Pdf Dergi - Üfürükten Prenses Röportajı

27 Şubat 2009

Uzun zaman geçti bu yazışmanın üstünden,unutmuştum desem yalan olmaz..


Zira ilk kez görüyormuş gibi,sanki onları yazan ben değilmişim gibi okudum..








...Kadın Vokaller..

25 Şubat 2009
90lar bize türk popunu hediye ederken,piyasa böylesine karmaşık değildi.. elimizde olan şarkıcılarla idare ediyor,seçme şansımızın olmadığı şarkıları ezbere biliyorduk.. Şimdilerde yeri kalbinizde değişmeyen bir kaç şarkıcı o dönemden kalmadır.. en azından benim için öyle..

her ne kadar bu görevi üstlenmiş parayı kıran onca insan olsada müzik kulağı mı diyelim önsezi mi diyelim,yeni çıkan herhangi bir şarkıya biçtiğim ömür doğru çıkıyor.. ya da başarılı olacağını umut ettiğim şahsiyetin sırtı yere gelmiyor.. bu sebeple müzik tarzı ne olursa olsun,zevkler tartışır olsa da kaliteli(!) yapılan müziği bir şekilde ayırt edebildiğim konusunda garanti verebilirim..Dönemsel baskın müzikleri bir kenara atarsak hayatımda yer eden türk kadın vokaller hiç değişmedi..


Sezen Aksu, her devrin kadını oldu benim için,14 yaşımda mavi gözlü o çocuk için kalbim attığımda da Sezen Aksu dinliyorumdum,25 yaşında aslında renkli gözlü erkeklerden hiç hoşlanmadığımı kahverengi bir çift göz için ağladığımda,anladığımda da.. nasıl yazıyor nasıl söylüyor,deli olmalı diye düşünüyor akıl erdiremiyordum.. ben bu kadar acı çekiyorsam o nasıl çekmiştir kimbilir diyerek ona acıyordum..Sezen Aksu birgün göçüp gittiğinde hiçbirşey eskisi gibi olmayacak biliyorum,fakat ne olursa olsun birgün çocuklarımız da avaz avaz onun şarkılarını söyleyecek bu da aşikar..
Şebnem Ferah,içimdeki isyanı ortaya çıkarıyor,çoğu kez hata yapmaktan beni alıkoyuyor.. sinirimi gerginliğimi alıyor,içimdekileri kusmamı sağlıyor bazen de masumiyetimi bana geri getiriyordu..ondan da hiç vazgeçmedim..çoğukez duygularıma tercüman oluyordu "Kalbim Ellerim kadar Küçük Değil" hem aşık olup hem güçlü olabilmeyi daha güzel kimse anlatamazdı.. " Sil Baştan " diyebilmek bir güçtü,bu gücü hissetirebilmek ise ayrı bir güç..



Candan Erçetin,kocaman ağzıyla söylüyordu şarkıları,niyeyse ağzına bakmaktan alamıyordum kendimi o söylerken.. biraz umursamaz hafif alaycı ama acılı ve klastı.. benden uzaktı,ama bir ucum ona kayıyordu.. "Hangi Aşk Adil ki " derken gerçeği yüzüme yüzüme vuruyordu.. dinliyordum,uzun bir ara vermiştim ki asker bekleyişimde bu kez kulaklarımdaydı binlerce kez "Gel Yeter".. eski dostum beni bırakmamıştı..


Yıldız Tilbe,hayatımıza girdiğinde çocuktum.. "Delikanlım" diyeceğim bir adamı bile hayal etmek güçtü,şarkısında neden bu kadar acılı olduğunu bile anlayamıyordum.. sonra gecelerime eşlik etti,çok zor gecelerime,bazı sözleri niye böyle akıldışı davrandığını açıklıyordu sanki.. normal bir kadın bunları yazamazdı.. yıldız tilbe benim paçozluğum,derme çatma,aptalca aşklarım, bazen çirkefleşen iğrençleşen halimdir,kötü itici fakat herşeye rağmen asildir.. kimilerine göre avam,basit fakat bana göre hiçbir zaman farketmemize izin vermeyeceği bir derinliği vardır ve henüz yazmadığı binlerce muhteşem sözü ..yoksa El Adamı'nı nasıl yazabilirdi ki? yüz tane berbat şarkısına rağmen on tane onu bana göre asil kılan şarkı yapmıştır.. inleyerek,acının dibine vurarak sonra dibe vurup çıkarak söyler.. başka kimselere verdiği tüm şarkıları tahmin ederim ilk dinlemede,yıldız tilbe akli dengesi yerinde olmayan bir kadın,eğer olsaydı bu şarkıları yazamayacaktı belki de..


ve Deniz Seki.. Kendimce en büyük keşfimdir.. öyle komedi bir parçayla(ahmet) çıkış yapmıştı ki buna rağmen ışığı parlıyordu.. aşka bu kadar düşkün olmasaydı,kendini bugün geldiği noktaya can sıkıcı noktaya getirirmiydi bilinmez.. belki de aşka bu kadar düşkün olmasaydı hiçbir zaman o şarkıları yazmayacaktı.. hiçbir zaman deniz seki olmayacaktı.. bir insanın yaptığı iş ile yaşadığı hayatı ayrı tutamadık.. bu kez farklı benim için,yarın içtiği veya içirdiği o madde ile anılsa dahi benim için o gece bağıra bağıra,canlı canlı söylediği büyük coşku ile alkışladığım "Acele,Sana Sığınıyorum,Doymadım veya Sahici " ile hatırlayacağım.. ahlaksızlığı dillerden dile düştüğünde de umursamadım,çok aşık kadınların aptal olduğu gerçeğini unutuyordu insanlar.. şimdilerde yine umursamıyorum,sadece insanın kendi cevherini yok edişini vah vah ifadelerimle izliyorum..

Sır Ve Aurora 'nın İncileri - Nermin Bezmen

24 Şubat 2009
Kadın yazarlar artık ne yazmasın diye bir soru gelecekse? cevabım: cinsellik olacaktır.. hep aynı seks ile kavrulmuş sınırsız aşk ateşi.. aşkın bir kadına cinselliğin tüm sınırlarını yıkması gerektiğini telkin eden satırlar.. aşık bir kadın muhteşem sevişmelidir,sınırlarını yok etmelidir.. aşkın hakkını vermelidir tavırları.. öyle kalıplara sokulduk ki kırmak için ucunu görmediğimiz yollara bile girmek gerekiyor.. ya da öyle olması gerektiği iddia ediliyor..

Sır..
Kitap 96. yaşını kutlayan Hüma'nın aynı gün ölümüyle ailesine bıraktığı hatıratın içindeki sırları anlatıyor.. hikaye geriden başlıyor.. genç kızlığı,aşkı ve cinselliği ilk hissedişi,ilk kocası,aynı dönemde ülkenin yaşadığı zorluklar ve bir inci kolyenin peşinden getirdiği hikayeler..

