla geçiriyor.Yoksa ülkenin iki haber kanalından birinde bu cümleyi kuramaz değil mi?

Bundan yaklaşık 5-6 ay önce bir mail aldım.Maili gönderen bir blog sahibesi,pek tanımadığımız ama duyarlı biri bana şu soruyu yönetti o vakit.. "Neden blogunda Atatürk'e dair tek bir nokta bile yok? İnsan gelişigüzel bile kullanır ister istemez,kızarak veya överek kullanır,neden Atatürk'ü konu etmekten,bahsetmekten kaçıyorsun..?" Dikkatli insanlara hayranım,hanımefendi haklı,ona o zaman açıklamamı yaptım ama galiba günün anlam ve ehemmiyetinden ötürü paylaşmak iyi olacak.

Öncelikle şu konuda anlaşmalıyız ki,bir insana koşulsuz,sonsuz hayranlık duymak,tapınma seviyesine gelmek,kişiyi ulaşılmaz kılarak onu insan bünyesinden dışarı çıkartmak kadar nefret ettiğim birşey yok.Toplumdaki Atatürk Tanrısı'ndan sebep ne kimseyle bu konuda sohbet ederim ne de tartışırım.

Atatürk düşmanı değilim,yani en azından "Mavi gözlerinden ok gibi bakışlarıyla deldin geçtin hepimizi Ulu Atam,sen rahat uyu biz arkadan akbabalar olarak,senin sırtından malı götürüyoruz yıllardır" mantığındakiler gibi düşmanı değilim. Ben aklımı kullanan sıradan bir Türk vatandaşıyım.Haa buna karşılık araştırma yapmayı seven,kimin ne hata yaptığını,kimin ne gibi fedakarlıklara göğüs gerdiğini görebilen bir Türk vatadandaşıyım.Bakınız Türk'üm,şimdilerde pek moda değil ama Türk'üm yine de ...

En sevdiğim fotoğrafı..

Benim Atatürk sevgim,göğüs çatalına Atatürk imzasını dövme yaptırıp,göstermeyi sağlayacak kadar büyük değil mesela..

Ya da toplumsal ayrışmayı yaratıp önüne Atatürk barikatını koymayı dinsiz=Atatürk eşitliğini kabul etmiyor benim sevgim..

Ya da 5-6 tane okun arkasına en afilli Atatürk fotoğraflarıyla oy sefilliği yapmayı da kabul etmiyor sevgim.

Benim sevgim,Atatürk'ü seveceğim diye Abdülhamit'i harcamayı da kabul etmiyor.

"Türk bile değilmiş haa,yunan aslında galiba gibi" türünde cümleleri de kabul etmiyor benim sevgim.

"Anıtkabir'i böyle bayramlardan ziyade hergün sırayla milyonlar olarak ziyaret edersek acaba ülkeyi daha yaşanılabilir bir hale getirebilir miyiz,bir işe yarar mı" düşüncesine sahip olmamı sağlayan mantığı da kabul etmiyor benim sevgim..

Lise'de uluorta "Atatürk,öyle kötü bir adammış ki toprak bile kabul etmemiş,geri atmış " cümlesini gururla söyleyen kızın,şimdilerde facebook'da Atamıza sahip çıkalım grubu kurmasınıda kabul etmiyor..

Ne içtiği rakı kanıma dokunur,ne ellerini öptüğü imam.. Sıkıntım şu ki,bir mal gibi,bir reklam çalışması gibi üç kuruşluk fahişlerin ağzında da Atatürk var,günlüklerini okuduğum Atatürk'ün büyüküğünü içli içli yazan 3 kuşak önceki ninemin dilinde de..

Atatürk yazmıyorum,okuyorum,dinliyorum,eleştiriyorum,hatalarını,doğrularını biliyorum.Ama yazmaya başlarsam naaşı üzerine tünemiş birkaç akbabayı rahatsız ederim diye korkuyorum.Kimsenin keyfi bozulmasın,acılı türkülerle olmadı sarı zeybekle 10 Kasım kutlamalarıyla(?) devam etsinler istiyorum.

Blogun bayraklarını yarıya indirmiyorum üzgünüm ama bıraktıklarına zerre sahip çıkmamışken,bu kadar sahiplenmenizi(mizi) gerçekten komik buluyorum..

Mekanı Cennet Olsun..

"Büyük ölülere matem gerekmez,fikirlerine bağlılık gerekir"

-Fethiye Gezisi-

3 Kasım 2009
Dört günlük minik tatilimiz,gezimiz adı herneyse maalesef bitti.Kısa kısa notlarla paylaşmak istiyorum. -Marmara bölgesinden Ege'ye doğru giderken mevsim yol boyunca büyük değişiklikler gösteriyor.Yol boyunca dört mevsimi yaşayabiliyorsunuz.Biz dolu,yağmur,güneş ve sis olmak üzere her türlü doğa olayıyla karşılaştık.

