2 Milyon Dolarcık Dayak..

31 Ağustos 2008
haftasonu gazete okuma tamamen ayrı bir zevk ..ben bütün gazeteleri internetten takip ediyorum ama yıllardan beridir süre gelen haftasonu gazete okuma dürtüsü var.. çocukluğumdan beri haftasonu alabildiğimiz kadar çok gazete alıp ailecek yataktan çıkmadan okurduk..küçücüktüm ilkokulda belki de birinci-ikinci sınıfta bütün gazeteleri gözden geçirirdim.."resimlerine bakma sadece yazıları da oku" derlerdi böyle böyle alışkanlık edindim.. iyi ki yapmışlar..
haftasonu gazate okumayı seviyorsanız,artık içiniz dışınız magazin oluyor,ilgisiz de sayılmam.. ama haftasonu abartılmış oluyor biraz.. bu hafta aklıma da kalan bir kadın var ama bütün o magazin haberlerinin içinde.. klasik dayak olayı ama işte karakterler ünlü olunca bu karakterede azıcık gıcık oluyorsanız daha çok ilginizi çekiyor..


ece erken,dayak yemiş kocasından.. 2 milyon dolar istemiş..her ay 30.000 dolar ve kariyer kaybediyormuş çünkü evlilikleri süresince.. eee evlenmeseydin anacım,niye vik vik yaptın adama,evlenmiyor diye gittin baban yaşında adamlarla kıskandırdın.. bak dövüyormuşta ,döven adama da 7 yıl nasıl dayanır insan bu da ilginç..evli değilsin,çoluk yok çocuk yok.. döven adam her daim döver duymadım tövbe edenini.. hadi türkiyedeki acıdığımız,ağladığımız parasız,çocukla bir başına kalmamak için dayanağa dayanan kadınlar tamam da.. bu kadın neden dayanır anlayamıyorum.. para dediğimiz şey çok önemli bir faktör .. insanın gözünü bir boyadımı dünyayı görmüyorsunuz demek ki? maldivlere balayına giderken, "bana artık ece öztarhan" diyeceksiniz derken iyiydi.. insan soyadından bu kadar nefret eder mi ya,hele bi de o soyadıyla ünlendiysen..

ece erken,müzik açlığımıza denk gelmiş bir yıldızdır.. klip97/98/99 mi ne öyle yıllarca süren bir programı vardı.. hiç unutamayacağım da bir anım vardır hatta.. bir arkadaşım doğuş manyağıydı,doğuş da nasıl popüler ama yani ölüyor herkes yaa,öyle bir zamanları işte.. ece erken'in işte klip 99 mu ne ona konuk doğuş,benim arkadaşım da arıyacağım ,konuşacağım falan diyor.. nasıl kızıyorum o ara da doğuş'un tecavüzcü haberleri çıkmıştı.. aradı bu,düştü yani telefon zor bela.. konuşuyor ayy duramadım bağırdım arkadan" tecavüzcü orhan" diye .hooppppp suratımızaa nasıl kapanır telefon :P güzel bir anıdır benim hafızamda aynı şeyi arkadaşım için söylemeyeceğim :D

ama kardeşim adamın bakışına dikkat çekerim,böyle bakan bir adamla evlenirsen,tezelden yüzünde bir serinlik hissedersin.. baksana adam en mutlu gününde nasıl bakıyor..bıçkın sokak kabadayısı gibi sanki kızı,belinden tutup fırlatıcak kenara.. yalnız belirtmeden geçemicem fotoğraf şunu gösteriyor ki.. "eğer bir şekilde gelinlik giyebildiysen,bil ki güzel olacaksın" şu minicik yüzlü,gözleri renkli diye kendini güzel sana zavallıcık bile gayet asil olmuş..
kocasının eli ağırmış,bu da çok narinmiş..eli ağır adam kötüdür galiba bizde eli ağır olan benim,çok şükür narin bir kız da değilim.. zat_ı muhterem şansını baştan kaybetti zahir,zaten 2 milyon dolarıda yok :P önce dayak yiyip ,sonra para da isteyemem yani :P bu da mı taktiktir acaba.. zengin kocayla evleneceksin,sonra poposuna tekmeyi vuracaksın.. yaptığın komik sabah programlarından kaybım 2 milyon dolar diyeceksin.. ve bu adam seni evlenmeden önce de dövmüş olacak.. sanırım cidden taktik oluyor bu..
aşka hesap girdi mi,girdiğiniz aşk yolu hemen dönüş yolu olarak patikaya dönüveriyor..


İyi Ki Varsın Futbol !!

30 Ağustos 2008

lig başladı.. pardon,adamlar dünyanın parasını dökmüş Turkcell Süper Lig başladı..bu isim olayı da sanırsam ingiliz premier liginden çakma.. Aslında geçen hafta başladı da ben geçen haftayı hafızamdan silmek istediğimden galiba bu hafta başlamış gibi davranacağım.. fenerbahçe klasik başlangıçlarından birini yaptı ve ilk hafta 30 milyon taraftarını(35 bile olabilir,hergün bebeler doğuyor,eee her çocuk fenerbahçeli doğuyor) krizlere soktu..

kendimi bildim bileli futbol severim..hatta oynardım :P şöyle 10-11 yaşlarındayken..mahalledeki çocuklarla futbol oynardık,babam balkondan izlerdi.. bağırırdı,top bende olunca tezahürat falan yapardı.. ne bileyim bize normal gelirdi..şimdi kızlara futbol dediğinizde"22 tane adam bir topun peşinde ,ne saçma "falan diyorlar..gayet 3 yaş zekasıyla yapılmış bir açıklama olarak görüyorum.. bi kere teknik diye bişey var futbolda Allah ne verdiyse oynamıyolar tabii önyargılı birinden bunları anlamasını bekleyemeyiz.. ve heyecan var,kazanma duygusu var ve en önemli karşılıksız bir takım sevgisi var..


her dönem futbol muhabbeti yapacak bilgim olmuştur,seviyorum çünkü istem dışı takip ediyor insan.. futbolculara hasta olup da maç izleyen gruptan değilim yani.. zaten her gruplaşmış erkek kümesine hayran olmaya müsait bir grup da kız olur.. heryerde de belli ederler kendilerini..


üniversitede söyleşi için Aziz Başkan ve işte bir kaç yönetici,futbolcu gelmişti.. bende ünifeb'deydim ve elbette gitmiştim..o dönem fenerbahçe'de oynayan Tuncay'a aşık bir grup kız vardı,göz var nizam var.. tamam adam güzel oynuyor,o dönem en popüler günleri ama o salkım saçak saçlara mı aşık oldun evladım diyip yolasım geliyordu kızları.. futbolun f'sinden anlamayıp hatta işi abartıp bir tek david beckham'ı tanıyan o uyuz kitle söyleşiyi ismail yk konserine çevirmişti...


futbol bi de azıcık laf sokma yeteneği gerektirir.. atik olacaksın,ben x takımı tutuyorum demekle olmaz,takımın yenildiğinde sessizce sıvışmayı bileceksin ya da en büyük rakibini yendiğinde o takımı tutan tüm eşrafın burnundan fitil fitil getirmeyi bileceksin.. bizim evde kaçak yok,herkes aynı takımı tutuyor.. ama zat_ı muhterem cinconlu ayy pardon cimbomlu.. biz zaten her maçta bir aktivite yaşıyoruz,ben kafi gelmiyorum,babama kadar uzanıyor mevzu.. ona bile sataşıyo telefondan,söyle ona şöyle şöyle.. fanatikler arasında kaldım.. öyle ki tehtid bile edildim.. zat_ı muhterem,imzalar atılırken ben cinconlu oluyorum diye de bir kağıda imza atacakmışım öyle dedi :P höh dedim..


