Haftasonu Kaçamağı : Edirne

20 Kasım 2012
Üzerinden yaklaşık iki ay geçti.Yazmasam yaz tatilinin makus talihine dönecek ve kısmen unutup gideceğim herşeyi.O yüzden yazmak gerek hem de mevsimler kışa dönünce insan nereye gideceğini şaşırıyor.Kışın yapılacak ufak bir gezi için güzel bir alternatif Edirne...
Aslında Edirne gezisini Ramazan ayı için planlamıştım .Kafamda tabii ben kafamda hertürlü planı yapıp zat_ı muhteremi dürtüklemeye başlıyorum alttan alttan.Ramazan ayında belki sıcaktan belki açlıktan zor geçince iptal oldu ister istemez..

Ben yalnızlığa alışkın bir tipim.Tek başıma haftalar geçirsem gık demem.Tek çocuk olmanın ender faydalarından biri de budur.Yalnızlık sizin arkadaşınızdır,arkadaş canlısı böyle sosyal bir tip olmama rağmen kendi kendime de yetebiliyorum.Ama geziler öyle değil,arkadaşla daha keyifli oluyor.Bizimki de öyle oldu.Güzel bir geziydi,Kapadokya gezisini de birlikte yaptığımız arkadaşlarımızlaydık.Aslında eş durumundan arkadaşız Farfalle ile , karı-koca çok tatlı insanlar onlarla birlikte vakit geçirmek oldukça keyifli.


Selimiye'den uzun uzun bahsetmek istemiyorum.Her türlü internet sitesinden bulabileceğiniz detayları buraya yazmanın bir anlamı olmayacak.Özetle Selimiye II. Selim'in Mimar Sinan'a yaptırdığı Osmanlı mimarisinin en önemli eserlerinden biri. Mimar Sinan" ustalık eserim " dese de ben yine de Süleymaniye Camii derim.Camiler arası tercih yapmak garip gibi görünse de Selimiye beni Süleymaniye kadar etkilemedi.Elbette mimari açıdan yazılacak sayfalar dolusu şey vardır ama gelin görün ki mimar değilim.Kaldı ki bizim halkımız duygu insanıdır teknik açıdan hiçbirşey anlatamazsınız.Gidip görmeniz lazım,yapıların da ruhunun olduğunu bilmeniz lazım,sizi avucuna alan herhangi bir yapı bilin ki güzel bir yapıdır.Bazen bir camii bazen cumbalı bir ev bazen bir şapel aynı hissi uyandırabilir.

Edirne'yi nasıl hayal ediyorsunuz bilmiyorum.Ama ben tam da hayal ettiğim bir şehir buldum.Tam da hayal ettiğim gibi onca tarihi değerine rağmen kaderine terkedilmişti.Güzel bir çehresi var.Merkezden ibaret değil birden doku barındırıyor.Karağaç,Nehir ve çevresi,Kırkpınar vakit geçirmek isterseniz seçenek çok. Fakat bunları kullanmamak için herşeyi yapmışlar. Şehre geldiğimiz ilk an fellik fellik otopark aradık.Vardı elbette ama değnekçiler falan vardı.Nihayet Selimiye'ye çok yakın bir otoparka park ettik ancak bu sefer de romanların ilgisine maruz kaldık.Ne bir zabıta ne bir polis hiçbirşey yok.Romanlar şehri ele geçirmiş atlarını koşturuyorlar.Güvenlik sıfır buna rağmen şehirde Türk bulmak zor Yunan turistler ağırlıkta.Bu derme çatma şehri ziyaret etmeye geliyorlar.Çünkü gerçekten güzel bir şehir.

Bunun yanısıra Edirne yaşayan bir şehir.Sürekli bir hareket var,gecesini de görünce buna karar verdik.Bir yerlerden sürekli bir müzik sesi geliyor,kafanızı kaldırıyorsunuz muhteşem camiiler,adımbaşı insanı tahrik eden ciğer kokusu,bir koşuşturma,gecenin ilerlemesine rağmen o meşhur Saraçlar caddesinde sohbet eden halk..









Edirne Arkeoloji Müzesi

Boğazlıyım,yapacak birşey yok.Yemek yemekten zevk alıyorum ,yeni şeyler denemeye ise bayılıyorum.Edirne'nin tava ciğerini elbette daha önce duymuştum.Etobur bir insan olmama rağmen ciğeri yılda belki bir defa yerim Fakat... Edirne'de yapılan  adı tava ciğeri olan o şey kesinlikle ciğer değil ,et !
Şimdi yazarken bile tekrar yemek arzusundayım. Biz yaptığımız arşatırmalar neticesinde Ciğerci Niyazi Usta'da karar kıldık. Peki ya o biberler ? Elbette çok acı garip bir şekilde yemeğe devam ediyorsunuz. Niyazi Usta doğru bir kararmış çok fazla seçenek var Edirne 'de ciğerciden bol birşey yok.Ama riske girmemek adına doğru bir tercih üstelik fiyat uygun dört kişi tatlısı vs derken 60 tl  gibi bir rakam ödedik ki, bu lezzet-fiyat eğrisine bakarsak bedava bir zevk oldu bizim için. Bu arada tatlı Hayrabolu tatlısı pek sevmedim tatlı soğuk üstüne sıcak tahin döküyorlar.


