Diyalog / Bölüm - 8

6 Ağustos 2010


Meraklı Gereksiz Komşu Teyze: Nereye gidiyorsun kuzummmm,hiç görünmüyorsun...?

Üfürükten Prenses :Kursa gidiyorum.

Meraklı Gereksiz Komşu Teyze: Bu saatte mi başlıyor kursun,tühh..! Su Gibi'yi kaçırıyorsun..!!!!

Üfürükten Prenses: !!???////..!!!

Küçük Arı - Chris Cleave

5 Ağustos 2010
Kitap okumak bir lüksmüş.. Öyle bomboşum,işim gücüm yok ama yine de bir türlü okuyamıyorum.Bir sürü kitap aldım,hepsi salondaki kitaplıkta duruyor.Eve gelen misafiler kitaplar hakkında birşey soracak diye aklım gidiyor.Bakacağım çünkü boş boş.. Süs için kitap sıralayanlara pek gıcık oluyordum onlara benzedim.

Fotoğrafın tarihini görenler " yuhhh" diyecekler ama bu yazının takriben dört aylık bir geçmişi var.Popüler kitap okumayacağım diye inat edip duruyorum ama nasıl oluyorsa satış temsilcisinin ağına düşüyorum.Az evvel baktım ki hala en çok okunan kitaplar listesinde ilk sıralara oynuyor.

Kitabı bir günde bitirdim.Çünkü o sıralarda evde internet yoktu.biz evleneli daha 15 gün olmuştu televizyon çekmiyor ,apartman anteni çalışmıyor,kablo tvciler bizi sürekli oyalıyordu.Ve ben sürekli birşeyler okuyordum..Ahh keşke dönsem o günlere bütün kitaplarımı bitirsem.Tatile bile kitap götürmedim.Ne oldu bana bilmiyorum..

Bir ingiliz çiftin,nijerya'yı ziyaretinde başlarına gelen acı bir olayın yıllar sonra onlarla bu acı olayı yaşayan Küçük Arı'nın karşılarına çıkmasıyla başlar hikaye.. Kitapta savaş,ihanet,çocuk istismarı,ıslah evleri,batı'nın herşeyden haberdar ama herşeye duyarsız hali.. hepsi var.. Konu güzel ama bestseller neden olur bu kitap..? Çünkü dünyada yaşayan insanlar dünyadan öyle uzak yaşıyorlar ki bu tip hikayeler onlarda inanılmaz etkiler bırakıyor.Çocuklarınıza okutun.. Yaz tatilindeyiz.. Okusunlar size özetlesinler biraz dünyadan haberdar olsunlar.

Ayda yılda bir kitap okuyorsanız.. Popüler kitapları okuyup dost meclislerinde bir iki lafa girerim diyorsanız.. Metrobüste sıkılıyorsanız.. Savaşın soğuk yüzü biraz üşütsün ama bunu yaparken de çok üzülmemeyim diyorsanız.. Okuyun..

Nijerya atasözü ile son verelim..

"Eğer yüzün hayatın ağır tokatlarıyla şiştiyse,gülümse ve şişman bir adammışsın gibi davran"

Tatilden Kalanlar...

3 Ağustos 2010
Evin içindeki sobada,ocakta adı herneyse orada yapılan gözleme.. Denizden gelmiş,acıkmış açlıktan gözü dönmüş ama sıcaktan farkedememiş bir geline "otlu gözleme" ikram eden,gözlemeleri pişirmekle uğraşma yemeğini ye,acıkınca sinirlerin bozuluyor başkabiri oluyorsun diyen bir kayınvalide.. Şanslı bir gelinim değil mi.. :D


Arabanın içinde fotoğraf çekmeye çalışan ve başarılı olamayan bir kız.. Manzara "Ölüdeniz" Ölüdenize giden yol en az Ölüdeniz kadar güzel.. En az Ölüdeniz kadar cıvıl cıvıl ama bir taraftan da asil bir şekilde sakin..

Zat_ı Muhterem nereden bulmuş etmiş ki benzin istasyonunda.. Tuvaletten çıkıp bir dal gülle karşılaşan kaç kişi vardır ki..? Eve çiçekle gelme oranı %5 olan bir insan tuvaletten sonra sizi çiçekle karşılarsa "kuzum başına güneş geçti senin,arabayı ben kullanayım mı" diye sizde sorarsınız değil mi ..?


Olimpos'da bir mısırcı.. Pişerse "pişti taşı" pişmemişse "hazır değil" taşı koyuyor tencerinin üstüne.. Fotoğraf çeken şu garip turist kıza ise kikirdeyerek bakar bu minik bıcırık mısırcılar..Memleketimin zeki insanı..

Ölüdeniz'de " Algida" sponsorluğunda güneşlenme.. Ülkemin milli parkına 14 liraya girebilir,20 lirayada güneşlenebilirsiniz.. Manzaraya bakar iç çeker,sisteme bakar küfür edersiniz.Vergisini verdiğim çakılda güneşlenmek için para vermenize acır,Ya Rabbim bu denizi yaratıp bu ülkeye nasip etmen sınav mı ki diye düşünürsünüz..

Yayladan gün batımı.. Fethiye'de oturan bir kırsal ahalinin yaylası niye Burdur'da olur ki.. Burdur'u da görmüş olduk.. Günbatımını yakalamak da ballı-kaymağı..


