ikisıfırsıfırdokuzhazırızbekliyoruz

31 Aralık 2008

2008..

seni de kırmızı iç çamaşırları ile karşılamamış mıydık?

yine milli piyango biletine amorti bile çıkmamıştı..!

bir kaç garip arkadaş mesaj atmıştı "seneye görüşürüz" diye..

aklı başında insanlar her yıl yüzlerce kez tekrarlanmasına rağmen aynı iğrenç espriyi neden yaparlar diye hayret etmiştim..

marketteki kasiyer kız bana "mutlu noeller" dediğinde.. utanmış mutlu noeller diyememiştim.. ben hiç noel dememiştim,komik geliyordu.."size de" dedim..

trt'de tarkan vardı hatırladım şimdi.. sesi görüntüsünden sonra geliyordu,berbat bir çekimdi.. bir işi de adam gibi yapın diye küfür etmiştim trt'ye..

başka bir kanalda yine dansöz anıları depreşmişti.. vayy efendim geçmiş zaman dansöz bir tek yılbaşı gecesi çıkardı,heytt be ne günlerdi muhabbetleri cıvıklaşmıştı.. dans sanatından beni soğutan bu berbat muhabbet saat 00:00'da dansözün memesinin ekranımızdan taşmasına kadar sürecekti..ben ömrüm boyunca dansöz kavramından nefret edecektim..

yılbaşı eğlencelerinde yine kadınlara tacizde mi bulunmuştu sapıklar,yok yok yanlış hatılıyorum galiba 2007'di o! 2008'de eğlenceler iptal edilmişti galiba..

hiç planlamadığım şekilde sevdiğim adamla birlikteydim,yeni yıla girerken.. ikimizde solgun,bitkin ve tedirgindik.. o daha yirmigünlük asker ben daha yirmigünlük bir acıtasyonun içindeydim..

şimdi baktığımda güldüğüm o çirkin fotoğrafları çekinmişiz,ne kadar da yorgunmuşuz.. ilk günü öyle yorgunken,daha ne kadar yorduk birbirimizi bütün yıl..

nişantaşı ne kadar soğuktu "ne işimiz var burada ben yılbaşı muhabbetleri sevmem ki" demiştim sana..herkes ne kadar da çok eğleniyor görünüyordu,sahteydi hepsi.. olsa olsa bir amerikan filminden alınmış berbat sahnelerdi.. ne gerçekten içiyor,ne gerçekten gülüyor,ne gerçekten mutlulardı.. noel baba kostümü en kötü türklerin üstünde duruyordu.. bize ait olmayan herşeyi sahiplenip bize ait olan herşeyi reddetmenin garip aptallığı vardı hepimizin üstünde..eğretiydik,sen,ben ,o..

hepimiz de bir gariplik vardı.. kendimi oraya ait hissetmeye çalıştıkça daha da beter uzaklaşıyordum.. eğlencenin içinde hayal meyal gördüğüm ağzındaki düdüğü çalan,kafasında noel baba şapkası olan o 70lerinde muhtemelen sokaklarda yaşayan adama acımayaya çalışıyor,kendimi ayıplıyor ama acıyordum..

hiçbir zaman isa'nın doğduğuna inandıkları yılbaşı için çılgınca sevinen hristiyanlar gibi sevinemeyecektik,üstelik mecbur da değildik.. onların mutluluklarına saygı duymak kafii idi,fazlası üstümüze bir türlü oturmayan bir elbiseyi ısrarla giymekten ötesine geçemeyecekti..

benzemek istediğimiz tüm güzel şeyleri tek bir gece de elde etmeye çalışmak çok güçtü.. ortalama bir avrupalı gibi yılbaşı kutlarsak o kadar zengin,o kadar mutlu,o kadar entellektüel,o kadar gelişmiş olabilecek miydik? inanmak istiyordum ama inanamıyordum..

yine de tüm umutlarım için milat sayacağım seni 2009..

farketmeden geçen yine kendimi kandırdığım,ömrümden bir yıl daha götüren 2008'den kurtulmak için..
daha ferah ve refah bir bir ülke için,zalimlerin zulümlerine son verdiği,gözümüzün yaşının dindiğini yeni bir yıl için..

zamanı aylara,yıllara bölmektir umutları tazeleyen.. bu nedenle;

ikisıfırsıfırdokuzhazırızbekliyoruz

Mutlu Edenler..

30 Aralık 2008


Köpecik.. adı bu! Zat_ı muhterem almıştı bunu bana bir yolculuğunda.. biblo sevmem aslında,ahşap ve daha büyük eşyalar severim dekorasyon için.. ama bu gördüğünüz köpeciği bana benzetmiş :) bakıyorum, bakıyorum çözemiyorum! son günlere kadar gerekli ilgi ve alakayı gösteremediğim bu köpecik şimdilerde başucumda duruyor.. baktıkça mutlu oluyorum..










Çikolata! İlla ki bitter,zaten bitter yemeyip de ben çikolata severim diyenleri anlamıyorum.. indirimde diye herşeyi stok yapanını gördüm de,herkesten gizli indirimde gördüğüm çikolatayı stok yapan ve bunları elbise dolabında saklayan kendime bir alkış istiyorum.. öğün niteliğinde besleniyorum çikolata ile.. çikolata,neyden daha çok mutluluk veriyordu unuttum şimdi ehi ehi :P



Kırmızı Oje! Bordo,kan kırmızı,siyah-kırmızı.. beyaz eller ve kırmızı oje daha güzel ne olabilir.. her parmağı ayrı renk boyadınız mı hiç denemek için :) sonra içinden bir rengi seçip,sürüp ertesi gün 24 saat dolmadan sildiniz mi? kırmızı oje ne kadar zor çıkar bilir misiniz,sizde sevgilinizle kırmızı oje yüzünden kavga ettiniz mi :P







Gabriellla! Adını ben koydum.. Bu kıvırcık hanım kızımız benim kankam! son günlerde hep birlikteyiz,herşeyi ona anlattım.. en çok cappucino seviyor,çaydan pek hoşlanmıyor! kola vb ürünlerden ise nefret ediyor.. filtre kahve ve sıcak çikolata da sevdikleri arasında.. herşey bir yana çok iyi sır saklıyor..




mesajlar.. hep gelsin hiç bitmesin dediğimiz mesajlar.. sırf sevgili için kullanılan telefondan,ondan gelen mesajlar.. en çok mutlu edenler.. dönüp dönüp okuduklarımız..


İlahi Adalet!!

29 Aralık 2008

İsrail Devleti Asya ve Afrika kıtalarının kesiştiği yerde bulunan bir devlettir. Coğrafi olarak, Asya kıtasında bulunmaktadır; batısında “Akdeniz" , kuzeyinde "Lübnan ve "Suriye" , doğusunda "Ürdün" güneyinde ise "Mısır (ülke)" ve "Kızıldeniz" ile çevrilidir. "Kudüs" İsrail’in "De facto" başkentidir. bu durum Bm tarafından tanınmamaktadır.

Uzun ve dar bir şekle sahip olan İsrail, "470 km" uzunluğunda olup, en geniş bölgesi yaklaşık 135 km’dir. Sınırları ve ateşkes hatları içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²’dir. İsrail, yaklaşık 7.000.000’luk nüfusuyla, çeşitli din, kültür ve sosyal geleneklere sahip insanları bir araya getirmiştir. Para birimi "Yeni İsrail Şekeli"

kaynak:wikipedi

Bu şekilde bakınca her şey ortaokulda coğrafya kitaplarımızda yer alan bir devleti konu alıyor gibi duruyor değil mi?İsrail devletinin para birimi, yüzölçümü, coğrafi konumu.. Dünya üzerinde bulunan 222 tane devletten sadece biri olan bu küçük ülke neden dimağlarımıza uğradığında algıda seçiciliğe neden olup olumsuzluk yaratıyor en azından benim için!

Dünden beri haberlerde izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz bu kaçıncı kez olduğu belli olmayan ve vahşet haberlerine neden olan, üstelik bununla gurur duyan! Dinleri adına kutsal saydıkları mekâna sahip olabilme hırsıyla aslında dinlerince yasaklanmış birçok günahın veballerini boyunlarında taşıyan insanlar zamanında bir kanlı nazinin ağzından çıkan emirlerle yıllarca süren insanlık dışı vahşetten nasiplerini almamışlar mıydı?

bunun için insanların gözünde hep ezilen yurtlarından kovulan fazla kurnaz ama gururlu insanlar sıfatını kazanmamışlar mıydı? Dünyanın lideri olarak gösterilen bir ülkeyi kurdukları lobilerle yöneten bu devlet sadece silah sanayi gelişsin ve para kazansın diye gözlerine kestirdikleri ülkeleri orda yaşayan halkı hiçe sayarak nasılda bu katliamlara önderlik yapabiliyor ve milyarlarca insanın yaşadığı bu dünya nasıl bir insanlık örneği sergileyerek tüm olanlara sessiz kalabiliyor? Atılan taşlara karşılık verilen cevap olarak kullanılan yüzlerce füze, mermi, bomba yüzünden canlarını veren genç insanları gördükçe ve bu katliam karşısında cıks cıks yapanlara ortak oldukça kendimden insanlığımdan insanlarımdan utanıyorum!

Ülkemi yaşanan tüm bu vahşete karşı duyarlı olmaya yürüttüğü kısır politikadan kurtulmaya çağırıyorum daha fazlada yapabileceğim bir şey olduğuna inanmıyorum keşke yapacak bir şeyler olsa keşke inandığımız mabud ilahii adaletini uygulasa..

-kani-

Erkek Kazanmak İster!


yaklaşık birbuçuk iki yıldır biliyordum bu siteyi ..oyun oynayarak geçirdiğim vakitlere acıyıp vicdanen rahatsız olduğum dönemde bulmuştum.. güya hem oyun oynuyor hem boşa vakit harcamıyordum.. aradan çok uzun zaman geçti son dönemde chaoticgönderiler blogunda gördüm.. yine bir heyecan girdim eski kullanıcı adımı silmişler yenisi aldım..


oyundan biraz bahsetmek istiyorum..adı wordabula..bildiğiniz scrabble,elbette online olarak oynanıyor,zamanı ve rakip sayısını ayarlayabliyorsunuz.. çeşitli harfler yüksek puan taşıyor,bu harflerin içinde bulunduğu uzun kelimeler elbette daha çok puan getiriyor vs..


tek başına tadı çıkmıyor,kaniye teklif ettim biraz oynadık ama onun pek vakti yok.. şimdilerde boş olan zat_ı muhterem'e söyledim.. o da üye oldu ve bizim klasik rekabetçi ruhumuz ortaya çıktı..


bir erkekle oyun oynamak kendini ateşe atmaktır.. bunu bile bile başladım.. zat_ı muhterem bir savaşçı edasıyla oynuyor.. havada karada beni yenebileceğine dair imalar,zekasına dair vurgular yapıyor,psikolojik olarak benim çözülmemi istiyor.. oyun işini onun kadar ciddiye almasam da sırf böylesine meydan okuyuşları yüzünden saldırdım..


ne zaman yenilsem :


"bir de sürekli kitap okursun,okumadığın şey yok,çeneye gelince vır vır,kaçtır yeniliyorsun,güzelim(ki nefret ederim bu laftan bilerek söylüyor) sen baştan kaybettin benimle oynarak " diyor..


ne zaman yensem :


"ne ballısın ya,elimde tek bir sesli harf bile yok,senin bal bende olsaydı dünya turnuvasına katılırdım,senin kadar kitap okusam 30saniyede değil 10 saniyede bulurum,laptopla oynamak çok zor takılıyor bıdı bıdı.." diyor


daha önce kendisiyle tavla,tabu,okey ve benzeri oyunları oynamış biri olarak söyleyebilirim ki erkeklerin bu konularda başarısızlığa tahammülü yok.. babam da aynıdır mesela annemle tavla oynarlar,binbir dolap çevirir taş çalar vs bir şekilde yenmek için cebelleşir.. yenilirse yenenen kadar oyunu devam ettirmek için uğraşır..


bilinç altında kadının daha aptal olduğuna dair düşünce ile doğmuş veya bu düşünce empoze edilmiş erkek cinsi kadınlarla oynadığı her oyunu kazanmak ister..


ister masada,ister .....

