Mim Manyağı Prenses / Bölüm - 16

31 Mart 2009

Noktalı mim.. Niyeyse içeriğini okumadan artı 18 gibi geldi,böyle bende bir heyecan falan baktım çocukluğumuza iniliyormuş :P indik bizde.. Mimi paslayan Serkan-Türkiye ve Hayata Dair Blogunu yazan arkadaşımız..


1. Çocukken .......... kaçırdım.

-Çocukken zaman zaman altıma bazen de bilerek,zevkle kaçırdım :P

2.Çocukken........yoksundum.

-Çocukken diğer çocukların sahip olduğu bilindik aptallıkları yapma hakkından yoksundum.

3.Çocukken ........ yaralanmış olabilirim.

-Çocukken onlarca kez kalbimden ve kafamdan yaralanmış olabilirim.

4.Çocukken ........ olmayı hayal ederdim.

-Çocukken tiyatro sanatçısı olup boş zamanlarımda da cumhurbaşkanı olmayı hayal ederdim.

5.Çocukken ....... isterdim.

-Çocukken musluklardan su yerine krem çikolata akmasını isterdim.

6.Evimizde asla yeterli ....... olmadı.

-Evimizde asla yeterli sakinlik olmadı.

7.Çocukken daha fazla .......... ihtiyaç duyardım.

-Çocukken daha fazla pohpohlanmaya ihtiyaç duyardım.

8.Bir daha asla ........... göremeyeceğim için üzgünüm.

-Bir daha asla bir önceki günden daha az sorumluluk taşıyamayacağım için üzgünüm.

9.Yıllar boyunca ......... merak ettim.

-Yıllar boyunca hep yaşadığımdan yıldan 5 yıl sonra nerede olacağımı merak ettim.

10. .......... kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.

- Değer verdiğim ve benden birşeyler kopartıp götüren her hatamdan sonra o kişiye harcadığım zaman kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.


Yesari, Prncfrn, Sinderallaaa , Belgin ve Kırmızlı , Böcek , Owl sizleri mimliyorum..

Benjamin Button'un Tuhaf Hikayesi-The Curious Case Of Benjamin Button


Allah'ım film hiç bitmeyecek sandım,sandım ki ben salonda öleceğim,sonra beni yer gösterme parası almak için gözünün içine içine bakan görevliler bulacak,bu kız para vermemişti,kalsın burada,"anıt mezar olur film izlerken ölen sinema şehidi" diye bırakacaklar beni..

Konuyu defalarca duydunuz o yüzden özet geçiyorum..Hayatına tersten başlayan bir adamın hikayesi bu,yaşlı bir bedende doğan Sayın Düğme,zaman ilerledikçe bedensel olarak gençleşiyor fakat zihinsel olarak da küçülüyor.Ve en nihayetinde yine bir bebek olarak fakat yaşlanmış ruhu ile hayata sevdiği kadının kollarında onun bebeği olarak veda ediyor. Karmaşık gibi görünüyor ama filmde öyle detaylarla anlatılmış ki anlamamak mümkün değil,hatta zaman zaman daral gelebiliyor detaylar yüzünden..

Film yaklşaık 3 saat sürdü,aralıksız 13 saat film izleme rekoruna sahip biri olarak,daraldım bunaldım,kaçmak istedim.. Konu fantastikti fakat oldukça dağınık işlenmişti.Bu kadar ilginç bir konuyu böylesine kasvetli hale getirmeyi başarmak da bir başarı sayılabilir..Şunu söylemeliyim ki bu filmde brad pitt oynamasaydı bu kopardığı tantanayı asla koparamayacak,oscar için de insanların gözünde bu kadar büyük bir aday olmayacaktı.

Film sinema için çok uzun ve dikkat dağınıklığına neden olacaktır,evde izlemek isterseniz de amannn tv'de yaprak dökümü vardı,bunun sonu belli diyerek kapatacağınızı düşünüyorum.Belki bundan 40-45 yıl sonra tekrar izleyebilirim,o zaman şu yazdığım cümlelere acı acı gülebilirim hayatta olursam yani.. Ve belki "bu filmi anlamak hatta çoğu insan gibi gözyaşlarına boğulmak için ölümü beklemen gerekiyormuş üfürük" diyebilirim..

Kesinlikle İzlenmeli.. Ama doğru zamanlama yapılamalı,sanıyorum ben hakkımı yanlış bir zamanda kullandım.

Milyoner- Slumdog Millionaire

Oscar alan filmi beğenmemek işin artistliği 'adamlar beğenmiş,millet yıkılıyor ben popoma bile takmadım hıh' saftirikliği.. Bu durum erkek-kız mevzularında da olur,herkesin ayılıp bayıldığı adama burun kıvırır kız grubundan biri ve seferinde en çirkini olur..

Niye serzenişle giriş yaptım ki,saat geç diye sanıyorum.Yahu filmi yazacağım üstüne 45 tane dizi izledim filmi unuttum görüyor musun? O veledin adı neydi jamal,yok uzun suratı hali değil bebeyken daha... Ya bir türlü giremiyorum mevzuya ama çocukluğunda yuvarlak hadi tostoparlak suratlı olan biri sonra büyüyünce o kadar değişebilir mi yahu? Bir insanın çocukluğu bu kadar tatlı olurda ergenliği bu kadar mı çirkin olur.. Hintli erkeklerle hiç işim olmaz.. Bir kere elleriyle pilav yiyorlar ya,kusacağım ya Rabbim..

Film etkileyiciydi ama ortalama bir Türk, bu acıların,sevinçlerin sahtekarlıkların alasını yaşadığı için pek sallamaz sanıyorum.Annem ben küçükken öldürüldü yetim kaldım,Sevip de kavuşamadım,şerefsizin biri hatta en yakınım abim sevdiğim kıza tecavüz etti,kız sonra kötü yola düştü,sonra mafya babası elimden aldı,sonra parayı buldum,hayatı onikiden vurdum.. Falan filan.. Mesele konu değil zaten konusu bilindiği üzere yeşilçam da zilyon kere işlenmiş bir konu hatta hala nasıl oluyorda ölmek üzere olan porno film yönetmelerinden biri çıkıp da o senaryo benim,çalmışlar diye A.İ.M başvurmuyor anlamış değilim..

Mesele işlenişi,görselliği,konuya dahil olan onca başka hikaye,bütün ayrı parçaların bir bütünlük arz etmesi,ifadeler,mekanlar,renkler,içtenlik aynı zamanda farklılık.. Bizim beceremediğimiz ama adamların bizim üstüne 90785 film çektiğimiz senaryo ile oscar almalarının sebebi bu..


Özetle hintli bir gencin hayatın zorlukları içinde yaşadığı tüm iniş çıkışları bir tv programı ile bağdaştırmasını konu alıyor.Öğrenmenin yaşamak ile eşdeğer olduğunu,yaşayarak öğrendiğimiz hiçbirşeyi unutmayacağımızı,kötü kadın olmuş sevgilinizin peşini bırakmamanızı,size kazık atan abinizi affetmeniz gerektiğini küçük emrah gibi onu vurup hapse girmenin bir halta yaramadığını,oscar almak için samimi öyküleri kaliteli işlemenin kafii olduğu ve en nihayetinde türk sinemasının hala bir arpa boyu yol alamadığı ortaya çıkıyor.

Filmi izlemenizi tavsiye ederim,hayatın zor yönlerini keyifli ,en azından sıkıcı olmayan bir dille ele aldığı için,farklı olduğu için,hindistan görüntüleri merak uyandıracağı için,jamal veledinin o tatlı suratını görmek,b.k diye nutellaya bulandığı sahne çok iğrenç ama merak uyandıran bir sahne olduğu için,film müzikleri sizi dans etmeye teşvik edecek kadar keyifli olduğu için,oscar aldığı için,ben tavsiye ettiğim için :P

-29 Mart 2009 Yerel Seçimleri-

30 Mart 2009
Yine uykusuz geçirilen bir seçim gecesi oldu.Sanırsın ki Yukarıgöçüklüoğulları mahallesi muhtar adayıyım.. Sana ne kardeşim,yat uyu! Nedir yani,sabah bütün sonuçlar açıklanmış olacak,ben ayaktaydım Tayyip E.bile uyumuştur sanıyorum o saate zira son açıklama yaptığında gözleri yorgunluktan mı hüzünden mi bilemiyorum buğulu gibiydi biraz.. Öyle alışmışız ki hırçın haline,masum kedi yavrusu gibi durduğunda tanıyamıyorum,ayy bir sıkıntısı mı var diyesim geliyor.. Tam da kendini padişah sanmak üzereyken 16 ili kaybetsem benim bünyede de sıkıntılar baş gösterirdi sanıyorum.