Sır'ı bitirdiğimde aklımda kalan tek şey,aşıksan sınırsızca sevişeceksin! diktesiydi.. aşık bir kadın olan Hüma öyle aşıktı ki,18 yaşında evlendiği kocasının eşcinsel ilişkisine göz yumdu,hatta kocasının erkek sevgilisi Hüma'ya da aşık olunca,üçlü bir hayatı kabul etti.. aşkını büyütüp üçlü bir aşka(ona göre aşk ) taşıdı ve bununla gurur duydu.. aşk için yapılan her günahın sevap olduğuna inandı.. Kiminle sevişirsen seviş kalbin kiminleyse onunlasın,düşüncesini kabul etti.. ve bende bıraktığı izlenime göre fırsat bulduğu her an kitapta ki ifadeye göre aşk yaptı(!)

öyle daraldım ki okurken.. yeter artık sevişmesinler dedim,sırf kuytu kalmış,kaçışıyoruz ,konuşamıyoruz diye bu kadar vurgu yapılması bana gereksiz geldi.. aşk ile cinsel arzuların bu kadar eş tutulması da.. cinsellik mi aşkı doğurur aşk mı cinselliği sorusunu sorgulattı ? kitap sosyal hayatımıza pek uygun değil ama kafası bu açıdan karışık olanlara yol gösterebilir..

ama sanmıyorum ki evli bir kadın,"başkasıyla birlikte oldum ama sana aşığım kocacım.. sırf bedenim ve ruhumu sınadım" dese alnının ortasından vurulur.. bu nedenle hayal dünyasında çıkmak da fayda var..

Aurora'nın İncileri..
Sır yarıda kalmıştı,hikaye nihayete ermiyordu.. 96 yaşında olan Hüma,torunu olan Hüma'ya hikayeyi tamamlaması ve kendisini tanıması üzerine yaşadığı yerlere doğru bir yolculuk planlıyor.. elbette ölmeden önce yapmış bu çalışmaları.. Hüma'da hikayeyi tamamlamak üzere yola çıkıyor,elbette de onunda peşini aşk bırakmıyor..

Aurora'nın İncileri'nin hikayesi yine buram buram yatak hikayeleri ile birleşiyor,ve hikaye nihayete eriyor..

genel olarak kitapların dili ağır olmasa da detaylar sıkıcı olabiliyor.. ittirme bir yoğunluk katılmaya çalışılmış.. üstelik araya giren bazı yeni nesil sözcükler de oldukça can sıkıcı : transformasyon gibi mesela.. neden ahengi bozmak üzere böyle kelimelere yer vermiş anlamış değilim..

sonuç olarak gerçekten güzel bir kitap okuduğumda tüm ayrıntıları kenara atabiliyorum fakat bu sefer böyle olmadı,buna rağmen şunu söyleyebilirim ki iki günde bitirdim bu iki kitabı.. cinsellik üzerine kavram karmaşası yaşanlar,bence belirli bir olgunluğa erişmiş kadınlar veya hiçbirzaman tam olarak yaşayamadıklarını düşündükleri cinselliklerine özlemlerini dindirmek isteyenler büyük keyif alacaktır.. ama vaktiniz varsa tavsiye edebilirim..

Bin Muhteşem Güneş-Khaled Hosseini

23 Şubat 2009
Bazen oldukça şımarık bir kız gibi davranır,kimilerinin nimet saydığı şeyleri elimin tersiyle iterim.. ve bunu bile bile yaparım,bazen cehaletim beni esir alır ve bu şımarıkları yaparken hep daha fazlasını isterim.. daha fazla özgürlük daha fazla sevgi daha fazla aşk daha fazla para daha fazla lüks daha fazla.. hep daha fazlası.. bir ailenin tek bir evladı tek kızı olarak yaşıyor olmam bende sürekli olmasa da,olduğu zamanlarda ağızları açıkta bırakacak bir şımarıklık bıraktı.. baki değildi ama o esnada bu şımarıklara kimse dur diyemedi..yaşıtlarımın kaygılarını çoğu zaman geriye attım.

beni sırf kız çocuğu olduğum için yücelten bir babaya sahip olduğum için sırf kız çocuğu olduğu için ezilen yaşıtlarımı hiç anlamadım.. seni nasıl vereceğim,nasıl evlendireceğim diye gözleri dolan bir babaya sahip olduğum için,sırf bir boğaz eksilsin diye evden ite-kaka evlendirilen o yaşıtlarımı da anlamadım.. "okumazsan iki elim yakamda olur,okumaktan sonuna kadar okumaktan başka bir yolun yok diyen" bir babanın çocuğu olduğum için,okuldan o..pu olacaklar diye alınan o yaşıtlarımı da hiç anlayamadım..



ya başka bir coğrafyada dünyaya gelseydim? ya Afganistan'da doğsaydım? neler olacaktı..? 25 yaşında sırtımda burka elimde 3 çocukla hergün yiyeceğim dayakları hesap edecek,muhtemelen asi olduğum için kumamla anlaşamayacak,belki de biraz özgürlüğe düşkün ruhum yüzünden şeriatin getirdiği cezalara çarptırılacaktım..


kitabı 5,5 saatte okudum.. bitirmeliydim.. çünkü ben okumayı geciktirdikçe o kadınlar daha çok acı çekiyordu sanki.. meryem,leyla ve azize.. ve niceleri.. Afganistan işgalini,siyasi gelgitleri,batının ikiyüzlülüğünü,şeriat gölgesinde kadın erkek ilişkilerini,11 yaşında kadın olan,kuma olan,anne olan,ölü olan binlerce kadını.. dini değerlerin nasıl erkekler elinde oyuncak olduğunu,İslam'ı ahlaksızlıklarına siper edenlerin pisliğini,kadın olmanın zorluğunu.. hepsini bulabilirsiniz bu kitapta.. gözlerim yaşlı okudum,zira masal değildi.. şu an da bile bunları yaşayan kadınlar vardı.. herşey gerçekti ve benim elimden gelen sadece bu romanı okumaktı..

“Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma Meryem…..”

Her kadının okuması gereken bir kitap Bin Muhteşem Güneş,kitap bittiğinde yaşadığınız ülkeye,şartlarınıza şükür edeceksiniz,hayal gibi geliyor öyle değil mi?

Blogger Olmuşta Deplasmanda Yazıyor..!