Dizi Dizi İnciyiz Manyaklıkta Birinciyiz..

26 Aralık 2008
"televizyon seyretmiyorum,dizi asla izlemiyorum,izleyenlerin aptal olduğunu düşünüyorum,cıks cıks bu ülkenin sosyo-kültürel seviyesi içler acısı ben ingiliz kraliyet ailesinin sol skrotumundan geldim televizyon izleyen kitleye acıyorum.."

var değil mi bu arkadaşlar..? şimdi bu yazının üstüne de yine "bak ben vallahi izlemiyorum o aptal dizileri vaktim yok zaten,televizyon izlersem de discovery channel'de aslanların çiftleşmesi izliyorum" diyecek..

bir de bunu söyleyen adam cnbc dizilerine tapar,onlar başkadır,türk değiller ya,ondan karizmatik! komik dahi olmayan o buzz esprileri olan 20dakikalık sahte gülme efekleri olan dizileri ağzı açık izler,avrupa yakası'na gelince.. "ayy burhan ne sığ bir karakter,buna gülen zihniyete tüküreyim "diye hayıflanır..

kim ne kadar izlemiyorum derse desin,izliyor.. biliyorum o çok kıymetli ab grubu göbeğini kaşıyan gecekondu kitlesi olmuyorsa,bu çok entel-dantel geçinen kitle oluyor.. ölçüm merkezi göre ab grubuna giriyorum galiba ve dizi izliyorum.. hatta internetten soğuma günlerimin geldiği şu günlerde bolca izliyorum.. yapacak birşey yok,benim yok en azından.. yani millet her gece arkadaş toplantılarında,partilerde,gece gezmelerinde falan takılıyor galiba,benim öyle bir hayatım yok maalesef.. klasik türk eğlencesi televizyon..

türk halkı dizi izliyormuş.. sonra dizideki hayatlara özeniyormuş,gençlik etkileniyormuş,ahlaksız oluyormuş vs vs.. bu gece yaklaşık 2 aydır ilk kez aşk_ı memnu'yu izledim .. az sonra gidip yalı sahibi iki çocuğu olan bir adamı ayartacağım,sonra onunla evlenip tüm varlığa çörekleneceğim .. bihter'de 25 yaşında ya,ben 25 yaşındayım, onu örnek alacağım.. idolüm , dizi izliyorum ya etkisinde kalacağım,adımı da bihter diye değiştireceğim..


kesinlikle takip ettiğim tek bir dizi var.. onu da bir şekilde izleyemeyesem bile netten vs izliyorum.. zira yıllardır izliyorum,bu beni sosyo-kültürel olarak aşağıya çekecekse bile evet ben herhafta burhan'a gülüyorum..

dizi izliyoruz.. izliyoruz unutuyoruz,tüketiyoruz.. yenisi çıkıyor yine izliyoruz.. sıkılıyoruz,yenisi çıkıyor yine izliyoruz.. ne var yani biz hala gelişmekte olan(!) üçüncü dünya ülkesiyiz.. televizyonu seviyoruz.. daha iyi bir fikri olan varsa bekliyoruz..
not:bu yazı zat_ı muhterem'in beni dizi izliyorum diye eleştirmesine ithafen yazılmıştır..

Google'dan Bul Beni !!

24 Aralık 2008
aslında her hafta bu yazıyı yazmak istiyorum ama sıkıcı olacağına dair düşüncem beni durduruyor.. en azından aylık bir değerlendirme olsun istedim zira,sonuçlar bir zaman sonra güncellenip kayboluyor.. çok daha ilginç aramalar vardı ama yitirdim.. bunlarla idare edeceğiz :)


ismail yk bayram yemeğinde hangi ünlülerin arasında kaldı: kardeşim Allah aşkına işin gücün yok mu kurban olayım ya! hangi ülkede yaşıyorsun,işsiziz,sonumuz yok karanlık,nesin kimsin sen,tek derdin bu olabilir mi yahu?.. hangi insan evladı merak eder bunu ya,hangi sebeple merak eder?


hey kadınlar tuvaletiniz içilir:bak bu daha da vahim bir vaka.. bir erkek düşünün,internete giriyor bunu yazıyor? ve biz bu adamla aynı oksijeni tüketiyoruz..!!


herhangi bir siteye üye olmadan kızlarlan tanışmak istiyorum: dostum cazibeni kullanacaksın o zaman,başka bir ihtimal kalmıyor? bir de "kızlarlan" gibi türkçeyi berbat eden yapılanmalardan uzak kalacaksın..


eylül adında bir kızı etkilemenin yolları: yahu bu erkekler interneti sadece kız düşüreceğim diye kullanıyorlar farkında mısınız? lütfen eylül adında sevgilisi olanlar bu arkadaşa yardım etsin,rica ediyorum..


düzğün öpüşme: yazamıyorsun bile manyak!! nasıl öpüşeceksin düzgün?

ismanil yk'nın donmayan klipi var mı varsa bul: emrin olur! ismanil yk yeni biri mi amip mi bunlar çoğalıyor mu? "donmayan klip" tabirini ise alkışlıyorum arkadaşım!!


bugün benim için çok sıkıcı sebebi ne: anneannemin edepsiz bir lafı vardır bu durumlar için ama neyse yazmayayım :P


beni bırakıp gittin pislik,.iktir git emi: iyi dedin valla,ne denir artık,giden gitmiş.. arkasından küfür edeceksin ne yapacaksın başka,ama google'a yazmayacaksın bence,pek akıllıca değil yani bu!

cemil ipekçinin tuttuğu takım hangisi: on numara arama sorusu :P cevap veriyorum: galatasaray ehi ehi :P


muhafazakar evli çiftiz,sevişmek için çift arıyoruz: höh! şekerim siz muhafazakar kelimesinin tam anlamını biliyor musunuz? nedir yani muhafazakar olarak belirtmenizdeki neden anlamadım ki,google efendi niye bana paslıyorsun böyle sapıkları yahu!!!??


sendeki gözler görmeyi bilmez: hey maşallah! bak bunu sevdim,hep böyle aramalar yapın,canımı yiyin! şiir ,şarkı falan mı ki bu? bilen var mı,güzelmiş..


kurban bayramında içki içen biri kurban kesip,etini yiyebilir mi?: evetttt,dönemsel din sohbetlerime hoşgeldiniz.. yiyebilir efendim,bence yani.. günahlar,sevaplar,ve netice.. bunlar bizim değerlendirmemize tabii değil!


kendini nimetten sanan siz kadınlar:google bunu niye bana pasladın ya! bir ima falan mı var burada? hıı? sende birinden tekmeyi yemişin gelmişsin google'a artistlik yapıyorsun,nimetteniz tabii :) en kıymetli nimetiz hatta!!


ukala gıcık üfürükten prenses: bunu yazan delikanlı gibi çıksın,demeyeceğim birşey:P kimsin lan sen:P


@hotmail.com listele bana bebeğim:aha da google'a bebeğim diyen biri var :P hemde kız msn bulma amacıyla yazmış,zekice valla..


rüyamda hoşlandığım erkek beni mıncırdı,anlamı ne:ne desem ya,bilemedim :P

Umut-Ayşe Kulin

23 Aralık 2008

nostalji kelimesi ne zaman bu kadar ehemmiyet kazandı? biz ne zaman tarihimizle böbürlenmekten ziyade acılarımızlada yüzleşmek için çaba göstermeye başladık.. hayat daha 20li yaşlarındaki gencecik insanlar olan bizleri neden nostaljik akımlara yöneltti.. geçmişten gelen her koku neden bizi bu kadar büyülüyor..?

onlarca soru üretilebilir.. geçmiş dediğimiz karanlık ama mağrur,sıcak ama kasvetli,muzip ama acımasız dost bizi çağırıyor.. gidiyoruz.. bizi geçmişe götürebilecek ne varsa onlara hizmet ediyoruz. eski şarkıları dinliyor,eski aşklara ağlıyor,tarihi romanları yaşar gibi okuyor,bize geçmişten birşeyler getiren her amaca hizmet ediyoruz..

günümüz edebiyatında nostaljik akıma katılmış ama kendi ailesini işleme şansına erişmiş Ayşe Kulin'in son romanı "Umut".. bu Ayşe Kulin'in tasarladığı üçlemenin ikinci kısmı ilki "Veda" idi..birer yıl arayla yazdığı bu iki kitap Kulin'in taşıdığı etnik ve kültürel tüm değerlerin bir harmanı.. Cumhuriyet dönemine geçişteki sıkıntılar,Osmanlı Devleti'nin bir türlü yitirilmesinin becerilemediği heybeti buna harşılık köhnemişlikleri,kurtuluş savaşında yaşanan trajediler,topraklarından kopan göçmenler,yeni yurdu,dili,coğrafyaya alışma,azınlıklarla demokratik hayatla uyuşma çabaları,yeni sosyal hayatta kadının ve erkeğin değişen rolleri..

ve aşk.. günümüz ahlak kurallarını bile yıkıp geçen gizli,karmaşık,kimine göre ahlaksız kimine göre tutkulu aşklar..bütün sorunların gölgesinde her zaman başı dik duran,aşk..

Umut;herkesin anlayabileceği sade bir dil ile,çoğukez tarafsız fakat yine de kırılgan bir dille yazılmış.. Veda;daha ziyade kurtuluş savaşını naklederken,Umut'ta yıllar ilerliyor cumhuriyet ve onun getirdiklerine alışmaya çalışan ve yurtlarından,kaybedilen topraklardan artık Türkiye Cumhuriyeti olan topraklara göçmek zorunda kalan göçmenler anlatılıyor..

Kulin,öyle güzel resmetmiş ki.. karakterler gözünüzde beliriyor,elinizi uzatıp yardım etmek,acılarını paylaşmak,sevinçlerini görmek istiyorsunuz.. bu topraklarda hangi insanların yaşadığını,nasıl bir uyum nasıl bir sistemle bu günlere geldiğimizi bütün bu ahenge rağmen cumhuriyet'in bile kurtaramadığı,değiştiremediği o köhnemişliğin günümüzde de nasıl devam ettiğini anlıyorsunuz..

tarihimizin o zor günlerine binlerce pencerenin en azından sadece birinden bakmak adına;"veda" ve ardından "umut" sizi bekliyor..

Senin Annen Bir Melekti Yavrum

22 Aralık 2008



Bugün google'da arama yaparken aklıma takılan şu soruya yanıt aradım ama bir bilene danışamadım çünkü ofisteki masa dağılımı çok afedersiniz sikik gibi!!

Tam arkamda müdür oturuyor adam sadece benim değil tüm Ortadoğu ve Türkiye'nin müdürü ve ben nezaman iş dışında başka birşeyle ilgilenmeye kalksam adam tepemde birşey isterken bitiveriyor bide sinsi sinsi hareket ediyorki ulan nezaman masandan kalktın o narin poponu kaldırdındao robocop yürüyüşünle hiç ses çıkarmadan nasıl yanıma kadar sızmayı başardın?
Onu geçtim diyelim arkamda ki hayvanımsı camdan pcdeki herşey yansıyor ve open ofis olduğu için herkese naklen yayın yapıyorum dolayısıyla hiçbirşekilde iş dışında başka birşeyle ilgilenme fırsatım olmuyor.

heee artık soru neydi kısmına gel dediğinizi duyar gibi oluyorum evet o akıllara zarar müthiş soru şu;
2050 yılındada benim burada yazdığım yazılar hala duruyor olacakmı ya da googleda kendimle ilgili arama yaptığımda 2008 yılında ki anılarım tazelenecek mi?
bunu çok merak ediyorum yani ben 2050 yılında(2050 ama 1 sene fazlası olmaz) çocuğuma "bak yavrum annen ne güzel şeyler yaşamış yazmış "diyebilecek miyim?
Aslında şimdi bu soruyu düşündükçe hayatım boyunca bütün hedeflerimin ve amaçlarımın bi gün çocuklarımın benimle gurur duyması için şekillendiğini farkettim mesela ben yaşıtlarıma göre geç regli olmuştum bigün manyak karının biri regli olmassan çocuğun olmaz demişti o gece sabaha kadar ağlamıştım ve dua etmiştim Allahım noooluur çocuğum olsun diye ve sabah uyandığımda hastalanmıştım..

