kağıthane sadabat sahnesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kağıthane sadabat sahnesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

16 Aralık 2012
Ben hayatımda hiç Aziz Nesin okumadım desen ne dersiniz ? Ayıplayanlarınız olacaktır , muhtelemen ideolojik olarak yaftalayanlarınız olacaktır.Ama okumadım,kendimi okumaktan sakındım.Tartışmaktan benim kadar haz alan çok az insan tanırım.Karşıt görüşler,sivri tipler hep beni kendisine çeker.Ama bazı kişilerden kendimi garip bir şekilde sakınırım. Levent Kırca mesela Allah'ım görmeye dayanamam,dinlemeyi hiç denemedim bile.. Fazla iğneleyici olmak bana hep gerçekdışı gelmiştir.Yani iğnelemenin ayarı kaçtığında niyet iğnelemek ,olası yanlışı düzeltmek değil "herşey yanlış ben doğruyum" demek amacında gibi gelir.Bu da benim için yeterince sığ bir bakış açısıdır.Bu sebepten Aziz Nesin okumadım hiç,benim için inandırıcılığını yitirecek kadar "fazlaydı" Sadece muhalefetten ekmek yemek , benim için fazlaydı.

Nesin'in eseleri ,aptal bir toplum için fazla ilgi gördü,demek ki düşündüğü kadar aptal bir toplum değildi.Aynı pencereden bakmadığımızı düşünürsek muhtemelen tabir ettiği "aptal güruha bende giriyorum :) Bu duygularla gittim oyuna ,büyük önyargı değil mi :) Aziz Nesin zincirimi bir oyunla kırmak istedim. Kırdım mı ? Nesin'i nükteleri seven yaşlı amcalarla eşleştirdim zihnimde düşündüğüm kadar "sert" değil kafamdaki silüeti ama sıradan en azından günümüz için sıradan belki

Mert Turak ve Hasibe Eren

-Oyun yavaş başladı ve hiçbirzaman hızlanmadı :) Şimdi hızlanacak şimdi patlayacak derken oyun bitti.

-Fazla profesyonel olmanın verdiği bir duygu ile amatör oynama sevdasına tutulmuşlardı.Elbette düşündükleri kadar profesyonel değillerdi.

-Zaman zaman oyunda değiliz de provada mıyız acaba? diye düşündüğüm oldu.Seyirciye ciddiyetsiz bir yaklaşım hmm bir sallamazlık durumu vardı.

-Nesin 'in Türk halkını aptal nitelendirmesinden midir bilmem aynı replikler  anlayalım diye belki 100 kere tekrarlandı,tekrarlandı,tekrarlandı.Ara ara gözüm kapıyı aradı,kaçıp gitsem mi dediğim anlarda zat_ı muhteremi de ilgisiz bulsaydım ilk perde de kaçacaktım.

-Başrol oyuncusu Mert  Turak başarılı bir performans sergiledi.Trt'de Başrolde Aşk denilen bir dizi vardı.Orada Aytek adlı karakteri o oynuyormuş cidden çok şaşırdım.O zaman da başarılıydı.

-Hasibe Eren ona verilen rolde olmasaydı gerçekten oyunda büyük eksiklik yaşanacaktı.

-Oyunun Lüküs Hayat gibi bir efsane olacağına dair yorumlar okumuştum gitmeden önce.Akıllarını kaçırmış olmalılar.Lüküs Hayat'ın ondabiri kadar bile emek yoktu.

-Ses ciddi bir sorun oldu,oyuncular içlerine içlerine konuşuyorlardı,duymak için büyük çaba sarfettik.

-Oyuna ilham veren eserin bundan 30 yıl önce yazıldığını düşünürsek konunun işlenişinde bir güncelleme yapılması gerekiyor.Çünkü dünya değişti ,espri anlayışımız değişti,bilindik klişe şakalar güldürmekten çok daraltıyor.

-İğnelemeler aslında sevimli bir boyutta kalmış,hatta sadece iğnemelerin olduğu sahnelerde amaçlanan keyifl anlar zaman zaman yaşandı.

-Bürokrasiden nefret eden biri olarak dalganıp coşmam gereken oyunda  dalgalanmadan duruldum :)

Bitirmesem onlarca madde yazabilirim.Kötü  bir oyun değil ama çok daha iyi işlenebilirdi.Yönetmenin Kenan Işık olması beni ayrıca hayal kırıklığına uğrattı. İki saat kırkbeş dakika boyunca sadece bir kez güldüm onu da şu anda hatırlamıyorum.Sanırım Hasibe Eren'in sahnesiydi.Belki benim iyi bir günüm değildi,belki cidden önyargılıydım.Yine de mecbur kalınan sıkıcı kış günlerinde gidilmeli,tiyatrodan kimseye zarar gelmez :)Haftaya başka bir müzikal var bu sefer Devlet Tiyatrosu sahnesinde,dilerim o da beni hayalkırıklığına uğratmaz.