                      

Su birikintisi bile çekiyorken beni nehir görmek coşturdu diyebilirim.Ama bahar aylarında değiliz.Yaz da bitmek bilmiyor bu yüzden kuraktı Meriç hatta en kurak zamanıydı galiba.. Olsun yine de çok güzeldi,dalıp dalıp gitmelikti. Meriç köprüsü araç trafiğine açık ,yayalarda kullanıyor hatta keşke sadece yayalar kullansa ne güzel olur. Köprüde şöyle bir yürümesek olmazdı.Zamanlamayı iyi ayarladık akşam saatlerine denk getirdik. Meriç Nehrinin yanında bir sürü restaurant var.Ama bir standart tutturmuş değiller çoğu düğün salonu kıvamında sonradan cafe olmuş.İlk girdiğimiz yerlerde restaurantın içinde mangal yapılıyordu :) Böyle dumanlar üstünüze üstünüze geliyor kimse garipsemiyordu bizde mi bir gariplik var bilemedim. Sonra burayı bulduk.Sakin,kendi halinde ama cici biryer öyle sakin ki zat_ı muhterem oracıkta kestirdi hemencik  :)


Meriç Köprüsü


Edirne'de bir gece..

Edirne'de görülecek birden fazla yer olduğunu belirtmiştik.Lozan Anıtı bunlardan biri Lozan Antlaşmasının anısına dikilmiş. Karaağaç ise ayrıca vakit ayırılması gereken bir yer ilginç bir şekilde  oldukça kalabalık sanki şehrin bir kısmı buraya bölünmüş gibi tarihi Tren İstanyonu  bu bölgede.Bir film seti gibiydi Karaağaç sonbahar birazcık soğuk olmuştu akşama doğru.Günü güzel bölmüştük , şehrin en güzel saatlerini Karağaç'da tabiri caizce romantik bir şekilde geçirdik.
Beyazıt Külliyesini'de unutmamak gerek . Külliye döneminde bir sağlık merkezi olarak kullanılıyormuş. Şimdilerde müze olarak kullanılıyor.Hatta Avrupa Konseyinden müze ödülü bile almış.Mumyalarla size o atmosferi yaşatmaya çalışıyorlar.Tedavi yöntemleri ilginizi çekiyor.Başka milletlerlerden de insanlar burayı ziyarete gelirmiş.Büyük bir üniversite hastanesi düşünün.Hem eğitim hem hizmet birarada.Aslında en önemli kısmı tedavi yöntemleri müzik ile ruh hastalarını tedavi ediyorlarmış.O dönemde Avrupa'da  ruh hastası insanlar içlerine şeytan girdi diye yakılırken,ecdadımızın durumu ortada  ...


Akşam yine ciğer yiyelim dedik.Fakat bizim niyazi usta kapatmıştı.Aslında işin garibi hiçbirimiz tam olarak acıkmamıştık.Kıvranıp duruyorduk.Aklımızda kalan bir yer daha vardı  Edirneli Köfteci Osman ,uzun bir süre onu aradık durduk çünkü onunda bir sürü aynı adı taşıyan çakmaları vardı.Nihayet bulduk bu arada Edirneyi karış karış öğrendik artık şehri yıllardır orada yaşıyormuşuz gibi geziyorduk.Köftenin ne özelliği var bilmiyorum aynı köfteyi evde bende yapıyorum.Ciğer belli ki zaman zaman sıkmış Edirnelileri onlarda başka bir çeşit olsun diye köfteyi seçmişler.Hiçbir özelliği yok.

Akşam bir de otel aksiyonu yaşadık.Yanımıza valizlerimizi almıştık ama Edirne'de kalacağımızdan emin değildik.Bir sürü otel arasından bize en uygun olanını bulduk.Yine arkadaşlarla yanyana odalarda kaldık :) Niyeyse bunu seviyorum böyle başka bir şehirde güvende hissediyorum galiba bu yolla. Efe Otel'de kaldık,memnun da kaldık.Sabah bizi güzel bir kahvaltı bekliyordu.Ama başka bir seçenek daha isterseniz Antik Otel'i de önerebilirim.Bir de pazarlık etkisini unutmayın otelde pazarlık mı yapılırmış diyenleri duyar gibiyim ama ben resturant dışında her yerde pazarlık yaparım üstelik zevkle bir zararını da görmedim :)


Dupnisa  Mağarası

Ertesi gün İstanbul'a dönmek için geldiğimiz yolu tercih etmedik.Yolu epeyce uzattık .Dupnisa Mağarası  vardı hedefimizde Kırklareli Demirköy ilçesinde bulunuyor mağara fakat biz ulaşmakta güçlük çektik.Yol git git bitmiyor,gelip giden bir araç yok.Korku senaryoları üretmeye başlamıştık ki sonra eğlenceli bir hale geldi yol.Mağaraya vardığımız da bir hareketlilik başladı.Düşündüğümüz gibi değildi kalabalık bile sayılabilirdi.