Sen nasıl bir keçisin..! Bu kadar iri keçi mi olur,o ağaçlar olmasaydı dağın başında bizide yer miydin acaba..? O nasıl zıplayış,maşallah buraların inatçı keçileri meşhur biliyorum da zat_ı muhterem'in zaman zaman kör inatlarından sebep.. ama bu çok fena yahu..


Oyy bu kuzucuk doğalı 24 saat bile olmamıştı tanıştığımızda.. Annesinin yanında hiç ayrılmıyormuş,sürekli emiyormuş,insandan da kaçmıyor hiç,sev beni diyor resmen.. Bu arada sürünün sahibi hanım,beni kenara çekip az beklersen sana süt veririm dedi.. Sonra da "satmak için değil,kısmetinizde var demek ki,ikramsız olmaz,durup kuzuyu sevmeye gelmişsin" dedi.. Yüce gönüllü bir milletiz biz,hala öyleyiz..


Likya'nın Kutsal Şehri Letoon ve Başkenti Xanthos

2 Ağustos 2010
- Letoon -

Konuyla alakasız gibi görünse de önemli bir noktaya değinmem gerekiyor.Tatile kiminle giderseniz gidin aynı kafadan değilseniz zehir olacaktır.Ailenizi seçme şansınız olmadığına göre sevgiliniz,eşiniz veya arkadaşınızı seçerken dikkat edin.Tarihe olan ilgime karşılık " mahmut abi gel buraya işeyebiliriz " diyen tarihi kalıntıların üstüne işeyen bir adamla evli olsaydım berbat bir tatil geçirebilirdim.Zat_ı muhterem benden daha çok ilgili,ikimizinde tatil anlayışı sadece kumsalda yatıp yuvarlanmak değil,görebildiğimiz kadar yer görmek,geçmişten gelen bütün dokulara dokunabilmek,güzel anılarla dönebilmek..
Likya Devleti'nin dinsel ve politik merkezi Letoon.Fethiye-Kaş yolu üzerinde.Yerleşim yerlerinin içinde,kapıda bir görevli var ama sanıyorum girişten girmeseniz bile girilebilir diye düşünüyorum.Giriş 8 tl bu ücretler sizi tatiliniz boyunca daraltacağı için tavsiyem Müze Kart ..!

Dünya'nın en büyük antik tuvaleti Letoon'daymış.. Aynı anda yüze yakın kişinin tuvaletini yaptığı ve sosyalleştiği bir ortam düşünün.Letoon'da mevcut,gerçekten ilginç ve şu anda akıl almaz ama o dönem sosyalleşmek için alanda bulunan oyuklu oturakla oturup aynı anda işinizi görürken arkadaşınızla sohbet ediyorsunuz..

Görevli amca 50li yaşlarında sizi hiç umursamıyor,kapının önüne bir masa atılmış bir iki ingilizce kitap iliştirilmiş o kadar.

Dönem de milli festivaller burada yapılırmış.Başkente yakın olmasının da etkisi var sanırım.Çok sıcaktı,güneşin tam tepede olduğu bir vakitti,Xanthos'a gitmek için sabırsızlanıyorduk.O yüzden tam da istediğim kareler yakalayamadım.

-Xanthos-

Likya'nın başkenti .. Xanthos'u gezerken eksikler gözünüze adeta batıyor.Bütün kalıntılarda bir yavanlık hissediliyor.Kalıntıların en güzel parçaları çalınmış ve bu çalınmış eserleri nasıl oluyorsa İngiltere Devleti müzesinde sergileyebiliyor.Xanthos’u ilk defa 1838′de İngiliz ch. Fellows keşfetmiş,ne var ne yok çalıp çırpmış,şimdi British Museum'da sergileniyormuş.Bir ülke düşünün ki çalıntı eserleri göz göre göre sergileyebiliyor.Delirmemek elde değil.




Giriş 5 tl diye hatırlıyorum ve elbette yine Müzekart öneriyorum.Başkent olmasından sebep kazılar büyük ölçüde tamamlanmış en azından önemli noktalara ağırlık verilmiş. Kilise,hamam,saray,tiyatro lahitler ortaya çıkmış..Gezerken gerçekten keyif alacağınız bir kent.. Öncelikle detaylar harika,şöyle ki dönemden kalan kanalizasyon borularını görünce şaşıp kalıyorsunuz.Kırmızı tuğladan olan borular bugün bile sapasağlam,çok başarılı..


Xanthoslular estetiğe de meraklıymış.. Desenler bulunmuş ama üstü korunması amacıyla kapatılmış.Ellerimi üzerinde gezdirmek bile beni yüzyıllar öncesine götürdü.Zat_ı Muhterem'de kendini kaybetti işkence yapıldığı iddia edilen odaya takıldı kaldı.Kimbilir neler yaşanmıştı..Sürekli hayal kurduk..


Xanthos'luların çok acıklı bir hikayeleri var.. Acıklı ama onurlu.. Roma saldırısına boyun eğmek zorunda kalan ve şehirleri düşen Xanthos'lular teslim olmamak için kendilerini yakarak intihar etmişler.Bize kalan yazdıkları dizeler..

"evlerimizi mezar yaptık , mezarlarımızı ev.
yıkıldı evlerimiz, yağmalandı mezarlarımız.
dağların doruğuna çıktık, toprağın altına girdik.
suların altında kaldık, gelip buldular bizi.
bozdular birliğimizi, alt üst ettiler bizi.
yakıp yıktılar, yağmaladılar bizi.
biz ki ; analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna.
biz ki ; onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna.
toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları.
bir ateş bıraktık.
hiç sönmeyen ve sönmeyecek olan "



Related Posts with Thumbnails