devlet tiyatroları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
devlet tiyatroları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Sidikli Kasabası

25 Aralık 2012
Çok daralıyorum aaa dostlar,kar-kış kapıya dayandı.Biz yaz tatili fotoğraflarına bakıp bakıp ağlaşmaya başladık.Kış günlerinde gün birtürlü geçmiyor.Hele de haftasonu gece o kadar geç yatıyoruz ki sabah geç uyanalım diye.Haftasonu İstanbul'da ne yapılırsa biz onları daha önce yaptık.Hepsini bir anda tükettik.Ne müze kaldı ne görülecek bir yer ,gidilmedik yerler hep yazlık mekanlar.Sinema ,tiyatro can simidi ..



İsmi ile  müsemma bir oyuna gittik.Oyun boyunca bunu hatırlayıp durduk.Zaten amaçta buydu.Evet adı berbat bir oyuna geldiniz ama size vereceğimiz bir mesajımız var."Oyunu oyun gibi kabul etmek gerek.Yani adı buymuş,oynayanlar şunlarmış,bunlar aslında gereksiz detaylar.Bize anlatmak istediğini anlatabiliyor mu ? Evet !

Broadway'den uyarlanan oyunun konusu şöyle ; Günümüzden uzun yıllar sonra yeryüzünde bir su sıkıntısı yaşanmaktadır.Su sıkıntısı tuvaletlere yansımış,Evlerdeki tuvaletler kapatılmış,umumi tuvaletler kurulmuştur ve ücretlidir.Elbette zengin ile fakir aynı şartlarda ihtiyaç gidermez.Sokaklarda uluorta ihtiyaç gidermek yasaktır,kurala uymayanlar Sidikli Kasabasına gönderilir ve bir daha asla geri dönemezler.Bu durum bir süre sonra büyük bir isyana sebep olur olaylar bu örgüde devam eder.



Oyun Devlet Tiyatrosundaydı.Küçükçekmece Sahnesine ilk defa gittik.Ufak ama havadar,ferah ve sahne hakimiyeti güzel bir sahne.Benim bu ferah kelimeme de takılmış birileri :) Menapoza girmiş kadınlar gibi ferah ,ferah diyorsun diye.Yahu bende ferahlık fobisi var.Yani adı litaratürde her ne ise bilemem ama benim bulunduğum yer basık olmayacak.O yüzden mekanları tabir ederken hep bu terimi kullanıyorum.

Yalnız şu geç gelen assolistler yok mu ? Tam dayaklıklar oyun başladı ışıkları kapattılar hepsi ayakta kaldı ellerinde telefon ışıkları yerlerini arıyorlar falan.Saygısız,bencil insanlar,İstanbul size kendini sevdirdikçe insanlardan nefret etmenizi sağlıyor.Bencillik bu şehrin damarlarında var.Salona aradan sonra yiyecekleriyle,kahveleriyle girmek isteyenleri ve bu yüzden görevlilerle tartışanları da yazmadan geçemeyeceğim.

-Sidikli Kasabası'ndan sonra diğer izlediklerimizin müzikal olmadığını düşündük.Gerçek bir müzikaldi.

-Başrol denilen bir kavram yoktu ,her oyuncu kendi rolünde yıldızlaştı.
-Genç ama amatör olmayan bir kadro vardı,sempatik olmaları oyunu sevdirmeleri açısından elbette bir avantaj.Bir kez olsun düşmediler,onlar düşmeyince bizimde dikkatimiz dağılmadı.

-Yine de bir yıldız seçmemiz gerekirse Polis rolünde Doruk Şengün 'ü seçebiliriz. Yakışıklı bir arkadaş,üstelik inanılmaz bir elektriği var.Devlet tiyatrosunda heba oluyor diye düşündüm aslında dizilerde oynayanların çoğu tırnağı bile olamaz bu arkadaşın.Çok başarılıydı,her sahnede gözlerim onu aradı,zat_ı muhtereme bile söyledim duramadım :)



-Sesleri muh-te-şem di.Hatta çoğu sesi daha önce duyduğumu söyleyebilirim sanırım seslendirme yapıyorlar.
Şarkıları ,söylerken duruşları etkilenmemek imkansız.

