kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kadın etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Şubat 2010 ♥ 6 Şubat 2012

6 Şubat 2012

Evlilik güzel şey ;

Her gece, yazın delirtici sıcağında bile üstünüzü örten ..

Yemek seçmeyen " ne yapsan yerim ki ben,yeter ki sen yap" diyen ..

Kavga da olsa küslük de olsa evden sizi öpmeden evden çıkmayan..

Birlikte gözlerinizden yaş gelene kadar gülebildiğiniz ..

Aynı politikacıya küfür edebildiğiniz..

Gardınız düştüğü anda "hayatımda tanıdığım en zeki kadınsın " diyebilen..

Sebepsiz ağlamalarınızda sessizce,sorgusuzca size sarılabilen..

Bütün çirkefliklerinize sakince yaklaşıp en kızgın anında bile sadece "uzatma" diyebilen..

Gezmenize tozmanıza,harcamalarınıza karışmayan, sizi mutlu eden herşeye saygı duyabilen..

Uyurken size dokunmadan uykuya dalamayan ..

Gözlerini,elini,güvenini hep üzerinizde hissettiğiniz..

Öfkesi kısa,affı büyük ve sevgisi koşulsuz olan..

Yılların birlikte nasıl geçtiğini anlayamadığınız ..

Birbirinizle dalga geçebildiğiniz ..

Sizin sadakatinizden ve kendi sadakatinden bir kere bile şüphe duymayan..

bir eşiniz varsa..


- Evlenilecek Erkek Profili -

24 Ağustos 2011
Bu yazıyı yazmaya nasıl karar verdim bu ne cürret uzman mısın kızım sen, neyin peşindesin? Ama yazacağım amme hizmeti denilen birşey var.Bu yazıya ihtiyaç var ortalama zekaya,eğitime ve duygusallığa sahip halihazırda bekar her türk kızının ihtiyacı olan bir yazı bu,yazmak zorundayım.Yeterliliklerimi sorgulamayın,baktım açık var,çok dertlenen var,çok kararsız var yazdım. Hepsi bu..
Evlenirken Erkeklerde Dikkat Edilmesi Gerekenler. ..
Cimrilik
Adam ayda 750 lira da kazanabilir 75.000 lira da cimri olmayacak.Parayı buldum koy dötüne desin demiyorum.Harcayacak arkadaşım.Menüye 5 dk fazla bakmayacak mesela,şimdi eee hem çorba içer hem de ana yemek yersek sonra salata çok pis girer.Bu aç da körüngözüne sokar gibi gider karışık ızgara yer aha da mıçtık ! hesabı yapacak kadar bakmayacak menüye..Menüye çok bakandan kaç ! Aa bu bluze 40 lira mı verdin,annem 4 liraya alıyor diyenden kaç.Hayır 4 liraya da alınır lafım yok da belli ki adamla mal-ücret eğriniz tutmuyor.Her daim sorun olur bu..
İşbezgin-İşkolik
Yahu dünyada bilmem kaç milyar insan lağım temizlemekten tutta,atomu parçalayana kadar her türlü işi yaparken eş adayınız "off bugün berbat bir gündü,bülent ,i.nesi bana çok iş verdi.Begüm hanım eskimiş peynir türü,bülente yamanıp herşeyi bana pasladı.Bir de üstüne genel müdürden kalay yedim üstüne taa annesinin mahallesinde bulunan ofise dosyayı bizzat götürdüm,bana elleşme " diyen adamdan kaç ablacım arkana bile bakma.Adam kendini ömür billah dünyanın en başarılı fakat kıymeti bilinmeyen iş adamı sayacak,milim ilerleyemeyecek.İlerlemedikçe seni yiyip bitirecek.Hergün başka bir bahane ile iş konusunda ruhunu daraltacaktır.Son noktası senin için çalışıyorum yoksa bir dk durmam noktasıdır ki.. Kadının ezilmeye başladığının kanıtıdır.
Bir de işkolikler var.Fazla gerçekçi fazla parasever azbuçuk cimrileri kapsayan grup.Bu dünyaya niye geldik ? Haftasonu ormana gidip piknik yapmak için mi,ben ofisteyim eski davalara bakacağım,çocukları sen kursa götür,anneme de bluz al hediye ettiğimi söyle doğum gününü kutla,fatihleri ara sinema partisini iptal et ben berk beyle bilançoları inceleyeceğim falan diyen türdür.Hayatın zindan olur ablacım,hee para kazanır bu tip,tabii yemeye vakit olmaz ama kazanır.Çocuklar iyi okullarda okur,sen kocam x poziyonda diye havalanrsın ama pazar kahvaltısı yalan olur ki .. İnan çok yazık olur !
Arkadaş Manyağı
Aman en nefret tipler.Ulan erkeksin işte erkeğin sosyali çapkın olur en fazla.Bir erkek kadınlarla flört tipinde bir geçmişler tarihi yaşadıysa eyvallah da..Bik bik çalan telefonlar,kanka bu gece neredeyiz planları,o kot olmamış siyahı giy abi tavsiyeleri,olum,o kız sana uymaz bence şişman,ebruyu düşün o daha verici ikazları..Olmaz cıks ! Erkek dediğin arkadaşlarıyla bu kıvama gelmişse ortada bir sorun var demektir.Bu biraz piyasa tipiydi.Bir de sportmen,arabamania modelleri vardır ki onlarda ayrı bir alem.Onları .....sever sekmesinde ele alacağız.Biz böyle 5 erkek işte 10 yıldır arkadaşız.Hep birlikte güler hiç ayrılmaz birbirimize yapışığız diyorsa adam kaç.Hee bir kankası olur,dostu olur amenna.. Ama koloni arkadaşlığı,arkadaş grubu evliliğin başlamadan bittiği noktadır.Şimdi diyorsunuz ki aaa olur mu ya biz onların da kız arkadaşları falan çook eğleniyoruz.Hıı o öyle kalmaz.Evlendikten sonra gruptan en az bir iki tane p.ç çıkar ortalığı karıştırır.Alışkanlıklar asla değişmez,grup arkadaşlığı evliliğe terstir.
Merhametli
Bu yoksa evlenmeyin.Bakın herşeyi ortaya koyarım bu madde için.Bir erkekte merhamet yoksa o insan değil hayvandır artık.Döven,iten-kakan,uluorta azarlayan,sokakta midenize yumruk atan,çok severek hazırladığınız sofrayı suratınıza fırlatan budur.Her erkek potansiyel bir bencillik ve öküzlük taşırken erkeği katlanabilir kılan ve kadınla uyum sağlayan tek nokta merhamet.Merhamet testini ağlayan çocuğa verdiği tepkiyle,yoksul birine tavrıyla,bir ölüm haberine duruşuyla,hasta olduğunuzu söylediğiniz bir günde size olan davranışıyla vs vs gibi örneklerle test edebilirsiniz.
Temizlik
Temizlik dedim diye böyle çamaşır suyuna tapan kadınlar gibi olsun demiyorum he..
Çorabını her gün değiştirsin mesela,banyodan çıkınca iç çamaşırlarını da değiştirsin yenilerini giyebilsin.Suratına sürdüğü havluya sümrükmeyecek seviyede olurken klozete idrar damlaları bırakmayacak banyoda alf banyo yapmış gibi bırakmayacak temizleyecek kadar insanlığını tamamlamış olsun.Bahsettğim bu..Yine şimdi saftirik olanlarınız.Sadece sinemada jöleli saçları bol parfümlü halleriyle gördükleri ""kociş ""adaylarına yakıştırmayarak "ayy benim ki asla böyle pislikler yapmaz" diyecektir ama yanılıyorsunuz.Ve zaten evliliklerde bu yüzden bitiyor.Adamın evini görün,hangi sosyal çevreden geliyorsunuz bilemem ama görün bir şekilde..
Çok Aşık Erkek
Adam çok aşıksa,senin için ölürüm,dağları delerim,her türlü şeyi yaparım diyorsa o adam ortalama en fazla beş yıl sonra yanında burnunu karıştırıp,çocuğu susturmadığın için seni tekmeleme,yatakta yokmuşsun gibi hayvanca yatma moduna dönecektir.Aşk erkekler için bir hayal anı,an diyorum bak..O kadar kısa bitene kadar ulan köpek gibi aşık diye evlenirsin sevgiye dönüşüp dönüşmediğini gördüğün anda evlilik olur. İşte bittin.Ayrıca yalan da söylüyor olabilir.Gerçek aşık böyle ayaklara yatmaz birkaç deneyimizin varsa bilirsiniz.Ne kadar süslü laf varsa hadise o kadar boştur.Ha kanarmıyız kanarız acı olan orası zaten.Kör aşıkla veya o ayağa yatmış adamla asla evlenmeyin süre verin bekleyin.Gözü açılsın sonra yola devam.
.....sever
Herhangi bir hadiseye ölümüne bağlı adam.Yok güvercileri vardır 100 tane ,yok net delisidir,yok ps oynar,yok at yarışına dalar..Hani hobiden bir tık öteye geçmişse zır zır alarmlar çalıyor.Ben hayatı bizzat yaşamayı değilde bir şeyle oyalanarak geçirmeyi kafaya taktım sende figuran olacaksın diyordur adam.Dengeyi kuramayan tipler bunlar,yeni külçeler geldikçe tartıya bile koymadan eski ağırlığa yaklaşırlar.Vakitten çok beyinde gittikçe tükenir ki evlilik dediğimiz hadisenin özü paylaşmak.
Sinirli
Şimdi bunu bulmak zor biliyorum.Çünkü bizim toplumumuzda bazı gerizekalı anneler çocuk 2 yaşında falanken bile "ayy benim oğluşum çok sinirli,bir kızıyor babasıyla bana bile lafını dinletiyor diye gururlanıyorlar.Oğlan büyür yaşına gelir hatun oğlunu sinirli diye över ne hikmetse bizim oğlan dün kapıya elini vurdu camı indirdi elini kesti ayy çok sinirli ama ne yapacaksın falan derler.Mallık ama sinirli olmayı havalı sananlarımız var.Salak kızlarda var sevgilisinin sinirli olmasıyla mutlu olan.Sinir şiddetin kardeşi,siz bilirsiniz elbette ama yolun sonunda milyonlarca kadının kullandığı sinir haplarını asıl sinir hastası kocanın değil de sizin kullanmanız var.Tabii iyimser tablo bu,şöylesi var mesela tornavida ile delinebilir,47 bıçak darbesiyle parçalanabilir,boğazınız testere ile kesilebilir veya tek bir kurşunla öldürülebilirsiniz.. Allah korusun..
Ten Uyumu
Temas sevmesiniz ya da aksine hooop her türlüsünü yaşarsınız.Bilemiyorum..Ama bu mevzu çok önemli.Yakışıklı olur,çirkin olur hertürlüsü olur gönül bu ama ten uyumu yoksa sürmez.Sürse de ömür boşa gider.Biz çok muhafazakar bir toplum olduğumuz için her türlü pisliği tacizi tecavüzü gerçekleştirip bu hadiseyi konuşmaktan pek çekiniriz namusumuz çoooook temiz olduğu için. Dokunmaktan dokunulmaktan ,içtiği bardaktan, aynı yerde duran diş fırçasından yaşadığınız ya da yaşayacağız tüm özel şeylerden hoşnut olmalısınız.İlla cinsellikle de bitmiyor ten uyumu dediğimiz hadise,ötesi var işte bir olmaktan rahatsız olmamak.Uyurken ayağınıza değen ayağından mutluluk duymak.. Aşık bile olsanız bu olmuyorsa bir sorun var demektir.Şekerim illa aynı yatağa mı gireceğiz dediklerinizi duyar gibiyim.Bence gerek yok hertürlü anlar insan bunu.Tek bir şüphe bile varsa kırmızı çizgiyi çek .!
Çapkın-Kıskanç
Geldik zurnanın zırt dediği yere .. Niye aynı kategorideler dediğinizi duyar gibiyim.Genelde aynı adamdırda o yüzden . Kıskanç adam pek makbuldür,ayy nasıl makbuldür hemde br kıskançlıktan falan dövüyorsa tadından yenmez.Geçen malın biri liste yapmış 3 sayfa sevgilimin bana yasakladıkları türünde,beyaz giymek yasak,ışıltılı saç boyası yasak,tek renk kıyafet yasak,çantayı çapraz takmak yasak,destekli sütyen giymek yasak,markete izinsiz gitmek yasak,düğüne davet gitmek yasak,kuzen yeğen erkek akrabalarla görüşmek yasak.. dahası varda yer yetmez :) Millet beynini yemiş arkadaş.. Bu adamla evlenip ne yapacaksın,sonu belli başı belli..
Çapkınlıkla bağlantısı ne ? Kafayı yemiş derece de etrafta bir tehlike yokken kime baktın kime güldün,kime iş attın diyen kaşar muamelesi yapan erkek her daim birini götürme derdindedir de o yüzden.Meselenin özü bu sizi çok sıkan suçlayan bir sevgiliniz varsa bilin ki adam fırıldak! Kaç öyle böyle değil ülke falan değiştir bağlanmadan..
Benden bu kadar ! ama... Şimdilik :P

