-Senden Öncekiler Demo-

13 Ekim 2009
Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki bundan tahminen 15 yıl öncesine kadar "ilişki" dediğimiz hadisenin varlığından habersizdik.O dönemde bir kız veya bir erkek sevdiği insanla ya hemen evlenir yada onu yıllarca süründürür namusunu lekeler en nihayetinde mahallelerde dillere sakız olan hikayelerde başrol oynarlardı. Namusunu lekeler kısmına hemen atlamayın zira kişisel düşüncem olmamakla birlikte toplum için türkçe karşılığı buydu.Kızla hemen evlenmeyen erkek delikanlı değildi,hemen evlenilmeye layık görülmeyen kızda namuslu değildi.. Sistem böyle işliyordu.

Ne zaman ki toplumsal bir açılım yaptık,medyayı hayatımızın merkezine koyduk orta sınıf amerikan dizilerindeki aile kavramını kendi ailemize oturttuk.İşte o vakitten sonra ilişki yaşamak durumu ortaya çıktı.Türk erkeği,evlilik kıskacından çıkıp ilişki adı altında birçok cinsel deneyim yaşama şansına çabuk alıştı.Ama türk kadını için işler pek de yolunda gitmedi.İlişkisi olan kız uzun bir süre kaşar muamelesi gördü,flört namuslu kadın yapısına tersti,flört eden kadın belasını arıyordu.

Ama sonra ne oldu da bu hale geldik o kısmı kaçırdım.Şimdilerde ilkokulda başlayan flörtler evlilik yaşının da yükselmesiyle ortalama yirmi yıl sürüyor.Yirmi yılda artık performansınıza göre o kadar çok kişiyle birlikte olup,son kararınızlada evleniyorsunuz.

Şöyle ki hayatta bir çok kişiye çarpa çarpa yürüyor,en sonunda ya en çok çarpılıp yara aldığınızla yada sizin bütün çarpmalarınızı onaran kişiyle evleniyorsunuz.Buradan varmak istediğim nokta,flörte karşı olmam değil elbette.. Birini tanımak için yaşanması gereken herşeyin farkındayım,hatta hiçbir zaman yeterli olmayacağınında ancak işin dozunu kaçırmış gibiyiz galiba..

Şimdi oturun düşünün ve kendinize sorun..Bakın buraya yazın demiyorum kendinize sorun,kaç ilişki yaşadınız,kaçı gerçekten aşk barındırıyordu,kaçı sadece cinsellik içindi,kaçı altı ayı geçen bir süreyi kapsadı,kaçı ilk ayda bitti..Kaçından pişmansınız,kaçını iyi ki yaşamışım diyorsunuz..


Bu tür sohbetlerde konu gelir bir şekilde " din" noktasında tıkanır.Eğer dini kurallar uygulansaydı böyle olmazdı bu ülke denir..Denir de niyeyse şeriat ülkelerinde çok daha ahlaksız örnekler yaşanır ve nedense flört etmeye karşı onlarca güya dindar insan popolarından uydurdukları nikahlarla birkaç kadınla "namuslu namuslu" evli yaşar.. Dini elimizde bir hamur haline getirdiğimizden beri,ilişkiler üzerinde ki dini yaptırımlarda etkisiz kalıyor

Bu yazıyı niye yazdım? Şimdilerde evli-barklı onlarca insanın birçok ilişkisine şahit oldum..Kulak misafiri olduğunuzda kimileri için korkunç ahlaki çöküntü içerisinde olduklarını iddia ettileri bir sürü hikaye dinledim.Ayrıca evlilik arefesinde olmamdan sebep,kendi yaşanmışlıklarımı masaya yatırdım.Geri dönülmez hatalar yapmasam da pişman oldum,aptalmışım dedim..Yaşamasam da olurmuş,bana hiçbirşey katmamış dedim..

Hayatımıza son giren veya en çok sevdiğimiz ya da gerçekten sevdiğimiz için son olan o insana "en çok seni sevdim " demek için birçok ilişki yaşamak gereği bence büyük bir saçmalık..Ne kadar çok çeşit ilişki yaşanırsa yaşansın insan sadece "o an "geldiğinde gerçek aşkı buluyor.."Bu olmadı o" ,"o olmadı şu ", "acaba daha iyisi var mı"mantığı insanı yıpratıyor,üzgünüm ama kadını daha yıpratıyor..