17 Şubat 2009
Değerli Okuyucu bu seni bilmem kaçıncı kez rahatsız edişim..
uzun bir aradan sonra Blogmania'da birşeyler karalayabildim yoksa Ukturk Hocam beni muhtemelen görüşmek üzere diyerek selametle yollayacaktı :)

"senin bloguna kadar geldim burdan başka yere mi yolluyorsun,ne zahmetli kızsın" alınganlığından incinirim bilesiniz..

tekrar ediyorum; okuyunuz,yorum yapınız çekinmeyiniz orası da bizim yuvamız :p

BlogMania Editörü

Recep İvedik 2


Amann ne mesele oldu ne mesele oldu... Herkes cannes jürisi,kimse hababam sınıfını izlememiş kimse kemal sunal'a mal mal bakıp gülmemiş herkes,broadway'de siyasi hicivli müzikallere gitmiş hep,orada gülmüş oradaki iğnelemeli esprilere..

Recep İvedik adlı filmi yani klasikleşmesi muhtemel serinin ilk filmini sinemada veya dvd'de izlemedim.. nedenini bilmiyorum.. bazen çok izlenen,okunan,gidilen şeylere karşı garip bir duruşum olabiliyor.. filmi şehirlerarası otobüste izledim.. güldüm mü ,hmm gülmedim.. bana daha çok fazla 15-16 yaşındaki delikanlıların cinsel açlıklarına dem vuran bir film gibi gelmişti.. ama nefrette etmedim. oturup ağlamadım yani nasıl olur ya Rabbim bu filmi 5 milyon kişi izler diye..

Filmin neden bu kadar konu edildiğine hala anlam veremiyorum,bu ülkenin sosyal yapısı ortada.. neye güldüğümüz neye gülmediğimiz orada.. bazı noktalar özellikle de konu cinsellikse ve komedi ile birleştirilmişse iş yapar.. bunu anlamamak için gerizekalı olmak gerekiyor.. bir açlık var ,akıllının biri bu açlık üzere oynuyor.. o da iş yapıyor,bunun için ahlanıp vahlanmanın ne alemi var..

Recep İvedik 2 filmine gittim.. bilet alırken ölüm tehlikesi yaşayan insanlarla karşılaştım,bilet için kavga edenlerle karşılaştım..telefon trafiği ile bilet bulmak için araya birilerini koyanlarla karşılaştım.. rekor kırar mı diye düşünenlere "evet" cevabını verebilirim..

Güldüm.. bunun için utanç mı duymalıyım bilmiyorum.. gülmeyenler entel oluyor gülenenler ülkenin en sığ tabakası,hatta bu ülkeye ait olmayan o berbat kitle.. ama ben güldüm yanımda adını vermek istemediğim o çok beğendiğiniz ünlü buru havada ablalarda güldü,yarın gazetede "bu filmler toplumun ahlakını bozacak" diyen o yazar da güldü.. salonda gülmeyen hiçkimse yoktu ve benim düşüncemin aksine filmin kitlesi öyle zibidi kitleden değildi,çoğu işinden gücünden gelmiş gayet hoş bir kitleydi..

İlkine göre çok daha başarılı buldum,haa bu çalışmaya film denir mi? denmez.. bu film değil,parodi diyelim,skeç diyelim veya başka birşey diyelim ama film demeyelim.. zihnim çok dolu,bir dönem mutsuzluklar geçirdim.. rahatlamaya,unutmaya belki de bir gerizekalı gibi gülmeye ihtiyacım var,vardı.. beni mutlu etti amacıma ulaştım.. şu sıralar "bir filme gittim hayatım değişti "felsefesine sahip iseniz elbette sizi mutlu etmeyecektir..

Küfür,yerinde kullanıldığında gerçekten sempatik durabiliyor..ama recep ivedik bunu pek başaramamış.. bir de ninesi ile olan küfürlü sohbetleri beni rahatsız eden sahnelerdendi.. çocukların çok itibar edeceği bu film için kesinlikle çocukların gitmemesi gerektiği düşüncesindeyim..

Netice olarak,büyük beklentiler içine girmemeniz gereken biraz kasıntılığınızı kapıda bırakırsanız özgürce gülebileceğiniz parodiler toplamı,gidilesi,gülünesi bir hmm şeyy skeç :)

Operasyon Valkyrie - Operation Walküre

16 Şubat 2009


Tom Cruise bir filmde oynasın da ben sevmeyeyim ..hiç böyle birşey olmadı.. hayır yakışılılığından bahsetmeyeceğim zira benim için ortalamalarda bir adam,yani sırf o var diye bir filme gidecek değilim.. gitmedim de hiç.. ama sanırım senaryo seçiminde ona güvenebiliriz.. kötü bir projeye hizmet etmiyor..şöyle de anlatabiliriz Mehmet Ali Erbil'in oynadığı bir filmi gördüğünüzde ne düşünüyorsunuz? işte Tom Cruise bende o etkinin tam tersini yaratıyor..

Orjinal adı Operation Walküre olan filmde Adolf Hitler' e yapılan 42 süikast girişiminden sonuncusu konu ediliyor.. Almanya'da günümüzde halk kahramanı olarak tanınan üst düzey bir subay olan Claus Von Stauffenberg,savaşta gözünü ve parmaklarını kaybedecek kadar vatansever ancak Hitler'in yanlış politikasının insanlık tarihine ihanet olduğunu düşünecek kadar da mantıklı bir subaydı..

Hitler'i öldürmek üzere hazırlanmış operasyon oldukça iyi bir çalışma olup filmi izlerken bir süikast sonucu ölmediğinden emin olduğunuz Hitler için "Allah'ım bu sefer ölsün ya" derken buluyorsunuz kendinizi.. Tarihe,devlet meselerine buna karşılık ülke gidişatının,savaşın insanlık üstüne etkilerini görmek istiyorsanız.. Gerçekten farklı bir film izlemek,tamamen sıradanlaşan film tercihinizin dışına çıkmak istiyorsanız bu film tam size göre..

Filmde şimdiden izleyenlerden aldığım yorumlar üzerine kültleşecek bir sahne var ki gerçekten kalbinize dokunuyor.. General yaptıkları sohbetin bitmesinden sonra klasikleşen "hitler çok yaşa" selamlamasını yapmaması üzerine darbeci subay kahramanımız Stauttenberg'i uyarıyor.. Stauttenberg ise kopmuş kolunu hitlere selam vermek üzere kaldırıp son sesiyle haykırması inanmadığı bir lider için elini kaybeden bu adamı,o an anlamanızı sağlıyor..

Keşke biraz da dramatik işlenseydi keşke,biraz daha uzun süreseydi,keşke her tarihi film böyle anlatılabilseydi diyebildiğim bir film.. Kesinlikle izlenmeli efendim..

