Ne zaman ki toplumsal bir açılım yaptık,medyayı hayatımızın merkezine koyduk orta sınıf amerikan dizilerindeki aile kavramını kendi ailemize oturttuk.İşte o vakitten sonra ilişki yaşamak durumu ortaya çıktı.Türk erkeği,evlilik kıskacından çıkıp ilişki adı altında birçok cinsel deneyim yaşama şansına çabuk alıştı.Ama türk kadını için işler pek de yolunda gitmedi.İlişkisi olan kız uzun bir süre kaşar muamelesi gördü,flört namuslu kadın yapısına tersti,flört eden kadın belasını arıyordu.
Ama sonra ne oldu da bu hale geldik o kısmı kaçırdım.Şimdilerde ilkokulda başlayan flörtler evlilik yaşının da yükselmesiyle ortalama yirmi yıl sürüyor.Yirmi yılda artık performansınıza göre o kadar çok kişiyle birlikte olup,son kararınızlada evleniyorsunuz.
Şöyle ki hayatta bir çok kişiye çarpa çarpa yürüyor,en sonunda ya en çok çarpılıp yara aldığınızla yada sizin bütün çarpmalarınızı onaran kişiyle evleniyorsunuz.Buradan varmak istediğim nokta,flörte karşı olmam değil elbette.. Birini tanımak için yaşanması gereken herşeyin farkındayım,hatta hiçbir zaman yeterli olmayacağınında ancak işin dozunu kaçırmış gibiyiz galiba..
Şimdi oturun düşünün ve kendinize sorun..Bakın buraya yazın demiyorum kendinize sorun,kaç ilişki yaşadınız,kaçı gerçekten aşk barındırıyordu,kaçı sadece cinsellik içindi,kaçı altı ayı geçen bir süreyi kapsadı,kaçı ilk ayda bitti..Kaçından pişmansınız,kaçını iyi ki yaşamışım diyorsunuz..

Bu tür sohbetlerde konu gelir bir şekilde " din" noktasında tıkanır.Eğer dini kurallar uygulansaydı böyle olmazdı bu ülke denir..Denir de niyeyse şeriat ülkelerinde çok daha ahlaksız örnekler yaşanır ve nedense flört etmeye karşı onlarca güya dindar insan popolarından uydurdukları nikahlarla birkaç kadınla "namuslu namuslu" evli yaşar.. Dini elimizde bir hamur haline getirdiğimizden beri,ilişkiler üzerinde ki dini yaptırımlarda etkisiz kalıyor
Bu yazıyı niye yazdım? Şimdilerde evli-barklı onlarca insanın birçok ilişkisine şahit oldum..Kulak misafiri olduğunuzda kimileri için korkunç ahlaki çöküntü içerisinde olduklarını iddia ettileri bir sürü hikaye dinledim.Ayrıca evlilik arefesinde olmamdan sebep,kendi yaşanmışlıklarımı masaya yatırdım.Geri dönülmez hatalar yapmasam da pişman oldum,aptalmışım dedim..Yaşamasam da olurmuş,bana hiçbirşey katmamış dedim..
Hayatımıza son giren veya en çok sevdiğimiz ya da gerçekten sevdiğimiz için son olan o insana "en çok seni sevdim " demek için birçok ilişki yaşamak gereği bence büyük bir saçmalık..Ne kadar çok çeşit ilişki yaşanırsa yaşansın insan sadece "o an "geldiğinde gerçek aşkı buluyor.."Bu olmadı o" ,"o olmadı şu ", "acaba daha iyisi var mı"mantığı insanı yıpratıyor,üzgünüm ama kadını daha yıpratıyor..
Eğer ilişkilerimizi gözden geçirmezsek,sanıyorum bir zaman sonra,herkes bir şekilde birbirinin hayatına değmiş olacak,çekmecelerde salak salak sırıttığınız esk sevgili fotoğrafları özenle parçalanacak,aşklara şahit olan günlükler imha edilecek,flörtlerinize aracılık eden arkadaşlar hayatlardan uzaklaştırılacak,hediye aldığınız atmaya kıyamadığınız peluş oyuncağın anısını yeni sevgiliniz/eşiniz hiçbir zaman öğrenemeyecek,belki de değdiğiniz onlarca ten sizinle birlikte ölüme kadar gidecek..Bütün bu yüklere gerek var mı diye düşünmeden edemiyorum..? "İlişkilerimden asla pişmanlık duymadım" ifadelerine de ne yalan söyleyeyim asla inanmıyorum..!