hayatımızın içine girmiş,bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinin en büyük eğlecesi de bu işte.. ne yapalım hepimizin yapabildiği,anlayabildiği,yorumlayabildiği,takip edebildiği tek spor.. bizi birleştiren,sıkıntılarımızı unutturan,küfür edip rahatlatan bişey futbol bizim için..


ve herkesin bildiği gerçek,güzel bir kitap ismi

"futbol asla sadece futbol değildir"


Merak Yaygarası

29 Ağustos 2008

en nefret ettiğim şeydi ya merak edilmek,Allah'ım şu cümleyi duydum mu sinirlerim bozulurdu:

"seni çok merak ettik,nerede kaldın,başına bişey geldi sandık"

ne gelicek başıma ya,uçak mı düşecek tepeme,kafamı gömeyim de duymayayım falan derdim..
bi de annem söylerdi hep... aracı ya:

"baban çok merak etti,adam bir oturdu bir kalktı,yani bir haber versen ölür müsün?"
bunlar bir yana ben inanılmaz dakik,kontrollü bir çocuk,genç,ergen neyse oydum.. hiç sorun çıkartmadım aileme ama işte yine de insan bunları duyuyor demek ki an geliyor..

dün beni çok mutlu etti sevgilim,öyle çok ki, öyle çok işte..ben de sabah aradım,uyandım,günlük şımarma hakkımı kullanmaya başlayayım diye..telefonu açan yok,tamam dedim yine bir aksiyon olmuştur.. aradan 2-3 saat geçti ses seda yok,öğlen oldu yine yok..bu arada ben sürekli arıyorum.. akşam oldu ,Allah'ım geçmiyor dakikalar...deliricem ama niye çünkü böyle bir adam değildir.. telefonuna bakamayacak bi yere gitse bile kesinlikle haber verir,öyle zor durumlar oldu ki hep haber verdi.. çok hassasım telefon konusunda biliyor..bende mesaj attım..

"sana ulaşmak için ilker başbuğ'u mu arıyayım yok yok o daha dün geldi seni daha tanımaz ben yaşar büyükanıt'ı arıyım,nerdesin lan sen!!!" yazdım..

ayy buna bile cevap yok,benim sevgilim buna keyfi iyiyse "işim var bitanem" veya uyuzsa "arıyacağım ben seni,herşeyi büyütme " kıvamında bişi yazardı..yok tık yok!

şimdi ilişkinin başında olunca insan böyle durumlarda hemen aklına fesatlıklar geliyor..ama eğer oturmuşsa endişeleniyorsunuz ,ben çok merak ettim,yani başına bişey geldi sandım..sıcağın alnında bütün gün takılıyor ne bileyim sıcak ağır geldi,başına güneş geçti,tansiyonu çıktı,ne bileyim ya hep sağlıkla ilgili şeyler geldi aklıma..kaza ihtimali bile geldi..feci tedirgindim..

akşam aradı:P telefonunu evde unutmuş birliğe giderken,unutkandır arkadaşımız.. hele uyku tatlı gelince,kimseyi tanımaz,kendini unutmamış Allah'tan götürmüş.. aradı ben bıc bıc anne gibi ayy seni çok merak ettim falan halleri,adam iplemiyor.. amannnn falan diyor..

bir an durdum düşündüm..buymuş dedim! insan birini çok sevince aklına olup olabilecek bütün kötü senaryolar geliyor.. birgün bir bebem olduğunu düşünemiyorum,annemin de söylemlerine göre manyak anne profili çiziyorum şimdiden..bana saçma gelen herşeyi kat ve kat yapacağım bebeme biliyorum.. yıl 2008 sana sesleniyorum evladım : gözümün önünden ayrılma,beni merakta koyma ,oyarım :P,

Totomun Perisi...!

28 Ağustos 2008


arada bana astrolojik bir yoğunluk gelir.. artık ne kadar abes şey varsa bakarım..

mısır astrolojisi,ağaç falı,çin astrolojisi,burcunuza göre saç renkleri,doğum tarihinize göre aşk hayatı,doğduğunuz aya göre giyim-kuşam taktikleri.. bu son bulduğum şey peri..herkesin bir perisi varmış.. benimki buymuş..


"Estrella, mitolojide aşkta beklenmedik şans getiren deniz kızlarının yani Ondin'lerin prensesidir.."


tamamen uydurmasyon bir ismi olduğunu düşünüyorum,küçük kız çocuklarını kandırmak istiyorsanız herhangi bir ismin sonuna "ella" eklemek kafidir.. pınarella,sinemella,meltemella gibi .. nutella'dan mı gelmiş midir nedir bilmiyorum ama bu esrtella dediğimiz kadın bana şunları fısıldıyormuş,niye fısıldıyor o da ayrı bir mesele adam gibi söylese olmuyor mu acaba?
Her zaman küllerinden yeniden dogan Phoenix yani Anka kusu gibi güclü olacaksınız:


bak güzel giriş yaptın estralla bacı,ben küllerimden doğmayı pek severim,yanarım hatta kendimi yakarım ki sonra yine doğabileyim diye.. bu benim yenilenme sürecim falan..güçlü olmamı sağlıyor mu tartışılır.. ama şu var ki yeniden doğmak için ölmek gerekiyor.. bu kadar sık ölen biri ne denli güçlü kalabilir ki?


Hayattan buyuk zevk alacaksiniz:


hahahaaaytttt,hiç güleceğim yoktu.. başladın totondan atmaya..yani birine vadedilebilecek en genel şey galiba.. bi de büyük,büyük zevk alıcam..nedir ki hayattan zevk almak,bir imanımız var çok şükür ,bugünde yaşıyoruz diye şükür ediyoruz..zat_ı muhterim heyheyleri yoksa iki güzel kelam ediyor mutlu oluyoruz,sağlığımıza şükür ediyoruz.. onun dışında pek de zevk alınası bir hayatım yok,8 ayı geçmiş bu yıl için böyle bir vaad komik ötesi,4 ay içinde bir aksiyon oldu,oldu.. olmadı bu çikolata kreması kıvamındaki ismini alay konusu yapacağım estralla bacı!

Hayatin gizemli yanlarini çözeceksiniz:


bak bu azıcık doğru gibi,derdim,gücüm bu konu.. bende hala umut ettiğim çözülmemiş,keşfedilmemiş bir gizem var ama hadi bakalım arkası gelecek inşallah..belki herkesin çözüp bitirdiği parçalara hala ulaşamamanın verdiği bir saflıktır,ben gizem diye süsleyip kendimi bişey sanıyorumdur.. evet,evett böyledir kesin..ne gizemi olacak hayatta,yeterince sığ ve renksiz!

Sezgileriniz size rehberlik edecek:

doğru valla,sezgilerimde olmasa dımdızlak kalırdım ortada! bişey olacaksa bana öteden sıkıntısı gelir,ya da keyfi.. hissederim yani.. seziyorum derim kimileri amann der sonra çıkar.. aslında sezmek de değil belki de bakabilmek..hiç kendimden sıyrılıp şüphesiz bakmadım ki kimseye,olaylara..hal böyle olunca sürekli uyanık olup iyi-kötü bişeyleri hissedebiliyor insan.. kötü dediğim biri iyi çıkmadı şimdiye kadar,atacağı kazık varsa bana veya muhatap olduğu kişilere attı,kazınığı..


Daglari yerinden oynatacak kadar guclu olacaksiniz:

bunu yapmayacaktın estralla kardeş,en zayıf yerimden vurmayacaktın.. ne demek şimdi bu,herkül müyüm ben? sen ima yoluyla canımı sıkmak istiyorsun bence? iri mi olacağım yani,kilo mu alacağım,azıcık açık konuş ya!!! dağları yerinden oynatmak ne demek?

biliyormusun estralla kardeş,ben perilerden nefret ederim!!

sebebini git de zat_ı muhterem'e sor,o iyi bilir..

peri dedin mi benim sinirler zıplar,periler gerçek değildir estralla..

biz var olduklarına inanırız,tamamen ithal bir hayal üstelik,kaç türk anne çocuğunu peri gelecek,omzuna konacak aman da bıdı bıdı diye uyutmuştur ki?

amerikan çizgi filmlerinin etkileri işte,etekleri kabarık,hafif pembeler içinde elinde sihirli değnek,uçuşan bişey..böcek mi sinek mi belli değil! kulakları da uzundur böyle sivri,çirkince biraz ..hep de sarışın..niyeyse karakaşlı kara gözlü peri görmedim hiç!


peri bu demek zat_ı muhterem,zamanında yanlış anlamda kullanmışsın yani!!!!!!