Bay Evet - Yes Man

15 Şubat 2009

Jim Carrey'e gülemiyorum.. yıllardır gülemiyorum.. Yalancı Yalancı,Truhman Show veya Dick ve Jane hiçbirine gülmedim ki buna güleyim,buz gibi.. "Ahhaaha oğlum jim carrey'in filmi gelmiş koş gidelim," diyenlere böyle şaşkın şaşkın bakıyorum hep niyeyse,hepsi de erkek oluyor..
Tek kayda değer filmi Eternal Sunshine of spotless mind 'dır ki burada da komedi namına bir kasma durumu yoktur.. jim carrey bence komediden vazgeçse çok faydalı olacak zaten oldukça yaşlanmış,mimiler yavaşlamış falan..

Hayatı ıskalayan bir adamın ,bu yanlışından dönmek istemesi ve kötü gidişata dur demek için bir seminere katılamasıyla başlıyor herşey.. Seminerde hayatın getirdiği iyi veya kötü herşeye evet demeniz telkin ediliyor,hikayede bunun etrafında dönüyor.. Çok sıkıldım,daraldım şimdilerin iğrenç ifadesi ama hiç gülmedim :)


Dvd'sinin bile alınmasına gerek olmayacak kadar sıradan ve bayağı.. salonda gülmeyen o kadar insan içinde gülenler ise yaşlı kadının takma dişlerini bardağa çıkarıp jim carrey'e oral seks yapmasına güldüler ? veya hastahaneden kaçan jim carrey'in hastanehane kıyafetiyle motor kullanırken görünen poposuna güldüler ? komik mi bunlar? bilemiyorum..

Bay evet,tamamen zaman kaybı..

Mim Manyağı Prenses / Bölüm - 14

13 Şubat 2009
Sevgili arkadaşlarım bi dost,efsa ve böcek babegazelle t.u.b.a pink zorro htc beni ödüllendirmiş.. Teşekkür ediyorum ..Sanıyorum amaç kişilerin birbirine daha çok blog tavsiye edip tanıtmaları.. Kurallar şöyle..



1. Seni ödüllendiren blog yazarının linkini vermek.

2. Bu ödülü 7 blog sahibine daha linklerini vererek göndermek.

3. Seçilen blog yazarlarını durumdan haberdar etmek.



Hangi sevgili arkadaşlarıma bu ödül ulaşmadı tam blmiyorum,Bu sebeple ödüllendirmek istediklerini söyle belirtmek istedim .. İku, Jojik Prima Rima Voodoo Girl Kelebenk Puck Piltik'anım..

-Sevgililer Günü-

11 Şubat 2009
Yahu enikonu bir rahip,birine aşık olmuş,yok kız pas vermemiş,bu da intihar etmiş kalbini ona göndermiş faso fiso...! Sonra da tamamdır aha da yeni bir kutlama bulduk diye düşünen eğlenceye düşkün batı alemi bugün Valentine denilen rahibin günü olsun,yıllar yıllar boyunca her 14 şubatta herkes istemdışı sevişsin demiş.. dini bayram yapmışlar daha 1969'da değişmiş dini bayram statüsü.. zaten intihar eden rahip nasıl olur,din adamısın lan sen?senin aşkın Allah aşkı,hadi olsa olsa kutsal ruh dahasını bilmiyorum bir üçleme vardı ama neyse.. Hem hristiyanlarda böyle kadın-kız davaları olmuyor galiba din adamlarının,eee tam din adamı da değilmiş yani..

Hikaye fıss..Amann bizde böyle milyon tane hikaye var.. sevgilisi için kendini yakan mı dersin,başlık parası için çalışırken inşaatın tepesinden düşen mi dersin,sevdiği adama vermiyorlar başkasına zorla veriyorlar diye 15-16 yaşında gidip sevdiği adamla yatan sonra ailesi tarafından namus cinayetine kurban giden mi dersin? bizim başka milletlerin acıklı hikayelerine hüzünlenip ,kendi sevdiklerimizin kıymetini anlamaya ihtiyacımız yok.. Aşk adına çok acı hikayeler barındırır bu ülke..

Herşey bir yana sohbetlerden daraldım,hele ki kızlar aman ya rabbim.. takip ettiğim bir forumda kızlar,sevgililerine.. Kalpli kutunun içinde yarısı ısırılmış çikolata falan hediye etmeyi planlıyorlar,işte üstlerinde kalplerin olduğu kupalar ,fotoğraf baskılı tişörtler,peluş çeşitli ürünler..hangi erkek sever bu hediyeleri ya! Kalpli kupayı ne yapsın adam ,hadi kupa alacaksın git tuttuğu takımın ambleminin olduğunu al ne bileyim sevdiği figürü barındıran kupa al..

Sevgililer gününde anneme elektronik tartı almış bir babanın kızıyım ben ve bunun karşılığında gıcık olup babama traş losyonu alıp senin kullandığın hacı yağına benziyor,al bunu kullan bundan sonra diyen bir annenin kızıyım.. Evlilik yıldönümlerini kutlarlar mesela ama her yıl itina ile ama sevgililer günü ile dalga geçerler.. belki de bu psikoloji ile sevgililer günü bende tiyatral bir etki bırakıyor..

Herşey pahalı bir de o gün.. bir gün önce 5 tl olan gül ertesi gün 25tl.. yemeğe gidiyorsun,bildiğin adana kebap olmuş sana sevgililer günü aşk sandalı mönüsünün ana yemeği çattt kişi başı 200 ytl dayıyor sana,niye? Salata şefin 14 şubata özel afrodizyaklı aşk salatası,sigara böreği tövbe est.. birşey geldi aklıma ama neyse :) Tatlı koymuşlar "aşk ateşi" bildiğin puding en pembesinden günün anlamına özel ..

Şimdi sevgilisi olanlar,biraz mağrur takılacak.. off,püff ne hediye alacağım,aman o bana ne alacak türünden şımarıklara girecekler.. Bütün kızlar pırlanta bekleyecek niyeyse,hangimiz pırlantalar içinde doğduysak pek bir alışkınız,bilmiyorum niye? Sevgilisi olmayanlar gereksiz bir mahcubiyet durumunda olacaklar,sanki sevmeye,sevilmeye layık görülmemiş gibi..

Kutlayın yada kutlamayın.. O kıpkırmızı vitrinler gözünüze gözünüze girecek,çiçekçilerle pazarlıkla edilecek,hediyeler hayal kırıklığı yaşatacak,bu sene de gelmeyen evlilik teklifi yüzünden belki de bir sonraki 14 şubata kadar ilişki bitmiş olacak,televizyonda bütün anahaber bültenlerinde en az 10 dakikalık bir haber yayınlanacak,herkes nedense aynı dili konuştuğu sevgilisine "ı love you meliscan" je t'aime berkançtuğ" şeklinde yabancı dilde aşk sözleri söyleyecek,gün sonunda çiftler bir sonraki seneye kadar birbirini ihmal etmek üzere birbirinden uzaklaşacak..

