ada etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ada etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

On İki Adalar Turu

9 Temmuz 2010
İstanbul öyle puslu ki,camdan bakmaya korkuyorum.Güneşe hasret günlerde bol güneş bol deniz bol tatil içerikli yazıları paylaşmaya karar verdim.Rotamız eş sebebiyle belli Fethiye-Antalya..
Size prenses olduğumu söylemiştim :P


İlk gün onikidi adalar turu ile başladık. Bir gece önce yerinizi ayırtıyor biletinizi alıyorsunuz.Yoksa sabah canınız sıkılabilir.Tura dahil birkaç koy bölgenin varlıklı aileleri tarafından turdan çıkarılmış.tekneler bölgeye gittiklerinde onları rahatsız ediyormuş.Haklı da sayılabilirler belki ama doğal güzelliklere sadece yatı olanların ulaşabilmesi can sıkıcı,kendi halimde saftirik bir insan olarak o bölgeyi görmemin tek ihtmali bir deniz aracı kiralamak.

Tur 10:30 gibi başlıyor.Kahvaltı yapıp gitmekte fayda var.Üst kat güneşlenmelik alt kat genelde ailelere hitap ediyor.Biz de artık aile olmamızdan mıdır nedir piyasa yapan kızların erkeklerin yanında rahat edemedik alt katta takıldık.Henüz birkaç aylık olan bebekleriyle gelen birkaç aile vardı ki helal olsun dedim.Yolcu kitlesi karışık.Turistler,piyasacı gençler,genç çiftler,oldukça yaşlı çiftler..

Tur ücreti 20 lira, öğle yemeği dahil.Yemek o ortama,verilen paraya göre oldukça iyi sayılabilir.Bizim hiçbir beklentimiz yoktu.Hatta yasak olmasına rağmen stok yapmıştık bisküvi vs türünde.Balık istedik,balıkla birlikte bolonez soslu spagettiyi ilk kez yedim ama :) denizde ne yerseniz tatlı geliyor galiba…

Bazı koyları sadece uzaktan gösteriyor bazılarında duruyor.Yassıada’da mola verdiğinde 1 saat olduğu söylenmişti.Biz bir saat takılacağız diye düşünürken gemi hareket etmiş bizi adada bırakmış :) O koşturmayı unutamam.Her işimiz garip, geri döndü bizi aldı,bütün yolcuların pis gülmeleri arasında yerimize geçtik :) Senin yüzünden,hayır asıl senin yüzünden derken diğer adaya gelmiştik.

Adaların hepsi birbirine benziyor.Tur güzeldi ama ne bileyim beni öyle çok heyecanlandırmadı.Ben daha hareketli veya tamamen hareketsiz şeyleri seviyorum.Turkcell Vınnn ‘ı olanlara kötü haber İstanbul dışında bir cacık olmuyor.Fethiyede beni cinnet kıvamına getiren bir yavaşlığa sahip,tatilde nete gireceğim diye sevinmeyin o yüzden.

Fotoğraflar karışık,ilk gün telaşı..

Issız ADAm

12 Kasım 2008
ıssız adamla tanıştım..beni oldukça yordu bu tanışma.. kalbimin henüz dokunmamış olduğum noktalarını hissettim alper ve adayla tanışınca..film hakkındaki düşüncelerimi okurken Bana Yalan Söylediler bunu dinlemenizi rica ediyorum..

bir insan diğerinin hayatına ne katabilir? ona ne öğretebilir? gülmeyi,sevmeyi,yemek yapmayı,savaşmayı,acıtmayı ve belki sevişmeyi.. ya giderse ne alıp götürür? verdiklerinden daha fazlasını.. hayatımıza soktuğumuz değer verdiğimiz çoğukez kendimizden alıp onlara verdiğimiz tüm güzellikleri tek bir hareketle kenara atabilen erkeklere aşığız.. ve bu erkekler öyle sıkışmışlar ki sevmekten çok sevilmeyi..vermekten çok almayı.. yaşamaktan çok ölmeyi tercih ediyorlar.. bir erkeği en çok korkutan şeyin "gerçek aşk" olduğunu öğreniyoruz filmle.. erkeklere neden güvenmememiz gerektiğinin açılımı belki.. belki de bir savunması bu film.. aslında "hata yaparak büyüyoruz biz" diyor erkekler ve hatalarla kaybettiklerine yanarak..

zaman zaman aşka inancımı yitirdiğimde aklıma gelecek ada.. ve sanılanın aksine bana savaşmayı değil,terketmeyi telkin edecek.. çok duygulandım evet,film bittiğinde ağlıyordum..ışıklar yandı,insanlar alkışlıyordu ben ağlıyordum.. bazen sizi bekleyen bir sonu görür gibi olursunuz ya,,, bilmiyorum.. birbirine aşık olduğunuz sanan veya öyle olan bir çift filme gittiğinde.. ya bizden birşey olmaz diyerek biterecek ilişkisini yada bin kat daha güçlenecek.. sevgilim kulağıma:"seni kaybedecek kadar aptal değilim" derken ben daha da çok ağladım..çünkü bu filmle anladım ki.. eğer beni kaybedecekse ben buna itiraz etmeyeceğim.. ada gibi kabulleneceğim..


aşktan yana herşeyin olduğu filmde.. herşey aşka eşlik ediyor.. ama detaylar ilgi çekici özelliklede sesler.. şehrin sesleri tamamen filmde belki de sıcak yapan bir başka unsurda bu..ada ile alper'in uyuduğu sahnede ezan sesi,ada'nın merdivenlerden düşmesi,alper'in annesinin ada'nın hediye ettiği kıyafetleri restoranda yemek yerken göstermek istemesi,kitap sahafçısı kadının ada'ya gereksiz kötü davranması,uyandığında alper'i yanında görmeyen ada'nın o korkusu..bütün bunlarla film bitip üstünden birkaç gün geçince farkedebiliyorsunuz..

eğer canınızı yakmak istiyorsanız,kaybettiklerine yanmak veya kaybetmedikleriniz kıymetini anlamak istiyorsanız,hayat filmlerdeki gibi herzaman "mutlu son" ile bitmediğini idrak etmek istiyorsanız.. bu filme gidin..bizden birşey olmaz diye düşündüğünüz türk sinemasına saygı duyun.. bizim seslerimizle,bizim renklerimizle "aşkı" yaşayın.. çağan ırmak'ın filmin sonunda "bu filmi bize armağan ettiğini" söylediği bu filmi izleyin..

"karlar üstünde donmak üzeresin,uyku tatlı geliyor şimdi,ama aslında öldüğünün farkında değilsin.."

Related Posts with Thumbnails