-Senden Öncekiler Demo-

13 Ekim 2009
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki bundan tahminen 15 yıl öncesine kadar "ilişki" dediğimiz hadisenin varlığından habersizdik.O dönemde bir kız veya bir erkek sevdiği insanla ya hemen evlenir yada onu yıllarca süründürür namusunu lekeler en nihayetinde mahallelerde dillere sakız olan hikayelerde başrol oynarlardı. Namusunu lekeler kısmına hemen atlamayın zira kişisel düşüncem olmamakla birlikte toplum için türkçe karşılığı buydu.Kızla hemen evlenmeyen erkek delikanlı değildi,hemen evlenilmeye layık görülmeyen kızda namuslu değildi.. Sistem böyle işliyordu.

Ne zaman ki toplumsal bir açılım yaptık,medyayı hayatımızın merkezine koyduk orta sınıf amerikan dizilerindeki aile kavramını kendi ailemize oturttuk.İşte o vakitten sonra ilişki yaşamak durumu ortaya çıktı.Türk erkeği,evlilik kıskacından çıkıp ilişki adı altında birçok cinsel deneyim yaşama şansına çabuk alıştı.Ama türk kadını için işler pek de yolunda gitmedi.İlişkisi olan kız uzun bir süre kaşar muamelesi gördü,flört namuslu kadın yapısına tersti,flört eden kadın belasını arıyordu.

Ama sonra ne oldu da bu hale geldik o kısmı kaçırdım.Şimdilerde ilkokulda başlayan flörtler evlilik yaşının da yükselmesiyle ortalama yirmi yıl sürüyor.Yirmi yılda artık performansınıza göre o kadar çok kişiyle birlikte olup,son kararınızlada evleniyorsunuz.

Şöyle ki hayatta bir çok kişiye çarpa çarpa yürüyor,en sonunda ya en çok çarpılıp yara aldığınızla yada sizin bütün çarpmalarınızı onaran kişiyle evleniyorsunuz.Buradan varmak istediğim nokta,flörte karşı olmam değil elbette.. Birini tanımak için yaşanması gereken herşeyin farkındayım,hatta hiçbir zaman yeterli olmayacağınında ancak işin dozunu kaçırmış gibiyiz galiba..

Şimdi oturun düşünün ve kendinize sorun..Bakın buraya yazın demiyorum kendinize sorun,kaç ilişki yaşadınız,kaçı gerçekten aşk barındırıyordu,kaçı sadece cinsellik içindi,kaçı altı ayı geçen bir süreyi kapsadı,kaçı ilk ayda bitti..Kaçından pişmansınız,kaçını iyi ki yaşamışım diyorsunuz..