Zaten yeterince gergin bir seçim dönemi geçirdik.Az kalmıştı ana-bacı sövecek kıvama gelmişlerdi ki nihayet 29 mart günü geldi.Seçim sonuçlarına Chp damga vurdu sanıyorum. Hayır yükselttiği oy oranından bahsetmiyorum.Zaten oy oranının yükselmesini de akp'ye rakip futbol takımı olarak empoze edilmesine bağlıyorum.Chp'nin tabanı %10 oy potansiyeline sahip,ötesi hadi kılıçtaroğlu'nun yürüttüğü dosya siyaseti,ankara'dan aldığı oylar melih gökçek'in pek de güven vermeyen ifadesinin yüzüsuyu hürmetine onu devirmek adına aldığı oylar.. Onun dışında kalesi olarak adlandırdığı yerleri zaten potansiyel tabanına ve aday gösterilen kişilerin kalitesine bağlıyorum. Özetle ülke siyaseti açısından chp'den bir umudum yok.Chp'yi popüler yapan çalışmaları değil Akp'nin iticiliğidir..




Ama benim ilgimi çeken yapılan açıklamalar,sandıkların daha %20 'si açılmışken Chp'li bir adayın oy oranı dahi vererek sandıkların %90'ın açıldığı iddia ederek Kılıçtaroğlu'nu İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı iddia etmesi.. Bir parti bunu niye yapar çözemiyorum? Chp gözümde hep büyümeyen bir çocuk gibi duruyor,hep böyle bir çamurluk yapma,mızıkçılık yapma hali.. ama kazanacaktık,ama ışıklar gitti ama oylar buhar olup uçtu ama ama ama... Özel bir şirketle anlaştıklarını iddia eden chp'den sonuçlardan sonra bu yaptıkları çıkışı açıklayan bir ifade gelmedi? Yani kardeşim sonuçlar açıklanırken "ben kazandım" demek ne kadar komik bir açıklamadır,sınıf başkanlığı seçimi yapılmıyor ki burada?

Eee,bence şimdi şaibe kazandı seçim. Sen nasıl sandıklar açılmadan sonucu biliyorsun da,seçim akabinde senin belirttiğin o sonuç ortaya çıkmıyor? Madem %90 açıldı sandıkların ysk mı yalan söylüyor bu sonuçlarla,yoksa sen mi o açıklamayı yaparken yalan söyledin,ne saçma işler yahu..!


Akp açısından sonuç beni şaşırtmadı,bu ülkenin her siyasi partiye bir dayanma süresi var. Sürekli dilden dile dolaşan Akp'ye oy veren kimselerin göbeğini kaşıyan adam simgesinden ziyade aynı kitle zamanında Ecevit'e,Tansu Çiller'e hatta ve hatta Erbakan'a bile oy vermiştir.. Bu ülkenin sabit bir siyasi düşüncesi yok.Yarın bütün halkı kucaklayan yeni bir sol parti ortaya çıksa şimdi akp'ye oy veren göbeğini kaşıyan adam ona da oy verebilir,dener en azından..

Bu seçimle anlıyoruz sağ güçleniyor ya da şöyle diyelim akp'ye emanet ettiği oylarını biraz biraz geri almaya başlıyor.Dp,Anap ve Saadet Partisinin az buçuk ortaya çıkması.Mhp'nin oy artışını gerçekçi bir şekilde bir taban oluşturarak arttırması bunu ortaya koyuyor.. Ayrıca Kürt vatandaşların hükümetin açılımlarına itibar etmediğini,belediyecilikten öte,ırkçılığın öne çıkması olarak değerlendiriyorum.

Seçim sonuçları Tayyip E. canını sıktı aşikar ama en azından çok partili bir sisteme sahip olduğumuzu,farklı sesler barındırdığımızı hatırladık.Dilerim seçilen adaylar çokça hizmet az yolsuzlukla yaparlar görevlerini ve dilerim her seçimde demokrasiye,bilinçli siyasete bir adım daha yaklaşırız.

Mim Manyağı Prenses / Bölüm -15

29 Mart 2009


Mimlenmeyeli kaç zaman olmuş yada mimleniyorum fakat takip edemiyorda olabilirim.. Emre yani Hayalbemol beni ve birçok bayan blog yazarını mimlemiş.Üşenmemiş mimlediklerinin yanına da bir not iliştirmiş,şunu anladım ki Emre mükemmel bir gözlemci..Önce benim için yazdığı notu paylaşmak istiyorum ardından da mime dönelim..

"Üfürükten Prenses:Eleştirel yaklaşırken alarm ziline basmamaya özen gösterir.Bir eliyle tokatı basarken,bir eliyle okşar ki,ne olduğunuzu anlayamazsınız.Sempatik,girişken,biraz da cesur mu ne?"

Mutlu bir beraberlik için karşı cinsten beklentileriniz nelerdir?
Sevdiğiniz kişide aradığınız özellikleri yazarak,kalbinizdeki güzeli tanımlayınız. Kısaca "birlikte olmak istediğim kişi böyle olmalı gibi" ifadelerle,kalbinizi çalacak kişiyi hayalinizde canlandırın ki okuyan karşı cins "hmm,demek öyle yapsam daha etkili olacakmış,burada yanlış yapmışız" diyerek ayağını denk alabilsin.

Mutlu beraberlik diye birşey yok.. Koşulsuz,kusursuz mutluluk yok.. İsterseniz dünyanın en büyük aşkını yaşayın böyle birşey mümkün değil.Böyle olduğunu iddia edenler yalan söylüyorlar.Hayır mutsuz,pesimist değilim.. Sadece ilişkiler üzerine çok yalan söylendiğini düşünüyorum..

Bir adamı bir kadını çok sevmek mutlu olmak çin yeterli değil,üstelik sadece karşıdan bekledikleriniz de kafii değil.. Zaman zaman siz de ne istediğinizi bilmiyorsunuz çünkü? Bir bayan olarak kibar,anlayışlı aynı zamanda lafını yine kibarca dinletebilen,çok yakışıklı olmayan sempatik,zeki ve herşeyi konuşabileceğim bir adam hayal ederdim kafamda.. buldum,ama hep ilişkinin bir tarafından mutlu olmadığımı farkettim.. Üstelik çok seviyordum ve çok seviliyordum.. Mesele ben değilim elbette,aşkın,ilişkilerin sorunu bu zaten. Hiçbir zaman ideal insanı bulamayacağınızı kabul etmek gerek.. Eksiler-artılar sizi bilançoya götürecektir.. Sonuçta dikkate alacağınız tek şey borçlu çıkmamak ötesi zaten size mutluluk olarak dönmeli..

Mesele mutlu olmayı istemek,bunu amaç değil de araç haline getirmek.. "Ahh ne güzel gülüyor sevdiğim adam,ne şanslıyım ben" diye mutlu olmak yada "yahu almadı b.k kafalı istediğim yüzüğü böhüü ne bahtsız kızım ben" demek?

Benim için mükemmel erkek yok! Bugün tarif ettiğim adam yarına tutmayabilir.. Sıcak olsun cana yakın olsun derim,sonra bu ne bıc bıc diye şikayet ederim.. Mesafeli,soğuk olsun derim sonra sıkılır,terkederim..

Bu yüzden biraz geyiğe vurayım fiziksel bir tarif yapayım bari :P

Sarışın sevmem,koca popolu erkek de hoş olmaz gibime geliyor :P Dar pantolonlar giyen adamları da sevmem,takı takan erkekleri de.. Arabadan,kadınlardan veya sadece ekonomiden bahseden adamları da sevmem,kadınların hakim olduğu konulara fazlasıyla hakim olan erkekleri de sevmem..