Tutun Kollarımdan Düşerim Şimdi,Yalnızım Dostlarım Yalnızım Yalnız..

9 Şubat 2009
Her karanlığın ardından güneş açar bıdı bıdı bilmem ne öyle laflar var ya! o lafı söyleyenin taaa...
güneş falan açtığı yok ve şunu başta bizzat kendim olmak üzere bütün gerizekalı kızlara söylüyorum: aman değişir,aman düzelir,aman birini bulduk kıymetini bilelim,aman emek verdik,aman aslında içi temiz lafları tırıvırı!

Elbette aklı başında,ne istediğini bilen,kendi değerini onunla birlikte olan insanın değerini bilen erkeklerde vardır.. Ama kim ne derse desin şunu açıkça söylüyorum yarısından fazlası bir b.ka yaramaz.. Niye bilmiyorum yanlış yetiştirme tarzı,yaratılıştan beyin yapısı ne bileyim başka birşey belki de..

Dengem bozuldu 15 gündür,ne yediğimden birşey anlıyorum ne içtiğimden,birisi görünce hemen sarılıyor niyeyse,potansiyel bir acı halim var galiba yüzümde emrah'ın o sevdiği kızın hayat kadını olup kötü yola düştüğünü öğrendiği halindeki acı var,söylemeden de anlıyorlar yüzümden.. Bir de bir hadis vardır:"Kınamayınız,kınadıklarınızı yaşamadan ölmezsiniz" diye... Nasıl yol göstermiş bize.. Bin kere daha iman ettim yani.. Nefret ederdim ya,böyle mıymıntı.. böhüü işte sevgilimle sorunlarım var falan tiplerinden olanlardan iğrenirdim.. Bana ne kızım senin sevgilinden,yeri mi burası derdim içimden. Sosyal hayatta uluorta acılı aşk mevzuları bana acıtasyon gibi gelirdi..Kınardım yani..Allah'ım başıma geldi ya,biri sorsa da anlatsam,ağlasam,rahatlasam diye bekliyorum..



-işte üfürükten prenses-


Öyle tükendim ki beni azbuçuk tanıyanlar bilir şöyle anlatayım vahim durumum kavga edecek halim yok,bittim yani.. Bendeki tartışma potansiyeli asla bitmez,bildiğin çamurum.. Ben bile tükendim.. adama yalvarıyorum "tamam ben kakayım,hadi bitsin anlaştık,tamam yolun açık olsun "falan diyorum.. Yok bu sefer de"noktayı koydun yani? vayyy dünden meraklıymışsın" falan diyor .. Telefonu suratına kapattım,msni suratına kapattım artık kapatacak birşey kalmadı.. "beni sakın arama" dedi "lan ben seni aramadım ki? sen aradın,Allah'ım sana geliyorum .. "

Mutfağa gittim,ne varsa yedim artık ıvır-zıvır.. Kral tv'yi açmışım istem dışı ben açtığımda emre aydın mı ne vardı,sonra baktım linet denilen o kocaman kafalı kadının şarkısına ağlıyorum.. İnsan 3 dakikada 30 yıllık ayrılık moduna girer de,berbat senaryosu olan o klibe ağlar mı? ağladım.. İşte kızların ellerinde nutella kavanozu ekranda hiç dinlemedikleri ve bir daha hiç dinlemeyecekleri o berbat aşk şarkısına salya-sümük karışıp ağladıkları an o andır.. Ağzım,yüzüm nutella gözlerimde yaşlar karşımda koca memeli koca kafalı linet..

Gözlerime buz koydum,yanmasını alıyor biraz.. Sonra kanal değiştirdim ibo show'u izledim toplam 82 saniye,halihazırda orada konuk olan bülent ersoy bile şu anda benden güzel görünüyor.. İlaç içeyim dedim,bir tane gribal enfeksiyon için,bir tane boğaz ağrısı için ve bir tane de dönemsel gecikmeleri engelleyici ilaç zımbırtısından bir de aspirin içtim.. Millet böyle birkaç ilacı mallıktan içiyor bilmeden cahillikten hemen mide zehirlenmesi falan oluyor,ben nasıl bir hayvansam artık midem bile bulanmadı!!


Gece bitmiyor,ne yaparsam yapayım sanki gittikçe uzuyor..
Şunu öğrendim ki acı çekmeden kimse büyümüyor..

Mim Manyağı Prenses / Bölüm - 13

8 Şubat 2009
Sevgili Htc mimlemiş beni.. Röportaj kıvamında bir mim,soruları cevaplıyoruz..

1-Hayatınızdaki en önemli varlıklar?

Ailem,sevdiğim adam(hala),yalnızlığım..

2-Kısaca günlük programın nasıldır?

öyle sıkıcı ki yazıp kimseyi sıkmak istemem ..

3-Tüm hobiler bizim ama en çok hangisi sizi mutlu ediyor?

böyle sorunca onlarca hobim varmış gibi olmuş,pazara gitmek.. hobiyse bu hobidir benim için.. çok zevk alırım,gıda kısmını görmezden gelirim.. o karmaşa ,çal-çaput,ucuza bulduğum onlarca kaliteli ürün.. bazen karıştır,karıştır,almadan dön :) çok keyif verir bana..

4-Yemek yapmak zevk mi artık zaruret mi?

şu sıralar zevk.. kimsenin benden yemek beklediği yok.. yaptıklarım tamamen zaman sıkıntısı olmadan sırf eğlence olsun diye yapılan yemekler.. bu sebeple yemek yapmaktan çok zevk alıyorum..

5-En sevdiğin çiçek ve sevme sebebin?

lilyum,bilmiyorum muhtemelen adı yüzünden,öyle çiçekti böcekti,kıldı tüydü çok anlayan biri değilim..

6-Anılarını gözden geçir ve benimle ilk ama hatırlayabildiğin ilk çocukluk anını paylaş.

Ankara'dayız.. 5 yaşındayım.. babama aşığım.. babam benim bu zaafımı biliyo biraz da psikopat galiba.. bana tuba adında bir kızım daha var benim diyor,ben sürekli tuba'yı kıskanıyorum.. niye böyle birşey yapıyor bilmiyorum,deli sanırsam..

neyse sokaktan beri gelmeyen bu şahsiyet ki o zamanlar,sapıklar vs yok.. sitenin içerisinde tepişip duruyoruz.. hatırlayanlarınız olacaktır.. sert hortumların içine kağıttan minik huniler şekline getirilmiş kağıtları birbirimize atar savaşırdık? hatırladınız mı yoksa ben berbat mı anlattım? ok haline getirilmiş sert kağıtları borunun içinden üfleme mağrifetiyle arkadaşınıza attığınızı düşünün.. şimdi hatırladınız mı ? yoksa bu oyunu sadece biz mi oynuyorduk?

siteye misafiliğine gelmiş tuba isimli yaşıtım kızın gözüne bu savaş aletini üflemiştim.. elbette işler sarpa sardı,kız az kalsın kör oluyordu.. ben gayet rahat ,tuba'dan kurtulmanın verdiği huzur ile takılıyorum.kızın annesi annemi buluyor falan filan.. kızın gözü kızarıyor,morarıyor ve şişiyor.. bizimkiler telaşa kapılıyor ve ben şimdilerin chucky olarak o zaman nam salıyorum..