Bu tür sohbetlerde konu gelir bir şekilde " din" noktasında tıkanır.Eğer dini kurallar uygulansaydı böyle olmazdı bu ülke denir..Denir de niyeyse şeriat ülkelerinde çok daha ahlaksız örnekler yaşanır ve nedense flört etmeye karşı onlarca güya dindar insan popolarından uydurdukları nikahlarla birkaç kadınla "namuslu namuslu" evli yaşar.. Dini elimizde bir hamur haline getirdiğimizden beri,ilişkiler üzerinde ki dini yaptırımlarda etkisiz kalıyor

Bu yazıyı niye yazdım? Şimdilerde evli-barklı onlarca insanın birçok ilişkisine şahit oldum..Kulak misafiri olduğunuzda kimileri için korkunç ahlaki çöküntü içerisinde olduklarını iddia ettileri bir sürü hikaye dinledim.Ayrıca evlilik arefesinde olmamdan sebep,kendi yaşanmışlıklarımı masaya yatırdım.Geri dönülmez hatalar yapmasam da pişman oldum,aptalmışım dedim..Yaşamasam da olurmuş,bana hiçbirşey katmamış dedim..

Hayatımıza son giren veya en çok sevdiğimiz ya da gerçekten sevdiğimiz için son olan o insana "en çok seni sevdim " demek için birçok ilişki yaşamak gereği bence büyük bir saçmalık..Ne kadar çok çeşit ilişki yaşanırsa yaşansın insan sadece "o an "geldiğinde gerçek aşkı buluyor.."Bu olmadı o" ,"o olmadı şu ", "acaba daha iyisi var mı"mantığı insanı yıpratıyor,üzgünüm ama kadını daha yıpratıyor..

Eğer ilişkilerimizi gözden geçirmezsek,sanıyorum bir zaman sonra,herkes bir şekilde birbirinin hayatına değmiş olacak,çekmecelerde salak salak sırıttığınız esk sevgili fotoğrafları özenle parçalanacak,aşklara şahit olan günlükler imha edilecek,flörtlerinize aracılık eden arkadaşlar hayatlardan uzaklaştırılacak,hediye aldığınız atmaya kıyamadığınız peluş oyuncağın anısını yeni sevgiliniz/eşiniz hiçbir zaman öğrenemeyecek,belki de değdiğiniz onlarca ten sizinle birlikte ölüme kadar gidecek..Bütün bu yüklere gerek var mı diye düşünmeden edemiyorum..? "İlişkilerimden asla pişmanlık duymadım" ifadelerine de ne yalan söyleyeyim asla inanmıyorum..!

Mim Manyağı Prenses / Bölüm - 17

15 Nisan 2009
Haspam İşte tarafından mimlenmiştim,bugüne kısmetmiş yazmak.. Akrep Burcu kadının özelliklerini okurken en büyük pişmanlıklarının "kadın olarak" doğmuş olmak olduğunu okumuştum.. Düşünüyorum da haklılar mı acaba?

Erkek Olsam Yapacağım 5 Şey:

-Birinden hoşlanınca,etkilenince yada ne bileyim aşık olunca,bir ileri iki geri yapmaz,delikanlı gibi davranırdım.

-Kesinlikle eğitim,iş,para,fiziksel görüntü ve sosyal statü gibi konuların bir erkeğin hayatında çok önemli olduğunu bilir,köpek gibi bunlara ulaşmak için çalışırdım..

-Mutlaka bir müzik aleti çalmayı öğrenirdim..

-Pisuvar şeklindeki tuvaleti kullanırdım..

-Tek kaş olarak,kıl yumağı olarak rahatça gezmenin keyfini çıkarırdım..

Erkek Olsam Yapmayacağım 5 Şey:

-Yolda yürürken cinsel organımla oynamaz,araba kullanırken burnumu karıştırmaz,lokantada kürdan ile dişimi karıştırmazdım!!

-En yakın arkadaşlarımla,nasıl bir muhabbet anlayışıysa,ana-avrat sövmeli,hayvani muhabbetler yapmazdım..sonra da yine hayvani kahkahalarla buna gülmezdim.

-Kalabalık erkek grubu olarak orada burada gezmez,erkek erkeğe kolkola girmezdim,erkek erkeğe sulu sulu öpüşmezdim.

-Akıllı bir erkek olarak hayatımdaki tüm kadınlara(anne,kardeş,eş,sevgili) asla kötü davranmazdım..

-Namusluyum havalarında takılıp,günde 5 kızla flört edip haftada 3 kızla yatağa girip sonra da namus bekçiliği yapmazdım.

"Angelina Jolie de Aldatıldı,Ohaa!"

23 Mart 2009
Başlıkta geçen cümle bana ait değil,bir haber başlığı.. Başlığı atan öyle şaşırmış ki ohaa artık demiş "Angelina da aldatırılsa ben bizim adama ses etmeyeyim bari.." Bahsi geçen bayan dudak hakkında ki düşüncelerimi kısmen de olsa "Meme ve Bebe" yazısında anlatmıştım.Güzel kadınlarla bir derdim yok,yani gözlerini kısa kısa sinsi sinsi güzel kadınlara kıskançlıktan çemkiren biri değilim.. Ama güzel olmak yetmiyor ilişkilerde.. bunu da bin kere test etmişizdir sanıyorum.

Angelina,bebek bakıcısının mağduru oldu mu olmadı mı bilinmez ama bu kadının en azından ilişki açısından kazık yemesinin hepimizi mutlu ettiği aşikar.Şimdi nazire şenlendirici kıvamında olacağım ama başkasının elinden aldığın adamı ne yaparsan yap adam edemezsin zaten.. Ondan ömür billah hayır gelmez,yok aldatılanın ahı tutar falan demeyeceğim o adam zaten oynaktır,bugün olmasa yarın sana da bir yamuk yapar.. Senden öncekine yaptığı gibi..

Zaten ünlülerin ilişkilerini bizimkiler gibi değerlendirmek akıl dışı bir kıyaslama olur ama.. Bende güzelim aldatıldım,bende eğitimliyim aldatıldım,ben de konuşkanım,seksiyim aldatıldım demek için iyi bir örnek oluyor ve muhtemelen bizi rahatlatıyor.Aslında gündeme gelen bu ihanet haberleri kimilerine "yav erkekler çok adi ya,bak bu kadını bile aldatıyor,belanı mı arıyorsun mal" diye etki yaparken,bazıları ise "demek ki erkeklerin mayasında var,kaçınılmaz,bunu da affedelim " sakinliğini empoze ediyor..

İhanet aslında düşündüğümüz kadar çetrefilli,ne bileyim acılı veya programlı değil.. İhanet etmek isteyen bilinçli adamlar mevcut evet,site site,fellik fellik gezen adamlar ama birde saftirikler var. Şöyle ki; "eşim,sevgilim dışındaki kadınlarında dikkatini çekiyorum,arzulanıyorum" duygusunu tatmin etmek için aldatanlar var..Yoksa sanmıyorum ki hepsi adilikten olsun,adilikten yapanlar olayın zevkini de çıkartıyordur eminim ama hayatında birkez saftiriklikten ihanet eden adamlar hayatının hatasını yapmış oluyor.

Şunu anladım ki,ilişkilerde bazı şeyler dünyanın her yerinde aynı,yani sizin ihanete uğrayıp uğramamanız konuya nereden baktığınızla alakalı.. Yatağa kadar gitmiş bir ilişkiye ihanet diyorsanız,küçük bir flört yapan eşinizin kulağını çekmekle yetinir yolunuza devam edersiniz.. Ama eşinizin kalbinden birinin geçmesi bile canınızı yakıyorsa,muhtemelen en ufak bir hatada o adamı şutlarsınız.. Erkeleri ihanete yönelten yegane etken kadınların " Her erkek yapıyor,ne yapalım" mantığıdır.

Üye olduğum bir forumda aldatılan kadın derdini yazmıştı,bende boşan demiştim,o da senin çocuğun bile yok bir kocan bile yok,ne anlarsın sen,kocamı kaptırmam,savaşacağım demişti,acımıştım..Aynı kadın iki gün sonra kocasının "o kadını da sevdim onun da günahına girdim(cinsel ilişkiyi kastediyor),seni de seviyorum kuma olarak eve gelecek" demişti,kuma teklifi eden,kuma olacak kadınlar bütün bu insanlar eğitimli ve aklı başında kimselerdi.. İnce bir çizgi var arada,görünmez bir çizgi,30 yıl dayak yiyen buna dayanan,kocasına yüz çevirmeyen ama başka bir kadının lafı geçtiğinde adamı kapıya koyan kimseler tanıyorum.. Aynı şekilde ihanete uğrayıp bunu kocasına hediye alacağı pahalı bir çanta,yeni bir araba ya da bir yurtdışı seyahati olarak ödetip onurunu satan kadınlar da biliyorum..