Ne istediğini bilmeyen oraya buraya sürüklenebilen adamları da sevmem,tembel adamları da sevmem.. Müzikten,filmden,siyasetten anlamayan adamları da sevmem.. Kıskançlık yapıp ona mı baktın buna mı güldün diyen,bana fingirdek biriymişim gibi davranan adamın suratı patlatabilirim mesela..Komik olmayan erkek de hiç hoş değil,alıngan,hassas,ağlamaklı erkekleri de sevmem.. İki kelime de bir küfürlü konuşan adamı da boğabilirim..
Ve mimin teması şu ki.. Asla tam olarak mutlu olmak mümkün değildir,bunu bir sevgiliye bağlamak da aptallığın alasıdır.. Bu nedenle kendi mutluluklarınızı yaratın sevdiklerinizi de buna dahil edin,ayy doğan cüceloğlu gibi bitirdim yazıyı ya,böğğğ :P

Sevmediklerimi anlatarak,sevdiklerimi çıkartabileceğinizi düşünüyorum.. Bu mimi efsa, sLn, katre_ , Sinderallaaa,A cup of relax ve bi dost'a paslıyorum..

Helikopter Kazası,Bebek Foklar,Hava Durumu,Mailler

27 Mart 2009

-Helikopter Kazası-

40 Saat olmuş ben bunları yazarken,o kadar saat o şiddette bir soğukta aç-susuz üstelik yaralı evinizin bahçesinde otursanız bile başınıza neler geleceğini düşünün..Haberi öğrendiğimden beri bir mahsunluk çöktü içime,her kazada her büyük olaydan sonra bir türk vatandaşı olarak yüzümüz öne eğiliyor.. Bizim devletimiz bulmaz,bizim devletimiz çaba göstermez,bizim devletimiz beceremez.. hep aynı noktaya geliyoruz,dönüp dolaşıp Nasa'dan gelen bilgiye muhtaç kalıyoruz.Acizliğimiz mi,tedbirsizliğimiz mi,bilmiyorum ki neyimiz ama böyleyiz..

Zerre önyargı olmadan düşünüyorum öylesine.. Karda kışta pkk'lı şerefsizleri takip eden sistemimiz bulamıyor mu koca helikopteri? Yaya olarak ulaşılmıyorsa bölgeye havadan ulaşılamıyor mu? Başbakanımız bölgeye gidip araştırma mı yapıyor kar küreği ile,niye zaten varolan bir hengameyi üçe-beşe katlıyor? Her helikopterde bulunması gereken sadece 700tl değerinde ki o aletin helikopterde bulunması halinde,aracın 5-10dk içerisinde bulunabileceği gerçeği ne kadar acıdır peki?

Sorular,sorular..Sonuca etkisi yok biliyorum,ama birgün bindiğim uçak bir yere çakılırsa,112'yi aramak yerine oturup ibadet etmeye karar verdim.. Dilerim mucize gerçekleşir,bir mucize altı aile için bir mucize..


- Bebek Foklar -

Her yıl periyodik olarak cinayet işlenir mi,hatta her sene bu cinayet için bir kota belirlenir de her sene artar mı bu kota? Bu nasıl bir vahşettir ki,tek savunması "fok sayısının planlanan sayının üzerinde artması ve ancak bu şekilde kontrol altında tutulabilmesidir" Kurban Bayramı'nı vahşet olarak nitelendiren,etini,sütünü yüzyıllardır kullandığımız hayvanların kurban edilmesini eleştiren batı dünyası bu katliama neden sessiz kalır?

Hadi onlar ikiyüzlü sahtekar peki ya içimizdekiler,nerede onlar,neden bebek fokları umursamıyorlar? Hayvan hakları savunuculuğu rakip partinin belediye başkanının hadım ettiği köpeklerin önünde cıyak cıyak bağırmaktan mı ibarettir? Kurban bayramında ilgili yazıma,hakaret boyutunda yorum yazan,hayvan hakları konusunda bana brifing veren,beni az gelişmişlikle suçlayan ve daha niceleri,kafasına vurula vurula vahşice öldürülen bebek foklar için var mı bir çalışmanız yoksa tek yaptığınız dini inançlarımıza saldırmaktan mı ibaret?



-Hava Durumu-


Ya Rabbim hikmetinden sual olunmaz biliyorum.. Takdir edersin ki kendi çapımda az-çok sana yakın olmaya çalışan,şekil olarak pek görünmese de kalben ve az buçuk ibadet açısından fiilen bize gösterdiğin e-5'ten sana doğru geliyorum..

Neyse konuya gireyim,zaten bozuk olan psikolojim havalar yüzünden iyice bozuldu.Bize ilkokulda öğretilen sana bilmiyorum belki teorik gelecektir zira sen kurdun sistemi ama bir mevsim döngüsü var..Buna göre ilkbahar -yaz-sonbahar-kış şeklinde ilerliyoruz.İlkbahar ve sonbahar ara sıcaklık derecelerinde yağmurlu ve az güneşli geçerken,kış oldukça soğuk ve yağışlı,yaz ise sıcak ve kuru geçiyor. Fakat bu düzen bozulmuş durumda,ilkbahar ayında bir gün güneş cıvıl cıvıl bizi heveslendirmişken ertesi gün dolu ile karşılaşabiliyoruz. Cemre falan denilen bir hadise de var ki,sanırım biz kullar popomuzdan uydurduk bunu,taşa,toprağa suya falan düşüyor bunlarda düştü,ama hava halen belirsiz. Hava durumu açısından dua gelişlerinde ne tür bir sıklık var bilmiyorum ama biz millet olarak da yağmur duası falan derken bu açıdan deneyimliyiz.. Hatta öyle enteresan bir milletiz ki an itibariyle "Yağmur Dursun Duası"denilen yine bizim uydurduğumuz duaya imza atmış durumdayız.

Ya Rabbim,ben takvime baktım zottiri zuturi yağışları yazıyor fakat havaya bir baktım ışıl ışıl.. Bizim düzen dağılmış durumda,bahar beklerken dolu,yağış beklerken paltayan bahar çiçeklerini görüyoruz.Fotoğrafları bir gün arayla çektim,maruzatım budur.Amin..


-Mailler-

*Beni partner sitesine davet eden,hatta bana özel hesap açtığı söyleyen yetkili,bıyıklı adamları taş gibi kız diye adamlara kakaladığınız o sitenize itibar edecek mallara akıl-fikir diliyorum..

*Facebook hesabımı sadece blogu okuyan kıymetli okuyucular için açtığımı,özel sohbet amaçlı veya flört edinmek amaçlı kullanmadığımı,ayrıca kişisel adresiminde melda.p olduğumu iddia eden sevgili facebook kullanıcısına melda p nin ben olmadığını belirtmek isterim.o kız ayrıca bildiğin çirkin ya,o nasıl b.k rengi saçlar öyle o kız ben olamam ya,mümkün değil ya,bak sinirim bozuldu şimdi :P


*İlişkiler konusunda yazdıklarıma kafayı çok takan erkek okuyuculara şunu açıklamak isterim ki ben aşk doktoru falan değilim,söylediklerimin de akademik bir değeri yok,şahsi fikirlerim bunun için yargılananmam komik bence :P


*Bir siyasi partimizin şişli teşkilatı yazdığım bir yazı üzerine beni kibarca uyarmış,ara ara da tehtid gibi olmuş ama ne yapalım,benim yüzümdne blogger'ı kapatmazsınız değil mi ? Çok korktum çünkü,ehi ehi :)


*Çok kıymetli Ender Bey,sizin gözleriniz doldu ya,benim de doldu.. İnanın tahmin ettiğinizden daha fazlayız,bu ülkeyi bölmek isteyen bir avuç insana itibar etmeyecek niceleri var..Lütfen insanları kılık kıyafetleri,takıları,makyajları vs ile değerlendirmeyin,hepimizin kalbinde bir aşk var,vatan aşkı.. Teşekkür ederim yorumlarınız için..