Ben Yaptım,Oldu :D

27 Ağustos 2008



taaa
taaaaa taaammm..
fotoğrafta gördüğünüz ve telefonun azizliğine uğradığı için ne ki bu ki pek çıkartamadım ama dediğiniz şey..
benim eserim :P

ben yaptım,ben,ben,ben :P
zat_ı muhterem bencil olduğumu söyler durur haklı galiba neyse..
konumuzu dağıtmayalım zira önemli,bugün misafirlerim vardı..yaklaşık hmm 13 yıllık arkadaşım ve kardeşi geldiler bize.. bu kadar uzun zaman arkadaş olunca elbette misafirlik kavramları karışıyor..misafirde değillerdi zaten ama şu var.. bayanlar belirli bir yaştan sonra mutfak konusunda başarılı olma dürtüsü ortaya çıkıyor..bişeyler yapayım insanlar beğensin,yesin ,sevsin ve söylesin :) banka müdürü olan bir hanım veya kariyerinin zirvesindeki bir doktor hiç farketmez mutfaktaki başarısından övgü aldığında tüm iş başarılarını bir kenara atabilir..mutfak,kadınların çoğu zaman yakınsalarda kalesidir..

sabah erken uyandım,gözümü açtım markete gittim..bende böyle sapık bişey vardır.konuyla ilgili erzağım olsa dahi yine de alışverişe gider tek tek seçerim herşeyi.. almam gerekenleri aldım,arkadaşımı tekrar aradım bu arada..dedim ki dediğim saatte burada olmassan bundan sonraki tüm aktivitelerine geç kalırım,huysuzluk yaparım vs tehtid ettim..işe yaradı çünkü yakın zamanda düğünü var..vakitte çok önemlidir benim için..bir saat konuşulduysa geç kalındı mı delleniyorum..(kani,o gecikmem ististaydı,kitle ulaşım araçlarının durumu malum,üstelik ödeştik zuha efektli ikon) saygısızlık gibi geliyor,geriliyorum.. zor bir arkadaşım evet ama çok şükür çok sevdiğim dostlarım var..dayanabilen yani :P
neyse geldiler Allah'ım açlıktan ölmüş yavrucaklar,benim geç kaldınız tantanamı çekmemek için kahvaltı yapmamışlar,işlerini halletmekle uğraşmışlar..bende bilmiyorum melun melun bakıyorlar,normal altın günlerine has yemek ikram saati 14:30-16:00 saatleri arasıdır.. ben heyecanla bu saati falan bekliyorum,baktım açlıktan ölecekler hazırlayalım dedik..yedik nihayet ve sıra tatlıya geldi..

önce anlatayım adı Halley Pasta.. şimdi birileri "amannnn 5 saattir bunu mu anlatıyorsun ben onu serçe parmağımla yaparım" triplerine girecek..o şahsiyetleri taksim meydanında yarış yapmak üzere bekliyorum..çetrefilli yemek yapmaktan ziyade leziz yemek yapmanın daha mühim olduğunu ayrıca hatırlatırım..

içindekiler:

halley evet evet yanlış duymadınız halley :P halley pastasının içine halley koyuyoruz..bugün nasıl geyik bir ruh halindeyim anlatamam ya.. keşke sesli olsaydı şu blog,bütün maymunluklarımı yapardım :P kaç adet derseniz o sizin içinizdeki tatlı canavarına kalmış,o ne isterse ben abartmışım biraz.. 15 tane.. yok 16 mıydı ama yok yedim ben onu yapmadan önce 15,15 tane :P

kremşanti iki paket olacak,tek paket de olur ama daha az halleyle,beyaz olsun çünkü halleyler siyah ya o açıdan görsellikte önemli,ama ben çikolata severim,ağır olsun bayıltsın beni derseniz ülkerin halley yerine alpellanın çıkardığı kakaolu halley gibi bişey var onu da kullanabilirsiniz,yanına da kakaolu kremşanti kullandınız mı çikolata komasına girersiniz ,niye? çünkü..

üçüncü malzeme çikolata sosu hazır da alınabilir ama sıkın poponuzu yapın,zaten iki taşım kaynatınca oluyor("taşım" tamamen mutfaksal bir terim,sırf hava olsun diye yazdım :P)
ve isteğe göre içine ceviz taneleri veya muz gibi pörsümeyen meyveler de eklenebilir..

üzerine de kendi üretimimiz olan hindistan cevizini serptim,bu kendi üretimimiz olan hindistan cevizi ayrı bir yazı konusu olabilir,çünkü korkunç bir deneyimdi..

yapılışı:

halleyler güzel bir bıçakla 6 ya bölünür,daha iri yapılabilir ama o zaman yumuşamıyor pek hoş olmuyor..akabinde daha önceden hazırlanıp,soğutulmuş kremşantiyle karıştırılır.isteğe göre içine meyve veya kuruyemiş konulur.. sonra dondurma kaselerine aktarılır,tercihen dolapta soğuk bir gözünde bekletilir,donmayacak,donmaya yaklaşmış şekilde soğuyacak..öyle ki misafir kişisi ağzına aldığında "aaa bu dondurma mı" düşüncesine düşecek,sonra yanılacak!! bizim misafirler azıcık sabırsız olduğu için böyle bir aksiyon yaşayamadık :P bizimkiler ben halley pasta katalog çekimi yaparken yeme çalışmasına başlamışlardı ..
normalde pasta şeklinde yapılıyor,aluminyum folyoya sarıp,pasta moduna sokuyorsunuz ama ben kesmekti falan uğraşmamak için dondurma kaselerine koydum.. yedik ama bayılıyorduk,zira böyle dandik gibi dursada çok ağır bir tatlı oluyor..
afiyet olsun :P

255 Ytl'lik Açlık..



255 ytl ..


iki tane 100 lira bir adet 50 lira bir tane de 5 lira..


bu rakam açlık sınırı için TUİK'in(Türkiye İstatistik Kurumu) açıkladığı rakam..


4 kişilik bir ailenin aç uyumaması için 255ytl'sinin olması gerekiyor..


rakamı ilk duyduğumda yanlış duyduğumu düşündüm,çünkü sadece duymuştum,televizyondan bir vızırtı halinde geliyordu..

755 sandım..

255-755 benzer gibi değil mi?

istanbul'da 300 gr ekmek 850 kuruş..

bu aile 4 kişilik bir aile ve diyelim ki sadece ekmek yiyorlar..

sadece ekmek yedikleri için sabah,öğle,akşam her birey 1.5 ekmek yese..

her öğün yarım ekmek yiyecekler..

günde 6 ekmek eder..

850*6: 5.1 ytl

ayda 30*5.1: 153ytl

255-153:102 ytl..

bu 102 ytl ile ailemiz toz şeker alıp ekmeğin üstüne serpebilir veya yağ alıp ekmeği yağa banabilir veya makarna alıp ekmeğin arasına koyup yiyebilir..


muhtemelen 1 yıla kalmadan da ölebilir..