Karmaşık bir yazı oldu farkındayım,ama ilişkilerde karmaşık,birlikte yürüyeceğiniz adamı iyi seçmeniz gerekiyor ama erkeklerin duygulardan çok arzularına önem verdiğini unutmadan,bunu erkeklerin yaptıklarını doğal karşılamak olarak algılamamak gerek.. Bunu bilerek yola çıkmak gerek,belki de hiçbirzaman tam olarak güvenmeyerek..

Kadınlar mı,onları mı unuttuk? Hayır,onlar aldatmaz,onlar ruhen veya bedenen terkeder ama erkekler bunu asla kabullenemedikleri veya görmezden geldikleri için ihanet uğramış olurlar..Buyrun size polemik :P



-Erkeklerin Kadınsal Hassasiyetleri-

16 Mart 2009
Evlilik teklifi alan arkadaşım büyük bir mutlulukla anlatıyor.. teklifi kabul etmiş,altı aydır birbirlerini tanıyorlar.. yaşları da ilerlemiş durumda,dışardan bakıldığında da ideal çift görüntüsündeler .. fakat arkadaşımın kafasını kurcalayan birşey var.. evlilik teklifinin ardından edilen sohbetlerinde beyefendi şöyle buyurmuş:

"Merak etme bizim evliliğimiz boyunca asla ayak tırnaklarımı keserken beni göremeyeceksin,ama sende dikkat et bende seni ne bileyim burnunu temizlerken görmek istemem.bizim evliliğimiz farklı olacak,birbirimize olan saygımızı(!) hiç yitirmeyeceğiz "

Bunun üstüne yanımızda bulunan diğer arkadaşımız kahkahayı patlatıyor,yeni doğum yapan arkadaş,eşinin doğum öncesi ve sonrası desteğini anlatıyor,"öyle ağırlaşmıştım ki tuvaletimi bile eşim yaptırdı ve temizlerdi,senin ki seni boşar herhalde böyle bir durumda" diyor..

İki ayrı yaklaşımdan hamile eşine tuvaletini yaptıran adama daha yakın hissettim kendimi.. Öteki adamın ise yeni bir iş sözleşmesine madde ekler tavrını düşündükçe onunla evlenmek üzere olan arkadaşıma acıdım..


Erkekler kadınlaşıyor dediğimizde herkes kırıtan ,ne bileyim pedikür yaptıran,kendine bakan adamlara çemkiriyordu..oysa kendine bakan erkekleri destekliyoruz :) bahsettiğim şey böyle birşey değil.. bu kadar ince düşünen erkek olur mu yahu? erkekse biraz pis olacak adam,sen temiz ol diye beynini yiyeceksin,iyi yemek yapamayacak,yapsa bile mutfağı dağıtacak,çamaşırlarını ortaya atacak sen saldıracaksın düzenli ol diye.. yere birşey dökülmesini falan sorun yapmayacak umursamaz olacak,dağınık,pis ve düşüncesiz :P


"sizin de ne istediğiniz belli değil" diyen erkekleri duyar gibiyim..Hemcinslerimi bilemiyorum ama ben hiçbir zaman kadınsı hassasiyetleri olan bir erkek hayal etmedim.Mutfaktan çıkmasın,azıcık ütüsüz kıyafet giydiğimde beni eleştirsin,alsın ütülesin,temizlik konusunda benimle yarışsın,yemeklerimi bir uzman edasında eleştirsin bunlar bana göre değil..


Ne verirsem yiyecek,gömleğini ütülü gördü mü şükür edecek,elinden birşey gelmeyecek ki benim yaptıklarıma "muhteşem" olmuş diyecek.. Kıyafetim nasıl dediğimde gözünün ucuyla bakacak,oran -buran görünüyor diye adet yerini bulsun diye eleştirecek,güzel olmuşsun diyecek,"ayy ben olsam kırmızıyla siyah giyerdim ne bileyim bu uymamış pek,hem bu sene gri moda" falan türünde muhabbetlere girmeyecek..Ancak ben nazlanınca veya zor günlerde elinden gelen herşeyi yapacak,en azından "şunu yap bunu yap" diye yardım istediğimde çaba gösterecek bir adam..

Sevdiği adamla geğirme yarışması yapan dostlarım da oldu,salya-sümük kendimi yerlere attığımda,erkeklerin her durumu tolere edebilmesi,bizim gibi her adımızı kontrol eden bayanları farketmeselerde rahatlatır..İşte bu doğallığı kaybeden erkekleri,benliklerini kaybetmiş olarak görüyorum.Üstelik evlilik "herşeyi" paylaşmak değil midir?


Yaratılışın getirdiği özellikleri yadsımak kendimizi kandırmak olur sanırım.. Ama ilişki de saygıyı burun temizle aktivitesi ile bağdaştırmak ise hayatı paylaşmak değil de sanki bir ev arkadaşlığı kıvamında bir evlilik yaşantısını öngörüyor.. Evlilik nedir,ne kadar yakınlaşılmalıdır,böylesine hassas bir erkek sizin de canınızı sıkar mı,yoksa böyle adamı bulmak çok mu zordur,hemen kapılmalı mıdır?

...Kadın Vokaller..

25 Şubat 2009
90lar bize türk popunu hediye ederken,piyasa böylesine karmaşık değildi.. elimizde olan şarkıcılarla idare ediyor,seçme şansımızın olmadığı şarkıları ezbere biliyorduk.. Şimdilerde yeri kalbinizde değişmeyen bir kaç şarkıcı o dönemden kalmadır.. en azından benim için öyle..

her ne kadar bu görevi üstlenmiş parayı kıran onca insan olsada müzik kulağı mı diyelim önsezi mi diyelim,yeni çıkan herhangi bir şarkıya biçtiğim ömür doğru çıkıyor.. ya da başarılı olacağını umut ettiğim şahsiyetin sırtı yere gelmiyor.. bu sebeple müzik tarzı ne olursa olsun,zevkler tartışır olsa da kaliteli(!) yapılan müziği bir şekilde ayırt edebildiğim konusunda garanti verebilirim..Dönemsel baskın müzikleri bir kenara atarsak hayatımda yer eden türk kadın vokaller hiç değişmedi..


Sezen Aksu, her devrin kadını oldu benim için,14 yaşımda mavi gözlü o çocuk için kalbim attığımda da Sezen Aksu dinliyorumdum,25 yaşında aslında renkli gözlü erkeklerden hiç hoşlanmadığımı kahverengi bir çift göz için ağladığımda,anladığımda da.. nasıl yazıyor nasıl söylüyor,deli olmalı diye düşünüyor akıl erdiremiyordum.. ben bu kadar acı çekiyorsam o nasıl çekmiştir kimbilir diyerek ona acıyordum..Sezen Aksu birgün göçüp gittiğinde hiçbirşey eskisi gibi olmayacak biliyorum,fakat ne olursa olsun birgün çocuklarımız da avaz avaz onun şarkılarını söyleyecek bu da aşikar..
Şebnem Ferah,içimdeki isyanı ortaya çıkarıyor,çoğu kez hata yapmaktan beni alıkoyuyor.. sinirimi gerginliğimi alıyor,içimdekileri kusmamı sağlıyor bazen de masumiyetimi bana geri getiriyordu..ondan da hiç vazgeçmedim..çoğukez duygularıma tercüman oluyordu "Kalbim Ellerim kadar Küçük Değil" hem aşık olup hem güçlü olabilmeyi daha güzel kimse anlatamazdı.. " Sil Baştan " diyebilmek bir güçtü,bu gücü hissetirebilmek ise ayrı bir güç..



Candan Erçetin,kocaman ağzıyla söylüyordu şarkıları,niyeyse ağzına bakmaktan alamıyordum kendimi o söylerken.. biraz umursamaz hafif alaycı ama acılı ve klastı.. benden uzaktı,ama bir ucum ona kayıyordu.. "Hangi Aşk Adil ki " derken gerçeği yüzüme yüzüme vuruyordu.. dinliyordum,uzun bir ara vermiştim ki asker bekleyişimde bu kez kulaklarımdaydı binlerce kez "Gel Yeter".. eski dostum beni bırakmamıştı..