*Cerencim,eğer sen söylediğin gibi 14 yaşındaysan beni yemiyorsan ki yiyormuşsun gibime geliyor :) inan herşey için çok vaktin var,şimdi 14 yaşıma geri dönsem aşk mevzuları bırak,tek yapacağım şey o zaman ki sorumsuz hallerimin tadını çıkartmak olurdu.Bebişim,inan öyle çok erkek çıkacak ki karşına sen bile şaşıracaksın,şutla o danayı :)


*ve benden bir mim başlatmamı isteyen sevgili arkadaşım adını yazmamışsın ama hoşuma gitti teklifin.. Hali hazırda yazacağım bir mim var,sonra senin teklif ettiğin şarkılı mimi yazacağım,bloga katılım yapan okuyucu kitlesi ,yerim sizi :P

"Angelina Jolie de Aldatıldı,Ohaa!"

23 Mart 2009
Başlıkta geçen cümle bana ait değil,bir haber başlığı.. Başlığı atan öyle şaşırmış ki ohaa artık demiş "Angelina da aldatırılsa ben bizim adama ses etmeyeyim bari.." Bahsi geçen bayan dudak hakkında ki düşüncelerimi kısmen de olsa "Meme ve Bebe" yazısında anlatmıştım.Güzel kadınlarla bir derdim yok,yani gözlerini kısa kısa sinsi sinsi güzel kadınlara kıskançlıktan çemkiren biri değilim.. Ama güzel olmak yetmiyor ilişkilerde.. bunu da bin kere test etmişizdir sanıyorum.

Angelina,bebek bakıcısının mağduru oldu mu olmadı mı bilinmez ama bu kadının en azından ilişki açısından kazık yemesinin hepimizi mutlu ettiği aşikar.Şimdi nazire şenlendirici kıvamında olacağım ama başkasının elinden aldığın adamı ne yaparsan yap adam edemezsin zaten.. Ondan ömür billah hayır gelmez,yok aldatılanın ahı tutar falan demeyeceğim o adam zaten oynaktır,bugün olmasa yarın sana da bir yamuk yapar.. Senden öncekine yaptığı gibi..

Zaten ünlülerin ilişkilerini bizimkiler gibi değerlendirmek akıl dışı bir kıyaslama olur ama.. Bende güzelim aldatıldım,bende eğitimliyim aldatıldım,ben de konuşkanım,seksiyim aldatıldım demek için iyi bir örnek oluyor ve muhtemelen bizi rahatlatıyor.Aslında gündeme gelen bu ihanet haberleri kimilerine "yav erkekler çok adi ya,bak bu kadını bile aldatıyor,belanı mı arıyorsun mal" diye etki yaparken,bazıları ise "demek ki erkeklerin mayasında var,kaçınılmaz,bunu da affedelim " sakinliğini empoze ediyor..

İhanet aslında düşündüğümüz kadar çetrefilli,ne bileyim acılı veya programlı değil.. İhanet etmek isteyen bilinçli adamlar mevcut evet,site site,fellik fellik gezen adamlar ama birde saftirikler var. Şöyle ki; "eşim,sevgilim dışındaki kadınlarında dikkatini çekiyorum,arzulanıyorum" duygusunu tatmin etmek için aldatanlar var..Yoksa sanmıyorum ki hepsi adilikten olsun,adilikten yapanlar olayın zevkini de çıkartıyordur eminim ama hayatında birkez saftiriklikten ihanet eden adamlar hayatının hatasını yapmış oluyor.

Şunu anladım ki,ilişkilerde bazı şeyler dünyanın her yerinde aynı,yani sizin ihanete uğrayıp uğramamanız konuya nereden baktığınızla alakalı.. Yatağa kadar gitmiş bir ilişkiye ihanet diyorsanız,küçük bir flört yapan eşinizin kulağını çekmekle yetinir yolunuza devam edersiniz.. Ama eşinizin kalbinden birinin geçmesi bile canınızı yakıyorsa,muhtemelen en ufak bir hatada o adamı şutlarsınız.. Erkeleri ihanete yönelten yegane etken kadınların " Her erkek yapıyor,ne yapalım" mantığıdır.

Üye olduğum bir forumda aldatılan kadın derdini yazmıştı,bende boşan demiştim,o da senin çocuğun bile yok bir kocan bile yok,ne anlarsın sen,kocamı kaptırmam,savaşacağım demişti,acımıştım..Aynı kadın iki gün sonra kocasının "o kadını da sevdim onun da günahına girdim(cinsel ilişkiyi kastediyor),seni de seviyorum kuma olarak eve gelecek" demişti,kuma teklifi eden,kuma olacak kadınlar bütün bu insanlar eğitimli ve aklı başında kimselerdi.. İnce bir çizgi var arada,görünmez bir çizgi,30 yıl dayak yiyen buna dayanan,kocasına yüz çevirmeyen ama başka bir kadının lafı geçtiğinde adamı kapıya koyan kimseler tanıyorum.. Aynı şekilde ihanete uğrayıp bunu kocasına hediye alacağı pahalı bir çanta,yeni bir araba ya da bir yurtdışı seyahati olarak ödetip onurunu satan kadınlar da biliyorum..

Karmaşık bir yazı oldu farkındayım,ama ilişkilerde karmaşık,birlikte yürüyeceğiniz adamı iyi seçmeniz gerekiyor ama erkeklerin duygulardan çok arzularına önem verdiğini unutmadan,bunu erkeklerin yaptıklarını doğal karşılamak olarak algılamamak gerek.. Bunu bilerek yola çıkmak gerek,belki de hiçbirzaman tam olarak güvenmeyerek..

Kadınlar mı,onları mı unuttuk? Hayır,onlar aldatmaz,onlar ruhen veya bedenen terkeder ama erkekler bunu asla kabullenemedikleri veya görmezden geldikleri için ihanet uğramış olurlar..Buyrun size polemik :P



-Çanakkale Zaferi-

18 Mart 2009
Bizim derdimiz ne biliyor musunuz? Masal seviyoruz biz.. Daha kaç zaman önce,öyle ki dedelerimizin anlattığı bir mücadeleyi sanki 1534 yıl önce yaşanmış gibi ağda gibi uzata uzata sakız kıvamına getiriyor.. Sömüre sömüre,ağlaşıyoruz,ama bir de yalan ağlıyoruz.. "oyy bugün şehitler için duygulandım hani çanakkale'de ölmüşler ya yıllar önce,içim acıdı valla bebişim "diyerek ağlıyoruz..Televizyonlarda çıkarttıkları şehit annelerinin acılarıyla reyting kovalayan şerefsizlerle,sabah resmi kurumlarda,okullarda,üniversitelerde zorla yapılan toplantılarda iki ağlak-sümkürük gözyaşıyla malı götürüyoruz.. Olayın masalsal kısmı,şehitler ölmez vatan bölünmez nidaları,"biz kii çanakkale'de hede hödöö yapmış milletin torunlarıyız "cümlesine sığınan bürokratı.. her yıl bu muhterem günlerde bildiğin tiyatro yapıyoruz..

Elinizi vicdanınıza koyun,öğretmen olun,anne olun,baba olun,üniversiteye giden öğrenci olun,ev kadını olun,ne olursanız olun... koydunuz mu? tamam ..soruyorum ,nedir 18 mart? "çok kötü fena,savaş,kan,mücadele,muhteşem türk tarihi,şehit,destan,kurtuluş savaşı,gittik gezdik piknik yaptık orada çok da güzeldi" var mı başka cevabınız? bundan ibaretiz değil mi? öyleyiz.. biz yediğimiz ekmeğin nereden geldiğini bile merak etmeyen,hiçbirşeyin peşine düşmeyen,bizim için ölen insanları yıllar sonra sadece şak şaklayan,gazilerimize verdiğimiz 200ytl'lik maaş ile acilen ölmelerini ima eden insanlarız..