Eğer ilişkilerimizi gözden geçirmezsek,sanıyorum bir zaman sonra,herkes bir şekilde birbirinin hayatına değmiş olacak,çekmecelerde salak salak sırıttığınız esk sevgili fotoğrafları özenle parçalanacak,aşklara şahit olan günlükler imha edilecek,flörtlerinize aracılık eden arkadaşlar hayatlardan uzaklaştırılacak,hediye aldığınız atmaya kıyamadığınız peluş oyuncağın anısını yeni sevgiliniz/eşiniz hiçbir zaman öğrenemeyecek,belki de değdiğiniz onlarca ten sizinle birlikte ölüme kadar gidecek..Bütün bu yüklere gerek var mı diye düşünmeden edemiyorum..? "İlişkilerimden asla pişmanlık duymadım" ifadelerine de ne yalan söyleyeyim asla inanmıyorum..!

11 yorum:

Özgür dedi ki...

Bence bu yazı ders olarak herkese okutulmalı...

Eskiden çok aşırı bir baskı varmış evet ama yaşanan aşklar da dillere destan oluyordu kimse kusura bakmasın. şimdiki gibi herkes 50 tane sevgili değiştiripte hepsine de aşkım, sevgilim, çiçeğim, böceğim demiyordu. Bir de olayın cinsellik boyutu var. Eskiden sadece erkekler belli kadınlarla yapıyordu. Malum bozulacak bir tarafı yok. Bu zaten bence çok aptalca bir şey ki ben herkes ilk deneyimini eşiyle yaşasın isterim. Hem böylece evlilikteki cinsel hayatta daha uzun sürer, sırf bu yüzden biten evlilikler kurtulmuş olur. Ama öyle bir durum oldu ki artık erkekleri bu yoldan döndürmeye uğraşmak gerekirken, kızlarda girmeye başladı. Benim görüşüm son dönemlerde yaşanan şey ne aşk, ne de cinsellik herkes birbirini kandırıyor. Daha da kötüsü kendisini de kandırıp başkalarını özendiriyor.

Volkan dedi ki...

"tüketim çağı" derken bu artık "insanlara da" sıçramış durumda. insanlar insanları tüketiyor hem de oldukça kısa sürelerde. çünkü "duvara" atılan bir çentik, bir sayı, "sanki" o kişiyi yükseltiyormuş gibi hype ediliyor. "şu güne kadar 15 kızla beraber" olanla "2 tane" ile beraber olan arasında, maalesef, bir yorum farkı var sosyal çevrede.

Tugc dedi ki...

Yazının katıldığım ve katılmadığım yerleri neredeyse eşit diyebilirim.
1. Şuna inanmıyorum. 'Yüklere gerek var mı?' düşüncesi. Niye yük olsun? Yani dejenerelikle, sevgiden dokunma arasında fark yok mu? Bunu ayıramayan insanlar belki çoğunlukta, hatta gittikçe artıyor. Ama bu ayrımı yapamayan, yozlaştıran insanlar var diye sevişmeyi ruh üzerinde yük görmek neden?

2. 15 yıl önce de varmış ilişki. Daha öncesinde de. Evlilik yaşının 15-16 olduğu zamanlarda, ilişki yaşama kavramının olmaması da doğal değil mi? Kişisel bir olgunlaşma dönemi diye bir şey varsa, o dönemler bu yaşlara rastlıyor zaten ve ideal şartlar altında, ortalama bir kaydadeğer ilk aşk yaşı -doğru insan, gerçek aşk olsun ya da olmasın- 15ler değil mi? Ama ilkokul dönemlerine düşen flörtleşmeler ile ortaokul-liselerde başlayan kürtaj vakaları deneyimleri bakımından ele alırsak, o konuda sana katılıyorum.

3. İlişkilerden pişman olup olmamak meselesi, aslında tanımla ilintili bir durum. Beyin ve kalp dengesini bilen insanların olmaması sorun. Yoksa A kişisi, B gibi bir babası olduğundan da pişman olabilir. Dışsal faktörler dersen de, x fakültesini seçme kararını vermekten de pişman olabilir insan.

4. 'En çok seni sevdim' diye bir sürü ilişki yaşamak doğru değil, o mantıkla kimseyi çok sevmekten emin olamamak gibi bir sonucu olabilir nihayetinde. Ancak, evlenme gibi bir durum başa geldikten sonra olmayacağını görmek ve işten kurtulamamaktansa, önceden birazcık insanları tanıma deneyimi, o kadar da yanlış ya da gereksiz olmamalı.