Yıldız Tilbe,hayatımıza girdiğinde çocuktum.. "Delikanlım" diyeceğim bir adamı bile hayal etmek güçtü,şarkısında neden bu kadar acılı olduğunu bile anlayamıyordum.. sonra gecelerime eşlik etti,çok zor gecelerime,bazı sözleri niye böyle akıldışı davrandığını açıklıyordu sanki.. normal bir kadın bunları yazamazdı.. yıldız tilbe benim paçozluğum,derme çatma,aptalca aşklarım, bazen çirkefleşen iğrençleşen halimdir,kötü itici fakat herşeye rağmen asildir.. kimilerine göre avam,basit fakat bana göre hiçbir zaman farketmemize izin vermeyeceği bir derinliği vardır ve henüz yazmadığı binlerce muhteşem sözü ..yoksa El Adamı'nı nasıl yazabilirdi ki? yüz tane berbat şarkısına rağmen on tane onu bana göre asil kılan şarkı yapmıştır.. inleyerek,acının dibine vurarak sonra dibe vurup çıkarak söyler.. başka kimselere verdiği tüm şarkıları tahmin ederim ilk dinlemede,yıldız tilbe akli dengesi yerinde olmayan bir kadın,eğer olsaydı bu şarkıları yazamayacaktı belki de..


ve Deniz Seki.. Kendimce en büyük keşfimdir.. öyle komedi bir parçayla(ahmet) çıkış yapmıştı ki buna rağmen ışığı parlıyordu.. aşka bu kadar düşkün olmasaydı,kendini bugün geldiği noktaya can sıkıcı noktaya getirirmiydi bilinmez.. belki de aşka bu kadar düşkün olmasaydı hiçbir zaman o şarkıları yazmayacaktı.. hiçbir zaman deniz seki olmayacaktı.. bir insanın yaptığı iş ile yaşadığı hayatı ayrı tutamadık.. bu kez farklı benim için,yarın içtiği veya içirdiği o madde ile anılsa dahi benim için o gece bağıra bağıra,canlı canlı söylediği büyük coşku ile alkışladığım "Acele,Sana Sığınıyorum,Doymadım veya Sahici " ile hatırlayacağım.. ahlaksızlığı dillerden dile düştüğünde de umursamadım,çok aşık kadınların aptal olduğu gerçeğini unutuyordu insanlar.. şimdilerde yine umursamıyorum,sadece insanın kendi cevherini yok edişini vah vah ifadelerimle izliyorum..

Sır Ve Aurora 'nın İncileri - Nermin Bezmen

24 Şubat 2009
Kadın yazarlar artık ne yazmasın diye bir soru gelecekse? cevabım: cinsellik olacaktır.. hep aynı seks ile kavrulmuş sınırsız aşk ateşi.. aşkın bir kadına cinselliğin tüm sınırlarını yıkması gerektiğini telkin eden satırlar.. aşık bir kadın muhteşem sevişmelidir,sınırlarını yok etmelidir.. aşkın hakkını vermelidir tavırları.. öyle kalıplara sokulduk ki kırmak için ucunu görmediğimiz yollara bile girmek gerekiyor.. ya da öyle olması gerektiği iddia ediliyor..

Sır..
Kitap 96. yaşını kutlayan Hüma'nın aynı gün ölümüyle ailesine bıraktığı hatıratın içindeki sırları anlatıyor.. hikaye geriden başlıyor.. genç kızlığı,aşkı ve cinselliği ilk hissedişi,ilk kocası,aynı dönemde ülkenin yaşadığı zorluklar ve bir inci kolyenin peşinden getirdiği hikayeler..

Sır'ı bitirdiğimde aklımda kalan tek şey,aşıksan sınırsızca sevişeceksin! diktesiydi.. aşık bir kadın olan Hüma öyle aşıktı ki,18 yaşında evlendiği kocasının eşcinsel ilişkisine göz yumdu,hatta kocasının erkek sevgilisi Hüma'ya da aşık olunca,üçlü bir hayatı kabul etti.. aşkını büyütüp üçlü bir aşka(ona göre aşk ) taşıdı ve bununla gurur duydu.. aşk için yapılan her günahın sevap olduğuna inandı.. Kiminle sevişirsen seviş kalbin kiminleyse onunlasın,düşüncesini kabul etti.. ve bende bıraktığı izlenime göre fırsat bulduğu her an kitapta ki ifadeye göre aşk yaptı(!)

öyle daraldım ki okurken.. yeter artık sevişmesinler dedim,sırf kuytu kalmış,kaçışıyoruz ,konuşamıyoruz diye bu kadar vurgu yapılması bana gereksiz geldi.. aşk ile cinsel arzuların bu kadar eş tutulması da.. cinsellik mi aşkı doğurur aşk mı cinselliği sorusunu sorgulattı ? kitap sosyal hayatımıza pek uygun değil ama kafası bu açıdan karışık olanlara yol gösterebilir..

ama sanmıyorum ki evli bir kadın,"başkasıyla birlikte oldum ama sana aşığım kocacım.. sırf bedenim ve ruhumu sınadım" dese alnının ortasından vurulur.. bu nedenle hayal dünyasında çıkmak da fayda var..

Aurora'nın İncileri..
Sır yarıda kalmıştı,hikaye nihayete ermiyordu.. 96 yaşında olan Hüma,torunu olan Hüma'ya hikayeyi tamamlaması ve kendisini tanıması üzerine yaşadığı yerlere doğru bir yolculuk planlıyor.. elbette ölmeden önce yapmış bu çalışmaları.. Hüma'da hikayeyi tamamlamak üzere yola çıkıyor,elbette de onunda peşini aşk bırakmıyor..

Aurora'nın İncileri'nin hikayesi yine buram buram yatak hikayeleri ile birleşiyor,ve hikaye nihayete eriyor..

genel olarak kitapların dili ağır olmasa da detaylar sıkıcı olabiliyor.. ittirme bir yoğunluk katılmaya çalışılmış.. üstelik araya giren bazı yeni nesil sözcükler de oldukça can sıkıcı : transformasyon gibi mesela.. neden ahengi bozmak üzere böyle kelimelere yer vermiş anlamış değilim..

sonuç olarak gerçekten güzel bir kitap okuduğumda tüm ayrıntıları kenara atabiliyorum fakat bu sefer böyle olmadı,buna rağmen şunu söyleyebilirim ki iki günde bitirdim bu iki kitabı.. cinsellik üzerine kavram karmaşası yaşanlar,bence belirli bir olgunluğa erişmiş kadınlar veya hiçbirzaman tam olarak yaşayamadıklarını düşündükleri cinselliklerine özlemlerini dindirmek isteyenler büyük keyif alacaktır.. ama vaktiniz varsa tavsiye edebilirim..

Bin Muhteşem Güneş-Khaled Hosseini

23 Şubat 2009
Bazen oldukça şımarık bir kız gibi davranır,kimilerinin nimet saydığı şeyleri elimin tersiyle iterim.. ve bunu bile bile yaparım,bazen cehaletim beni esir alır ve bu şımarıkları yaparken hep daha fazlasını isterim.. daha fazla özgürlük daha fazla sevgi daha fazla aşk daha fazla para daha fazla lüks daha fazla.. hep daha fazlası.. bir ailenin tek bir evladı tek kızı olarak yaşıyor olmam bende sürekli olmasa da,olduğu zamanlarda ağızları açıkta bırakacak bir şımarıklık bıraktı.. baki değildi ama o esnada bu şımarıklara kimse dur diyemedi..yaşıtlarımın kaygılarını çoğu zaman geriye attım.

beni sırf kız çocuğu olduğum için yücelten bir babaya sahip olduğum için sırf kız çocuğu olduğu için ezilen yaşıtlarımı hiç anlamadım.. seni nasıl vereceğim,nasıl evlendireceğim diye gözleri dolan bir babaya sahip olduğum için,sırf bir boğaz eksilsin diye evden ite-kaka evlendirilen o yaşıtlarımı da anlamadım.. "okumazsan iki elim yakamda olur,okumaktan sonuna kadar okumaktan başka bir yolun yok diyen" bir babanın çocuğu olduğum için,okuldan o..pu olacaklar diye alınan o yaşıtlarımı da hiç anlayamadım..