üniversiteyi 2 yıl okumuştum ve devam etmek gibi bir düşüncem yoktu ama sonra düşündüm ve çocuğum ilkokula gittiğinde abuk sabuk testlerde annenizin öğrenim durumu kısmına 2 yıllık meslek yüksek okulu yazmasın istedim ve dgs falan filan derken 4 hatta 5 senelik okudum.
şimdide lisans üstü yapmak için hazırlanıyorum ve buda tamda tahmin edebileceğiniz gibi çocuklarım için çünkü ilerde üniversite dediğin şey bu zamanın lisesi gibi olucak muhtemelen buyüzdende o üniversite mezunu yazan kısma doktora, master filan yazsın istiyorum.
bu manyakça bir düşüncemi bilmiyorum ama hayatı boyunca hiç hayal kurmamış biri için sanırım tek teselli kaynağı..

Ben boş zamanlarımda ya da gece olupta yatağa girdiğimde hiç hayal kurmam hani genç kızların evlilik, gelinlik gibi hayalleri olur ya da üniversiteye hazırlananların iyi bir okul iyi bir ortam,
iş arayanların maaşı dolgun bir iş ve kariyer, koca arayanların yakışıklı ve zengin bir koca.. vs. vs. aman ne bileyim olur işte normal insanların böyle hayalleri di mi?
benim tek hayalim iyi bir anne olmak ya tek hayalim arkamdan
senin annen bir melekti yavrum dedirtebilmek..
kani

ps;(bir bilen sevabına benim yazdığım yazının yorumlarını benim nasıl görebileceğimi bize anlatabilir mi üfürkle biz bilemedikte..)

Tiramisu,Sevgili,Arog,Discorium,Mandalina

20 Aralık 2008
uzun bir ara verdim istemeden.. yine tatil moduna girdim,o yüzden ortaya karışık birşeyler yapayım dedim.. önümüzdeki hafta rutin yazı akışımız devam edecek.. yazmaktan öte,sizleri okumayı çok özledim..


Tiramisu

Tiramisu yaptım.. ilk kez yaptım hep dışarda yerdim.. çok da sevmezdim ama kendim yaptım diye midir nedir ço sevdim bu sefer.. bir de zat_ı muhterem'e yaptım,ondan belki sevgimi kattım içine ehi ehi :P tarifini netten bulduğum için bütün tarifleri karıştırmak suretiyle yaptım..size de bu yöntemi tavsiye ediyorum orjinal bişey oldu bence..




kek:bildiğiniz pandispanya,yani yoğun olmayacak hamuru,en azından benim damak zevkime göre.. ben yoğun kakaolu tercih ettim yine zevkime göre.. bir de kek olabildiğince ince olmalı bence,benim ki istediğimden daha kalın oldu..


krema: işin asıl önemli kısmı burası.. 4 bardak süt,3 yemek kaşığı un,4 yemek kaşığı şeker pişiriliyor.. kıvamı istediğimiz hale gelince ılımaya bırakılıyor,yalnız benim gibi ocağın altını işgüzarlık yapıp çabuk pişsin diye çok açmayın,yoksa unlar topaklanabilir.. bu açıdan sorun yaşadım biraz... krema soğuduğunda için krem şanti koyuyoruz bildiğiniz toz halini.. bir de labne peyniri ekliyoruz yarım paket yani 100 gr.. bunları karıştırıyor ve tiramisumuzun kremasını elde ediyoruz..


keki ikiye bölüyoruz.. iç taraflarını şekerli filtre kahvemizle ıslatıyoruz.. ne kadar bol olursa daha iyi oluyor bence bir de kek kalınsa.. daha ıslak olmasında fayda var.. ardından araya kremayı sürüp üstüne de kekin üst kısmını kapatıyoruz,hoop dolaba atıyoruz.. soğusun diye..

aslında içine koyduğunuz kremayı üstüne de sürebilirsiniz ama ben az yapmıştım,beyaz kremaya karşı biraz önyargım var.. üstüne çikolata sosu yaptım ,onunla kapattım.. böyle de güzel oldu. biraz tiramisu formundan çıktı ama olsun..

süslemek için bişey almamışım unutmuşum,zat_ı muhterem'in de mutfak malzemeleri sınırlı malum.. bende sırf renk olsun diye üstüne limon kabuğu rendeledim :P idare edin..


Sevgili..

sevgili,sevgili:


seni çok özlemişim,sen ne güzel kokuyormuş,ne güzel gülüyormuşsun.. bir kaç post önce seni boğarak öldürme planlarım vardı,iyi ki yapmamışım.. yoksa kimin gözlerine bakıp kendi gözlerimi görecektim? bunalıma girmek üzeresin diye idare ediyorum ama az kaldı psikopatolmuşişsizendüstrimühendislerineişbulalım.blogspot diye blog kuracağım sevgili.. artık azıçoğu bırakıp bir işe gir sevgili.. öpüyorum gözlerinden..

Arog

nihayet gittim,bişey de kaybetmedim.. hatta medayadaki bloglardaki internetteki o linç kampanyasına da anlam veremedim.. arog'a gidip bu filmden türk siyasi hayatı adına kuramlar bekleyenler veya dini değerlerin sosyal hayata etkileri üzerine bir deneysel yapıt bekleyenler elbette beğenmemiştir,yani hayatın anlamını bekliyorlardı,anlamadım.. ne berbattı diye yerin dibine sokmaya gerek var ne de muhteşemdi gülmekten yediğim patlamış mısır kustum diye hayıflanmaya.. komedi filmi.. güldüm ,bitti..



Discorium

uzun zamandır gerginlik içindeydim.. zat_ı muhterem hala öyle.. ikimizde bunaldık,hatta birbirimizi de bunalttık.. biraz eğlenmeye ihtiyacımız var.. ben gece eğlencelerinden pek keyif alan biri değilim aslında,canlı müzik kıvamında biriyim öyle anlatayım.. ama bu gece Discorium'da olacağız.. orada olacaklar olan varsa yakama gül mül bişey takayım :P birbirimizi bulalım,blog kardeşliği :)


Mandalina

günde yaklaşık 2 kilo yiyorum,ağzımda bıraktığı o acı tatlı garip tada hastayım.. canlı gibi yahu.. mesela elma ölmüş mevye,ama mandalina canlı meyve! bir de mandalina ile kafayı öyle çok bozdum ki,dün iltifat ettim zat_ı muhterem'e senin dudağın mandalina dilimine benziyor diye:P adam teşekkür mü etse ne yapsa bilemedi.. güzel yani öyle mi dedi,hıı hıı güzel dedim :) hayal edin lütfen sizce de mandalini dilimi şeklinde bir dudak güzel değil midir?


Görüşmek Üzere..

Aşk İçin Benliğinden Vazgeçmek..

16 Aralık 2008
şu kızı görünce üzülüyorum,niyeyse oralarda başına bişeyler gelecekmiş gibi geliyor,bir gazla evlendi gitti..bazı kızlara zayıflık yakışmıyor,hastalıklı gibi duruyor.. bu da öyle.. çekip gidince gözlerinin altı morardı,tipi biraz daha kaydı galiba..

neyse konumuz bu değil,bu kızımız yunan gazetesine açıklama yapmış.. "artık benim vatanım burası,bütünleştim yunanistanla" falan gibilerden.. klasik yabancıların iş yaptıkları ülkeye şirin görünme çabaları,ama bunun durumu öyle değil.. koca derdine tamamen değiştirilmiş bir hayat sözkonusu..

şimdi bu tip açıklamaları bizim gazetelerde görünce gururlanıyoruz.. elin rusu kalkmış gelmiş,türkiye'ye aşık olmuş,türkle evlenmiş 4 tane çocuk doğurmuş,türkçe öğrenmiş,türkiye'ye gömülmek istiyormuş,müslüman olmuş vs vs.. böyle hikayeler hepimizin hoşuna gidiyor..

ama bizim vatandaşımızın böyle haberlerini duyunca yadırgıyoruz elbette,zira dünya üzerinde aşık olunabilecek tek ülke bizimki.. insanı en sıcak ülke biziz,misafirperveriz falan.. turistleri kazıklayan,taciz hatta tecavüz eden,aptal yerine koyanlar bizden değil elbette,onları saymıyoruz..

bu konuda ilgimi çeken şey t.kazaz'ın pardon maria'nın evliliğiyle birlikte hayatını bu kadar seri bir şekilde değiştirebilmesi.. yani aşk dedğimiz şey karşımızda gördüğümüz insanı olduğu gibi kabul edip sevmek değil midir? sizden dinini değiştir,milliyetini,değiştir adını değiştir diye taleplerde bulunan bir adamın sizi sevdiğine inanır mısınız? sevdiğim adam bana bak üfürük seni seviyorum ama hadi gel hristiyan ol,adın da suelin olsun,dese.. bi s.. git derim ! sen beni sevmiyor musun ,hristiyan olsam ne müslüman olsam ne,adımı niye değiştiriyoruz,niye kimliğimi yok etmeye çalışıyorsun.. bu aşk olabilir mi ?


sizi gerçekten seven biri şart koyabilir mi ve insan nasıl kör olur da bu şartları kabul edip evlenir.. insan bir şekilde sahip olduğu herhangi bir değerden nasıl bir anda vazgçebilir,hadi vazgeçti diyelim,, bu gece müslüman yatan biri yarın sabah artık hristiyanım diye uyanabilir mi? bunun gerçekleşmesiiçin bir süreç gerekmez midir,kendini kandırmaz mı insan?


sevgilisiyle birlikte,kılık kıyafetini,dini inancını,siyasi görüşünü,konuşmasını,yediği içtiğini,dinlediği müziği değiştiren kızları hiç anlamamışımdır,bu kadınların erkeğe yaranmak ona benzemek adına kendinden vazgeçişi simgeler.. ve bence aslında olmayan bir aşkı ve ortak yönü bu şekilde bulmaya çabalar..


gerçek aşk sizi olduğunuz gibi sever sarmalar,sizden böylesi taleplerde bulunan,şartlara boğan şey olsa olsa aşk sanrısıdır..

Mim Manyağı Prenses / Bölüm-6

15 Aralık 2008



mim fırtınası başladı yine,gerçi bu sefer kendim kaşındım.. delirapunzel beni mimlemiş..

biraz zorladım gibi oldu ama neyse :)


olay şu masaüstünüzün görüntüsünü printscreen yardımıyla bizimle paylaşıyorsunuz.. hepsi bu!


ben çok sevdim bu mimi bu sebeple ; pilli cadım,babe,serzeniş ve kuzusu,efsa ve htc mimliyorum..


Blogger Olmuşta Deplasmanda Yazıyor - 3

14 Aralık 2008

Değerli Okuyucu bu seni üçüncü kez rahatsız edişim.. uzun zamandır ihmal ettiğim,kardeş blogumuzda birşeyler karaladım..

"senin bloguna kadar geldim burdan başka yere mi yolluyorsun,ne zahmetli kızsın"
sözlerinden incinirim bilesiniz..

tekrar ediyorum; okuyunuz,yorum yapınız çekinmeyiniz orası da bizim yuvamız :p

Sinirlen(Me)

13 Aralık 2008
sinirli olmak durumu uzun süre özellikle de kızlar arasında hava atma unsuru olarak kullanıldı.. "ayy çok güzelim,çok tatlıyım ama sinirlendim mi yakar yıkarım,gözüm hiçbirşey görmez "denildi,sinirlenmek sanki pek matah herkesin aradığı veya tırstığı bir özellikmiş gibi..

ama benim ki farklıydı.. kendimi bildim bileli sinirliydim,ufakken hatırladığım tek şey isteklerim olmayınca ısırdığım oyuncaklardı,yamulturdum öyle ısırırdım yani..sinirliydim ama saldırgan değildim..sosyal hayatta keyifli ve kimseye zarar vermez bir tavrım vardı.. belki de bu sebeple uzun süre idare edebildim..beni asabi yapan gerçeklerin farkındaydım,onları hayatımdan çıkartmam mümkün değildi,bu sebeple böyle yaşamaya hatta kendimi eğitmeye çalıştım.. denedim,bir dönem başardım ama şimdi yine eski halime döndüm..