Türkiye'de 1 milyon kişi açlık sınırının altında yaşıyor,15 milyon kişi de yoksulluk sınırının altında yaşıyor.. sınırında değil dikkatinizi çekerim altında..


bizim çoook uzaklarda gördüğümüz açlıktan ölen ülke çocuklarına vah vah diye baktığımız ülkelerden de pek farkımız yok aslında.. ama bizi farklı kılan şey sabrımız.. azla yetinip gerekirse ölme saflığımız.. yokluğu,yoksulluğu kanıksamış olmamız,bununla başetmeye alışıp, bununla yaşamayı kader görüşümüz ..yoklukla büyümeyi övünerek anlatışımız,aç yatmazsak şükür edişimiz,tok yatmazsak yine bu sefer sırf yaşadığımız için şükür edişimiz..

bizi farklı kılan bu..

fakirlik bizim onurumuz...

bizi buna layık görenlerde en onurlu sıfatlara,koltuklara sığınmış onursuzlarımız..

Ben Seni Arayamam..

26 Ağustos 2008
aradı,aramadı mevzusu hep kafamı kurcalamıştır.. aramak-aranmak,aranılan veya arayan olmak ne kadar da mühim kavram ve sıfatlardır..şimdi erkek arkadaşınızla tartışırsınız ya da bu kadar daraltmayalım biriyle tartışırsınız.. akabinde bekleme süreci başlar,sağa sola "bak gör nasıl arayacak beni,3 gün veriyorum 3 günde aramazsa ne olayım" gibi garip iddialaşmalara girersiniz.. ya da aksine "hayır hayırr asla bir daha aramaz bak 57 dakika oldu,benim sevgilim şimdiye kadar beni 4 kere aramıştı, hiç böyle yapmazdı,kesin bitti bu sefer "dersiniz.. efsaneler anlatılır mesela "bizim funda var ya ayrıldı sevgilisinden çocuk tammm tamınaaa 62 gün sonra aramış ve evlilik teklifi yapmış" gibi

herşey aramak üzerinden.. ilişkiniz nasıl gidiyor diye sorduğunuzda bir kıza" sorma ya hergün işte maaş bağlamışım gibi arayıp 2 dk konuşup kapatıyor,bilmiyorum sona yaklaşıyoruz galiba,geçen de sadece msj atmış,iyi geceler demiş,artık sevmiyor beni gibi cümlelerle cevap verebilir size..

peki önceleri insanlar birbirlerini nasıl sınıyorlarmış ,bunu merak ediyorum..cep telefonundan önce ya da ne bileyim iletişim sektörü böyle teknolojinin gözüne vurmamışken.. neye göre kapris yapıyorlardı insanlar?

bu kızlara has bişey zaten,erkekler bu konunun farkında dahi değiller,zira farkında olsalar ,ilişkilerin can damarı olduğunu bilseler,aramama inadında olmazlar.. bende potansiyel santral olma heveslisiyim,susmasın telefonum arasın,mesaj gelsin,bişey olsun içinden ufo çıksın sürekli bir aktivite olsun..hissedeyim ki bak şekerim bütün gün aklım sendeydi,senden bin kıymetsiz onca saçmasapan şeyi kafama takıp seni unutmadım..elbette ilişkiler fedakarlıkla yürüyor,böylesi isteklere karşılık geliyor ve ya bazen gelmiyor.. bazen konuşmamak en iyisi oluyor,olsun ben kavga etmeyi de iletişim yolu görenlerden olduğum için..bugün de kavga ettik ama görüştük mantığındayım..

ama artık duruldum,bu kadar mesele yapmıyorum bu mevzuyu ya da ben durulmadım da işler benim istediğim kıvama geldi bilemiyorum.. aştım,aştık belki de.. bişeyleri dışardan görebilmek için,dairenin dışına çıkmak gerekiyor.sevgiyi bir sürü böyle saçma sınavdan geçirmektense daha büyük sağlam sınavlardan geçirmek gerekiyor(muş) sizi,sırf siz mutlu olun diye arayan birinden çok içten arayan bir sevgili çok daha makbulmüş,ve kızların hepsi mevzu arama-aramama olunca psikopatmış :P

bi de şöyle kızlar vardır.. aranılmakla hava atan cinsler..yani aranılmanın ama karşılığında aramamanın verdiği hazzı yaşayanlar.. "ben hiç aramam,hep o arar,nesini arayım,merak etsin dursun" mantığındakiler bunlarında tam bir ilişki yaşadığını hiç sanmıyorum..yani bu taktiksel bir savaş aramak madem mühim bişey ,bu aşşalık şeyi ben yapmayacağım savaşı galiba..

düz bir mantıkla,insan birini neden arar?
merak ettiği için,neden merak eder değer verdiği için,neden değer verir sevdiği için?
bu saadet halkasını çözmek çok mu güç acaba erkekler için..?

bir erkek evde,ilişkide tam bir huzur istiyorsa,o telefon denen aleti kullanmayı öğrenecek,üşenmeyecek,gurur yapmayacak,azıcık dolma parmaklarını ve çenesini yoracak..

Renksiz Olmak..

25 Ağustos 2008

50.doğumgününü kutluyormuş.. ne 50 yıl ama.. bu 50 yılın yarısına yetişebilmeme rağmen birçok skandalını okudum..ucube oldu esprileri,çocuk sapığıymış iddiaları,milyonlar satan albümler,müslüman mı oldu imana geldi söylentileri..

biri küçükken michael jackson dediğinde hemen aynı hareketleri yapan garip bir kitleydik..ağzımızda anlayamadığımız o meşhur melodi..ayak parmakları ucunda bir ileri bir geri..meşhur ay yürüyüşü..bir dönem herkes kendini m. jackson sandı.. ben dahil :P dünyada 100 milyon satan başka bir adam var mı bilmiyorum ama olsa bile bu kadar popüler olacağını sanmıyorum..

Alman Bild gazetesi M.jackson'ın doğumgünü şerefine yukardaki fotoğrafı uyarlamış..Eğer jackson tenini beyazlatmak adına girdiğin operasyonları olmasaymış böyle bir adam olacakmış..ne fark ederdi acaba diye düşünmeden edemiyor insan,hiçkimse değiştirdiği teni yüzünden 100 milyon satamaz..müzikal bir deha,hatta gelmiş geçmiş en büyük pop starı olduğu inkar edilmesede herkesin derdi bunlardan çok değiştirmeye çalıştığı bedeni oldu..

bir insan neden yüzünün rengini değiştirmek ister? bunu kişisel komplekslerden çok sosyal bir yara olarak ele almak gerek.. Abd'nin siyahlara yaptığı zulüme bu denli tanık olmuş bir adam muhtemelen parayı vurunca ilk ve en büyük ezikliğinden kurtulmak istedi.. ve rengini değiştirdi.. siyahilerin o kocaman burunlarına sahip olmakta abes olacaktı onu da imha etti..öyle ki düştü düşecek izlenimiyle her gördüğümüzde kaygı veriyor insana..hantal,iri duruşundan ,bonus saçlarından kurtulmak istedi..belki de onu o yapan tüm değerlerini sıfırlamasına rağmen halen ayakta durmayı başardı..

utanmak,bedeninden,geçmişinden utanmak acınası bir durum..öyle ki milyonlarca hayranla amerika önüne diz çökmüşken böylesi detaylara girmek çok daha ilginç.. ırkçılığın beyinlere nasıl kazındığını beyaz adamın,siyah adamdan çok daha kaliteli olduğu amerika gerçeği..şimdilerde ona buna eşitlik kavramı üzerinden medeniyet satan bir milletin tarihe kazıdığı karalekeyle yüzleşmesi m.jackson..

bir simge,bir duruş ve maalesef kaybedilmiş bir ada..