/////////////////////////////////////////////////////////////////////////

Bir diğer mim LoLLa'dan... Şu testi yapıyor ve aşkınızı ölçüyorsunuz.. sonuç mu,tam bana göre..!


Size ne hissettiğini henüz o da bilmiyor, sizi değerlendirme aşamasında ve yaptığınız her hareketi titizlikle inceliyor. Olabildiğinizce kendiniz olmaya çalışın çünkü sizi olduğunuz gibi sevecek biriyle karşı karşıyasınız..

Ya bi .. git diyeceğim,testlerin ne kadar gerçekçi olduğunun kanıtı! adam 2 yıldır ne hissetiğini bilmiyormuş,pess!


Not:osuruktan teyyare adlı blogdaşımız adresinde minicik bir değişlik yapıp şu adrese taşınmıştır,bilginize.. Ossuruktan teyyaree

Google'dan Bul Beni..!!

6 Şubat 2009
30 saniye bakınca aşık olunur mu?: bence olunmaz,ilk görüşte aşka inanmam..!

sadece erkekler değil,kadınlar olsun,kadın versiyonları da: neyin? cümlenin başı yok bebişim ama cinsel içerikli kesin bu arama hissediyorum..

33 kadınlar 34 adamın öpüşmesi:ee bi adam fazla geliyor,bu nedir piyasa düşmüş yeni bir sapkınlık türü mü,yeni bir pozisyon falan mı ne bu?

ankelinacolinin memesi : off madem ingilizcen yok türkçe isimleri olan meme sahiplerini aratsana yahu!

erkek arkadaşıma sinirlenip tokat attım: hadi ya! valla hep filmlerde olur gibime geliyor,hiç başıma gelmedi,enteresanmış.. karşılık vermiştir herhalde?

evlenenler niye kavga ediyor,çözümünü internete yaz: oyy bir evlilik kurtulacak,bu aramaya evli bloggerlardan cevap bekliyorum..

ilişkide sevgiliye gerizekalı denir mi: oooo,neler denir daha neler.. yüzüne denmese de arkasından denir,hem yüzüne de denir.. dememekte fayda var sevgi ve saygı birlikteliği hede hödüsü için...

hadise düm tek tekin adam gibi bir kaydı yok mu? : helal olsun sana ya,google'a dayılanmışsın ya,o da bana yönlendirmiş seni,bu kadar açıksözlülük güzel,ne istediğini bilen kitle işte bu!

hemen şuan benimle konuşacak bayanlar internette: acil,çok mu acil? birkaç saate bulurum da "hemen şuan" deyince heyecan yaptım.. seni bekliyorlardı sıra sıra bayanlar.. bu erkekler bazen çok saf oluyor ya..

keşke ben o olsaydım dediğin blogspot blogcular: gözlerim doldu yeminle.. bu aramayı yapan arkadaşı bana yönlendiren google'a öpücükler öpücükler öpücükler..

mandanın seks görüntüsü:iğyk! sanırım kusacağım.. hayvanların çiftleşme görüntüsü hep iğrendirir beni ya,hiç izlemedim fakat düşünmesi bile iğrenç.. adamdaki fantaziye bak..

mandalina seni çok özledim:bazen bana da oluyor "üzüm,seni çok özledim,karpuz seni çok özledim,çilek seni çok özledim.. normal yani bu arama,fakat google'a yazmadım ben hiç özlemimi :)

namazda yanlışlık çıkan osuruk namazı bozar mı?:hah! geldik dönemsel din sorularımıza.. birisi beni müftü sanıyor ama neyse.. yanlışlıkla çıkan gaz abdesti bozar,doğal olarak namazı da bozar.. Allah kabul etsin..

seda sayan filmi,harika öpüşmeleri seda sayan: kardeşim,bak sabah 11-12 gibi aç kanal d'yi bak karşında duran o kadına,Allah aşkına o kadın nasıl "harika "öpüşebilir ya.. kimler evleniyor bu kadınlar diyoruz,işte bu adamlar..

salaksalaksitelerbul:bu aramayı bana gönderdin öyle mi?bundan böyle arama motorum yahoo'dur!!! bir de işin kötü tarafı bu arama ile gelen ziyaretçi 15 dakika kalmış blogda,böhüüü

ya doğru düzgün bir tecavüz yok mu,bul ve izle:bir dobra arama daha,fakat bunun içeriği kötü.. daha önce türlü tecavüzler izlemiş belli ki profesyonel bulmamış,artık boğazına kadar gelmiş bıcak kemiğe dayanmış ve sinirlenip bunu yazmış.. bunu arayan şahsiyet inşallah sana tecavüz ederler en kısa zamanda..!

üfürükten prenses dedi ki :ne dedi,kime dedi,ne zaman dedi? bu aramanın bloglara yaptığım yorumları bulma amaçlı yapıldığını düşünüyorum.. zira başka bloggerlar için de bu tip aramalar var analizlerimde.. ama benim yaptığım yorumları kim niye listelemek istesin bunu çözemedim?

üfürükten prenses selamlar ben orjinaldelikanli.com:buna ne desem bilemedim.. reklamları izlediniz.. bu yeni bir yöntem galiba,goole aramaları ile reklam vermek.. enteresan ama zekice!! yazayım dedim buraya madem birşey amaçlanmış boşa gitmesin..

üfürükten prenses evlen benimle:hey maşallah,bu blogu açmakla ne kadar geciktiğimi anladım bu arama ile.. biri kafa yapıyor benimle ama :) niye,çünkü bu aramayı yapan şahsiyet sadece 1 saniye durmuş blogda :)

Oyun mu? Oy'un mu ?

5 Şubat 2009
Yerel seçimler yaklaşıyor,kahvaltı soframızın gündem konusu bu! Üç kişilik bir aile için oldukça çetrefilli tartışmalar yapıyoruz.. Herşey benim annem kime oy vereceksin türündeki can alıcı sorumla başlıyor..Annem halen yönetimde olan belediye başkanına oy vereceğinden ve yaptığı icraatlardan bahsediyor..