şu yazıyı sadece ve sadece şu an ki sinirimden kurtulmak üzere yazıyorum,çünkü yazmazsam ağlayacağım,ağlarsam kendime acıyacağım,kendime acırsam olayın içinden çıkamayacağım.. eğer hayatınızdaki insanları incitmeden yaşamak için kendinizden fedakarlık yaparak yaşayan bir gerizekalıysanız benim gibi ne demek istediğimi anlayacaksınız.. herşey yolunda gitsin,herkesin gönlüne göre olsun,hata yapmayayım,eksik olmasın,pürüz olmasın derken kafayı yedim..



sinir dediğimiz şey o beyinsiz tiky kızların hava attığı kadar sıradan bir şey değil,beyninizi ele geçiriyor,zorluyor,yoruyor,gittiğinde bomboş bir beyinle ve bu arada kırdığınız kimselerle ve en önemlisi kendinizle başbaşa kalıyorsunuz..

az önce zat_ı muhterem'i yaklaşık 586 kere aradım üstüne üstlük 15 tane mesaj attım,o anda öyle sinirliydim ki tekrar dirileceğini bilsem boğardım,son mesajı attım,huzura erdim.. şimdi sinirin bende kalan tortularıyla savaşıyor,çok sıkılıyor,kendi başıma idare etmeye çalışıyor ve neden böyle olduğumu eski halime döndüğümü çözmeye çalışıyorum..

bir rahatsızlık mı var yoksa ben kendi kendimimi bu hale getirdim bilemiyorum,dışardan bakıldığında pek renkli,umursamaz ve komik kişiliğim benimle başbaşa kaldığında tüm adiliklerini yapıyor bana..

kendisiyle başa çıkabilen biri var mı aranızda? kör noktalarını bilen onlara uğramadan yaşayan,bunu çözmüş biri.. ben gidip gelip kör noktalarıma,açık yaralarıma bulaşıyorum!!

Yıldırımlara Gelesin Mr.Jonas*

12 Aralık 2008

Bir kaç hafta önce ki yazımda belirttiğim popmundodaki
karakterim yıldırım yemiş!!!
kendimi inanılmaz büyük bir boşlukta hissediyorum şuan sanki hayatımdan birşeyler eksilmiş puzzle'ın bir parçasını biri söküp hunharca almış,paramparça etmiş ve çöpe atmış çöpçü almış götürmüş ve asla satamadan geri getiremiyecekmiş..
meğer nasıl bir bağ varmış aramızda..

gecenin kör karanlığı saat bilmem kaç gözünü dahi açmaya üşenen kani telefonunu buluyor gözü kapalı safariyi açıyor o dayanılmaz parlak ışığa inat göz kapaklarını ovuşturuyor, güncelleme geldi mi diye binbir hevesle beklediği karakterin sayfasına giriş yapmaya çalışıyor ama o da ne;

"Hesabınız, davranış kuralları ihlali gerekçesiyle Engizisyon tarafından kilitlenmiştir."

hoşçakal Catalin hoşçakal Karamel hoşçakal doğmamış ve ismi dahi konmamış bebeğim..

abarttım mı?
evet !!
acım derin taziyelerinizi beklerim...

*mr. jonas,popmundo oyunun sahibi,yöneticisi,işte onun gibi bişeysi,beddualarınızı doğrudan ona yönlendirin lütfen,böhüüüüü :(


-kani-

Kızımız da Pek Güzelmiş !

11 Aralık 2008

Bugün internette bu haberi okuyunca içten içten mutlu oldum


Aslında habere konu olan bölge öyle Anadolunun ücra köylerinden ya da adı sanı unutulmuş kasabalarından değil İstanbula birkaç saat uzaklıkta olan İzmit.


Bağlantıya tıklamaya üşenenler ya da bu haberi görmeyenler için özetlemek gerekirse olay şu;


İzmit’in köylerinde yaşayan ve evlilik çağına gelmiş olan erkekler ve kızlar her sene dini bayramlarda ortak bir alanda toplanıyor ve buluşuyorlar burda birbirlerini beğenen çiftler daha sonra görüşebilmek için birbirlerine numaralarını veriyorlar.


Olay televizyonlarda ki nefret ettiğimiz izdivaç programlarından çok da farksız değil anlıyacağınız ama burda herşey okadar net ve dolambaçsız ki kızlar ya da erkekler ailelerini de yanlarında getirebiliyorlar ve onlarında onaylarını alabiliyorlar.. kimse de "bu beni kandırır mı acaba" "art niyetli midir" "ulan burda tanışılan adamdan ne olur ki" diye düşünmüyor.


Üstelik kuyruklar almış başını gidiyor katılan insan sayısı az buz değil.Başlık parası olayı var mı bilmiyorum gerçi ama eğer o da yoksa bu uygulama bana çok uygulanabilir geldi sonuçta köyler ve kasabalar çok küçük yerlerden olduğundan oralarda sevdalık yaşamak çok zordur.kızlar gönülleri olsa bile biri duyar görür korkusundan rahat hareket edemezler bu yüzdende ailelerinin münasip gördüğü x kişiyle evlenmek zorunda kalırlar çoğu zamanda akabinde karınlarını doldurur inek, koyun, bağ bahçe işleriyle eteklerinde birkaç çocukla ömürlerini doldururlar ha diyeceksiniz ki burada tanıştığı gençle evlendğinde hayatı çok mu farklı olacak?

Evet belkide olmayacak ama hayatının en azından bir döneminde beğendiği ve beğenildiği bir adam tarafından sevdalık yaşamanın mutluluğuna erişecekler.bizler burada kafamızda bin tane tilkiyle satranç oynar gibi yıllarca süren ciddi(! )ilişkiler yaşarken onlar belkide bir kaç aylık katıksız ilişkiler yaşayacaklar ve hayatlarında ki onca sorumluluk arasında o günlerini düşünüp yüzlerine kocaman bir gülümseme katacaklar.

İlişkiler adına ne kadar uzun kafa yorarsanız yorun,yine de kumar.. yıllarca tanıyarak evlendiğiniz eşinizi tek bir hareketiyle hiç tanımadığınızı farkedebiliyorsunuz,belki de eş seçmek için doğru yol bu yoldur.. Ne dersiniz?

-kani-

-Kronik Bayram Salaklığım-

10 Aralık 2008
bayramları seviyorum,bayramlar yaşatılsın,nesilden nesile geçsin istiyorum.. anlamını,değerini yitirmesin istiyorum ama Allah var,canım hiç bayram aktivitelerini yaşamak istemiyor..

yani misafir gelecek tetikte bekliyorsun,telefonda daha önce hiç tanışmadığın,yolda görsen tanımayacağın annenin amcasının kuzeninin "ellerinden öptüğünü" söylüyorsun,misafir geliyor ikram da bulunacağım diye debeleniyorsun bir de burun kıvıyorlar aman çok yedik,ayy almayalım,ben sadece "su " alayım diyor misafir bir de santigrat üzerinden derece veriyor:

"ılık gibi olmasın ama ne bileyim soğuk da olmasın,ılık olsun ılık ılık.." lan,sevgili misafir kahve iste,soğuk bişey iste,onu iste bunu iste.. madem bu kadar sorunlusun su konusunda evinde iç ya! su içmeye mi geldin onca yol.. evime gelen ve bu yazıyı okuyan sevgili arkadaşlarım hayret edecektir zira takla atarım onları mutlu etmek için.. ama böyle durumlarda da garip oluyorum..

bu akşam misafir geldi,ben iki gündür değiştirmediğim üstümü mecburen değiştirmek zorunda kaldım,biraz gerildim tabii.. saat biraz geç olmuştu,iyice yayılmışım,zat_ı muhterem'den havadisleri alıyor,kıkırdıyorum hooop dağıldım bir anda.. o saatte,giyin,saçını başını yap,makyaj yap gözümde büyüdü,yapmak da durumundaydım,gelenler az önce günay'da sahne almışlarda sonra bize gelmiş gibilerdi çünkü..

ziyaret,bayram ziyeretinden çıktı,akşam oturmasına dönüştü.. çay yapıldı,üfürükten prensesiniz çay ikramını yaptı,herkese tek tek itina ile eğildi,gülümsemesini takındı,kadınlı erkekli oturan dokuz kişilik grup teşekkür etti.. ve prenses salondan ayrıldı.. ama o da ne ? arkadan uzun bir sessizlik sonra patlatılan kahkahalar..

ikramı yaptıktan sonra ben,şu an bunları yazan şu salak insan salonun ışığını kapatıp çıkmışım salondan,millet karanlıkta ellerinde çay öyle kalakalmışlar..önce korkmuş sonra da gülmeye başlamışlar.. yerin dibine girdim ve ardından çıktım.. şu an size o an ki duygularımı tam olarak ifade edemem,niye çünkü ben aynı olayı bundan bir kaç bayram önce de yaptım ???

şimdi,aranızda bunu psikolojik açıdan yorumlayabilecek akademik bilgiye sahip birileri veya yine bunu yorumlayabilecek yeterliliğe sahip birileri varsa çok sevinirim.. zira bunu sadece bayram da yapıyorum .. kesin bazı anlamları olmalı..

bilinçaltım bana ve misafirlere sinyal veriyor galiba,bu çay servisinden sonra ömür billah misafir görmek istemiyorum.. arkamdan gülen aile dostlarına çok fena dalmak istiyorum,işin kötüsü hala kendime gülüyorum :)

"Kurban" Sorunsalı

7 Aralık 2008
her kurban bayramı aynı tartışmalar.. netice gelip kurban kesmemeyi tavsiye eder noktaya dayanıyor.. kurban kesmek veya kesmemek tamamen dini bir tercih bununla birlkte dini algılayışınızdaki değerlendirmenin dışa vurumu..

yani ortalama bir müslüman "herkes kesiyor farz değil ama kesilse iyi olur,hem et yemiş oluruz hem de et yedirmiş oluruz "niyetiyle kurban kesebilir.. veya yine ortalama bir müslüman kurban kesmek farz değil hem ülkenin yarısı açlık sınırında "ben kurban parasını bir fakire,bir hastaya vereyim"diyebilir.. bunun değerlendirmesini de sadece Allah yapabilir.. kulum ben sana kurban kesmeyi telkin ettim ama sen kesmedin,ihtiyacı olana verdin, yaşadığın dönemin şartlarına göre hayırlı bir iş yaptın diyebilir veya demeyebilir.. bilemiyoruz..

aslında yazıya beni yönlendiren açıkca kurban kesiminden rahatsız olanlar..
kurban kesmeyi vahşet,cinayet ve hatta katliam görenler.. vejeteryanları anlamaya çalışıyorum,et yemiyorlar kendilerince bir inançları var bu şekilde hayvanları koruduklarına inanıyorlar.. ki bence bu da yine dini bakış açısındaki farkılıkla alakalıdır zira etteki protein hiçbir şeyde bulunmamakta ve yaradan ,(hangi dine mensup olursanız olun bu mantık aynıdır) bazı hayvanları insanlığın devamı için,tıpkı meyveleri,sebzeleri ettiği gibi bize hediye etmiştir.. bu hayvanlar kurban bayramı olmasa da kesiliyor yani,sadece müslümanlar et yemiyor .. belki tek fark bizim hayvan kesimine kutsal bir değer yüklememiz,bunu idrak etmek bu kadar zor mu acaba?

ama toplumda özellikle de azıcık palazlanmış kitlede;kurban kesmeyi aşağılar,hor görür bir hal .. bu durumu ilkellikle,vahşilikle bağdaştırma durumu var.. hayır bu düşüncelere sahip olan şahsiyetler burger king'e gidip yedikleri hamburgerin içindekini ne sanıyorlar onu bilmiyorum.. sanırım kurban bayramını vahşet bayramı yapan dinle bağdaştırılıyor olması,yoksa zaten günde kaçbin hayvan kesiliyor bu ülkede.. kimsenin umrunda değil..

bizim her ibadetimiz saçma,bizim her ibadetimiz aşağılık,bizim her ibadetimiz köhne,bizim her ibadetimiz tamamen şekilci.. hacca gidenlere geziyor derler,namaz kılanlara şekilcilik yapıyor tiyatro oynuyor derler,oruç tutanlara metobolizmayı bozuyor bedeni iflas ettiriyor derler,kurban kesene de katil derler.. diğer dinlerin tüm ritüelleri bir sanat muamelesi görürken yada öyleymiş gibi sunulurken,bizim halimiz bu..

dini baskı,elbette inanmayan insana ağır bir yüktür.. ve yasaktır ayrıca inanmayanı zorlamak.. ama medyada ve son zamanlarda da toplumda başlayan bu dini değerleri sindirmeye yönelik çalışmalarda benim canımı sıkıyor..benim açımdan pek sempatik bir bayram yazısı olmadı.. ama son dönemde hem medyada hem sosyal hayatımda şahit olduğum bazı durumlar bu duygulara soktu beni..

herkese hayırlı bayramlar diliyorum ..

inanan veya inanmayan herkese..

birbirimize saygı ve sevgi getirmesi dileğiyle..