Bundan 3-4 yıl önce Çanakkale Zaferi üzerine duygulandığımı gören bir aydın kılıklı şahsiyet(yrd.doçent) : "Ne garip kazandığı savaşlarla,döktüğü ve kaybettiği insan sayısıyla gurur duyan başka bir millet yoktur galiba,bize niye barbar dediklerini şimdi anlıyorum demişti.." bu ülkenin ekmeğini yiyerek,bu günlere gelerek,belki de hür olarak aldığı nefesi,kariyerini,varlığını,benliğini,özgürlüğünü,namusunu bu barbarlara borçlu olan bu insana,yaşımdan ve o zaman ki öğrenci kimliğimden istediğim cevabı verememiş,sadece "belki de bize çok saldırdıkları bizi rahat bırakmadıkları,topraklarımıza göz koydukları için savaşmak zorunda kalıyoruz,bizi bu kadar savaşçı kılan düşmanlarımızdır" diyebilmiştim..

Ne zaman bu ülkenin bölünebileceği yıkılabileceği ihtimali kafamı kurcalasa,müthiş bir korku sarıyor beni.. ben ülkemde eli silahlı adamlar kol gezerken caddelerde yürüyemem,başka bir bayrak altında yaşayamam,ne kadar berbat,kötü,çirkin,eksik de olsa bu ülkede özgür yaşamaya alışmış,bu bilinçle doğmuşum.. Hiçbir türkü cehennemin dibinde de olsa,özgürlüğünden men edemezsiniz,bizim zaferlerimizin en büyük nedeni budur? Hayal edin bakalım,camdan bakın ve başka bir ülkenin sömürgesi olduğunumuzu,işgal edildiğimizi,topraklarımızda yabancı olduğumuzu hayal edin,bunu kaldırabilir misiniz..?

İlkokulda öğretilen belirli gün ve haftalar gelmeden,elimizi başımızın arasına alıp düşüneceğiz.. Ya bu ülkeye hizmet etmiş insanlara,değerlere saygı duyup sahip çıkacağız,ya da defolup gideceğiz.. Çocuklarımıza kafalarını kıra kıra,döve söve bu tarihi hakkıyla öğreteceğiz,niye bu ülkeyi sevmeleri gerektiğini aynı yaşta 14 yaşında şehit olan 90 yıl önce yaşamış kardeşini anlatacağız ama bunların bir masal olmadığını farkettirerek..

Şimdi rica ediyorum,kafanızda tam olarak ne olduğunu bilmediğiniz noktalar var ise,açın herhangi bir siteyi ve Çanakkale Savaşını ayrıntıları ile öğrenin,inanın en azından bizler için ölerek,bunu hakediyorlar.. En azından okuyup gurur duyacağımız,insansak gözlerimizin dolacağı bir tarihi yazmışlar.. Biz de bu tarih üzerinde yaşıyoruz..

-Erkeklerin Kadınsal Hassasiyetleri-

16 Mart 2009
Evlilik teklifi alan arkadaşım büyük bir mutlulukla anlatıyor.. teklifi kabul etmiş,altı aydır birbirlerini tanıyorlar.. yaşları da ilerlemiş durumda,dışardan bakıldığında da ideal çift görüntüsündeler .. fakat arkadaşımın kafasını kurcalayan birşey var.. evlilik teklifinin ardından edilen sohbetlerinde beyefendi şöyle buyurmuş:

"Merak etme bizim evliliğimiz boyunca asla ayak tırnaklarımı keserken beni göremeyeceksin,ama sende dikkat et bende seni ne bileyim burnunu temizlerken görmek istemem.bizim evliliğimiz farklı olacak,birbirimize olan saygımızı(!) hiç yitirmeyeceğiz "

Bunun üstüne yanımızda bulunan diğer arkadaşımız kahkahayı patlatıyor,yeni doğum yapan arkadaş,eşinin doğum öncesi ve sonrası desteğini anlatıyor,"öyle ağırlaşmıştım ki tuvaletimi bile eşim yaptırdı ve temizlerdi,senin ki seni boşar herhalde böyle bir durumda" diyor..

İki ayrı yaklaşımdan hamile eşine tuvaletini yaptıran adama daha yakın hissettim kendimi.. Öteki adamın ise yeni bir iş sözleşmesine madde ekler tavrını düşündükçe onunla evlenmek üzere olan arkadaşıma acıdım..


Erkekler kadınlaşıyor dediğimizde herkes kırıtan ,ne bileyim pedikür yaptıran,kendine bakan adamlara çemkiriyordu..oysa kendine bakan erkekleri destekliyoruz :) bahsettiğim şey böyle birşey değil.. bu kadar ince düşünen erkek olur mu yahu? erkekse biraz pis olacak adam,sen temiz ol diye beynini yiyeceksin,iyi yemek yapamayacak,yapsa bile mutfağı dağıtacak,çamaşırlarını ortaya atacak sen saldıracaksın düzenli ol diye.. yere birşey dökülmesini falan sorun yapmayacak umursamaz olacak,dağınık,pis ve düşüncesiz :P


"sizin de ne istediğiniz belli değil" diyen erkekleri duyar gibiyim..Hemcinslerimi bilemiyorum ama ben hiçbir zaman kadınsı hassasiyetleri olan bir erkek hayal etmedim.Mutfaktan çıkmasın,azıcık ütüsüz kıyafet giydiğimde beni eleştirsin,alsın ütülesin,temizlik konusunda benimle yarışsın,yemeklerimi bir uzman edasında eleştirsin bunlar bana göre değil..


Ne verirsem yiyecek,gömleğini ütülü gördü mü şükür edecek,elinden birşey gelmeyecek ki benim yaptıklarıma "muhteşem" olmuş diyecek.. Kıyafetim nasıl dediğimde gözünün ucuyla bakacak,oran -buran görünüyor diye adet yerini bulsun diye eleştirecek,güzel olmuşsun diyecek,"ayy ben olsam kırmızıyla siyah giyerdim ne bileyim bu uymamış pek,hem bu sene gri moda" falan türünde muhabbetlere girmeyecek..Ancak ben nazlanınca veya zor günlerde elinden gelen herşeyi yapacak,en azından "şunu yap bunu yap" diye yardım istediğimde çaba gösterecek bir adam..

Sevdiği adamla geğirme yarışması yapan dostlarım da oldu,salya-sümük kendimi yerlere attığımda,erkeklerin her durumu tolere edebilmesi,bizim gibi her adımızı kontrol eden bayanları farketmeselerde rahatlatır..İşte bu doğallığı kaybeden erkekleri,benliklerini kaybetmiş olarak görüyorum.Üstelik evlilik "herşeyi" paylaşmak değil midir?


Yaratılışın getirdiği özellikleri yadsımak kendimizi kandırmak olur sanırım.. Ama ilişki de saygıyı burun temizle aktivitesi ile bağdaştırmak ise hayatı paylaşmak değil de sanki bir ev arkadaşlığı kıvamında bir evlilik yaşantısını öngörüyor.. Evlilik nedir,ne kadar yakınlaşılmalıdır,böylesine hassas bir erkek sizin de canınızı sıkar mı,yoksa böyle adamı bulmak çok mu zordur,hemen kapılmalı mıdır?

Murat Boz,Sosyete Mantısı,Sanat Galerisi,Satış Görevlisi

13 Mart 2009
Murat Boz..
Şimdi mevzubahis olan kişi benim,25 yıllık hayatında o saftirik ergenlik zamanlarında bile kimseye "aşkımmmmm murat,tarkan,brad,kıvanç" neyse adı o isimle bağırmamış,heyecan yaşamamış biriyim.. beğendiğin adam da mı yok derseniz şu tiplere itibar ediyorum..böyle efendi takılan tiplere,"serseri erkeğim,ne yapacağım belli olmaz,çılgım,uçarım kaçarım" triplerinden hoşlanmıyorum.

Bu fotoğrafta gördüğünüz murat boz adında insan evladı da,dün izlediğim program da adam gibi iki kelimeli bir araya getirememiş,"sırt dekolteli fotoğraf verdim cesur biriyim ben" diyen,tekerleme gibi şarkı yapan ama bence sesi güzel,gözleri pörtlek pörtlek bakan,dişleri bile sahte,ilk klibinde bildiğin atleti kapmış klip çekmiş ricky martin edasında takılan gökhan özen,tarkan ve emre altuğ arasında kalmış bir arkadaşımızdır..