O dakikaya kadar yumurtasıyla bütünleşmiş olan babam adeta haykırıyor,var gücüyle belediye başkanını saldırıyor,yolsuzluklarından dem vuruyor.. Anneme inanamadığını,iki tane park ve bahçeye oy vereceği için şaşkınlık içinde olduğunu anlatıyor.. Annem ısrarlı yerel seçimde siyasi düşünce umrumda değil,netice de herkes "yiyor" en azından icraat yapan kazansın diyor..

Babam çökmüş durumda,baktığınızda gizliden bir siyasi partinin onu belediye başkanı adayı gösterdiğini düşünebilirsiniz.. O kadar geriliyor,benim fikrimi soruyor,anneminkiyle benzer.. "sana inanamıyorum üfürük diyor,yerel yönetimler üzerine aldığın eğitim,okuduğun onca kitap makale hepsi mi boşa gitti..? Sende mi iki tane parka tav oluyorsun?"

Kendimi savunmaya başlıyorum.. bir süre sonra babam daha da sinirleniyor.. 25 yaşında olan şu şahsiyete "aman bırak dün ki çocuksun sen,biz neler gördük,hiçbirşeyden haberin yok" diyor,gülüyorum,ben güldükçe daha da sinirleniyor.. Sohbet, yüzünde son kalesini kaybetmiş komutan yorgunluğunu barındıran babamın mutfaktan çıkmasıyla son buluyor..

Babam şimdilerinde 50lilerinde bir dönemin dava adamı.. Yaşadığı siyasi olaylarla inandığı sistematiğe ve partiye daha da yakınlaşmış bir yurttaş.. kendini değiştirmek veya düşüncesini sorgulamak istemeyen milyonlarca partiliden biri..Ve bana kalırsa bu duruşuyla günümüz siyasetine darbe vuran bu sabitfikirlilik hatasına düşmüş bir vatandaş..


Kendimi bildim bileli bir siyasi olgu üzerine yönlendirildim..Elbette beni yetiştiren insan kendi düşüncesi doğrultusunda yetiştirmek istedi,kısmen başarılı da oldu.. Bir zaman sonra ki özellikle üniversite döneminde ateşli karakterim (yanlış anlaşılmaya müsait :) ,hmm onlara göre provakatör diyelim) kullanılmaya müsait olduğu için siyasi oluşumların içinde tutulmaya çalışıldım.. Fakat bu yapıma ters,bir düşünceye hadi onların tabiriyle davaya sıkı sıkıya bağlı olmak beni korkutuyor.. kendimi aptal gibi hissetmemi sağlıyor.. Bu sebeple itibar etmedim..


İstiklal'de ki gençler şaşırtıyor beni mesela.. Yolda ellerinde gazete bağıran o gençler.. omuzlarında dünyanın yüküyle yaşıyor,en güzel günlerini aslında belki de hiç varolmayan bir sistem için harcıyorlar.. Şimdi o gençlerden birisi olup bu yazıyı okuyan birisi beni muhtemelen tuzukuru,beyinsiz o tikky kızlardan olduğuma kanaat getirip yine kendinisini ulvi bir noktaya yerleştirecek..Ben bir insanın bir siyasi düşünceye ölümüne bağlı,hayatını benliğini onun üstüne kuran bir hayat yaşamasını aptalca buluyorum..

Zat_ı muhterem'in yaşadığı semtte yürüyorum.. Şimdilerde muhalefette olan genel başkan zaten kendi partisinden olan belediye başkanına destek ve bir yer açılışı için semte gelmiş.. hadi deniz baykal niye laf oyunu yaptıysam :) ellerinde broşür olan beyler hanımlar sağa-sola koşturuyor.. bir tane de elime tutuşturuluyor.. bende beyefendiye : "boşa gitmesin,başka birine verin,ben ilgilenmiyorum" diyorum.. Broşürü bana veren adam birden çirkinleşiyor: "niye boşa gitsin kardeşim,bu bizim davamız,siz ancak türbanla,memleketi ona buna satmakla uğraşırsınız "diyor.. Chp'li olmadığım için otomatik olarak Akp'li oluyorum.. Broşürlerini almadığım için davalarına saygısızlık etmiş oluyorum,muhtemelen o partiye itibar etmediğim için vatandaş bile sayılmıyorum..


Siyasi organizyonlarda böylesine içten çalışanların biraz sahtekarca davrandığını düşünüyorum.. protesto etmemiz gereken bir olayda veya birlikte haraket etmemiz gereken bir durumda oraya buraya kaçışan kitle.. azıcık hitabeti olan bir adamın peşinden ordan oraya sürükleniyor,ona kendini adıyor,kendisini ülkeyi kurtacak sanıyor.. siyasetten uzak kalmak gerektiğini değil de bunu futbol müsabakasına çevirmemiz gerektiğini düşünüyorum..

Televizyonda yerel seçim anketi yapıyorlar.. beyefendi dsp'ye oy vereceğini söylüyor.. ecevit'e verecekmiş oyunu.. öyle bir anlatıyor ki sanırsınız ölmemiş ecevit.. bir ölüye oy verecek kadar ciddiyetsiz bakılıyor siyasete,hatır gönül,dava,aşk ilişkisi siyasetle ilişkimiz.. kim ne iş yapıyor kimin ne icraatı var umurumuzda değil..

En azından yerel seçimlerde biraz daha objektif olalım istiyorum,peşinden havalanlarına koştuğumuz,sabaha kadar beklediğimiz,ölülerine bile oy verdiğimiz o insanlar ne ekmeğimizi,ne suyumuzu,ne işimizi veriyor.. kendimize inanacak bir dal,sosyalleşecek bir ortam kendimizi adam yerine koyma dürtüsüyle birilerini zengin ediyor,ülkeyi futbol ligine çeviriyoruz..

Bir Kız Düşünün..

4 Şubat 2009
Bütün gece alışveriş sitelerinde kalbini onlarca kez kıran adama sırf zor bir dönem geçiriyor belki aldığı hediye ile 30 saniye bile mutlu olur ümidiyle hediye arayan bir kız düşünün.. Bütün heyecanıyla arasın hediyesini,hediyeyi verdiği an mutlu olacağı o kısa anı hayal ederek arasın.. hediyeyi sunacağı kutuyu bile arasın,birlikte vereceği not yazacağı kartı bile arasın.. Ve düşünün ki bu kız hayatı boyunca kimseye böyle birşey yapmamış olsun..

Artık gözleri yanmaya başladığında,hala beğenemediği hediyeler için ilgili yerlere mail atsın,yine mutlulukla kapatsın bilgisayarı aynı mutlulukla fırçalasın dişlerini.. sevdiği adamı mutlu etme ihtimali bile onu mutlu etsin.. Yatağa uzandığında,aramak istesin sevdiği adamı ve yarın görüşmeye gidecek adamı uyandırma istemesin.. sırf kıyamadığı için,bencillik yapmamak için,onu sıkmamak için.. İnsanın sevdiği insanı gönül rahatlığıyla büyük bir iç huzurla arayabilmesi gerektiği düşünürken diğer yanı kalbi acısın,sonra yine kızsın kendine,sevdiğine de kıyamasın,aramadan,buruk da olsa yine de umutla mutlulukla uyuyakalsın..