ya başka bir coğrafyada dünyaya gelseydim? ya Afganistan'da doğsaydım? neler olacaktı..? 25 yaşında sırtımda burka elimde 3 çocukla hergün yiyeceğim dayakları hesap edecek,muhtemelen asi olduğum için kumamla anlaşamayacak,belki de biraz özgürlüğe düşkün ruhum yüzünden şeriatin getirdiği cezalara çarptırılacaktım..


kitabı 5,5 saatte okudum.. bitirmeliydim.. çünkü ben okumayı geciktirdikçe o kadınlar daha çok acı çekiyordu sanki.. meryem,leyla ve azize.. ve niceleri.. Afganistan işgalini,siyasi gelgitleri,batının ikiyüzlülüğünü,şeriat gölgesinde kadın erkek ilişkilerini,11 yaşında kadın olan,kuma olan,anne olan,ölü olan binlerce kadını.. dini değerlerin nasıl erkekler elinde oyuncak olduğunu,İslam'ı ahlaksızlıklarına siper edenlerin pisliğini,kadın olmanın zorluğunu.. hepsini bulabilirsiniz bu kitapta.. gözlerim yaşlı okudum,zira masal değildi.. şu an da bile bunları yaşayan kadınlar vardı.. herşey gerçekti ve benim elimden gelen sadece bu romanı okumaktı..

“Pusulanın hep kuzeyi gösteren ibresi gibi, bir erkeğin suçlayan parmağı da daima, bir kadını gösterir. Her zaman. Bunu hiç unutma Meryem…..”

Her kadının okuması gereken bir kitap Bin Muhteşem Güneş,kitap bittiğinde yaşadığınız ülkeye,şartlarınıza şükür edeceksiniz,hayal gibi geliyor öyle değil mi?

"Bu Erkekler Aptal Şekerim"

29 Ocak 2009
itiraf edelim ki kadınlar arasında şöyle bir sohbet geçer "bu erkekler aptal şekerim" bu sohbeti yapmak için kadınların yaşının 45-50 civarı olması gerekmez,her bayan bir dönem veya her dönem bu muhabbete girmiştir..

erkeklerin aptal olduğunu,kullanılmaya meyilli olduğunu,aşikar gerçekleri görmediklerini veya göremediklerini,onları türlü cilve ile yola getirebileceklerinden bahsederler. yineliyorum;feleğin çemberinden geçmiş kadın değildir bunu söyleyen..

kadınlar "şeytan" olduklarını gururla söyler,bundan gurur duyarlar.. hakimiyetin erkekte göründüğü toplumda kendiilerine pay çıkartabilmek için bu yola başvurduklarını düşünürsek,gerçekten kadınlardan kokmakta fayda olduğunu düşünüyorum..

"yemeğin içinde soğan var diye geçen hafta dövdü beni,bu hafta yemeğin yarısı soğan ama robottan geçirdim anlamadı gerizekalı" der mesela kadın.. cidden yemeğin içinde soğan var diye karısını döven adam (ki damak zevkininin soğanı kaldırmadığını baz alalım) yemeğinin içindeki robottan geçirilmiş soğan tadını alamaz,farkedemez,oturur yemeği mal gibi yer..

"dün gece arkadaşlarla x yere gittik kızlarla,aradı bu beni nerdesin diye wc'ye girdim,uyuyorum ne var falan dedim azarladım,inandı salak,uyuyorum sandı,devam ettim geceye" der kadın.. gerçekten sevdiği kızı uçan kuştan sakınan bu arkadaş,hani kız arkadaşına güvenmeyen bir tatlı gülüşe tav olacak diye dışarı çıkartmayan bu adam kızın "uyuyorum,beni rahatsız etme" ifadesine inanır,doğru söylediğine kanaat getirir..


kadınlar en şikayetçi oldukları bir diğer noktada,erkeklerin "anasının gözü kadınlara" olan düşkünlüğüdür.. bir kadın mahallede,okulda,toplumda ünlüdür.. yürüyüşü,konuşması adamı söğüşlemesi herşeyinden bellidir ne mal olduğu ama bir evin tek oğlu,aklı başında,yakışıklı arkadaş gider 4-5 adamın aynı anda karısı olabilen bu kadına bağlanır.. evleneceğim diye ortalığı birbirine katar,ayrılırsa yataklara düşer falan filan.. namus timsali bu arkadaşımız kadının ne mal olduğunu bir türlü göremez.. onu kutsal bir noktaya yerleştirir,muhtemelen ilişki kadının ondan sıkılmasıyla son bulur..

veya belki çok uç bir örnek olacak ama eve aldırmak isteği en gereksiz ev eşyası ayrıntısı için hadi diyelim dvd player yerleştirme ünitesi olsun adı,bunun için kocasıyla yatar.. evet şaşırmayın yatar.. sonrasında da bunu "ya benim adam çok salak,dvd ünitesini alalım dedirtene kadar,istediğini vermedim,sonra üniteyi almayı kabul etti,oldu bitti,biz kadınlar var ya çok şeytanız "diye uluorta anlatır.. adam kadına göre salaktır,zira karısıyla yaşayacağı cinsel ilişki isteği yüzünden dvd ünitesi almak zorunda kalmış,kandırılmıştır..

bu durumlar erkeklerin saflığından veya kadınların sahtekarlığından kaynaklanabileceği gibi.. belki de hayatın olası düzenidir,bilemiyorum.. kişisel kanaatim erkeğin aptallıktan ziyade,düz mantık yapısına sahip olması,kadınlarınsa ezilmişlik haliyle bunu kullanmaya çalışması..

-13 Ocak-

13 Ocak 2009
"birlikteliğinizin burcu oğlak! oğlak burcu birliktelikler genel olarak ciddiyet ve istikrar barındırır..büyük sorunlar yaşanmaz,uzun ömürlü ve kontrollü olur.."

ciddi ve sıkıcı bir çift yani,peahhh! hani uzaktan bakıldığında aman ne güzel bir ilişki,ne ciciler denilen o sıkıcı çiftler.. onlardan mıyız yani ? niye biraz daha erken davranmadın ki sanki, ne bileyim niye beş ay bekledin,höh! beş ayda karar veremez mi insan,bu kızı seviyorum,hoşlanıyorum ne zıkkımsa artık.. ocak ayına denk gelince senin ilan_ı aşkın, ilişki burcumuzda oğlak oldu,görüyorsun halimizi..


yıldönümü yazısını oyun bitti(sertap erener) şarkısıyla yazıyor olmamda bir gariplik var mı acaba? sahi kaç kere "bitti "dedim ben sana..? ben kaç kez dedim de,sen kaç kez ciddiye aldın? ve niye bitmedi hiç?
şu koku hastalığımdan kurtulmam gerek benim,ilişkimizi bu mu devam ettiriyor çözemedim daha.. hani o tişörtünü (ç)almıştım ya senden habersiz,sırf koku manyaklığım yüzünden.. idare etti bir süre yokluğunda,kokuna mı aşığım sana mı tam değerlendiremiyorum vallahi..

yahu sevdiği kıza ilan_ı aşk edecek kaç tane adam buluşmaya geç kalır,soruyorum sana.. bu birlikteliğimizin kaderini değiştirdi,ben böyle bir adamla birlikte olmayı kabul ederek.. olası tüm gecikmelere boyun eğdim.. aman ne gergin gündü öyle,biliyor musun ben gelmekten vazgeçmiştim.. "bu adamdan bir cacık olmaz" demiştim zeynep ve ablasına.. eğer ablası: "istanbul trafiği olur böyle şeyler,bir şans ver,yoksa vurursun tekmeyi poposuna"demeseydi.. şu an nerede,kimlerle,nasıl hayatlar sürüyor olurduk bilmiyorum..