Erkek Olsam Kesin P.ç Olurdum!!

6 Aralık 2008
Yakın zamanda hiç mi hiç hoşlanmadığım tip ve karakterinin fazlasıyla üstünde artis takılan bir abla şöyle bir cümle kurdu;

“Erkek olsam kesin p.ç olurdum”

aldı beni bir düşünce erkek olsam kesin p.ç olurdum kız oldum oro.pu oldum gibi birşey değil mi bu!
Acaba o abla bu cümleyi kurarken kendine nasıl bir değer kattığının farkında mı yoksa p.çliği nirvanaya ulaşılmış bir makam mı sanıyor ?
Hayır yani birde bu hatun kişiler bu p.ç dedikleri erkek arkadaşları onları terkettiğinde ya da aldattıklarında salya sümük etrafta gezinirler.

Benimde böyle saftirik bir kız arkadaşım var gelmiş 25 yaşına hala p.ç erkek avında gerçekten kalbi temiz aklı kıt olduğunu bilmesem ciddiye alıcam ama gel görki 20 senelik dostluk var arada bizim onunla dönem dönem konuşmalarımız hep aynı replikleri akıtır;

-Ayy kani bugün bilmem ne cixx cafede bir çocukla kesiştik herif okadar yakışıklı ki ama tam bir p.ç
-Ee ne diye kesiştin ozaman a salağım benim
-Ne yapayım kani ya çok tatlıydı
Ya da;
-Kani yok ya bu herif benimle oynuyor resmen, geçen gün bebeğim diyordu bugün yüzüme bile bakmadı ya!
-E kızım dedim ben sana bundan bir cacık olmaz diye
-ama napiim çok tatlı p.ç ya
-alsana benden aduket ozaman yapacak birşey yok tabi
töbe Yarabbim ya

Benim aklı uçuk yavrum nedir sende ki bu p.ç sevdası hani 15-16lık kızları anlarım daha yeni yeni erkekleri tanırlar ve o p.ç dedikleri adamların aslında 30larına geldiklerinde serseri olacaklarını, orda burda işsiz güçsüz takılacaklarını, göbekleri hafif çıktıklarında ve saçları seyrekleşmeye başladıklarında ne yapıcaklarını bilmediklerinden 13-14lük kızlara sarkacaklarını bilmeden hareket ederler ama sen.. sen..?

P.çlik kavramı nedir?
yani gerçek anlamını biliyoruzda ağızlara pelesenk olmuş bu kelimeyi neden kullanırız fazla kız indirmek, hergün biriyle yatmak, milletin karısına kızına sarkmak, karşında ki üzülürmüş kırılırmış s.kine bile takmamak, baba parasıyla ortamdan ortama akmak, ben özgürüm sadece özgürüm modunda gezmek..,
peki ama belirli bir olgunluğa gelmiş hatunlar neden hala bu heriflere prim vermeye devam ederler?
Biz hatun kişiler neden çoğu zaman bukadar saf oluyoruz ya da saf olmak neden bukadar işimize geliyor anlayabilmiş değilim..

He birde erkeklerin kız arkadaşlarından darbe yedikten sonra “abi ben artık piç olcam ortamlara akıcam önüme gelen kızı götürecem tribi vardır ki bu zavallıcıkların durumu gerçekten traji komik vakadır. Çünkü bu abiler hiç bir zaman o hayal ettikleri ortamlara akamaz genel ev dışında hiç bir kadın götüremezler..



-kani-

Mim Manyağı Prenses / Bölüm-6

5 Aralık 2008
ilk defa bir mime heveslendim o mimde paslanmıyormuş kimseye.. geçen bloglarda geziyorum.. birisi yazmış bu mimi "bana paslarmısın diye rica ettim" hani şirinlik olsun diye:) arada çok şirin bir kız olurum yahu!!

sanırım pek sallamadı beni :( böhüü ciddiye alınmıyorum blog aleminde.. neyse ki pilli-cadı'da kendi kendine mim yapmış o da benim kafadan sonra da bana paslamış..ve karşınızda hangi zekaküpü ürettiği ve piyasaya sürdüğü belirsiz mayınlardan pardon mimlerden : kitap mimi..

Kendinize en yakın kitabı alın..

Sayfa 56’yı açın...

5. cümleyi bulun...

Cümleyi bu kurallar ile birlikte yayınlayın...

En sevdiğiniz, en moda veya en entellektüel kitabı seçmeyin, en yakınınızdakini alın..

emir kipli mim de ilk kez gördüm.."alın,açın,bulun,kurallara uyun,yayınlayın,mallık yapmayın... adam gibi doğru durun.." abartacakmış emir verme işini daha uzatsaymış mimi..

şimdi size en yakın kitap cümleci sanırım maneviyat açısından değilde fiziksel yakınlık vurgulanmış.. birine verdiğim okuyup bana geri getirdiği kitap duruyor.. masanın üstünde kütüphaneye koyulmak üzere..


Safran Sarı-İnci Aral
sayfa 56..
cümle 5..
değil paragrafın tamamı...
"bu saatte çalınan müziğin sesi yüksek alabildiğine kışkırtıcıydı.Sevişme efektlerinden oluşmuşa benzer iç gıcıklayıcı disko parçaları yüksek tonda kulakları dolduruyor,en sakin insanları kışkırtıp baştan çıkarıp azgınlaşmaya çağırıyordu.."

Namus Festivali!!

3 Aralık 2008
çok namusluyuz.. hele bazı kadınlarımız var ki heykelleri dikilsin,meydanlara konulsun istiyorum.. hani ben bir ara koşuyor gibi yapıyorda yürüyordum ya :P bu aktiviteme yine başladım.. hava çok güzel,parkur oldukça kalabalık.. koşu alanında, belediyelerin hani artık heryere kondurdukları spor aletleri var ya,onlardan da var..

spor aletlerinde iki kadın çalışıyor,bütün aletler dolu.. kullanmak isteyen diğer insanlarda sıra bekliyor.. kadınlar karşılıklı bacakların açılıp kapanmasıyla bacak kaslarını harekete geçiren aleti kullanıyorlar.. birisi örtülü diğer açık bu iki bayan etrafa kaygı dolu gözlerle bakıyorlar.. nihayet birisi patlıyor,hepimiz öyle bakakalıyoruz:

"adam,adammm!!!! biraz uzaklaş,bizi izliyorsun,git ötede spor yap,burada oramıza buramıza bakıyorsun !!!!"

ona bakıldığını iddia eden kadın yaklaşık 135 kilo! adam da kadının yaşlarında gayet efendi,kendi çapında takılıyor,kimse umrunda değil.. adam cevap vermiyor,kadın susmuyor..

"cıks cıks,ne hale geldik,şurada rahatça hareket edemiyoruz,hala bakıyorsun be adam ,gitsene burada bu kadar kadınız,genç kızlar var! namusumuz var bizim!!!

adam nihayet cevap veriyor: "eşim koşuyor onu bekliyorum,bir taraftan aletleri kullanırım diye bekliyorum"diyor ,"yanlış anladınız galiba" diyor.. ben size dikkat etmedim bile..kızarıyor,mahçup oluyor..bizlere bakıyor,ama gitmiyor..

namuslu kadın hala söyleniyor,sinirlerim öyle çok bozuldu ki duramıyorum,ortamda en genç olan benim.. adama destek çıkmak istiyorum.. kadın bana" sen onun avukatı mısın" "sen mutlu oluyorsun galiba bakılmasından" diyor.. ben orada artık mantığımı kenara bırakıyorum.. kendi namusunu koruyan kadın bana da hakaret ediyor,sen mutlu oluyorsun diyerek.. kendince beni rencide ediyor.. ben namusumu koruyamıyorum ona göre.. namussuz oluyorum böylece..

sonrasını yazmak istemiyorum,pek şık söylemler geçmiyor aramızda.. adam bana teşekkür ediyor "bir daha gelmeyeceğim,sadece karım gelsin,ben 30 yıllık öğretmenim,herkes kızını-oğlunu bize emanet eder,inanamıyorum bu yaşadığıma" diyor.. eşi geliyor,olanları eşine anlatıyor,kadın gülüyor.. "evet bakıyorum deseydin keşke kadın ondan mutlu olacaktı muhtemelen diyor,keşke herkes senin kadar namuslu olsa "diyor eşine minnetle bakıyor..

namuslarına leke geliyor diye uluorta hiç tanımadıkları bir adama sapık damgası vuran bu kadınlar.. öğlen gittikleri günde karşı komşunun kızı hakkında "yakında o.. olacak erkeklerle geziyor " diye dedikodu yaparlar..


o yüzden namus,iffet denildiğinde benim aklıma temiz değerler değil.. hep böyle insanlar gelir.. sadece kadınlar değil elbette,erkek versiyonları da mevcut bunların.. kahvehane de gelen geçen kadına kıza salyalarıyla bakanlar,okuldan erkek arkadaşıyla yürüyüp gelen kızlarını öldüresiye döverler.. sen benim namusuma leke mi getireceksin diye..?


bugün iğrendim tüm bu değerlerden.. hep yaşadığım olayı düşündüm..adam diyelim ki sapık,biz neden farketmedik? bize neden sapıklık yapmadı,neden o namus timsali iki kadını seçti,bizim gibi namussuzlar varken? baka baka o kadınlara mı bakıyor tahrik olmak için? bu kadın kendini neden böylesine cinsel tema olarak görüyor,toplumda tek varlığını cinsel kimliği olarak görüyor?

bize bunları kim öğretiyor..?

namusumuzu kim,kimler,nasıl,niye koruyor?


nasıl güzel bir şarkıdır bu..

Düğmeye Bas,Evlen..!!

2 Aralık 2008
kaçtır gözüme gözüme giriyor..sağdan soldan çıkıyor.. korkumdan düğmeye basamıyorum..henüz hazır değilim,üstelik zat_ı muhterem'in daha işi bile yok.. ama bastım basacağım düğmeye,duramıyorum .. sinirlerim bozuldu artık..

google'a yazılan abuk-sabuk arama sonuçlarına bakınca böyle bir kitleye "düğmeye bas,evlen" teklifi pek de mantıksız değil.. ama bu konudaki alan bununla sınırlı değil.. çeşitler bol.. evlilik amaçlı,arkadaşlık amaçlı,sadece cinsel ilişki amaçlı,evli olma şartıyla ihanet amaçlı..hatta tatil arkadaşı aradığınız siteler bile var..


bir tanesini gözüme kestirdim ve inceledim.. orta halli bir siteydi.. amaç ne tam evlilik ne de cinsel ilişki artık siz tanışıyor sonrasında karar veriyorsunuz.. aslında bu siteyi,üye olmadan verilere ulaşabildiğim için seçtim.. öncelikle belirteyim bu yolla herhangi bir tür ilişki yaşamış,yaşıyor olanlarla bir problemim yok ama sistem bana garip geliyor..