Sonra telefonu çalsın kızın,gecenin bir yarısı.. sevdiği adam arasın onu,uzun süredir konuşamıyoruz uzun uzun desin adam,aramak istedim.. Çok mutlu olsun kız,esnemelerle,ayılmalarla,göz ovuşturmarla geçsin birkaç dakika sonra..sohbet başlasın,yine aynı kasvet dolu konular konuşulsun.. Kız destek olmaya çalışsın,tavsiyelerde bulunsun,elinden gelip gelebilecek herşeyi kalbinden geçirsin diline getiremese de.. Ve adamın o mutsuz,bitkin sesiyle kalbi acısa da gülsün sahtekarca sırf adama daha fazla kasvet vermemek için.. kız,onu arayıp mutlu olmayı hayal ettiğini düşündüğü erkeği hayal kırıklığına uğratmamak için erkeğin giderek soğuklaşan sesine de göz yumsun.. Yine hayalkırıklığı,mutsuzluk,sıkıntıların bürüdüğü konuşma artık sona ersin.. Tam kapatmak üzereyken,kız herşeye rağmen toparlasın kendisini ve çok uzun zamandır söylemediği o sevgi sözcüğünden birisini sanki ilk kez söylüyor gibi söylesin mahcup mahcup..

"Herşeye rağmen,her zaman yanındayım,sen benim herşeyimsin.." desin kız..

"Neyi değiştirir ki bu! herşeyin olmam hayatımdaki sıkıntıları değiştirir mi?" desin erkek cevap olarak ..

Kız kalsın öyle.. telefondaki ses uğultu halini alsın,kafasındaki tüm düşünceler birbirine karışsın,yanlış birşey mi söyledim acaba diye telaşa düşsün sonra..

Sonra erkek tarafından azarlansın,iş ile hayat ile ilgili sıkıntılarım varken aşk,meşk konuları bana boş geliyor desin kıza.. kız artık yüksek sesle ağlamaya başlasın evde onunla birlikte yaşayan ailesini bile hesaba katmadan.. sonra kız kendisini savunmaya başlasın,"sıkıntılarını görmezden geliyor değilim,bana ilan_ı aşk et diye de söylemedim desin,sırf destek olsun diye,ne bileyim belki kendini iyi hissersin diye,sevildiğini bilmek,duymak iyi gelir diye" söyledim, ağzında gevelesin.. Çok konuşmakla suçlansın savunurken kendini,gevelemeleri yüzünden..

Rüya sansın kız bu garip görüşmeyi,yine kendini toplayıp veda etsin erkeğe..

"saat çok geç oldu,yarın görüşmen var,kapatıyorum ben,kendine iyi bak" desin kız..

"iyi geceler" desin erkek mağrur ve haklı..

Ve düşünsün artık,birisine destek olmak için ona değer verdiğini söylemenin zararlarını,bunun için azarlanmasını,bitsin desin kız.. Tek başına aldığı bu kararı,erkeğin hayatında herşey yoluna girene kadar ona söylememeye yemin ederek alsın bu kararı,yıpranmasın,belki ufak bir mutsuzluk daha yaşamasın diye kızdan sebep..

Birisini gerçekten sevip sevmediğini 2. sınıf kadın dergileri testlerinden anlayamayacağını anlasın kız o an ve bir zamanlar onun için ışıl ışıl parlayan bir çift göz için biraz daha acı çekmeye değeceğini öğrensin.. Onu bir zaman mutlu etmiş bir çift göz için,artık hiç görmediği ışığı hayal ederek biraz daha dayanması gerektiğini anlasın.. Bitsin ama sevmeye devam etsin..

Ve artık ilk kez ve belki de son kez yaşadığı bu duyguyu bir ömür taşıyacağını kabullensin.. klavyenin başına geçsin ve başlasın hikayesini yazmaya..

"Bütün gece alışveriş sitelerinde kalbini onlarca kez kıran ad..... .... .... ........ ........ .... ..... "

Mim Manyağı Prenses / Bölüm - 12

3 Şubat 2009
Sevgili Gülcan beni "Ürün Tanıtımı" mimi ile mimlemiş.. dürüst olmak gerekirse bu mimde olmasa bir süre daha yazamayacaktım galiba,kendimi ocak ayının son haftasından beri bitkin ve tükenmiş hissediyorum.. şubat ayıda böyle başladı.. bu mim iyi geldi ,teşekkür ediyorum.. ayrıca beni mimleyen sevgili arkadaşlar bir şekilde beni haberdar ederlerse elbette büyük bir zevk ile yazarım..

Malumunuz ben biraz boğazlı bir şahsiyetim.. bisküvi ve çikolata üretimi yapan iki güzide şirketimizde çalışma hayali ile yanıp tutuşuyorum.. çocukluğumdan beri piyasaya çıkan her yeni ürünü hemen tadarım,birisi tatlı birşeyler almak istediğimde fikrimi sorar.. en iyi çikolata nerdedir,çayın yanına ne iyi gider.. hepsinde uzman bile sayılabilirim..



ürünümüzün adı Tartini.. ETİ'nin bir ürünü olan Tartini'nin Frambuazlı ve limonlu olmak üzere iki çeşiti var..bildiğiniz turta ama minicik minicik.. üstelik ev yapımı gibi,öyle ciciler ki insan yemeğe kıyamıyor.. şunu da belirteyim ben turta sevmem,ama bunlara bayılıyorum..

Aniden misafir geldiğinde kurtarıcınız olabilir.. veya çayın yanına hafif birşeyler atıştırmak istiyorum derseniz de uygun.. ben çantasında bunu taşıyan lise öğrencisi bile gördüm ..çocuklara ıvır-zıvır almaktansa bu daha doyurucu ve bence daha sağlıklı..

bir de bende böyle minyatür şeylere karşı bir sempati vardır,küçük brownilere de aynı sevgiyle yaklaşıyorum.. minicik bir lokmada bir dolu lezzet barındırıyor.. yazın bu tip şeylere pek itibar etmem ama kışın çok ihtiyaç duyuyorum.. sizlere de tavsiye ediyorum..

bu arada Eti Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Kanatlı bu yazımı görüp,gözleri dolu dolu bana ,"yarın gel seni asistanım yaptım bebişim" diye bir mail atarsa çok memnun olurum :) Hadi Hayırlısı..

mimi başta bi dost olmak üzere :) Fallen Angel,Puck Robin ve GriBulut'a paslıyorum..
Related Posts with Thumbnails