Yemek Ya Da Yememek,İşte Bütün Mesele Bu!



saat yarım..ben ne yapıyorum..dondurma yiyorum..pekii,ne kadar birbuçuk dondurma kasesi?

peki neden,neden bu saat,neden dondurma,neden ben ..
çünkü ben b.kboğazım..
az önce zat_ı muhteremi aradım,ben dondurma yiyorum kıskannnnnn dedim..çünkü dün de aynısını o bana yapmıştı.. hayır hayırr 6 yaşında değiliz :P ama benim zaaflarım var.. birinin beni dondurmayla kıskandırabilecek zaaflar.. yedim bitti,mutluyum.. midem azıcık üşüyor,aslında dondurmayla o kadar da aram yok ama işte yeme dürtüsü..


zat_ı muhteremle birlikte bir kilo dondurmayı kaşıklaya kaşıklaya yediğimizi dibinide milkshake olarak içtiğimizi bilirim..Allah'tan yemeği seven bir adamla birlikteyim yoksa feci komplekslerim olabilirdi..Ama bu uyuz,yer yer,bişey olmaz..arada göbeği çıkar,iki dikkat eder,püff..! yemek yer,yemek bitmeden meyve yer,meyve bitmeden kuruyemiş yer o bitmeden başka bişey yer! ve hala öyle uyuz uyuz gayet formda gezer..! herkes şanslı doğmuyor..


bütün güzel anları yemekle birleştiririm ben .. en sevdiğim film için kek falan yaparım mesela onu izlerken yemek için :) birine ona değer verdiğimi göstermek için bişeyler ikram etmek,onun için bişey yapmak isterim..yakın bir arkadaşımla her görüştüğümüzde aynı yemeği yaparız mesela,uzun süre sofrada oturur sohbet eder.. defalarca mutlu oluruz.. ama şimdi yemek yemeği suç olarak adleden bir dönem geldi,herkes ötekinin berikinin lokmasını sayıyor,insanlar birbirlerini her gördüğünde kilo kontrolü yapıyor,nerede bizim örf adetlerimiz,ye ye yemessen ölümü gör ısrarlarımız :P


hayatında başka mutluluk olmayanlar böyle yaparmış,kim demişse yalan demiş..kuvvetle muhtemel o çok bilmiş diyetisyenlerin uydurmasıdır,zaten erkek diyetisyenlere nasıl gıcık oluyorum anlatamam..kadınlar bana içten geliyor ama erkekler sanki kadınların şişko hallerinden zevk alıyormuş gibi geliyor bana.." ayla hanım bugün sadece elma yiyeceksiniz " derken tarifsiz bir haz duyuyorlar bence..
balıketli dünyamdan ara ara çıkma cebelleşmeleri yaşasam da,ya da her yaz deniz mevsimi küçük çaplı bikini krizlerine girsemde,ya da "çok güselsin de şu fazlalıkları da versen harika olursun" yarı iltifat yarı hakaretlerini duysam da.. yine de mutluyum..
herkesin bir vücut şekli var yalanının arkasında idare ediyorum,yiyorum yiyorum kilo alamıyorum diyenlerden de nefret ediyorum..şu aralar beyinsel diyet yapıyorum.. hemen tarifini vereyim..önce zihninizi boşaltıyor ardından sürekli aldığınız fazlalıkları vermeye programlanıyorsunuz tabii bu arada yüzsüzlük yapmayıp en azından abur-cuburu kesiyorsunuz..neticede beyin gücüyle de az buçuk kilo veriliyor,deneyin görün :P

Serdar, Allah Seni Tek Kaş Etsin!

24 Ağustos 2008

bu serdar ortaç işkencesi nedir ya? her yaz dönemi periyodik olarak gelen bir afet midir? şimdi burada ben serdar ortaç,kenan doğulu falan dinlemem,türklerden kimi dinliyorum,hmm yok kusura bakmayın hiç tanımıyorum türk sanatçıları,ben vatikan yöresel ilahileri dinlerim hep, salaklığına düşmeyeceğim..ama şu var ki serdar ortaç bence planlı ve programlı bir eylem..hükümetin bile işi olabilir uyuşalım diye ya da dış mihrakların..

bir adam her yaz bir önceki yazın melodilerine başka söz yazarda albüm yapar mı ya? şu anda ben cehennemin dibine gideceğim deseniz yine de "AŞKIN ÇARŞISINDA DURDUM KARŞISINDA TUTTUM KOLLARINDAN HASRET ÇIKACAK"gibi melodileri etraftan duyuyorsunuz.. ama ne,aklı başında her insan gibi beyin otomatik olarak anlamlandırmaya programlandığı için..anlamlandırmaya çalışıyorsunuz,sonra kayış kopuyor,bende var bi mallık herkes anlayıp oynadığına göre diyorsunuz..

eve geldim bütün albümü indirdim,hepsini tekkk tekk dinle.. dinledim.. tamam da şarkı değişiyor bir diğeri bitiyor öteki başlıyor ama ben anlayamıyorum hepsi birbirinin tıpkısı,bu kadar söylen dert et,bir baktım "ŞEYTAN DİYOR Kİ YANAŞ ŞUNA,ADINI ANMA SATAŞ ŞUNA"dilimde mırıl mırıl söyleniyorum..aslında böyle söylemiyorum şarkının asıl sözlerini netten buldum..şeytan diyor ki yanaş şuna adanamasakarşıvağğğğ poffff öleyim ben ya öleyim.. hem yanaşıp hem adını anmayıp hem neden sataşır insan ve bu şarkı neden yazın şarkısı olur,kabus gibi..


ve ben serdar ortaç nesliyim,yani şimdilerde 15lerinde olan kuşak gibi bu melodileri yeni duymuyorum..serdar'ın o uzun saçlarını,yeni alınmış kaşlarını gördüğüm için şimdi aşk adamı halleri bana komik geliyor.. karabiberimden beridir taşıyorum bu adamın bestelerinin ağırlığını.. bi ara meksikaya falan mı ne gitmişti,herkes de bir sevinç hali ama yok geri döndü geldi.. şimdi konserine gitsem ezbere bilirim bütün şarkılarını,istem dışı,ezberlemeden duramıyorsun..adamın büyüsü bu tekerleme yapıyor,aslında farkında değil çok sağlam rapçi olur bundan .. hem tipi de müsait,ya bi de o var ne ilginç tipi vardır o adamın..dünya üzerinde ben serdar ortaç'ın tipine hayranım diyen bir kadına rastlamamama rağmen adam şu güne 1200 kadınla beraber olduğunu söylüyor..

bir röportajında bundan sonra 20 yıl beste yapmasam olur 400 tane bestem var demiş,hangi ara yaptın arkadaşım,tuvalete gider gibi beste mi yapıyorsun sen,biz yandık hadi çoluk çocuğumuza da mı yapacaksın aynı zulümü..neyse anlamak güç,yazın bitmesini bekleyeceğiz,serdar'ın daha fazla klip çekmemesini dileyeceğiz ve o büyük gün geldiğinde ben müziği bıraktım cümlesini duyup rahat bir nefes alacağız..

Telekom Yordun Beni..!

23 Ağustos 2008

Her şey zat_ı muhteremin beni internete davet etmesiyle başladı..davet usulü gelirim hep öyle :D halletmem gereken birkaç iş ardından geleceğimi söyledim o da beynini yediği o futbol oyununa adadı kendisini..bilgisayarı açtım,internete bağlanmaya çalıştım..olmadı.. tekrar denedim.modemin giriş yerlerini değiştirdim,kapatıp tekrar açtım,internet ve telefon bağlantılarının olduğu aparatla oynadım..elimden gelip gelebilecek bütün teknik desteği karşıladım ama ne? Uzaktaki bilgisayara erişilemiyor, kendimi en aciz hissettiğim anlar böyle çaresiz kaldığım anlar.