nasıl ocak ayıymış yahu,hatırlıyorum üstümde öylesine bir mont vardı,ılıktı hava.. ellerim üşümüştü bir tek,o gün ilk kez tutmuştun elimi.. hep romantik anlar hesaplarken.. el sıkıştıktan sonra bırakmadın hiç.. ne bileyim filmlerdeki gibi hayal ediyor insan,yemek yerken falan.. yok bizim herşeyimiz garip.. yemeği de hatılıyorum şimdi,yemiyordun çünkü sen.. dalmış gibi bakıyordun bana,ben götürüyordum üçer beşer.. iyi ki "kıza duygusal konuşma yapacağım,dana gibi yiyor bu " diyerek vazgeçmedin :)


öyle bir bakıyordun ki,dünyanın en güzel kızı olmalıydım o bakışlara göre.. o büyülenmiş bakışlarını aradan geçen zaman rağmen hala görmesem sende,belki çoktan bitmişti herşey bütün o krizlerde.. size gülerek bakan ve parlayan bir çift gözün dünyanın bütün nimetlerinden daha kıymetli olduğunu o gün anladım,o parlaklığı bir daha hiçkimsede aramadım.. gerçek aşkın neden ihanetini kaldıramayacağını da o an anladım..

bütün kartlar açık olmalıydı.. klasik kız arkadaş geyiklerindeki kız değildim.. sonradan şikayet edeceğin hiçbirşey olmamalıydı.. hala şikayet ettiğine göre tam anlatamamışım sana kendimi.. canım çok sıkkın,çok.. biliyorsun nedenlerini belki de bilmiyorsun,görmen için terketmem gerekiyor seni.. yıldönümü yazısında nasıl bahsediyorum bunlardan değil mi? hep uçlardaydım biliyorsun,çok da umrumda değil aslında yıldönümü.. sırf sen daha çok önemse diye büyütüyorum bu kadar,sırf canını yakmak,seni mahcup etmek için..

Aşka,çok fazla anlam yükledim ben sevgilim.. hiç barındırmadığı incelikler bekledim aşktan,hiçbir zaman anlamayacağın kadar saçma bir şekilde çok sevdim seni.. ve çok incindim..keşke rol yapsaydım dediğim gerçekliklerimi paylaştım.. korkmadım,kaçmadım,hiç sahtekarlık yapmadım,küfür edip kapıyı suratına çarptığım zamanda gerçektim,boynumu büküp köşede ağladığım zamanda..

kendimi otuzbeşinci evlilik yıldönümünü kutlayan bir kadın gibi hissetmemi sağlasanda,bütün boşluklarımı,açıklarımı bilip yine de beni sevgisizlikle vursan da,herkese kucak açan vicdanını benim için yok saysanda bugüne kadar bana yaşattığın tüm güzellikler için teşekkür ederim sevgilim..

Nice Yıllara..


Erkek Kazanmak İster!

29 Aralık 2008

yaklaşık birbuçuk iki yıldır biliyordum bu siteyi ..oyun oynayarak geçirdiğim vakitlere acıyıp vicdanen rahatsız olduğum dönemde bulmuştum.. güya hem oyun oynuyor hem boşa vakit harcamıyordum.. aradan çok uzun zaman geçti son dönemde chaoticgönderiler blogunda gördüm.. yine bir heyecan girdim eski kullanıcı adımı silmişler yenisi aldım..


oyundan biraz bahsetmek istiyorum..adı wordabula..bildiğiniz scrabble,elbette online olarak oynanıyor,zamanı ve rakip sayısını ayarlayabliyorsunuz.. çeşitli harfler yüksek puan taşıyor,bu harflerin içinde bulunduğu uzun kelimeler elbette daha çok puan getiriyor vs..


tek başına tadı çıkmıyor,kaniye teklif ettim biraz oynadık ama onun pek vakti yok.. şimdilerde boş olan zat_ı muhterem'e söyledim.. o da üye oldu ve bizim klasik rekabetçi ruhumuz ortaya çıktı..


bir erkekle oyun oynamak kendini ateşe atmaktır.. bunu bile bile başladım.. zat_ı muhterem bir savaşçı edasıyla oynuyor.. havada karada beni yenebileceğine dair imalar,zekasına dair vurgular yapıyor,psikolojik olarak benim çözülmemi istiyor.. oyun işini onun kadar ciddiye almasam da sırf böylesine meydan okuyuşları yüzünden saldırdım..


ne zaman yenilsem :


"bir de sürekli kitap okursun,okumadığın şey yok,çeneye gelince vır vır,kaçtır yeniliyorsun,güzelim(ki nefret ederim bu laftan bilerek söylüyor) sen baştan kaybettin benimle oynarak " diyor..


ne zaman yensem :


"ne ballısın ya,elimde tek bir sesli harf bile yok,senin bal bende olsaydı dünya turnuvasına katılırdım,senin kadar kitap okusam 30saniyede değil 10 saniyede bulurum,laptopla oynamak çok zor takılıyor bıdı bıdı.." diyor


daha önce kendisiyle tavla,tabu,okey ve benzeri oyunları oynamış biri olarak söyleyebilirim ki erkeklerin bu konularda başarısızlığa tahammülü yok.. babam da aynıdır mesela annemle tavla oynarlar,binbir dolap çevirir taş çalar vs bir şekilde yenmek için cebelleşir.. yenilirse yenenen kadar oyunu devam ettirmek için uğraşır..


bilinç altında kadının daha aptal olduğuna dair düşünce ile doğmuş veya bu düşünce empoze edilmiş erkek cinsi kadınlarla oynadığı her oyunu kazanmak ister..


ister masada,ister .....

beni seviyor musuuuuuuunnnn?

13 Eylül 2008

poff..dönemsel "beni seviyor musun" krizim geldi.. zaten ben sinyallerini hissetmiştim de,ses etmemiştim.. işlerde yolundaydı,o yüzden su yüzüne çıkmamıştı..bana şu an da zamanını tam belirleyemediğim çoğukez görüşme sıklığı ve görüşme kalitesiyle ters orantılı olarak"beni seviyor musun" sorusunu sorma akabinde bön bön bakma durumu gelir..sevdiği tam cümle kalıbıyla sıkça dile getiren bir erkek arkadaşım yok buna karşılık hislerinden eminim..bu soru kimilerine göre güvensizlik kimilerine göre acizlik kimilerine göre sevgisizlik olarak adledilsede benim için sadece:"bugün çok ihtiyacım var sana" ifadesidir.. bu soruyu sorarım akabinde "evet" cevabını alsam da asla tatmin olmam,zaten hiç de almam da evet cevabını..diyaloglar şöyle gelişir..


ü.prenses: beni seviyor musun?
zat_ı muhterem:niye ?

ü.prenses: beni seviyor musun?
zat_ı muhterem: ya onu bırakta,evin altındaki şu bizim dvd'ci kapanmış ya!!

ü.prenses : beni seviyor musun?
zat_ı muhterem:futbol maganer'de takımım Osasuna'ya yenildi prenses!

ü.prenses: beni seviyor musun?
zat_ı muhterem: yahu benim boğazım ağrıyor,bir pastil mi alsam ki,sence?

neyse ki az evvel bunlardan biri yaşanmadı,daha vahim bişey yaşandı:
ü.prenses: beni seviyor musun?
zat_ı muhterem: hıı?? gürültüden net duyamıyorum prenses..
ü.prenses: beni seviyor musun,diyorum? (gözler bir noktaya odaklanmış,telefondan gelecek tepkiye hazır bir bekleyiş...)
zat_ı muhterem:dıt dıt dıt dıt dıt dıttttttttttttttttttt(ve bütüngün ha bitti bitecek diye telaş yaptığı telefonun şarjı bitti)

cevaplara bakıldığında benim gerçekten sabırlı biri olduğum düşünülebilir..hayır öyle değilim,sadece itikat inancım var.. yani Allah'ın takdiri üzerine.." senin gibi kontrol delisi birisiyle ancak böylesi bir rahatlığa sahip birisi uğraşabilir".. "hadi biraz da sen çek çileni" amacıyla bu durumu yaşadığımı düşünüyorum,zira bana bu cevapları veren şahsiyete kuvvetli bağlarla bağlıyım..