-Gay şakası ! Beni biraz baydı yani komik değildi diyemez kimse ama abartıldığı zaman tadı kaçıyor sanki.

-Çocuklara uygun bir oyun değil ama çocuğunu kapan gelmişti.Tiyatro seyircisinin %70 kadın desek abartmış olmayız galiba.

-İkibuçuk saat boyunca hiç sıkılmadım,hiç esnemedim,çok gülmedim ama hep tebessümle izledim.

Mesajlarını gözünüze sokmadan,keyifli bir şekilde veren ,gerçekçi,emek verilmiş ,pırıl pırıl insanların oynadığı güzel bir oyun.Gidin,görün,keyiflenin.Çıkışta ben hala bu şarkıyı söylüyordum.oyun bittiğinde kendimi ve salondaki herkesi dans ederken buldum :)

Kaç kaçabilirsen,Kaç kaçabilirseeennnn ,kaç kaçabilirseeeeeennnnnnn Özgürlükten !

Vahşet Tanrısı

1 Nisan 2011
Tiyatro için ölüp bitmişliğim yok.Ufakken büyüyünce ne olacaksın? sorusuna "tiyatrocu olacağım boş zamanlarımda da başbakan olacağım" diye cevap versem de,bal-kaymak ilişkimiz yoktur.Gitmeyenlere çemkiren tiyatroculara da uyuz oluyorum.Yalnız bir çocuğum olsa üşenmem ayda birkaç kez tiyatro kapısına dayanırım bundan da eminim.Zevk dediğimiz şey doğuştan gelmiyor ,yetenek değil ki bu zevk.. İnsan seçme şansı olduğu sanatlarla karşılaşınca elbet kendine uygun olanı buluyor.


Devlet tiyatroları veya şehir tiyatrosu iyi has da halihazırda oynanan hadi diyelim 30 oyundan 5 tanesi yoldan geçen adama hitap eder türde.Geri kalan oyunları anlamak için çoğukez kalburüstü bir kültüre sahip olmak gerek.Eee adam anlayamadığı,gülemediği,ağlayamadığı,düşünemediği bir oyuna neden gitsin..? "Yeni başlayanlar için tiyatro" temalı oyunlar olmalı bence..

Vahşet Tanrısı 'nı uzun zamandır izlemek istiyordum.Tiyatro oyunun övgülerinin kulağınza kadar gelmesi pek ender bir olay.Oyun oldukça yavaş başladı,milim milim ileriyordu.Çocukları kavga etmiş iki ailenin konuyu medeni bir şekilde çözmeye çalışırken gerçeklerle yüzleşmesi ,elbette keyifli bir şekilde..


Zerrin Tekindor tek kelime ile muhteşemdi,içinden binlerce kadın çıktı sanki.Oyunun başı ile sonu arasında milim milim ilerleyen değişimi..Alkol aldığı,kustuğu,eşine çemkirdiği hatta kibarlıktan çemkiremediği bütün sahneler bir harikaydı.Oyunun lokomotifi Ülkü Duru gibi dursada ,Zerrin Tekindor'u bu oyundan çıkardığımızda geriye hiçbirşey kalmayacaktır.


Oyunu Cevahir Avm'de izledik.Adamlar uzay üssü gibi sinema salonu yapıyor ama kuş gibi tiyatro salonuna makhum ediliyorsunuz.Mekik çeker şekilde tiyatro oyunu izlediğinizi düşün o halde oturuyorsunuz,biri geçmek isterse eyvah eyvah.. Ayıp yani ne diyeyim,ben biletleri hep netten alıyorum Vahşet Tanrısı için 20 gün önce aldım bileti yine de istediğim yer değildi! İlgi büyük ,tüüü tüü maşallah.. Oyun biletini satın almak için Mybilet,oyun hakkında bilgi almak için İstanbul Devlet Tiyatrosu
Related Posts with Thumbnails