İnsan bir muhatap arıyor,telekomun internet işlerine bakan o lanet olası 444lü numarayı aradım..tam tamına 33 dakika süresince 3 ayrı arama gerçekleştirdim.. ve 33 dakika telefonda bana bir müşteri temsilcisinin lütfetmesini bekledim,etmedi..ama benim klasik müzik konusunda engin bilgim oluştu,Beethoven’ın bütün senfonilerini dinledim..interneti ilk aldığımız günlerde de sorun çıkmıştı,işkence içeren görüşmelerimiz olmuştu,gelip mahalledeki kabloları bile değiştirmişlerdi,acaba diyorum bizden iğrendilerde,yasakladılar falan mı bizim telefonu o yüzden açmıyorlar..444’lü lanet telefondan hayır gelemeyince bulunduğum ilin internet arız telefonunu aradım,muhtemelen piknikte olan personel telefona cevap vermedi..telsiz telefonu ısırdığımı hatırlıyorum ötesini hatırlamıyorum.. o esnada önümde Telekom mavisi taşıyan herhangi bir canlı mahluku öldürebilirdim..
bu gazla zat_ı muhterem’i aradım,adam uyuşturucu almış gibi konuşuyor,kendini Carlo Ancelotti sandığı o anlarda genelde tepki vermem ama canım burnumda biri bir laf etsin ,derdimi paylaşsın istiyorum.. yok adam rahat.. “bazen neti kesiyorlar öyle olmuştur, sen kapat PC’yi bekle, gelir o” dedi ayy bana daha çok geldiler..içimden dedim ki bu adam askerliği bitirdi de Telekom’a mühendis olarak mı girdi acaba? Lan beni kollasana nasıl keserler neti bitanem, olamaz böyle şey desene!
Bu yazıyı da Word’de yazıyorum ilk kez Word’de yazıyorum blog yazısını yukarda “lan” yazdım ya uyarı aldım argo ve kaba sözcük diye,Allah’ım sana geliyorum,bugün kıçıkırık bilgisayar bile adamlık taslıyor bana!!!

Bu yazıyı önce yazayım dedim ki Telekom’a ve bilumum şikayet sitelerine yazacağım metini daha edepli yazabileyim.. şikayet sitesine son şikayetim yine iletişim alanında bir problemdi..gsm operatörünü şikayet etmiştim,beni sallamamışlar bende uluslararası siteye tüm İngilizce mi kasarak mail atmıştım.. oradan cevap gelmiş buradaki uyuşuklardan hala ses çıkmamıştı,sonra tırım tırım bir ay boyunca 2 günde bir aradılar,bir sorun var mı hala diye aradılar,sorunu çözdüler,kontörcüklerimi iade ettiler..benim yıldızım barışmıyor yani bu internet,gsm vs tüm iletişim firmalarıyla..

Şimdi mektubumu döşeyeceğim, sallarlar mı sallamazlar mı bilemeyeceğim ama zaten kaç zamandır 30 ytl ye kullandığım internete zaten feci halde geriliyordum.. içimdekileri adeta kusmak istiyorum ..bir kere kotayı aşınca aman olur arada böyle şeyler bu sefercik kota aşma ücreti almayalım dediklerini hatırlamıyorum,kafalarına göre interneti kesmek de ne oluyor anlamış değilim..

Siz bunları okuyabildiğinize göre internet gelmiş,saat kaç ki acaba?????

Yüzkitabı Da Ne Yahu?

22 Ağustos 2008

facebooookk olayının modası çok geçti güzelim diyenlere inat yazacağım..çünkü bu güne kadar gösterdiğim özveri bu yazıyı yazmaya hak kazanmamı sağladı.. facebook denen enteresan hadise ile tanışma sürecim mezuniyetin ardından üniversite arkadaşlarımın orada kurduğu grupla başladı...sonra bir patla bir patlamaaa. Allah'ım herkes facebooktan bahsediyor,gel,katıl,ortam süper.. herkes burda kızım,çok pis muhabbet dönüyor,falan filan..bunlar tabii ilk zamanları.. inat ettim üye olmadım..

beni ingilizcemin yetersizliğiyle suçlayanlara mı rastlarsınız?
korkak olduğumu düşünenleri mi?
yabani olduğumu düşünenleri mi?
okul bitti muhabbet bitti,anladık seni kızım triplerine mi?

bi ara zat_ı muhterem de ben facebook yapıcam,asker arkadaşlarım orada grup kurmuş ,bende giricem bıdı bıdısı yaptıysada,engin çirkef tavrıma dayanamayıp geri vites yapmıştır..benim girmediğim yerde sevgilimin ne işi var uleynnn!

akıllı geçinen o kadar insan neden donuna kadar herşeyini yazdığın bir siteye güvenir buna da hayretler içinde kalıyorum,mail adresini bile ona buna vermekten çekinenler facebook da çarşaf çarşaf ifşa etmiş kendini.. nerede güvenlik,nerede özel hayat.. ayy ne rahat millet,herşeyimizi sunasımız varmış da site yokmuş!

herkese aynı mantıklı açıklamayı yapma durumum olmadığından haliyle benim bu facebook yabaniliğim yadırgandı..herşeyimi oraya yazacağım ,zaten görüştüğüm arkadaşlarımla tekrar görüşeceğim,bağlantımın koptuğu görüşmek istemediklerimle de yine görüşeceğim.. ona buna fotoğraflarımı göstereceğim,millete yorum yapacağım.."ay çok değişmişsin ipek dana gibi bişey olmuşsun diyeceğim,bu çirkin ötesi kadınla nasıl evlendin murat vallahi tebrik ederim" diye ilkokul arkadaşıma laf sokacağım,onların bana söyleyeceklerini yazmaya gerek dahi duymuyorum..hadi diyelim ilkokulda kanka olduğum minnacık kızı buldum..buldum.. ee iş güç bıdı bıdı,sen de iş güç bıdı..sonra,sonra ilişkiyi sürdürmeyi zorlayan garip bir gerginlik.. teyzesini,kuzenini falan ekliyor insanlar? eee hani eski arkadaşları buluyorduk? yetmiyor mu msn,space,pat,zat,facebook da olacak illa..

iki arkadaşım sohbet ediyor geçende facebook'a profilime "ilişkide" yazdım diyor ,o da şaşırdı kızım ayrılmadınız mı siz işte ayrıldıkta başkasını buldum sansın istiyorum,hala silmedi mi seni listesinden yok silmedi,arada pokluyor falan,bööğğğ,içine kusacağım bir muhabbet..

hani zararlı bir ürün piyasaya çıkarda,yıllar sonra onun zararlı olduğu anlaşılır..hastalıklar ortaya çıkar falan,facebookun böyle bir yamuk yapacağını biliyordum..herşeyin b.kunu çıkartmaya meyilli bir millet olduğumuz için bu meretide partner bulma araşında kullanmak gayet normal gelecekti..biri hüngür hüngür anlatıyor,şükür ki benim arkadaşım değil,zira bu kadar saftirik arkadaşım olmadı hiç..sevgilisi facebookda çocukluk aşkını bulmuş,onun yaşadığı şehre gitmiş,kız evliymiş,ona rağmen bunun sevgilisini ayartmış falan bu arada kalmış,aman aman yazsan film olur..

ben eşşeğimi sağlam kazığa bağlarım,kazığı koparıp giderse eşşek artık o eşşeğin gidesi varmış derim ... ne diyeyim facebook olayı benim kişisel alanıma ters,soğuk ve yapay geliyor.. kullanmayalım,kullananları uyaralım..

donumuza kadar herşeyi oraya yazıp da sonra da vayyyy bee amerika herşeyi biliyor ya,adamlar manyak,muhabbetlerine girmeye gerek yok..

Kani,Naber ya!!!