bazı bayanlarda dahil olmak üzere yeni nesil ilişkileri değerlendirenler erkekler bu soruda bir mantık hatası olduğunu iddia ediyor..onlara göre böyle bir soru oldukça saçma,zaten yanınızda,sizinle vakit geçiren birine bu soruyu sormak ahmakça..oysa iniş-çıkış yaşanan duygular var,ego var,bazen soru işaretleri var.. ara ara kendimizi tartarız ve karşımızdakini de tartarız bu oldukça doğal değil mi?


bir de gazetenin magazin eklerinin,kadın sitelerinin favori tavsiyesidir "asla beni seviyor musun diye sormayın" bu soru erkeğin kafasını karıştırıp,aşka olan inancını yitirip sizden uzaklaşmasını sağlamak suretiyle,bir daha sizi sevdiğini söylememesine neden olacaktır,bıdı bıdı.. erkeklerin suyuna gitme listelerinden nefret ediyorum..erkeğinizi elinizde tutmak için 10 kural,erkeğinizi hayatınızın erkeği yapmak için 7 kural,erkeğinizi kendinizden iğrendirmeniz için 14 kural!
bu ne ya!


söyleyin kardeşim sevdiğinizi,bir yeriniz eksilmez en azından kız mahsunken,ihtiyacı varken ne bileyim ya ,baktınız kuzu gibi duruyor, seviyorsanız işte tam o anda söyleyin..

erkekler niyeyse zaten gerçekten sevdiklerini hissetirdikleri anda söylüyorlar,eee zaten hissediyorum..sen sakla,yarın öküs gibi konuşurken söylersin diyin :P


Ben Seni Arayamam..

26 Ağustos 2008
aradı,aramadı mevzusu hep kafamı kurcalamıştır.. aramak-aranmak,aranılan veya arayan olmak ne kadar da mühim kavram ve sıfatlardır..şimdi erkek arkadaşınızla tartışırsınız ya da bu kadar daraltmayalım biriyle tartışırsınız.. akabinde bekleme süreci başlar,sağa sola "bak gör nasıl arayacak beni,3 gün veriyorum 3 günde aramazsa ne olayım" gibi garip iddialaşmalara girersiniz.. ya da aksine "hayır hayırr asla bir daha aramaz bak 57 dakika oldu,benim sevgilim şimdiye kadar beni 4 kere aramıştı, hiç böyle yapmazdı,kesin bitti bu sefer "dersiniz.. efsaneler anlatılır mesela "bizim funda var ya ayrıldı sevgilisinden çocuk tammm tamınaaa 62 gün sonra aramış ve evlilik teklifi yapmış" gibi

herşey aramak üzerinden.. ilişkiniz nasıl gidiyor diye sorduğunuzda bir kıza" sorma ya hergün işte maaş bağlamışım gibi arayıp 2 dk konuşup kapatıyor,bilmiyorum sona yaklaşıyoruz galiba,geçen de sadece msj atmış,iyi geceler demiş,artık sevmiyor beni gibi cümlelerle cevap verebilir size..

peki önceleri insanlar birbirlerini nasıl sınıyorlarmış ,bunu merak ediyorum..cep telefonundan önce ya da ne bileyim iletişim sektörü böyle teknolojinin gözüne vurmamışken.. neye göre kapris yapıyorlardı insanlar?

bu kızlara has bişey zaten,erkekler bu konunun farkında dahi değiller,zira farkında olsalar ,ilişkilerin can damarı olduğunu bilseler,aramama inadında olmazlar.. bende potansiyel santral olma heveslisiyim,susmasın telefonum arasın,mesaj gelsin,bişey olsun içinden ufo çıksın sürekli bir aktivite olsun..hissedeyim ki bak şekerim bütün gün aklım sendeydi,senden bin kıymetsiz onca saçmasapan şeyi kafama takıp seni unutmadım..elbette ilişkiler fedakarlıkla yürüyor,böylesi isteklere karşılık geliyor ve ya bazen gelmiyor.. bazen konuşmamak en iyisi oluyor,olsun ben kavga etmeyi de iletişim yolu görenlerden olduğum için..bugün de kavga ettik ama görüştük mantığındayım..

ama artık duruldum,bu kadar mesele yapmıyorum bu mevzuyu ya da ben durulmadım da işler benim istediğim kıvama geldi bilemiyorum.. aştım,aştık belki de.. bişeyleri dışardan görebilmek için,dairenin dışına çıkmak gerekiyor.sevgiyi bir sürü böyle saçma sınavdan geçirmektense daha büyük sağlam sınavlardan geçirmek gerekiyor(muş) sizi,sırf siz mutlu olun diye arayan birinden çok içten arayan bir sevgili çok daha makbulmüş,ve kızların hepsi mevzu arama-aramama olunca psikopatmış :P

bi de şöyle kızlar vardır.. aranılmakla hava atan cinsler..yani aranılmanın ama karşılığında aramamanın verdiği hazzı yaşayanlar.. "ben hiç aramam,hep o arar,nesini arayım,merak etsin dursun" mantığındakiler bunlarında tam bir ilişki yaşadığını hiç sanmıyorum..yani bu taktiksel bir savaş aramak madem mühim bişey ,bu aşşalık şeyi ben yapmayacağım savaşı galiba..

düz bir mantıkla,insan birini neden arar?
merak ettiği için,neden merak eder değer verdiği için,neden değer verir sevdiği için?
bu saadet halkasını çözmek çok mu güç acaba erkekler için..?

bir erkek evde,ilişkide tam bir huzur istiyorsa,o telefon denen aleti kullanmayı öğrenecek,üşenmeyecek,gurur yapmayacak,azıcık dolma parmaklarını ve çenesini yoracak..

Evlilik Sezonu/Bi Değişik Evlilik

21 Ağustos 2008

sıkıntıdan patladığım bir gün,uydudaki 1368 gereksiz kanal arasında denk geldiğim bir sohbet programına takıldım..ingilizcemi geliştiririm ayağına izlediğim programda sunucu orta yaşın üstünde sarışın bir kadın,bizdeki serap ezgü'yü andıran havası ama ondan daha keyifli haliyle sağa sola koşturuyor,dans ediyor,halkla kucaklaşıyordu..

programın ilerleyen dakikalarında nba oyuncusu olan bir basketbolcuyu konuk olarak aldı ve adamdan oracıkta 250.000 dolarcık bağış aldı.. adama mı helal olsun diyim kadına mı tebrik edeyim bilemedim.. program gayet neşeli ilerliyorken,evsiz bir kadın davet edildi,kadına hediye edilen ev yayında gösterildi..kavga kıyamet program devam etti,bizdeki kıytırık eğlenceler aklıma geldi..gün o gündür bir daha yabancıların eğlence anlayışlarını eleştirmedim..bu kadında değişik bişey var ammaaaaa tam çözemedim düşüncelerindeyken,program bitti..ablayı da bir daha görmedim.. ta kiii dün gazetede görene kadar..

evlenmiş!! ama bayan arkadaşıyla,benim bir gariplik hissettiğim Ellen DeGeneres eşcinselmiş..

şaşırdım bir taraftan da vayyy be kızımmm adamın gözünden anlıyorsun,bir gariplik olduğunu diye havalara girdim..

konuya en güzel yorumu yapan azıcık safça arkadaşım oldu..

"kadın yumuşaktır ya,dokunsan pofur pofur ne mide var şunlarda,hem kavga bile edemezsin iki tarafta küser ağlar ne tadı çıkar ilişkinin,höttt diye bağırdı mı saklanacak köşe aramalıyım ben,baksana bu sırıtıp duruyor kadının yanında,bu iki kadından çirkin olanı erkek rolü oynuyor değil mi " dedi..
saç renkleri bile aynı ya,böyle ilişki mi olur... elennnn tatlımmm dip boyan gelmişşş,hadi kuaföre gidelim çünkü benim de manikür yaptırmam gerek.. böğğğğ
garip,ilgi çekici ama sosyal boyutta yaralanmalara neden olacak bir ilişki türü.. farklı olmak zaten kadın ve erkeği bir arada tutan,tüm normallikler güzel bir sistemle sunulmuş bize..neden başka yollara sapılır,bilemiyorum..cümlemizden uzak olsun tü tüüü tüüüüüü :P


Related Posts with Thumbnails