Ve fakat.. Ben bütün bunlara rağmen,dün gece bu adamın konuk olduğu programı gözümü kırpmadan izledim.. olay anında arayan zat_ı muhterem'i murat boz'u izliyorum,"bence ikiniz arasında kıyaslama yapmayayım,kaybedecek gibi görünüyorsun,bu nedenle sen telefonu kapat" diyerek şutladım.. şu tarihte yaptığım yorumumu geri alıyor,babe'ye hak veriyorum.. yalnız anladım ki benim bir kirli sakal saplantım var... Yoksa bu düdük makarnası bu kadar hoş gelemezdi değil mi gözüme ?



Sosyete Mantısı

Sen ki balıketi kavramının türkiye temsilcisi olmuşsun,kış gelmiş,kilo almışsın,dolapta giymediğin onca kıyafet birikmiş,alışverişlerde sinir krizleri geçiriyorsun..B.k boğaz git kendine "brokoli sosu ile süslenmiş brüksel lahanası ile eşlik edilen ısırgan otu yemeği " yapsana,yer yer kusarsın,yemekten nefret edersin zaten bir süre sonra.. Ne diye yemekteyiz'de gördüğün her zıkkımı yapmaya çalışıyorsun..?

Kolay öncelikle,kolaylığına göre de görünüşü nedeniyle çok itibar görüyor.. Daha çok emek verilmiş gibi görünüyor,üstelik lezzetli ve pratik.. erkeklerde yapabilir dolma parmaklarıyla müsait,test edilmiştir daha önce :) Ben yoğurt işini abartmışım galiba,yoğurt canavarıyım zira,daha az da kullanılabilir..

malzemeler -3 adet yufka bir tepsi için yaklaşık 18 adet

harç için-200gr kıyma-rendelenmiş 1 minik soğan -maydonoz-çeşitli baharatlar-1 çay kaşığı yağ,mantının içine konmadan önce kavrulur,çiğ konmuyor..

yoğurt(sarımsaklı olabilir tercihen) çırpılır,krema kıvamına getirilir..

salça,pul biber çeşitli biberle ile yağda(tereyağ olursa daha lezzetli) hazırlanmış sos,zevke göre nane,sumak eklenebilir..

yufkalar kalın(2-3 parmak) şeritler halinde kesilir,kavrulan kıymalar şeritlerin içine yayılır,şerit ikiye katlanıp kendi etrafında çevrilerek gül şeklini vermeye çalışma çabaları başlar,olmazsa gerilmeyin,zira üstüne yoğurt falan döklüyor görünmüyor yani :) tepsiye dizilir,üstüne yumurta sarısı sürülebilir,ben sürüyorum yani.. 175-200 derecede pişirilir.. piştikten sonra üzerine yoğurt ve sos konulup servis yapılır,soğumasın,o zaman birşeye benzemiyor.. sıcak sıcak yenecek..

Resim..
Bu hanım kızımızla dün bir sanat galerisinde tanıştım..Dik dik bakıyordu,sohbete ihtiyacı varmış.. Bir iki tavsiyede bulundum.. Bir kere straplez giyme,olmamış,yandan bişeyler pörtlemiş olmaz böyle dedim..ayrıca yaşın ufak gibi elbise sana ağır kaçmış,bacakların güzelse onları aç,üst tarafı kapat bence sen dedim.. Soluk benizlisin dememe kalmadan "rusum" ben dedi,hah dedim tamam senin rengin kırmızı,siyah ana renkler böyle iyice hastalıklı gibi olmuşsun.. Bir de öyle gözlerini devire devire bakma onun bunun kocasına,birisi o mısır püskülü renginde saçlarını yolar bırakır,nataşa diye de adını çıkartır dedim.. peki dedi..

Sanat galerisinin sahibi,baygınlıklar geçiriyordu.. Galeriyi gezen envayi türlü krocanlara dayanmış kadın,benim yorumlar ağır geldi..ne gördüysem söyledim,ne eksik ne fazla.. bakışaçım realist bulunuyor ki,eleştiriliyorum.. sanat dünyası bitmiş ya,ahh fikret mualla.. Hem sanat halka insin diyorlar,sonra resim eleştirilerime şaşırıyorlar..peahhh!

Satış Görevlisi
Her mesleğin eğitimi oluyorda satış görevlisi olarak nitelendirdiğimiz mesleğin neden eğitimi olmuyor anlamış değilim.. bahsettiğim 10 metrekarelik bir butikte satış yapan kız değil,böyle bol cilalı,parlak vitrinli,parayı verirken ellerinizin titrediği,"lan aldık ama ay sonunda çok fena girecek bu bana dedirten ürünlerin satıldığı "mağazalardan bahsediyorum..

Az kaldı bizim sitenin içindeki boş kalmış park alanına bile "araba park etme zatturi zutturi meslek yüksek okulu kampüsü" açılacak böyle bir atılım var ülkede,adım başı üniversite,satış temsilcilerini yetiştiren bir mekanizma yok..

mağazada hırsız gibi dolaşıyorum,sessiz ve derinden.. kimse bana birşey sormasın,göstermesin,elleşmesin diye.. açtığım kıyafetleri bile katlıyorum,o kadar iyi bir müşteriyim yani.. ama yok illa yorum yapacak "ahh o elinizde tuttuğunuz pantolonu ablam da aldı buradan,öve öve bitiremedi,ne kadar ucuz değil mi ,bakın ilk fiyatı 109.00tl miş..ben olsam alırım ,hiç kaçırmam..?" hıı,ben hiç beğenmedim,popoma benziyor bu pantolana 109.00tl veren maldır,salı pazarında var aynısı diyorum,donuyor..

kabine girerken uyarıyor beni bu sefer:" hanımefendi en fazla iki ürünle girebilirsiniz kabine!!"

değil mi haklısın,baktım bu denediğim olmadı,çıkar mağazanın içinde çamaşırlarımla gezerim,başka pantolon ararım,onu da denerim falan.. lan bunun üstüne öten eden o zımbırtı yok mu,niye geriyorsun beni?

"ahh hanımefendi oldu mu diyor elbise,bakabilir miyim,bende görmek istiyorum? "

Sapık mısın kızım sen,sana ne benim kıyafetimden,"Allah'ın cezası alsın,defolup gitsin" diye düşün benim hakkımda,niye dışarı çıkıp sana gösteri yapıyorum ki ben ? oldu veya olmadı,niye sana göstereyim yani,ne zaman yakınlaştık bu kadar,iki ötende ki kabinde soyunuyorum diye,kanka mı olduk yani,nedir kamera falan mı koydunuz izliyorsunuz öteki taraftan ? hıı?

Kaliteli sayılabilecek bir mağaza,diyaloglar ise gayet bayağı.. Kimse işini iyi yapmıyor bu ülkenin sorunu bu.. Herkes işini hafife alıyor.. sonuç mu ? %50 indirim var ve ben tüm bu aksiliklere rağmen 3 parça ürün alıp çıkıyorum,ödeme yaparken de bana zorla taksit yaptırmaya çalışan kasiyerle tartışıyorum :)

Google'dan Bul Beni ..!