üye profillerini okumak oldukça keyifli.. değerlendirmelerime göre durum şöyle..

işi gücü olan varlıklı erkekler :işi gücü olan,eğitimli adamlar genelde yaşlı..ya cimri ya sıkıcı yada kendini çok beğenmiş bu tipler.. sporla uğraştıklarını falan yazmışlar ama tipler hiç öyle değil.. ellerinde ya balık oltası var fotoğraflarda ya da iş yerlerinde masa başında çok afilli olduklarını sandıkları pozlarla oturuyorlar.. yaşlarını almış olmalarına rağmen genç bayanlarla tanışmak istiyorlar..

yaşlı kadınlar:eşleri ölmüş genelde.. gezmeye çok meraklılar.. hayvan sahibi büyük çoğunluğu.. subay veya memur emeklisi birileriyle tanışmak istiyorlar.. şiire meraklılar ,berbat şiirler yazmışlar profillerine.. genelde tombul,saçlar sarı ve kabarık ,gözlüklü,korkunç çingene pembesi rujlarıyla çekilmiş fotoğraflara sahipler..

orta yaşlı sapık erkekler: genelde tipsiz ama nedense muhteşem kadını arayan erkekler.. insan döner bi kendine bakar ama yok.. hepsi göğüslerine kadar çektikleri kot pantolonları giymiş boydan fotoğraf vermişler.. paraları yok olsa bile ancak kendilerine yetecek tipler ama sanki çok varmış gibi izlenim vermeye çalışıyorlar.. profillerine marka giyinirim,her yaz hasanlarla kızları kesmeye şileye giderim falan gibi gayet komik şeyler yazmışlar.. kızlar tarafından çok ilgi görürüm,kızlarla çok anlaşırım gibi şeyler yazmışlar profillerine,o zaman burada işin ne demekten geri alamıyor insan kendini.. kendilerine olan güvenleri sizi şaşırtacak tipler..

yeni yetme kızlar: en büyük özellikleri evin için webcam'dan çekilmiş sadece boyun ve kafanın bulunduğu güneş gözlüklü fotoğrafları.. insan evin içinde neden güneş gözlüğü takar,hadi taktı diyelim neden fotoğraf çektirir hala düşünüyorum.. yaşları sizi şaşırtacakkadar ufak olmasına rağmen saçlar genelde gölge,röfle,balyaj herhangi birşeye maruz kalmış büyüme çabaları gözden kaçmıyor.. nedense hemen hemen hepsi ismail yk veya doğuş hayranı.. aradıkları insanın arabası olmasını istiyorlar.. sitenin içimin sızladığı kitlesi..

ihanet için gelmiş erkekler: her yaş grubundan.. seçici değiller.. abuk-sabuk nickleri var.. genelde cinsel imalar içeren.. memnun kalacaksınız,vazgeçemeyeceksiniz gibi iddialara sahipler.. evli oldukları bas bas bağırıyor.. profillerine "uygun olmayanlar lütfen aramasın" gibi bir cümle ile kısıtlama getiriyorlar. vakit kaybetmek istemiyor acilen neticeye ulaşmak istiyorlar.. tipleri de çeşit çeşit.. ama yine eğitim ve maddi olanaklar açısından geriden gelen tipler.. aza kanaat getiriyor,kadın olsun da ne olursa olsun diyorlar..

feleğin çemberinde tam tur atmış kadınlar: orta yaşlılar.. oldukça bakımlı ama avamlar.. fotoğrafları ya sahilde mayo türevleri birşeyle ya evin içinde kel alaka bir sahne elbisesi gibi abiye ile.. ya abartı bir yırtmaç ya da göğüs dekoltesi.. kendilerini ifade ettikleri cümle" bana kadınlığımı hissetirebilecek bir erkek arıyorum" zaten normalde de bu lafı birinden duyarsam şöyleeeee bi bakarım kadına...!! varlıklı erkek arıyor ama bulamıyorlar..ilgiden şikayetçiler,onları rahatsız eden tiplerle atışmış,ilk sırada bahsettiğim tiplere ise yalakalık halindeler..

pek güzel olmayan ama iyiniyetli kadınlar: açıkça evde kalmışlar..muhtemelen gençlik dönemlerinde biraz da ukalalıktan kimseyi beğenmemiş,şimdi ruh güzelliği ayaklarına yatıyorlar.. ince ruhlu ama çekici değiller.. profilleri çok sade müzik dinlerim,yemek yaparım türünde.. pek ilgi alaka da yok.. kalbi güzel olsunda ne olursa olsun düşüncesindeler.. fotoğrafları ise genelde boydan.. ya çay bahçesinde yada kucaklarında bir çocuk onları arayan adaylara mesaj verme niyetindeler..siteyi gerçekten amacına uygun kullanan tek kitle..

Aslında bu sitelerin yarısı yatak muhabbeti için kurulmuş olsada.. sadece "hayatının aşkını" arayan o kadar kitleyi düşününce insan üzülüyor.. herkes mutluluğa aç ve nedense bir türlü birbirini bulamıyor..araç ne olursa olsun,gerçek mutluluğa ulaşmanız,ulaşmamız dileğiyle..

Mim Manyağı Prenses / Bölüm-5

29 Kasım 2008

Mimlenmişim.. ama bu sefer mimi yazarken kaygılıyım zira beni mimleyen Rüyayla fotoğraflar yardımıyla çok güzel anlatmış,bitirmiş mevzuyu.. üstüne ne yazsam olmayacak gibi geliyor...


"Sizin Mutluluğunuz Nerede?" mim konumuz bu.. konuyu fotoğraflarınızla anlatıyorsunuz..


elbette bu konu hakkında yazacak çok şey var hepimizin hayatında.. hepsini sıralamak istemedim ..


şu sıralar mutluluğum bir dostun sıcaklığında..



birini incittiğimi düşündüğümde.. ona yaklaşmak yerine uzaklaşıyorum.. tamamen zihnimde çözümlemeye ulaşıp kendi cezamı kendim veriyor,olayı kapatıyorum.. gerçekle yüzleşmek içinse vakite ihtiyacım oluyor.. bu zaman dilimi herzaman dostunuzu size geri vermiyor..

aslında hata bile yapmadım,mahcubiyet.. akabinde uzun bir sessizlik..

onun bana artık ihtiyacı yokmuş,,, öyle dedi.. ya da buna benzer birşey dedi..

yapacak birşey yok,bazen sessizce sevmek gerekir..

hayatımı duygusal biri olmadığımı kanıtlamaya çalışarak geçirdim,duygusal olmak acizlikti benim için.. hala da öyle..

ama galiba gerçekten sevdiğiniz birisi için gözyaşı dökmek hem geçirdiğiniz vakitlere bir saygı hem de kabullenmeniz gereken gerçeklere yardımcı oluyor..

ben seni çok seviyorum canım arkadaşım ve ikimiz de biliyoruz ki hayatımızdaki diğer arkadaşlıklara benzemeyecek garip bir farklılıkla seviyorum..

kanin..

-üfürükten prenses-

Öpüşme(sek)

28 Kasım 2008
seda sayan televizyonda poposunu yırtarcasına bağırıyor..

"ayol öpmeyin ya beni,öpüşmeyin sizde.. kimse öpmesin beni,grip oluruz,şey oluruz ne bileyim ayol öpmeyin.. erkekler bile yanaktan öpüşüyor(ne demek istediğini anlamadım burada) ne öpüşme manyağı milletiz biz,vallahi öpmicem anacım alınmaca gücenmece yok,sonra hastalanıp yatıyorum,programa çıkamıyorum,sesim gidiyor,kocişimde kızıyor benden başkasına verme aman pardon öptürme diyor haha hahaayyattt"

sesi beynimde zonkluyor,kahvaltı hazırlıyorum televizyonunun tuşuna rastgele basmışım ve artık nasıl şanslı bir kızsam o kadar kanal içinde seda sayanla karşılaşıyorum..bütün hayranları onu öpmek istiyor o da artık iğrenmiş dert yanıyor.. öptürmek istemiyor!

en nefret ettiğim şey yeni tanıştığım birisini öpmek.. arkadaşınızın arkadaşı olur genelde arkadaşınızı öpersiniz o yanında melun melun bakar.. öpsen ayrı garip gereksiz samimiyet belirtisi,öpmesen beni sallamadı,kendini bir halt sanıyor izlenimi..

bir de karşı cinsi öpme durumu vardır.. diyelim ki çiftsiniz. birileriyle tanışırsınız.. tanıştığınız çiftlerden birinin kız arkadaşı sizin erkek ardaşınızı öptü mü sizde onun erkek arkadaşını öpmek durumundasınız..komik gibi görünüyor ama böyle..! yoksa garipsenebilir hakkınızda türlü dedikodular çıkabilir.. ben cinsiyet ayırmam ama niye öpeyim yani elin adamını.. benim için sevgi belirtisi öpmek az çok birşey hissetmem ve tanıyor olmam lazım öpeceksem..

el öpmek var bir de.. off ki ne off.. düzenli okuyucular hatırlayacaktır benim "terli teyze" fobim var.. böyle terden ölmüş bitmiş şırıl şırıl olmuş teyze,kabus gibi sizi kendisine hatta kucağına çeker elini çenenizi kırmak suratiyle çenenize uzatır,öpersiniz.. el artık soğan,deterjan,tarif edilemeycek bir türde kokar.. eyvallah ohhh öptüm geçti 3 saniye sürdü,atlattım dersiniz... tam o anda... hoooop sizi kendisine çeker ve yanaklarınıza yapışır sizde fiziksel durum itibariyle terli yüze temas edersiniz.. işte tam bu an benim bittiğim andır!!!

hele el öpme konusunda manyak bir anneniz var ise.. bayramlar,sizin eve düzenlenen ev gezmeleri işkence halini alır,köşe bucak kaçarsınız.. "ayy öpsen ne olur üfürük,yabani diyorlar sonra,kızım lütfeeennnn!" el bu ya,burna sokuluyor,yemek yapılıyor,şimdi kusmayın diye anlatamadığım türlü aktivitler yapılıyor.. ve türkiye'de ki temizlik adabına göre genelde sabunlanmıyor en iyi ihtimalle sudan geçiriliyor o eller.. böğğğ!!!

bir de sevgiliniz olma ihtimali durumu olan kişiyle görüşmede ,öpüşme durumu vardır.. ilk görüşme arkadaş falan da değilsiniz evveliyatından :öpsem mi yoksa el mi sıkışsam .. ayy öpsem şimdi kız(erkek) hemen yamuldu diyecek öpmesem mesafeli gibi olacak? ne yapsam ki .. öpülmez genelde.. yani hiç tanımadığınız kronun alasını sırf gerizekalı kankanızın arkadaşı diye defalarca öpmüşsünüzdür,flört ettiğiniz adamı öpemezsiniz bu kaygılarla..

hiç öpülmekten hoşlanan çocuk tanıyor musunuz? onlar da nefret etmiştir.. parkta denk gelen kadın,marketteki çalışan,otobüsteki muavin öpmeyen kalmaz çocuğu hasta olmasın diye pamuklara sararsınız millet vakum gibi yapışır yavruya.. bişey de diyemezsiniz çocuğunu mu sakınıyor derler diye.. berbat bir durum..

son durum.. sulu öpücükler.. salyalı hatta.. işte bunu beklemiyordunuz biraz öğürün gelin bari,ara verelim yazıya:P terli teyze'den bile fenadır bu durum.. kişi yanağınızı öperken artık nasıl yaparsa tükürükle balgam karışımı bişeyi bırakıverir.. o andan itibaren siz yüzünüzü toptan yanacak olsa bergen kıvamına gelecek olsanız bile kezzapla temizlemek istersiniz.. yazarken bile tuhaf oldum..

daha fazla iğrençleşmeden yazı bitsin bari :P

ADAM olabilmek...!!!!!

hayatımdaki tüm erkekleri alınlarından öpüyorum..
şükürler olsun ki böylesi türde insanlarla muhatap değilim.. kadına kadın gibi bakan adam olmuş erkekler var hayatımda.. babam ,sevgilim,arkadaşlarım eş dost,çok şükür..
ben okuduklarım sonunda kusmaya giderken size binlerce türü bulunan şu cins varlıklardan bir örnek sunmak istiyorum..
ana temamız şu..
her erkek "adam" mıdır?
cevap :
cıks!
yapmamız gereken ne ? elemek..
kızların sırf afedersiniz ama "fingirdeyeceğim" diye böyle insanlara yüzvermemesi,erkeklerin de "böyle adam mı olur be" diyerek çizgisini belli etmesi..
ötesine karışmam,tercih sizin..kendini böyle ifade eden insanlara prim verip vermemek tamamen tercih meselesi..
üsluptan tavırdan çözen çözer zaten,yetmezse bir kaç farklı post daha okuyun.. zira benim sinirime yenilerek başrol oynadıklarımda var içinde.. kendime çok kızıyorum şimdi sıkışınca,beyni verecek cevaplara yetmeyince karşısındaki kıza o... diyebilen bir varlıkla tartışmışım.. bu konuya gelince pilli-cadı hanımefendiliğini korumuş ama... yapacağı birşey yok,karşısındaki insanın seviyesine inememiş kız.. zorla mı inememiş.. inemez de zira yerin dibinde şahsiyet..
ne yapacaksın herkes kendi dilinden konuşuyor blog aleminde,,,
burayı okuyan insanlar öyle eminim ki gönül rahatlığıyla şikayet ettim size..
dinlediğiniz için teşekkür ederim..
saygılar efendim..
not:konu yorumlara kapalı,blogumunda böyle şahsiyetlerin geyiğini çevirecek değilim..çok şükür blogun böyle adamların seviyesizliklerini yazarak,bunun üstünden geyik yaparak elde edilecek ilgiye ihtiyaç yok..ben sırf blog okunsun diye onu buna küfür edecek,ana avrat sövecek sonrada olanları pis pis sırıtırak "geldi salaklar okuyorlar,amacına ulaşmış yazım" diyecek şerefsiz biri değilim çok şükür..bunu yapan da ancak onun bunun yalakalığını yaparak götürür birkaç gün daha sonra puff!! konu neden yoruma kapalı anlatmak istedim,amaç muhabbet etmek değil.. hani bir kımıl zararlısı hakkında toplumsal uyarı mahiyetinde.. :P

Ben Ölmeden Önce..