... insanın bir "kani"ye sahip olması nasıl güzel bişey anlatamam... evet kani ,o benim kanim.. belki bir sürü daha arkadaşım olabilir ama asla başka kanim olmayacak.. "kızımmmmm kani bulgarca da kanka demekmiş,çok yakın arkadaş demekmiş "diye beni kafaladığı günden beri bu sıfatla hitap ediyorum.. elbette kani diye bişey yok içini biz doldurduk..

berbat günler geçiriyordum..yemek yiyor ağzımdaki lokma ile ağlıyor,yutmadan ikinci tur ağlamaya başlıyordum..telefonda telefonu açamayacak olan zat_ı muhteremi arıyor,aradığınız kişiye ulaşılamıyor diyen pek kıymetli ablayı dinleyip,sen istesen ulaştırırsın xxxxxx diyip küfür edip tekrar ağlıyordum,ağlıyordum,ağlıyordum morarana kadar ağlıyordum.. işte kani burada devreye girdi..o da aynı sıkıntıları yaşıyormuş o günlerde..geldi bütün sıkıntılarımı yarıya indirdi,hepsini bölüştük ama yavaş yavaş.. beni hiç yalnız bırakmadı,gece ve gündüz her daim yanımdaydı.. sonra muhabbet değişti.. biz hayatımızı paylaşmaya başladık,yakaladığımız her ortak noktadan keyif aldık,daha da yakınlaştık..

ona yaptığım iğrenç espirleri kimseye yapmadım,onunla yaptığım dedikodu kadar seri dedikoduyuda kimseyle yapmadım ve çok güldük.. ağladığımız kadar da güldük..

birlikte hiç gelmeyecek gibi gelen bir zamanı bekledik,onun zamanı geldi,acıları dindi..ama beni bırakmadı,aksine daha da çok vakit ayırmaya başladı..biriyle özgürce konuşabilmenin ne demek olduğunu boş-beleş konuşan kimse anlayamaz..hayatını kasarak yaşayan benim gibi gergin insanlar herzaman kendini saklayarak konuşur,bundan nefret eder ama buna mecburdur..kanimle böyle değildim,aklıma ne geliyorsa paylaşıyordum.. öyle yalnız geceler oldu ki,öyle yalnız,dinledi,dinledim..hiç tanımadığımız sevgililerimizi savunduk birbirimize,çok yanlış kararlardan döndürdük,bir sürü aptallığı engelledik..bir başkasının mutluluğuyla da mutlu olabilindiğini gördük...birinin sizi düşünmesi,özlemesi ve sevmesi ne kadar sıradan gibi dursada bu duyguların gerçeklik payının olması o kadar imkansız..

sonra kanime bişey oldu.. can sıkıcı bişey,canı sıkıldı ve bir dönem benim yaptığım gibi kaybolmayı tercih etti..uzaklaşmayı.. bende yapmıştım ama o zaman ben burdayım,neden uzaklaşıyorsun..canını sıkan şeyi bu sefer neden paylaşmıyorsun diye azarlanmış,vazgeçmiş geri dönmüştüm.. bazen canınızı sıkan şeylerin sevdiğiniz insanların da canını sıkmasından korkarsınız.. benim tavrımda öyleydi galiba onunki de öyle..uzaklaştı..

uzun bir süre kimilerine göre kısa gelebilir belki ama bizim için uzun..bazen kime anlatacağımı bilmediğim cümleler aklımda kalıyordu,merak ediyordum..sebeplerini biliyor ama sonuçları bilmiyordum.. birinin ağzından girip burnundan çıkmak hali benim gibi ona da işlemezdi.. bu cinsler ki ikimizde aynı zodyak kuşağındayız :D ilginin fazlasından nefret eder azından da incinir garip bir seviyeyi tutturmak gerekir.. onu rahat bıraktım,döneceğini biliyordum..

döndü :)

ama kalbi kırık,böyle nasıl desem kedi yavrusu gibi,hissetmekten hoşlanmadığım bir soğukluk ama içimde özlem var..çok huzursuz..dünyanın en kötü şeyi huzursuzluk.. bir ara zat_ı muhterem "huzursuzum seninle " demişti de hazmetmem günlerimi almış,o sebebin bu olduğunu bilmesede burnundan getirmiştim ..

canı yanan birinden kendin için bişey istemek ne kadar bencillikte olsa,kendimde bu hakkı görüyorum galiba..

iyi olsun istiyorum,yine aptalca şeylere gülelim,onu-bunu çekiştirelim,iyi kötü herşeyi paylaşalım,tüm ilginç senaryolarımı onunla paylaşıp,kızım sen manyaksın lafını duymak istiyorum..


kanim aslında bütün bu saçmalıklara pabuç bırakmayacak kadar uyuz bir karaktere sahiptir ama terbiyesiyle halletmeye çalışıyor kanımca..başaracak ama ona bu sebepsiz üzgün günler miras kalacak..


ama kanisi hep burada ,onun yanında olacak...

Olimpiyat İşkencesi

21 Ağustos 2008

olimpiyat fırtınasına karşı koyamadım.. aslında ilgi alanıma girdiğini söyleyip azıcık küresel söylemlerle gerçekten güzel bir yazı kondurabilirdim..ama uzağım.. dünyanın güneşe uzaklığı kadar hemde..olimpiyat ifadesinden aklımda kalan yanda görülen renkli halkalar..kocaman bir organizasyondan bunu çıkarmamı sağlayan güzel ülkemin beden terbiye üst kurulu çalışmalarıdır.. ergenlik çağının verdiği hormonel gazla bir dönem voleybol olmana gafletine düşmüştüm.. bana yıllar sonra bıraktığı spordan biraz anlayan birinin" sen ergenlik çağında spor mu yaptın ama bıraktın galiba popona bakınca( büyük de biraz :/ ) öyle gördüm " ifadesidir.. yarıda bıraktım,lisans başvuruları yapılacağı sırada benim ders çalışmam gerekti,spora boş uğraş olarak bakan baba profili devreye girdi..yazın vakit geçirdin işte kışın ders çalış,yorulursun dedi.. öyle kaldı...

olimpiyatlara böylesine uzak kalmamın bir diğer nedeni de galiba oraya gönderdiğimiz sporcuların hep aynı alanlarda yarışması durumu.. boks,güreş,halter.. her normal bayanın ilgisini çekmeyecek türden hep aynı sertliğe dayalı sporlar..şöyle estetik bişeyler bekliyor insan..ne bileyim uzun atletizm olsun,jimnastik olsun hadi en azından okçuluk falan..

yakın zamana kadar olimpiyatlarda hep aynı alanlarda başarılı oluyoruz,ithal sporcularla olayı idare ediyoruz,kendi gençlerimiz nerede yakınmaları bu sene yerini "ayy bi altın bile alamadan bitecek şu olimpiyat" telaşına bıraktı..durum o kadar vahim..bir ara nette dolaşan bir mail vardı,olimpiyatların istanbul'da yapıldığında neler olacağına dair komik bir yazı(*bakınız) ama beni bu öngörülerden daha çok güldüren bir açıklama geldi yakın zamanda..

başbakanımız olimpiyatlardaki başarısızlığımıza dem vurdu ve halihazırda herkesi kendine hayran bırakan rekortmen ABD’li yüzücü Michael Phelps'i örnek gösterdi..o da insan bizim sporcumuzda insan..neden biz başarılı olamıyoruz konusuna değindi.. verdiği en ilginç tavsiye basketbol potası konusuna fazlaca takılmasıydı,her mahalleye basket(kendisi böyle diyor) potası konulsa herşey başka olur dedi açıklamasında..bizim mahallede bulunan pota ve spor alanlarını düşününce halen içlerinden nba oyuncusu çıkartmamış olan mahalledeki çocukların gerizekalı olduğuna karar verdim.. başbakanımız spor da bile kadrolaşmanın sonuçlarını bize böyle anlattı.. olimpiyat yatırımı olarak da mahalle arasına konulacak bir basketbol potası çözümünü buldu.. diliyorum ki tüm belediyeler bu düşünceyi takip edecek bizde 2012 olimpiyatlarında hiç olmazsa basketbolda harikalar yaratacağız..