9 Mart 2009
tuba ve üfürükten prenses birlikte blog yazsın : bana uyar da senin aklına nerden böyle birşey geldi..istek üzerine blog yazılır :P

üfürükten prenses sevgililer gününde ne yaptı: sorma ne aksiyon ne aksiyon,yazmadım bloga merak ettin sevgili okuyucu,çemkirmeler,kavga,dövüş,aşk,ihtiras herşey vardı,bir iki tırmık bile attım yani,düşün artık :P

puccayla arkadaş olmak istiyorum : pucca ne canlar yaktın ya,bu adamların hepsiyle bir yemek falan yemen lazım.. kız da olabilir gerçi.. bende istiyorum,mesela bana da lakap taksın,blogda anlatsın falan olur mu? msn'i var vereyim mi :)

kaç saattir başındayım bana düzgün bir tiyatro bul manyak internet: aaa cidden ya,yani başında o kadar otur,manyak internet sana aradığın şeyi bulamasın,ttnet mi kullanıyorsun ,ondandır canım..

yalvarırım allah'ım beni de kayır: harika ya! böyle dua eden insanlar var,elbette Allah bizim duamızı kabul etmez ya.. duaya bak ya içten,net,yalansız.. helal olsun vallahi... artık yatmadan önce eller semaya açılacak ve duamız budur: "beni de kayır Allah'ım "

vejeteryanlar hayvan şeklinde olan krakerleri yiyebilir mi? : off,çok mu zekisiniz yoksa kafayı mı sıyırdınız arada kalıyorum .. bu soru ciddi değil mi ? vejeteryanlar hayvan şeklinde kraker yer,ama sonra bir ağırlık çöker,bir pişmanlık duygusu falan filan.. bu soruya cevap verdiğime inanamıyorum..

bloxoo üfürüktenprenses kavga :hıı,oldu öyle bir saflığım.. ne meraklısın yahu,millet dedikodu kazanı olmuş,şunu söyleyeyim münakaşaya girme gafletine düştüğüm eleman bloxoo'dan şutlandı,sonra blog yazmayıda bıraktı,öyle lanetliyimdir yani ..!

ahsen unakıtan gibi rabbimle konuşmak istiyorum: kandil günü yazıyorum şu yazıyı oruçlu halimle,küfür etmek istemiyorum ama,bu insanların Allah ile konuştuğunu düşünüyorlar ya,soruya bakar mısınız? sırf bu yüzden bile oy veren vardır eminim!! Lanet Olsun..

ismail yk türklükten çıkınca müslümanlıktan da çıktı mı? : evettt,dönemsel dini sohbetlerimize hoşgeldiniz.. çıkmadı,bebişim.. ama bu seni neden ilgilendiriyor ki ve ben ne zaman kurtulacağım bu ismail yk aramalarından?

çok acı yedim,tuvalete çıkınca çok fena oluyor popiş:aman aman.. bu mevzulara da girdik yani,özel hayatımızı tüm incelikleriyle öğrensin google. popiş ne yahu,kaç yaşında sanıyorsun kendini 15 aylık falan mı,35 yıllık k.çını böyle bebekleştirmek de enteresan yani ..

önce adam olun sonra ıssız olursunuz allahsız erkekler:bebişim senin canın çok yanmış ya :( ne güzel söyledin ama bu laf msn iletilerinde bir numara olur söyleyeyim ben sana,aha şimdi bende yazacağım iletime :P

sevgilimle cinsel ilişkiye girsem bana bağlanır mı?:hmm.. sanmıyorum ya,yani bu kızların avunma durumu genelde.adamı bağlayacağım diye cinsel ilişkiye giren kızlarda,genelde bağlanan taraf kendileri olur.

google bana sex bul gerçek olsun ama: google ile mi konuşuyorsun .. ? ciddi ciddi konuşuyorsun yani öyle mi,peki.. hep senin gibilere rastlıyoruz ama doğrudan google diye hitap edenle ilk kez karşılaşıyoruz..

erkekle yanaktan öpüşmekle cinsel ilişki olur mu?: şimdi cinsel ilişkiden ne beklediğine bağlı.. bu mantığa göre yanağından her öptüğümüz erkekle cinsel ilişki yaşıyoruz ki bu düşüncede oldukça itici bir bakış açısı,bence sen giyinik olup olmamayı kıstas al :P

cennete gidebilmek için ne tür iyilikler yapmalıyım: hmm,yani tam belirtmemiş alsında.. şu tür iyilikler cennete tam bilet şu tür iyilikler cehennemde cezai indirimi kapsar falan dememiş.. bu nedenle sen elinden gelen tüm iyilikleri yap bence,muallakta kalma sonra yukarıda :P

belden aşa film indir: ayıp değil mi sevişme,sex vs buna benzer birşey yazmak google'a.. türk deyimlerini öğrensin google'da "belden aşa" konuştuğu gibi yazan insanlar grubu..

-Kadınlar Günü-

8 Mart 2009
İtiraf ediyorum Kadınlar Günü hedehödösü beni yoruyor.. Aklıma 8 Mart'ta meydanlarda niyeyse devrimci bir liderin posterinin arkasında yürüyen tesadüf müdür nedir artık pek de güzel olmayan aman dürüst olacağım bariz çirkin kadınlar grubu geliyor..
ya da
Şık bir davette,ne kadar tüylü,kürklü atkı,şal,çanta benzer aksesuarları edinmiş kodaman adamların civcivli kadınlarının dudaklarını büze büze "biz 8 Mart Kadınlar Günü'nü kutluyor ve fuhuş yaparken ölen G. isimli kadını yılın kadını seçiyoruz" gibi açıklamaları geliyor aklıma..

Kadınlar Günü kavramı "nesli tükenmekte olan pandaları koruma günü" falan gibi birşey mi? .. yahu Kadın dediğimiz şey zaten iki ayrı cins olan insan türünün nüfusu en kalabalık cinsi.ayrı bir gün belirleyip kutlayınca "tıp bayramı" gibi garip bir hal alıyor..hani unutulmasın yılda birkez gündeme gelsin.. saçmalık,erkekler günü diye birşey niye yok mesela,çünkü bir ezilmişlik,geriden gelen bir durum yok ortada,yılda birkez analım iki pohpohlayalım derdi yok..

Anneler Günü,Babalar Günü,Sevgililer Günü benim için ne kadar yapay ise Kadınlar Günü de o kadar yapay,hele o gün televizyonda bu günü kutlayan ibrahim tatlıses kıvamında adamlar yok mu,işte o zaman Kadınlar Günü eğlenceli bir hal alıyor..

Ayrıca 8 martta bir kadın olarak cehennemin dibine de gitseniz bir karanfil gelir bulur sizi,hemen karanfil geliyor aklıma.. damacan su sipariş ettiğimiz sucu bile gelirken Kadınlar Günü sebebiyle karanfil getirmiş.. eve gidip patates yemeği tuzlu olmuş diye karısının suratına patlatan adamlar karanfil dağıtıyor,yanarım da ona yanarım..


Bu yıl kutlanan Kadınlar Günü seçim malzemesi olmaktan öteye gitmeyecek.. Ne aile ekonomisini derleyen toplayan gizli kahraman kadınlar konuşulacak,ne oğlunu vatana şehit vermiş anneler konuşulacak,ne psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalarak büyüyen,yaşayan ve ölen kadınlar konuşulacak,ne okuma-yazma bilmeyen kadınlar,ne de ikinci sınıf,evde beslenen bir hayvan gibi yaşayan kadınlar konuşulacak..

Elimize verilen bir oyuncak gibi,tek birgün içine tepiştirdğimiz,hayallerimize birgünlüğüne müsaade eden kimi aciz erkeklerin bir hediyesi Kadınlar Günü.. ne destekliyorum ne kutluyorum.. Yılda bir kez hatırlanan şakşaklanıp kandırılan nesli tükenmek üzere olan bir panda muamelesi görmek istemiyorum..

Rabbime Sordum "Cleveland" Dedi

6 Mart 2009
Elbette komedi filmleri böylesine eleştirilir bu ülkede,komedinin absürtlüğün kralı yaşanıyor hergün defalarca.. Filmler de boş geliyor,yetersiz kalıyor..birine şahit olmasanız ötekine denk geliyorsunuz.. Her türlü iktidarı gördük,yemekten patlayanını,ülkeyi az kaldı satmak üzere olanını ne bileyim bin türlü komedi unsurunu gerçekmiş gibi sunanına denk geldik de .. bu iktidar kadar koltuğuyla bütünleşen ülke idaresini dost meclisine çevirenine denk gelmedik,sanırsın ki ülkeyi bir grup dost -ahbab yönetiyor.. öyle rahat öyle komik diyaloglar yaşanıyor..

Malumunuz kuş gribi döneminde pastörize yumurta konusunda uzmanlaşmış Maliye Bakanımız Kemal Unakıtan(nasıl bir soyismidir bu,bu kadar uyumlu),yumurtalar ağır gelmiş olacak ki ABD'nin Cleveland kentinde 2 hafta önce başarılı bir by-pass ameliyatı geçirdi.Basın açıklaması yapıyorlar eşi Ahsen Unakıtan ve iki torunu ile.. muhteşem bir tablo,bizi ilgilendirmeyen herkes var tabloda..