27 Kasım 2008
Ara ara gelirler bana .. ölüm konusu beynimin köşesine takılır.. orada sabitlenir ortalama 3-4 gün sonra oradan ayrılır.. acaba ne zaman öleceğim,nerede öleceğim,nasıl öleceğim..? gibi soruların cevaplarını aramaya başlarım.. internette salak salak siteler var ölüm zamanınızı hesaplıyorlar falan.. geyik olanların dışında yediğiniz içtiğinizle sağlık koşullarınızla sizi değerlendirenler var.. ortalama 68-73 arası bir şey vaat ediyorlar bana.. derdim çok yaşamak değil yanlış anlaşılmasın . sanırım beni korkutan hep tetikte yaşamak.. yani şimdi uyuyacağım ama sabah kalkabilecek miyim kaygısı.. zat_ı muhteremle kavga ettiğimizde yaşarım bu kaygıyı genelde.. ölsem şimdi ya da ona bir şey olsa.. her şey böyle berbat kalacak.. ben onu çok seviyorum böhüüü falan der hemen yumuşarım,artık bahane mi ediyorum ne :P

birisiyle azıcık bu konuda sohbet etmeye kalksam: aman üfürük Allah gecinden versin güzel şeylerden bahsedelim,içimi karartın" der..içimden "şimdi hınk diye gitsek görürüm ben seni,ölüm hakkında konuşmayınca ölüm gelip bizi bulmuyor sanki" derim..


ölüme bakış açısı biraz da inançlarıyla alakalı galiba.. bir kısmımız büyük bir kısmımız cennet-cehennem temelli kaygılar yaşarken .. çeşit çeşit inanışlar var ölüm ve sonrası üzerine.. inandığım din üzerinden gidersem .. şimdi 24 yılı bitmiş ömrüm film şeridi gibi gözlerimin önüne geldiğinde.. cennet biraz hayal gibi geliyor.. ramazan aylarında tutulan oruçlar+kandil özel günlerdeki oruçlar (belki bonus alırım buradan çünkü yazın sıcağında tuttuk falan : P ) işte dönem dönem başlanan ama bir şekilde bırakılan ama hayatın bir döneminde kesintisiz kılınmış namazlar,iyilikler belki bilmeyerek yapılan :P bilerek yapılan iyilikler :P bunaldığımda Kuran okumaları,kendi çapımızda yapabildiğimiz maddi yardımlar,dualar yakarışlar,tövbeler,iyi insan olma çabaları,herkesi sevme kucaklama kamil insan olma debelenmeleri.. bunlara karşılık.. hırsla ,kinle kalp kırmalar,bilerek bilemeyerek yapılan kötülükler,isteyerek veya istemeyerek söylenen yalanlar,dinen yasak içecekler,yine dinen tavsiye edilmeyen kılık kıyafetler,sosyal hayatın getirdiği sertlikle yapılan vicdansızlıklar,belki benim bilmediğim nice örneklere sahibim beni cehenneme en afilli yerden biletle ulaştıracak..

muh-te-şem!!!


ölümü hatırlayınca.. korkmamız bu dünyaya olan sevgimizdendir.. ve itiraf etmek gerekirse bu sefer ölüm düşüncesini beynimin bir köşesine getiren şey dün yaşadığım o minik depremdir.. korkum ise ölmekten çok ne öldükten sonra bana ne olacak kaygısıdır ..karikatürler yazının kasvetli içeriğiyle tamamen tezat oluştursa da hayat tek renkten oluşmuyor.. ölüm gerçeğini göz ardı edip 85 yaşında ölmüş nineniz için cenazesinde "çok erken aramızda ayrıldı" deme garipliğinde bulunmamız hiç ölmeyeceğimizi sanmamızdır..


aklıma gelmişken yazmadan geçemeyeceğim.. en nefret ettiğim durumda sanatçı cenazelerinde söylenen sözler.."o ölmemeliydi,aman tanrım o muhteşem bir tenördü,ölemez o" yada " ölüm ona hiç yakışmadı" bu lafı duyduğum anda boğmak istiyorum söyleyeni.. ne demek ona yakışmadı niye sanatçı diye mi ben ölünce çok mu yakışacak.. hasbinallah! mal insan hepimiz öleceğiz sen galiba dünyadaki canlıların bir kısmının öldüğünü diğerlerinin ölmediğini falan düşünüyorsun.. sanatçı olunca torpil yapıyor yaradan +100 sene veriyor halka hizmet primi ..!

ordan burdan girilen boş beleş bir yazı mı oldu bilmiyorum.. özetle,çok fena tutuşmuş durumdayım.. ensemde bir el varmış gibi geliyor,zaten nedense hep yaşlanmadan öleceğimi düşünürüm.. bir de üstüne üstlük zat_ı muhterem de "söz veremem belki tanımazdan gelirim seni orada" dedi.. o manyak cennete gidecek gibi duruyor..bana uymazsa yani :P

keyifli olmasa da gerçek bir yazı oldu.. ölüm bize geldiğinde.. her neyse bizi hazırlıklı kılacak o halde oluruz dilerim.. ve geldiğinde yaşamamız gereken bütün güzellikleri yaşamış faniler oluruz.. içiniz mi karardı,süper :P tam da buydu amaç.. hadi yarım kalan işlerinizi halledin yada kırdığınız kalpleri onarın..yazı bitti ,dağılalım..


oldu olacak bunu da dinle

Erkekler Hakkında Beş Gerçek(miş)

25 Kasım 2008
Sizi tavlamak için bin takla atan,mutlu olun diye gözünüzün içine bakan,bir kere daha gülsene hadi bebiş taklidi yapsana agucuk gugucuk diye sizi seven"ayyy aşkımmmm bu ayakkabı manyak güsel ya" dediğiniz de hooop diye alıveren,gün içinde mıc mıc size "kelebeğim hadi uç bana" diye aşk mesajları atan, o hiçbir erkeğe benzemez dediğiniz biricik sevgiliniz,kocanız,dostunuz(tövbee) herneyinizse o! o var ya,aslında öyle bir adam değil! erkekler hakkında bilinmesi gereken bütün gerçekleri kapsayan beş madde açıklanmış..


1-)Gizli Kalmış Vahşi Duygular: artık Allah vergisi mi ne? yani muhtemelen dünyada bazı hayvalıklar var bunları da yapacak birileri lazım,iyi-kötü dengesi böyle kurmak adına böyle uygun görmüş Yaradan ve erkekleri vahşi duygularla donatmış.. sizin "karıncayı bile besler o ya,o benim yavrukediciğim,minik bebeğim ayyy ben ona öleyim" diye düşündüğünüz o adamın içinde vahşi duygular var..

siz sevgilinizin yüzüne karşı "nerdeydin sen bu saate kadar Allah'ın cezası,kimin koynundan çıkıp geldin p.... "diye bağırırken .. suratınızın ortası patttt diye patlamak istiyor..muhtemelen patlatanda vardır.. ama bundan da aşk kokusu çıkartan gerizekalıları düşünce,erkeklere hak vermeden geçemiyorum..

"ayy sevdiği için vurdu ya,sevmeyen adam hiç,önemserde sinirlenir mi? biliyor musun meliscan,bu tokat olayı ilişkimizi kuvvetlendirdi,hem bende çok damarına basmıştım,ayy suçlu benim ya,adamı kendime vurdurtup,onu mahcup ettim"

höh ki ne höh!




2-)Güzel Arkadaşlara Dikkat: erkekler birlikte olduklarını kadının arkadaşlarına,özellikle de güzel olanlara muhakkak potansiyel flört arkadaşı olarak bakıyormuş.. sevdiği kadının arkadaşını daha elde edilebilir buluyor fakat çoğukez kendini kontrol edip bunu gündeme getirmiyormuş.. şimdi anlıyorum kadın programlarında sabah akşam ağlayan kadınların" kocamı ayarttı o.. "diye en yakın arkadaşlarını neden suçladıklarını.. bir kadın arkadaşının sevdiği adamı ayartıyorsa bilin ki, o kadın aslında arkadaşına karşı savaş kazanmak istiyordur..salak erkeklerde arada oyuncak oluyor işte.. ama yine de, dikkat! gerçi bu acı bir madde insan arkadaşına bu gözle bakamıyor,eğer bakabiliyorsa yani sevdiğim adamı ayartır bu diyebiliyorsa zaten o andan itibaren arkadaş olarak da göremiyor..



3-)İhanete Yakınlık: erkeklerin %70'lik bir oranı eğer uygun şartlar sağlanırsa ve en önemlisi birlikte oldukları kadının bunu duyma ihtimali ortadan kalkar ise,ihaneti tek sefer bile olsa denemek istediklerini söylemişler.. şimdi bunu okuyan herkesin eşi,sevgilisi geri kalan %30'luk kısma girdiği için sorun değil tabi ;) hep öyle denir ya! "ayy benim berkecan'ım hayatta yapmaz ya,bir kere beni kaybetmekten korkar,hayatta yapmaz midesi kaldırmaz"demek ki en aşk böcüğü adam bile ihanet etme duygusunu en az birkez tatmak istiyormuş..
bu konuda önlem alınabilir mi ? sanmıyorum.. tamamen milli piyango usulü şansınıza çıkan erkeğin %30'luk kısma girmesini dileyeceksiniz..






4-)Dedikoducu Erkekler: ne yalan söyleyeyim bunu okuyunca mutlu oldum,çünkü yakın zamanda zat_ı muhterem sorduğum bir soru karşısında "ne dedikoducu oldun ya,nerden aklına geliyor böyle şeyler "dedi ve beni şey gibi bıraktı lafımla ortada! çok kızmıştım,yüzüme vurulmasına mı,dedikoduculukla suçlanılmama mı herneyse.. erkeklerde dedikoducuymuş efendim.. özellikle de ilişkinin başında birlikte olduklarını kadının fiziksel özelliklerinden tutunda tüm açıklarına kadar arkadaşlarıyla paylaşıyorlarmış.. ama tabii zaman geçince bir mahcubiyet,ilişki hele de ciddi bir boyuta gelirse.. "lan kızın bir poposu var,aha da avucum kadar,bir de göğüslerini görsen portakal diye al sık" diye hava attıkları arkadaşlarından fellik fellik kaçıyorlarmış.. evlilik içinde ise dedikodu yerini şikayete bırakıyor,erkek arkadaşlarına veya ailesine,karısının dedikodusunu yapıyorlarmış.. dikkat lütfen ;)




5-)İltifat İhtiyacı:işte bu erkeklerin pin kodu! bir adamla birlikte olmak,dikkatini çekmek,kendine bağlamak işte amaç her neyse bu yol her kapıyı açar.. okuldaysanız :"ya sen derslere girmiyorsun ama notların süper,çok zekisin yaa" işteyseniz: "proje için seni seçmeliler,yoksa cidden aptallık ederler,sendeki potansiyel bizim müdür de olsa coca-cola'ya ceo olmuştu " arkadaş ortamında: herkes seni ne çok seviyor,bu harika birşeydir eminim,benim pek arkadaşım yoktur da ( ezin biras kendinizi) özel zamanlarınızda : harika öpüyorsun ya nefesim kesildi( artık ilişkinin boyutuna göre) aynaya baktığında: "saçlarına,gözlerine veya hmm dudaklarına bayılıyorum,senin sevgilin olduğum için çok şanslıyım,çok çekicisin" yemek yada içecek yaptıysa( onlar için maharet): "üçübir arada mı bu? ayy bende evde yapıyorum böyle olmuyor aşkım,sen hep bana kahve yap olur mu? çok güzel olmuş,becerikli sevgilim benim.."


biz bu gerçekleri bilmiyor muyduk? biliyorduk.. o zaman niye araştırmışlar,iş olsun.. ! yine de oyunu kuralına göre oynamak,gerçek yüzlerini tam olarak hayatımızın merkezine oturmadan ortaya çıkarmayan karşı cinsle ilişkileri dengeye sokmak gerek.. özetle ; eşşek ,sağlam kazık,bağlamak kelimelerinden oluşan bir deyim :P

Google'dan Bul Beni !!