*2020 istanbul olimpiyatları senaryoları:

  • İstanbul Olimpiyatları görkemli bir törenle açıldı...Olimpiyat meşalesine gaz verilmesi unutulduğu için yaşanan bir buçuk saatlik gecikme süresinde,Gülben Ergen ve İsmail Yk dönüşümlü olarak konser verdi...Uygur kardeşlerin esprileriyle süslenen konser sonrasında çeşitli kafilelerden 459 sporcu Türkiye‘yi terk etti.
  • Olimpiyat köyüne yolcu taşıma konusunda çekişme yaşayan Bakırköy ve Şirinevler hattı dolmuş şoförleri taşlı sopalı meydan kavgası etti,17 kişi yaralandı..
  • Kürek yarışları için Boğazda mücadele eden sporcular,panama bandıralı bir şilebin altında ezilme tehlikesi geçirdiler..Spordan sorumlu devlet bakanıyla boğaz geçiş yetkilileri canlı yayında birbirlerini haysiyetsizlikle suçladılar...Kürek yarışının birinciliği panama bandıralı şilebe verildi...
  • Bayanlar maraton dalında sporcuların yanlarında koşan,ilaçlı meşrubat ikram etmeye çalışan,ambulans süsü verilmiş minibüsle maratonda fenalaşan bayan atletleri kaçırmaya yeltenen 6 kişilik bir çete yakalandı.
  • Olimpiyat köyü içindeki minik caminin mahyasına "Yaşasın olimpiyat" yazdırılması din adamlarını birbirine düşürdü... Bir kısım uzman "spor cana can katar,toksin ve mikrobu atar,bu slogan caizdir" derken karşı görüşte olanlar "hristiyan icadının reklamını yaptırmayız,olimpiyat iyi bi şey olsaydı 4 yılda değil,her yıl,her an yapılırdı" şeklinde konuştular
  • Yüzmede 200 metre kelebek dalında yapılan yarış sırasında havuza atlayan iki temizlik görevlisi hakkında soruşturma açıldı....Görevlilerden yaşar optikoğlu "ne vaa bunda?* bi zararımız olmadı ki insancıklara,azıcık çimiveedik...gosgoca havuzun nesini paylaşamıyonuz?..bu memleket bizim deel mi gızannem" şeklinde bir savunma yaptı...
  • TEM otoyolunda yapılan bisiklet yarışları yolun bozukluğu yüzünden zincirleme kazayla sonuçlandı...Sözde ilk yardım ekipleri tarafından bisikletlerin 42 tanesi çalındı.
  • 2020 İstanbul olimpiyatları görkemli bir kapanışla planlanandan 8 gün önce sona erdi...Türkiye 2024 olimpiyatlarına da talip olduğunu açıkladı... Yaklaşık 250 ülkede sporun yasaklandığı öğrenildi.

Dünya'da bu senaryoların gerçekleşebileceğini bildiği için bu yazıya gülen başka bir millet yoktur..

Evlilik Sezonu/Bi Değişik Evlilik


sıkıntıdan patladığım bir gün,uydudaki 1368 gereksiz kanal arasında denk geldiğim bir sohbet programına takıldım..ingilizcemi geliştiririm ayağına izlediğim programda sunucu orta yaşın üstünde sarışın bir kadın,bizdeki serap ezgü'yü andıran havası ama ondan daha keyifli haliyle sağa sola koşturuyor,dans ediyor,halkla kucaklaşıyordu..

programın ilerleyen dakikalarında nba oyuncusu olan bir basketbolcuyu konuk olarak aldı ve adamdan oracıkta 250.000 dolarcık bağış aldı.. adama mı helal olsun diyim kadına mı tebrik edeyim bilemedim.. program gayet neşeli ilerliyorken,evsiz bir kadın davet edildi,kadına hediye edilen ev yayında gösterildi..kavga kıyamet program devam etti,bizdeki kıytırık eğlenceler aklıma geldi..gün o gündür bir daha yabancıların eğlence anlayışlarını eleştirmedim..bu kadında değişik bişey var ammaaaaa tam çözemedim düşüncelerindeyken,program bitti..ablayı da bir daha görmedim.. ta kiii dün gazetede görene kadar..

evlenmiş!! ama bayan arkadaşıyla,benim bir gariplik hissettiğim Ellen DeGeneres eşcinselmiş..

şaşırdım bir taraftan da vayyy be kızımmm adamın gözünden anlıyorsun,bir gariplik olduğunu diye havalara girdim..

konuya en güzel yorumu yapan azıcık safça arkadaşım oldu..

"kadın yumuşaktır ya,dokunsan pofur pofur ne mide var şunlarda,hem kavga bile edemezsin iki tarafta küser ağlar ne tadı çıkar ilişkinin,höttt diye bağırdı mı saklanacak köşe aramalıyım ben,baksana bu sırıtıp duruyor kadının yanında,bu iki kadından çirkin olanı erkek rolü oynuyor değil mi " dedi..
saç renkleri bile aynı ya,böyle ilişki mi olur... elennnn tatlımmm dip boyan gelmişşş,hadi kuaföre gidelim çünkü benim de manikür yaptırmam gerek.. böğğğğ
garip,ilgi çekici ama sosyal boyutta yaralanmalara neden olacak bir ilişki türü.. farklı olmak zaten kadın ve erkeği bir arada tutan,tüm normallikler güzel bir sistemle sunulmuş bize..neden başka yollara sapılır,bilemiyorum..cümlemizden uzak olsun tü tüüü tüüüüüü :P


Evlilik Sezonu..

20 Ağustos 2008

Yazın tam olarak geldiğini ve tam olarak bittiğini anlamak için düğün sayısındaki değişikliği takip etmek yeterli..Herkes neden yazın evlenir bilmiyorum ama kendimi bildim bileli bende yazın evlenmek istemişimdir.Kışın evlenenlere,evlenmek zorunda kalmış,biraz ezik bir kutlama olmuş gibi bakarım hep.. bu düşüncemi öküs ile paylaştığımda bana muzip muzip baktı.. gelinliğine dekolteni ekleyeceksin,düğünün ardından akdeniz sahillerine koşacaksın,cıvıl cıvıl takılacaksın değil mi dedi?tek başıma yapacağım ya bunları:P öküsümde koşulsuz bir teslimiyet ruhu vardır..(bu yönünü pek severim)

Şimdi hiç düşünmediğim noktalara dem vurmasına rağmen haklıydı,evet istem dışı herşeyi kafamda planlamıştım..Erkeklerin anlamadığı durum şu ki dekolte giymek mevsimsel bir durum değildir,bir bayan mevsim kış da olsa size tuzlu bir tatil planı üretebilir..

Bu yaz olan düğünlerden en çok ilgi çeken kuşkusuz çağla şıkel-emre altuğ evliliğiydi.Çevremki bayanların 3/4 bu evlilikten gözleri dolarak bahsediyor..dünya görüşlerine değer verdiğim,sosyal ırlıkları olan bütün kadınlar ız birliği etmişcesine "Allah'ım ne büyük aşk,ahh benim kocam bunları yapmadı ki" hayıflanıyor..Abla boşan bence yani,falan gibi saçma karşılıklar veriyorsunuz.. insanların ünlülerin hayatlarına bu denli ilgili olmaları hep beni şaşırtmıştır ama asıl ilginç olan bahsi geçen kişiler.. ilgimi çekmediğini görenlerskandığımı düşünüyor..fotoğralara şöyle bir baktımda..afro-afrikan hatta azbuçuk uganda uyruklu bronz manyağı olmuş gelini mi,yoksa heran kanatlanıp uçacak gibi duran berbat ötesi damatlığıyla emre altuğ'u mu kıskanayım bilemedim..beni asıl rahatsız eden böyle duygusal derinliklere girilmesi,herkes kadar aşık,herkes kadar mutlu ,herkes kadar acılı yaşanan bir ilişkinin,örnek gibi gösterilmesi..

Gerçek aşkı , ulaşamadığı kahramanlarda bulan tüm yalnızlara yepyeni mutluluklar diliyorum..

Related Posts with Thumbnails