Ahsen Unakıtan,hastalık sürecini ve verdiği tepkileri anlatıyor.Eşinin hasta olduğunu duyunca kabullenememiş,sonra da eşi yani maliye bakanımız ona "Ahsen ben sadece senin kocan değilim,artık bakanım,halkın da unakıtan'ıyım " demiş..

Ahsen Hanım bunun üzerine Rabbine sormuş; "Allah'ım bu opersyon için neresi uygun olur?" diye! Rabbi de Cleveland demiş,kalbine öyle doğmuş Ahsen Hanımın.. o bu cümleyi kurarken ben şaka yapıyor sandım,sonra konuşma bitti.. Öyle kaldım..

Apar topar İstanbul'dan dönmemi sağlayan 45 yaşında ki annemde çıkan şeker hastalığı geldi, aklıma,bütün haftayı hastahanelerde geçirdik.Şeker hastalığının etkilediği bütün diğer hastalıkları kontrol ettirdik.Şekeri düşsün diye dualar ettiK,zira beyin kanaması bile geçirme riski vardı.. birden bu boyuta gelmişti hastalığı zira hiç bir belirti olmadığı için uzun süre farketmemiştik..

Ben Rabbime: Şeker hastalığı için neresi hayırlıdır,nerede tedavi edelim diye sorduğumda.. Rabbim bana "Cleveland" demedi,deseydi de birşey farketmezdi.. "Kulum sizin için en uygun tedavi merkezi en yakın Devlet Hastanesi'dir "dedi. biz de oraya gittik.. Gözlerimin yandığını hissettim,acıdım ülkeme..televizyona çıkıp koltuğun getirdiği bu avantajları kullanan bu kimselerin bari böylesine dan-dun konuşmamasını dilerdim.. en azından ülkede sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle insanlar ölürlerken..


Ülkenin bakanı gözününüz içine baka baka,imkanlarını ve belki de sizin paranızın verdiği imkanları kullanıp nasıl tedavi olduğunu anlatıyor yurtdışında, aç ve imkansızlıklar içinde yaşayan milletine..utanmıyor,gocunmuyor rahat ve kaygısız.. Allah aşkına bu insanlara oy veren bir insan evladı bana bu komediyi açıklasın ve bu basın toplantısını izleyip neler hisseti anlatsın..

"Bana Kürtçe Birşeyler Söyle,Seksi Olsun"

5 Mart 2009
Oyun oynuyorum internette(kastet),masada dört oyunculu oyunun oyuncularından birinin yavaş olması nedeniyle diğer oyuncu onu uyarıyor yani ben bu sebeple uyardığını düşünüyorum zira başka bir dil kullanıyor,Kürtçe! iki oyuncu aşırı tepki veriyor,kendilerine küfür edildiğini düşünüyor.. niyeyse yabancı dilde konuşan herkese aynı tepkiyi veririz biz "küfür ediyor lan bu p..v.." hayır tepkiyi verirken de kişi küfür eder,nasıl bir yaman çelişkiyse..! turistlerde de aynı sıkıntı söz konusudur,niyeyse ülkeye gelen bütün turistler bize küfür ede ede gezmektedirler neyse..

Kürtçesini bize kanıtlamaya niyetli fakat bizim Kürtçe bilmediğimzden habersiz vatandaş lafını koyuyor ortaya " Alışın artık yakında öğrenmek zorunda kalacaksınız,hepiniz Kürtçe konuşacaksınız" haydaaa.. niye geriyorsun şimdi bizi,niye her an patlamaya hazır milliyetçilik damarımıza basıyorsun..

şöyle ki televizyonda ki programın isminden,kullandığın peynirin markasına,bildiğin kasaba marketinin "food shop" ismine tahammül eden ,o zaman milliyetçilik duygusundan bir haber bünyemiz dilimize Kürtçe yapılan bu saldırıyı kaldıramıyor..

Kürtçe'yi bu kadar tehlikeli yapan elbette,Türk Dilini koruma mevzuatına hepimizin ant içmesi değil,var mı böyle bir ant içen :P Kürtçe'yi tehlikeli kılan onu savunanların,kullanların genelde terör yanlısı çizgileri..Ahmet Kaya'yı bir ödül töreninde linç edilme kıvamına getiren korkudur aynı korku o da şöyle bir laf etmişti hatırlarsanız " bir sonraki albümümde kürtçe bir şarkı okuyacağım,kafanıza vura vura dinleteceğim" türünden bir isyandı. niye kardeşim? mecbur muyum ben Kürtçe dinlemeye,koy kasetine isteyen alsın dinlesin? Kürtçe'yi hep bir ezilmişlik,sindirilmişlik edasıyla kullanmak moda olduğundan hiç orta yollu konuşamadık bu konuyu..Yani bir tane vatanını milletini seven kürt asıllı vatandaş çıkıpda adam akıllı anlatmadı Kürtçe hassasiyetini,niye olmadı böyle birşey niye hep provakatörlere kaldı bu isyan bilemiyorum..

Şimdi resmi dili Türkçe olan,bürokratik bütün işlemleri Türkçe yapılan,eğitimi,bütün resmi kuruluşları Türkçe kullanan bir devlette,vay efendim ben Kürtçe eğitim istiyorum,benim çocuğum Türkçe öğrenmek zorunda değil,zorla Türkleştiriliyoruz,kültürümüz asilimile ediliyor demek nasıl bir zeka işidir?

Ülkede 72 tane millet yaşıyor,şöyle yoldan geçene nerelisin,kökün nereden geldi diye sorsanız adam 3 kişilik ailesinden 6 millet profili çıkartır.. dedem selanik'ten gelmiş,ama bursa'ya yerleşmiş kürt olan babannemle evlenmiş,sonra oradan almanya'ya göçmüşler babam doğmuş,alman kadın bulmuş babam onunla evlenmiş,annem alman..bende türkiye'de doğdum türküm yani" der.. ne olacak şimdi ? kürt mü türk mü alman mı nedir bu adam?

mesele şu ki yaşadığın ülkeyi sevmek,ona ait olduğunu hissetmek,bunu büyüttüğün çocuklara hissetirmek.. yaşadığın ülke için çalışmak,üretmek,ona emek vermek ve bütünlüğü korumak.. bu değerlerde zorla oluşturulamaz,yani hep kendini ben farklıyım "kürdüm veya her neysen "oyum" diye farklı kılıp ardından beni dışlıyorlar kabul etmiyor demek ahmaklıktır..

Hayır bu kadar isyan edilirde,niye açılan Kürtçe kursları talepsizlikten kapanır,niye kürtçe yayın yapan kalan reyting almaz da roj tv gözbebeği olur,niye Meclis'den kürtçe seslenen soyadı niyeyse Türk olan adam,savaş kazanmış bir kale ele geçirmiş gibi garip ifadeye bürünür?

Kürtçe'den rahatsız olanların gerginliği,ülkeyi bölmek amacıyla kullanan bazı zibidilerin bu dili oyuncak etmesidir.. Vatanı için canını veren şehit anasının Kürt haykırışları bu nedenle bizi rahatsız etmez,hatta Türk vatandaştan bin kere daha içimizi yakar..

bir zaman önce bir arkadaşım "eğer kürt olsaydın,orada doğsaydın o zaman da kürtler için hassas olurdun prenses "demişti bana.. haklıydı muhtemelen benliğimi yitirmemek için tüm değerlerime sahip çıkardım.. ama nerede,hani aileye mensup olarak doğarsam doğayım.. yediğim,içtiğim,eğitim aldığım nefesiyle hayat bulduğum yaşadığım ülkeye asla ihanet etmezdim.. benden önce o ülke gelir,benliğimi asla kaybetmez,ülkeme için de son nefesime kadar sahip çıkardım.. İçinden yeni yeni ülkeler türetip komik olmadan..

Kürtçe ile ilgili bir haber başlığından aldığım bir yorum..
"Mehmet Ali Çelik - Müslüman olduğum için Kürt olduğum için tc. vatandaşı olduğum için ayyıldızlı bayrağım olduğu için ve bu ülkeyi sevdiğim için kendimden gurur duyuyorum ne mutlu bu ülkeyi ve tüm vatandaşlarını seviyorum diyene"

Related Posts with Thumbnails