Şark Dişçisi

27 Kasım 2012
Son tiyatro izleme arzum İstanbul trafiğine takılmıştı.Trafiksiz 20 dk trafik ile 80 dakika süren o yol 100dk sürdü.Keşke tiyatroya gitmek için başka bir il seçseydik Bursa'da bir oyuna mesela , kesin yetişirdik ! Harbiye'de güzel bir oyun vardı ama trafik de vardı,yetişemedik, biz o günü İstiklal'de saf saf turlayan Araplarla birlikte geçirdik.Bir deneme daha yapmalıydım ,vazgeçmemeliydim.Bu sefer Harbiye değil Kağıthaneyi seçtim.Kağıthane Sadabat Sahnesinde "Şark Dişçisi" adlı oyun vardı.Methini çok duydum ama bu benim için olumlu olduğu kadar olumsuz da bir durum.Görsel sanatlarda bir üstad bir eseri beğendiği zaman mevzudan pek anlamayanlar onun yolundan gidip altını dolduruyor.Yani o beğenmiş bende beğendim,bende anlıyorum bu işten duygusu.Korktuğum gibi de olabilirdi, keyifli de olabilirdi gitmeden bilemezdik.

Sevil Akı'nın canlandırdığı "Marta"


Şark Dişçisi Taparnigos
 Öncelikle Sadabat Sahnesinden bahsetmek istiyorum.Ufak bir sahne ama sahne hakimiyetiniz iyi,mimikler,hareketler kolaylıkla görülebiliyor küçük olmasının avantajları.Ama yine küçük olmasının ses açısından dezavantajları da oldu. Müzikal bir oyun izledik ve ses gerçekten zaman zaman rahatsız edici bir boyuta ulaştı.Koltuklar dar değil ya daşöyle diyelim daha darlarını gördüm.Fakat havasız yahu herşeyi yaptık da şu havalandırma işini bir türlü halledemedik bir türlü.Trilyon yatırıp yapılan bir sürü yerde yine havasız yine havasız.Lokasyon olarak iyi mi kötü mü bilemedim,korkunç bir trafik var o bölgede bilmiyorum belki de cumartesi diye öyleydi.



Kısaca oyundan bahsedersek en kolay yol İbb Şehir Tiyatroları sayfasından aldığım özet olacak;
Tarihin belirsiz bir zamanından çıkıp gelen gezici bir tiyatro kumpanyası,19. yüzyıl Osmanlı mizah yazınının en önemli kalemlerinden olan Hagop Baronyan'ın eğlenceli komedisini; müzikli, danslı, şenlikli bir gösteriyle bugünün seyircisiyle buluşturuyor ve zamanın İstanbul Ermenileri arasında geçen; birbirini aldatan eşlerin, kavuşamayan aşıkların hikayesini konu alan oyunla, izleyenleri bir arada güldüğümüz zamanları hatırlamaya davet ediyor

Oyun hızlı başladı birden sanki dünya değiştirdik.Hepimizi etkisi altına aldı.Bu hayal dünyası durumundan aslında pek hoşlanmadım atmosfer güzeldi ama 3,5 saati böyle geçiremezdim.Ama bir süre sonra bizden oldu oyun,bize benziyordu,hep yaşadıklarımız,gözlemlediklerimiz hiciv edilmişti.Üstelik oyuncular oyuna dahil olması için çaba içindeydi.Oyunun uzun olduğunu söylememiştim değil mi ? Bu kadar uzun olması sizi korkutmasın eğer havalandırma sorunu olmasaydı,başım ağrımasaydı,eminim hiç daralmayacaktım.Açık havada izlemiş arkadaşım daha iyi olduğunu anlattı.

-Dekor sadeydi ama güzel kullanıldı,sahne içinde gezen ibb görevlileri biraz akışı bozuyordu ama ..

-Kostüm ,diyecek laf yok defalarca ödül almış,kostüm oyundan gözünüzü alamamanızın temel sebebi.

-Konuşmaları oldukça sempatikti,ermenice özünden nasıl konuşuluyor tam bilmiyorum ama bana sıcak geldi.

-Çağlar Çorumlu , güldüğüm bütün sahneler genelde onun olduğu sahnelerdi,sahnede olmadığı vakit özledim..

-Sevinç Erbulak'ın ne gibi bir artısı vardı çözemedim,ortada bir performans yoktu,dikkatimi dahi çekmedi.

-Elbette bir ekip işi oyun ,adının Sevil Akı olduğunu öğrendiğim Dişçi'nin yaşlı cadaloz eşi Marta'nın performansı da bir harikaydı.

-Yönetmen son yılların gözdesi Engin Alkan,geçen sezon Tarla Kuşuydu Juliet
-Ve orkestra çok başarılıydı,gizli kahramanlar en çok onları alkışladım.

-Işık konusunu da es geçemem , ışıklandırma da etkileyiciydi.

Sonuç olarak  bu referans ile yeni bir müzikal oyun için biletimizi aldım bile.Yalnız acele edin.Koltuklar hızla doluyor bu oyun için 28 gün önceden bilet almıştım ! Bilet için.. Şark Dişçisine gidin ,gülün,üç saatliğine bütün sıkıntılarınızdan arının.

Öptüm Seni Caanımmmm ... [ oyuna gidenler anlayacaktır :) ]


Related Posts with Thumbnails