Kızımız gül sevmez ama klasiktir bir türlü vazgeçilmez.. Güller kurutulur,evimize süs yaparız diye özenle korunur..
Gümüş tepsi lazım olmasıyla evde hiç kullanılmayan bir gümüş tepsi olduğunun farkına varılır.. Tüm süsleme işlerine burun kıvıran kızımız oturup sahura kadar tepsi süsler.. Süslerken ne kadar mutlu olduğunu farkeder ama o kadar sakardır ki silikon tabancasını bacağında unutur,ufak bir yanma tehlikesi atlatır :)

Parmaklar aslında dolma değildir..Yüzüklerde kapalıçarşıda yaklaşık altı saatlik bir gezintinin eseridir.Fakat neden fotoğrafta bu kadar kötü çıkmaktadır? Bir yüzüğün bu kadar mutluluk verebileceğine inanmaz çiftimiz,parmaklara defalarca bakılır.. Mutluluk bir altın halkadan ibaret olmasa da,yepyeni bir hayata başlamak muhteşem bir duygudur..

Davetliler unutulmaz,farklı olmak gerekmektedir.Mavi-mor havlular alınır.Nazar boncukları alınır,çengelli iğneler alınır,organze kurdela ve tüller alınır,bilgisayardan isim-tarih içeren çıktı alınır.Davetlilere anı olsun diye minik bir hediye hazırlanır.
-Notlar-
-Nişanlandıktan sonra hiçbirşey değişmiyor,bende bir rahatlama bir gerginlik veya diğer türlü bir duygu yaşanmadı.
-Hukuken dayanağı olan bir işlemmiş,eğer nişanlım beni duygusal hezimete falan uğratırsa hakkımı arayabiliyorum..Kesin uğratır,kesin :P
-İşin içine aileler girdiği andan itibaren ilişki başka bir raya giriyor adeta,bu sebeple karışıklara neden olmaması için nişanlılık süresinin oldukça kısa tutulmasında fayda var, yirmi gün oldu bunu anlamam geç olmadı.
-Başka bir insana anne-baba demek inanılmaz zor,söyleyebilenleri,söyletebilenleri tebrik ediyorum.Ben hala başaramadım,başarmak da istemiyorum sanırım..
-Bilezik denilen şu sayısıyla kalınlığıyla falan dillere dolanan takımızdan nefret ettiğimi öğrendim.Nişan bitene kadar kolumda durmak zorundaydılar ama bileğimi morartılar bu süre içinde bile.. Hiç hoşlanmadım,beyaz altın dışında altından hala hoşlanmıyorum.. Üstelik zerre kadar yakışmadı,çocuk takmış gibi durdu kolumda..Yine de hepsini düğünden sonra nakite çevireceğim için takı konusunda cömert olan zat_ı muhterem'in ailesinin bu inceliklerini sevdim :)
-Dini ritüellere bayıldığımı bilen biliyordur.İmam nikahı da bunlardan biriymiş..Evet yapıldı,şimdi birileri "laik türkiye cumhururiyeti "bıdıbıdısı yapmak isteyebilir..Önemli değil zira bu adamla üç yıldır birlikteyiz,ailelerimizde biliyor,günahsa yeterince girdik yani..Amaç bağlılığı arttırmak galiba dini nikahla,ihtiyacımız yoktu ama ruhen daha da yakınlaştırdı bizi diyebilirim. Dini her ritüele "tüü kaka" yapmanın alemi yok,manevi olarak beni mutlu eden birşey oldu..Nişanın güzel kısımlarındandı..
-Fotoğraf çektirmekten,her defasında gülmek,herkese sarılmak ne kadar yorucu,sıkıcı olabiliyormuş gördüm..Düğün için oldukça kaygılandım..
-Zat_ı Muhterem'i o gün ki kadar mutlu görmedim hiç,beni çok şaşırttı, içe kapanık ruh haline rağmen herkesle tek tek ilgilendi,hiç tanımadığı insanları ağırladı.Onu tanıyamadım,farklı bir yönünü gördüm,çok mutlu oldum.O gün onu inceleyeceğimi,yine birkez daha tartacağımı biliyordum ama sınavdan bu kadar başarılı çıkacağını bilmiyorumdum,Verdiğim kararın doğrulunu onayladım.
-Gözümü babamdan alamadım hiç,nişana doğru bana "üfürük tam 96 saat var hala vazgeçebilirsin" diye şaka yapıyordu.Nişan boyunca mutluydu,dua edilirken mahsunlaştı,yüzükler kesilirken gözleri doldu,bana sarılır gibi sarıldı zat_ı muhterem' e de "önce Allah'a sonra birbirinize emanet olun,biz bugün varız,yarın yokuz "dedi.. Ağlamadım,ağlamamalıydım..
-Zat_ı muhterem'in bulduğu her fırsatta beni öpmeye çalışması,herkes için eğlence konusu oldu.Şimdilerde "üfürük manyakmıymışım niye öyle birşey yapmışım "desede,duygularını konuşmaktan ziyade dokunarak anlatan biri o,ben anlıyordum mutluluğunu.. Ama insanlar damadın biraz sıcakkanlı(!) olduğunu düşündü,o anlarımızı fotoğraflamak için yarıştılar..