24 Kasım 2008
blog gündemime girdi gireli Google Analytics sonuçlarına erişmek için kıvranıp duruyordum.. kim gelmiş,nereden gelmiş,ne kadar kalmış vs bende büyük merak uyandırdı.. ama bir süre beceremedim şablona eklemeyi taa ki ukturk hocam konuya el atana kadar..ondan sonra veriler gelmeye başladı bende şaşırmaya.. şunu belirtmeliyim ki bu geyik malzemesi olan "anahtar kelimeler" dışında da oldukça faydalı bir program.. beni en çok mutlu eden yeni gelenlerin istikrarı ..yani bir şekilde beni bulmuş okuyucunun %65 gibi bir oranı sabit kitleye katılıyor..

anahtar kelimeleri(cümle mi desem bazıları abartmış) blogun içeriğiyle ilgili olanlar ve olmayanlar diye ayırdım.. ilgili olanlar saçma bile olsalar normal fakat bazıları cidden şaşırtıcı.. burada yüzlerce arama içinden bana ilignç gelenleri paylaşacağım..son olarak şunu da eklemek istiyorum ki blog konunuz "çiçek yapısında taç yapraklar" bile olsa içine birkaç tane "seks,genç ve seksi kadın,cinsel ilişki vb" ifadeler eklemeniz insanların blogunuza olan ilgisini ve google yönlendirmesini arttıracaktır :P başlıyoruz..




50 ytlye ilişkiye giricem bayanla: bunu yazan biri bu bloga ulaşıp ne buldu bilmiyorum .. sanırım bu cümleyi google'a yazmakla piyasa araştırması yaptı ! hani kazıklanıyor muyuz falan diye galiba??



bir prenses bulucam hep benimle kalıcak: tek prenses var o da benim şansın sıfır :P google'a bunu yazıp arama yaptığından yola çıkarak cidden duygusal boşlukta olduğun kanısındayım..



bitsin istiyorum sözüne karşılık en güzel cevap: bu aramayı yapan kalıbımı basarım bayan! bitsin istiyorum diyen adam en güzel cevap: "ayy bende ne zamandır bunu söyleyecektim sana yaa,ahh iyi denk geldi valla" cevabıdır..



birine aşık olduğunda o öbür dünyada bunu öğrenecek mi? : dini bilgilerimden yola çıkarak bu soruya "evet" cevabını veriyorum.. bu soruda muhtemelen imkansız aşk sonucu sorulmuştur..aşık olunan adam veya kadın evlidir aşk itiraf edilemiyordur falan..



eğer bir adam sırtından bıçaklandığında şarkı söylemeye başlarsa: hey maşallah derim o adama :P muhtemelen polat alemdar falandır o!



dudak pirsinkleri: bir süre anlamadım ne demek istediğini sonra piercing olduğunu çözdüm..



evli çiftiz,erkek arıyoruz: hmm fantaziler bloguna hoşgeldiniz:P buldunuz mu acaba,sonucu da öğrenseydik keşke..!!



erkek arkadaşım doğumgünümü kutlamadı: Allah,taş etmesin onu!!!! kır kafasını,burnundan getir,terkeder gibi yap,patlat suratına!!!



kalbim acıyor,çok aramasını istiyorum ama aramıyor: nedir bu çektiğimiz ya!! en etkilendiğim arama bu oldu.. ne kadar üzülmüş ki oturup google yazmış,yalnızlık ve çaresizlik..



michael phelps sabah kahvaltıda ne yiyor: valla ne yiyor bilmiyorum ama yediğinin yaradığı kesin!!



uzandığım zaman tuvaletim geliyor: ya bu dert edilmez,olur herkese:P dişler fırçalanır tuvalete girilir,su içilir falan yatağa yatarsın.. hooop yine tuvaletin gelir..!! bilmem niye?



kocam hep iş düşünüyor bana vakit ayırmak yerine arkadaşlarıyla sohbete gidiyor: bakış açın yanlış abla! kocan iş düşünmüyor bence başka şeyler düşünüyor.. sohbete gidiyor dediğinde artık nereye gidiyor tahmin et.. sende git birgün peşinden olur mu,insan kocasını nete şikayet etmez yahu,düş peşine..!



seksilik falı nasıl bakılıyor: kesin medyumlar falan bakıyordur bunu gelen giden bayanları da götürüyorlardır yaparken.. niye ilerlemiyoruz diye sorup duruyoruz,seksilik falı baktırmak isteyen canlılar var bu ülkede..



tayyip bizi seviyor mu : yorumsuz ...


rec: ölüm çığlığı

23 Kasım 2008

insan sırf ispanyolca manyaklığı yüzünden filme gider mi? ben gittim ; "rec: ölüm çığlığı" şu yabancı filmleri türkçeye çevirirken özellikle de film isimlerini çevirirken hep bir yamuk yapıyorlar.. filmin adı ingilizce "güneşin çiçekleri" oluyor mesela bizimkiler "ayçiçeği çiğdemi " falan gibi çeviriyorlar.. gittiğim filmin de orjinal adı [rec] ama elbette en azından "kayıt" diye isimlendirecekleri film için bu ismin kıytırık olduğuna karar verip niyeyse ölüm çığlığı eklemesini de yapmış düşünceli çevirmenlerimiz..



film 2007 ispanyol yapımı.. yönetmenin adını öğrenmiştim ekşi'den( bir filme gitmeden önce mutlaka ekşi sözlükten okurum yorumları) ama şimdi yazsam da pek tanıyan çıkmayacak :P bende tanımıyorum zira hem manyak belli ki böyle bir film çekmiş,gerek de yok tanışmaya :P
filmi ilginç kılan tamamının el kamerasıyla çekilmiş olması,bana ilgi çekici geldi.. ama bu durumun filme daha da kasvet kattığını söyleyenleri de işittim.. tv muhabiri Angela ve kameraman Pablo itfaiyeciler üzerine hazırladıkları program nedeniyle itfaiyeyle beraber gelen bir ihbar üzerine ,ihbarın geldiği eve gidiyorlar ve hikaye orada başlıyor.. özetle bir hastalık var yıllarca saklanmış o apartmanda,ondan ona geçiyor virüs sonra bütün komşular birbirini yiyor falan :P keyifli yani bol kanlı,zombili,ısırmalı "böööööö" sahnelerinin çok olduğu bir film"ben korkman amann beee" diyenleri bile korkutacak eminim.. film mükemmel olduğu için değil insan olduğumuz için.. zat_ı muhterem bu filmin ikincisinin de çekileceğini ancak bizim bir daha asla gitmeyeceğimizi söyledi :P


Angela [adım angela olsaydı ne olurdu yahu :( ] filmde deli gibi hızlı bir şekilde ispanyolca konuşuyor ve ben hayranlıkla bakıyorum.. sanki dünyanın en mucizevi şeyini yapıyormuş gibi.. ispanyolca konuşuyor düşünün bi de hızlı hızlı.. aman Allah'ım :P şu dili öğrenmezsem bana huzur yok.. zat_ı muhterem 'in adını da Pablo diye değiştireceğim zaten.. sadece 75 dakikalık bir filmde ispanyol mandasına girdim yahu!!

filme gidelim mi diyorsanız ?
ne olursa olsun korku severim ,zaten süresi de kısa vakit kaybı olmaz,kusmam da kandan falan diyenlere..
"si" diyorum :P

Çarşafa Giren Layik(?) CHP

22 Kasım 2008
günlerdir konuşulan "CHP ve çarşaf " konusu nihayet gündemime girdi.görüntüleri ilk izlediğimde bunu düzmece bir haber olduğunu düşünmüştüm.. sanılanın aksine CHP’yi zor duruma sokmak adına yapılmış bir tiyatral bir olay gibi gelmişti.. evet karakterler gerçek ve olayda gerçek(miş) aslında olaydan ziyade tartışılan D.Baykal’ın konuya yorumları oldu..

aslında benim de beklediğim cümleler bunlar değildi. Baykal’ın "Atatürk'ün partisinde böyle bir üye olamaz,tüü kaka derhal kovun bu kara böcükleri" demesini bekliyordum.Baykal’ın tavrını pek içten bulmamakla birlikte artık nefret ettiğim "Türkiye Cumhuriyeti layik(çoğu laik kelimesini tam telaffuz dahi edemiyor) bir devlettir" kasetini başa sarmaması beni rahatlattı..

çarşaf taraftarı değilim,bana oldukça itici gelir.. hatta genelde çarşaf giyen bayanların yanlarında bulunan,onları güden çoban gibi yürüyen cübbeli erkeklerden ve onların bana göre itici kıyafetlerinden de hoşlanmam.. ama çarşaf konusu gündeme gelince bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim.. üniversitede okuduğum yıllarda PTT’de bir iş için sıra bekliyorum.. yanıma yanaşan sadece gözleri görünen sesi de oldukça ürkek çıkan genç bayan bana şu an hatırlamadığım bir soru sordu ve bende cevaplandırdım.. teşekkür bile etmeden yanımdan ayrıldı.. işini bitirdikten sonra tekrar yanıma geldi.. sesi biraz da sıcak olmakla birlikte peçesini indirdi ve konuşmaya başladı:

"salona girdiğimde bana hiç yadırgar gibi bakmadın o yüzden sorumu sana sordum,cevap verirken de üstüme başımı süzmedin,bakışlarıyla eziyor beni herkes.. teşekkür ederim yardımcı olduğun için ve bana ""normal"" davrandığın için" dedi ve bana cevap hakkı tanımadan uzaklaştı..

çarşaf konusu gündeme gelince bu geldi aklıma.. Türkiye’de çarşaflı kitlenin oranı hakkında bir fikrim yok .. ama bazı coğrafi bölgelerde çarşaf tamamen kültürel bir unsur olup siz nasıl işte ne bileyim iç çamaşırsız dışarı çıkmıyor kendini çıplak hissediyorsanız onlarda böyle hissedip çarşaflı geziyorlar..bazıları da dinle bağdaştırıp iman metreye soktuklarını inançlarını çarşafla kuvvetlendiriyorlar.. çocuklara çarşaf giydiren onlara cinsel obje olarak görüp bu kalıba sokanların ise tedaviye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.. ama temelde toplum düzenini bozmadığı ve diğer bir insanın özgürlüğüne kastetmediği sürece her türlü(!) kılık kıyafete özgürlük tanınması taraftarıyım..

chp bu ülkenin en eski partisi mi? partisi! bir parti tüm ülkeyi kucaklamadan başarıya ulaşabilir mi? ulaşamaz! CHP’nin zaten bugüne kadar olan duruşu onu bu hale getirmiş,toplumla kopmasını sağlamıştır.. Baykal’ın şu an ki tavrı bana samimi gelmiyor ve sadece günümüz koşullarına ayak uydurmaya çalışıp azıcık popülist bir yaklaşım olarak görsem de,dini değerler üzerine oynama açısından AKP’den an itibariyle farklı bulmasam da yine iyi bir gelişme olarak adledilebilir..

fakat bu çelişki Chp temelden değişmedikçe Baykal'ın arzu ettiği toplumsal birleşme zırvalarından çok tabanından kaybedeceği oylara veya "değil çarşaf başımız örtülü üniversiteye girmeyelim diye poponu yırttın be adam nerden geliyor bu samimiyet" diye düşünecek olan muhafazakar kesimin tepkisine neden olacaktır..


-üfürükten prenses-

geceler yar yar,içimde sevdan..

20 Kasım 2008







Related Posts with Thumbnails