Malum kadınlarla olmak ya da olmamak.. Fahişe ve aşkı ayıramamak... O ayrımın görülemiyor olmaması ise sorun; bu hala daha 'ilişki' eksenine dayatılamaz gibi geliyor bana.

bi dost dedi ki...

katıldığım bi yazı olmş. evet, doğru düşünüyosun bence de. ve ben de inanmıyorum yaşadığı hiç bişeyden pişman olmadığını söyleyen insanlara. zira ben çok pişmanım, aptallıkmış bi çoğu. düşünerek hareket etsem olmazdı da, aptallık:) he aman bişey ekliycem, şeriat ülkelerinde dini kurallar uygulanmıyo bunu biliyosundur eminim, bi defa dinde baskı ve zorlama diye bişey yok ve oralarda bu yapılıyo. bu yüzden, dini kurallar deyince o ülkelerin örnek verilmesini doğru bulmuyorum. bu durumda yazının sadece bu kısmına katılmamış oluyorum:P

Yss dedi ki...

Evet yine hassas bir konuya değinmişsin.Genel anlamda diyorum ki her yaşanmışlık bizi biz yapan parçalardır.Parçaların bütünü de bugünkü biz olduk.Mesela bugün o adamı bulmuş üfürükten prensesi yaratan ve hatta o adamı tanıdığında işte benimki de bu dedirten geçmişte yaşanan tecrübeler.bir tanesi eksik olsa belki "onu" tanıdığında es geçecektin.fakat biraz mütevazi davranmak gerektiğine kesinlikle inanıyorum.çünkü artan sevgili sayıları gerçekten özellikle kadınların özgüvenlerini zedeliyor.her zaman derim; batı ile doğu arasında sıkışmış bir toplumuz.işimize geleni ya batıya ya da doğuya atfediyoruz.o yüzden kuralsızız, disiplinsiziz.yarın birgün kızım olursa ve hali hazırda kız kardeşime de en büyük tavsiyem başkalarının tecrübelerinden daha çok ders almaları.her tecrübe bir ders ama her dersi de tecrübeleyerek almak bence de manevi bir yük.

Unknown dedi ki...

Annem şöyle der:

"Seni gerçekten isteyen, senden değil bizden ister"

;)

Mirat Can Bayrak dedi ki...

yüksek ökçe : valla laf süper aklıma yazdım kızım olursa söyleyecem :D gerçi bizim neslin çocukları kim bilir ne olacak ha :S eyvah eyvah..

Robin Goodfellow dedi ki...

Ben avaz avaz diyebilirim ki hiç bir eşyden pişman değilim.İster inan ister inanma prenses. Pişman olunacak şeyler yapmadım gelmedi başıma ondandır belki de bilemiyorum da, neden yaptığım diğer şeyler gibi pişman olduğum veya olabileceğim şeyleri sahiplenmeyeyim ki. Pişman olan insan bence kendine ve duygularına ihanet eden insandır bana göre. Seni sen yapan bütün bu yaşadıklarının ettiklerinin toplamıdır sonuçta, sen o deneyimlerden geçerek bu günkü sen oldun, zamanla ve tecrübe edindikçe hayata bakışın, fikirlerin değiştikçe daha önce yaşadıklarını aptalca veya saçma bulabilirsin ama ah çok pişmanım falan diyenler bana asıl samimi gelmiyor.

Mirat Can Bayrak dedi ki...

Hiç bir şeyden pişman olmuyor olmak da bana samimi gelmiyor.

Benim çatır çatır pişman olduğum şeyler var hayatımda. Çünkü hata yaptığım zaman hata yaptım diyorum, dizimi dövüyorum erkek halimle ağladığımda oldu hatta.

Bunları gururla söylüyorum çünkü yanıldığım zaman hatamı kabul etmektir pişmanlık.

Bu "hiç bir şeyden pişman olmamak" kendini eleştirmeyen insanların bulduğu bir kılıf gibi bence. Hareketlerini tartmamak için insanların bulduğu kılıflardan biri.

Umarım herkes pişmanlıklar yaşar hayatında. Hata yaptığını miğde kramplarıyla fark eder. Büyümek bu şekilde oluyor :)

Adsız dedi ki...

benden bbişiler buldum

"PRETTYCOOL" dedi ki...

üfürükcüm kesinlikle katılıyorum sana,bu lafı her duyduğumda yaşadığım ğpişmanlıklar üzerinde baskı hissediyorum,hani insana ağız tadıyla pişmanlığını bile yaşatmıyorlar,halbuki pişman olmak çok insani bir duygu,ve kati suretle yaşanması gereken bir dönem,ama bu lafla of gene yanlış yapıyorum pişmanlık da duymamam lazım tribine sokuyolar insanı...

Yazılarını ve tarzını çok beğeniyorum cnm,bu güzel düşünceler için tebrik ediyorum seni ayrıca.sevgiler...

Related Posts with Thumbnails