-Yollar kötü,şimdi yine canım sıkılacak ama Güneydoğu Anadolu,Doğu Anadolu gibi bölgeleri görmüş biri olarak şunu söyleyebilirim ki,oraya yapılan yatırımın yarısı bu tarafa yapılmamış.Daracık köy yollarına mahkumsunuz,acı ama bir sürü cenazeli kazaya şahit olduk :(

-Yol üstünde yemek yemek isterseniz bir çok seçenek var ama biz Manisa-Salihli'nin meşhur Odun Köftesini tercih ettik.Fotoğraf çekmeyi unutmuşum ama fikriniz olması açısından bir fotoğraf buldum.Köfte bir yaşına kadar olan kuzunun sadece bir bölgesinden yapılıyor.Gözünüze ilişirse veya özellikle yemek isterseniz kesinlikle tavsiye ediyorum.Utanarak söylüyorum ki iki porsiyon yedim hatta ikibuçuk ;) Evet,evet haklısınız gelinlik giyeceğim yakında ama boğazım hiç durmuyor :(

- Zat_ı Muhterem'in ailesi seracılık ile uğraşıyor.Yaşadıkları bölge ucu bucağı görünmeyen seralardan oluşuyor.Seralar öyle çok ki,oraya nasıl geldiler,nasıl yerleştirdiler,sistem nasıl işliyor görünce merakım arttı.Halk geçimini seradan ve arıcılıktan sağlıyor.Hayvancılık bu bölgede yok,bildiğiniz şehir hayatını düşünün onun yanına bu seraları,temiz havayı ekleyin,huzurlu bir yaşam...

- Zat_ı Muhterem,biraz da kalburüstü bir mekana gittiğinde,domates yüzünden kavga bile çıkartabilir.Meseleyi biraz daha büyütüp oracıkta bir domates satışı gerçekleştirebilir.Domates konusunda hassastır ;) Bu domatesleri koklayana kadar onu anlamıyordum,haklıymış..Bizim yediğimiz bildiğiniz plastikmiş..

-"Salata yapacağız,gidip malzeme toplayalım " dediğinde heyecan yaptım.Ellerimle salata yapılacak tüm malzemeleri topladım.Ne kadar çok şey kaçırıyoruz şehir hayatında,dünyanın nimetlerinden bihaber yaşıyoruz.Bahçeye inip birşeyler toplamak,"Aaa limon bitmiş eğilip ağaçtan alıver" diyebilmek öyle güzel ki..



- Zeytin zamanıymış,yani kasım'dan itibaren başlıyor,ocak gibi bitiyormuş.Ne yapacağını,nasıl ağırlayacağını şaşıran Zat_ı Muhterem'in annesi bizim için,sabahın köründe gidip toplamış.Zaten kaldırımlarda zeytin ağaçlarının ekili olduğu bir şehirde yaşıyorum ben,zeytin delisiyim ayrıca.Ama bunlar biraz irice,bu bölgenin zeytinide zeytin yağı da çok farklıymış.


-Balkondan elinizle ulaşabileceğiniz mesafede bir mandalina ağacı var.Sıkıldıkça mandalina yedim,bir ara mandalina aşkımı anlatmıştım sanıyorum.Yerlere düşmüş,yemeğe bile üşeniyorlar.Ne uyuzlar yahu ;)

-Amaç deniz tatiliyse bizim zamanlamamız pek iyi değil malumunuz.Ama yine de Ölüdeniz'e gittiğimizde denize giren yerli ve yabancı turistleri gördüğümde kafam vurdum,yanıma mayo almadım diye.Hava öyle güzeldi ki,denize atlamamak için zor tuttu kendimi.Su hala soğumamış,siz kotla otururken birisi yanınızda bikini ile güneşleniyor.Yaz planlarımızı hayal edip,kıskançlığımı dizginlemeye çalıştım. Manzarayla yetinelim bari ..

- Malumunuz yamaç paraşütü bölgenin ünlü sporlarından.Kimine göre deli işi kimine göre muhteşem bir haz ..Ben denenmesi taraftarıyım ama aramızda ikna edemediğim korkak arkadaşlar vardı ;) Bu zevki tatmadan ölmek istemiyorum.Tek kelime ile ifade edilirse "Özgürlük" Telefonumla çektiğim için ancak inişlerini çekebildim,siz hayal edin ehiehihi :P


-Bu arkadaşlar bana saldırana kadar ben kendilerini heykel sanıyordum.Nereden nasıl geldikleri belli değilmiş.Bir çift pelikan,pek şeker de sayılmazlar,sahili haraca bağlamışlar resmen.Gelene geçene yapışıyorlar.Daha önce pelikan görmemiştim,bişey de kaybetmemişim :)
-Birini tümüyle tanımanın en iyi yolu yaşadığı yerleri görmek(miş).Çocuk gibiydi geldiğimizden beri,heyecanlı,kıpı kıpır,hiç konuşmadığı kadar çok konuşuyordu.Mutluydu ve beni de mutlu ediyordu.Anladım ki hepimiz anılarımızla bir bütünüz,bizi biz yapan birçok şeyin bütünü.. Aşık oldum galiba,yine,yeniden aynı adama ;)

Related Posts with Thumbnails