3-4 milyon yıllık bir mağara olduğu sanılıyor,kuru ve sulu olmak üzere iki ayrı bölümü var.İçinde yarasalar varmış sanırım gördük birkaç tane tam emin değilim ama.. Hatta mağara kışın yarasaların üreme döneminde kapatılıyormuş.

Mağaraya girdiğimizde küçük bir şok yaşadık.Buzzz gibiydi,ne olduğumuzu şaşırdık.Asıl hareketlilik mağarayı gezip bitirince yaşadık.Bir çıkış var elbette ancak bizimle birlikte giren herkes çıkıştan geri
dönüyor geldiği yoldan mağarayı içerden dolanıyor.Fakat bizde maceraperest iki koca kişisi olunca işler karıştı.İnat ettiler çıkış yerimiz böyle dağınbaşıydı tabiri caizse.Dağbaşında ayı mı çıkar yılan mı tıslar derken arabaya ulaşabildik.Dağ keçileri kıskanırdı hallerimizi öyle bir orman gezisi oldu ama güzel de anı oldu.

 




Dönüşte İğneada yolunda saptık nasıl böyle bir hata yaptık bilmiyorum :) İğneada'nın terkedilmişliğine mi yanayım,yolun yaklaşık 4 saat süremesine mi,koskoca iğneada'da yemek yenecek doğru dürüst bir yer olmamasına mı neye yanayım bilemiyorum.Hayatım boyunca bu kadar yeşili bir arada görmedim.Yol boyunca ormanın içinden gidiyorsunuz.Istranca Dağlarını aştık yeşilin her tonu ,bayıltacak seviyede oksijen bu da güzel bir deneyim oldu. İğneada'dan hoşlanmadım evet ama yaz sezonunun geçmiş olmasının etkisi vardı sanırım.Gerçi yaz da olsa gitmem İğneadaya bir tek otel kalanı pansiyon,apart bizim tatil anlayışımıza hitap etmiyor.Ama deniz uçsuz bucaksız elbette tertemiz,kum da güzel ve tahmin edemeyeceğiniz kadar deniz kabuğu var.Topladık birazcık hatta kendime yüzük bile buldum en doğalından  :)

Allah sağlık versin,para versin,huzur versin hep gezelim olmaz mı ? İnsanlar zenginlik hayalleri kurar ya işte şu arabayı alacağım şu evde oturacağım gibi benim derdim sadece "yeni " yerler görmek..

8 yorum:

1i Yok mu dedi ki...

Satır satır hepsinin okudum. Çok güzel olmuş yazın. Oldukça güzel olmuş....

Edirne'ye kardeşim atandı. En yakın zamanda benim de oraya yolum düşecek gibi görünüyor.. :)

Fakat benim bir konuda şikayetim var...
Burayı unutma... :(

RuYaYLa dedi ki...

Bayıla bayıla okudum keşke vaktim olsa bende gidebilsem

Zeugma dedi ki...

Gidip görmüş kadar oldum inan.
Hatta ciğer tava yedim, köfteyi sıradan buldum, o kadar yani :)

Ellerine sağlık prenses...

Üfürükten Prenses dedi ki...

@1iyokmu : Ooo kardeşin atanmış ne güzeli ciğer için hep bahanen olacak :)

Memur için uygun bir şehir hem hareketli hem de uygun,tebrik ederim kardeşini.

Aslında buraya yazmadıgım için vicdanım hep rahatsız ama ,ama işte :)

@rüyayla:Günübirlik bile gidilebilir bence hani sabahın köründe çıkıp geç dönülebilir.Turlar da var,vakit daha iyi kullanılabilir belki tur ile..

@zeugma:İçten bri yazıya daha içten bir yorum olmuş,teşekkür ederim canım :)

chtrtm dedi ki...

Hele ciğer fotoğraflarını görünce memleket özlemi bastı, iyi gezmişsin.

Farfalle dedi ki...

Yine gidelim, belki bende bi yüzük bulabilirim bu sefer en doğalından:).GERÇEKTEN ÇOK KEYİFLİYDİ YAAA...

Afşar Çelik dedi ki...

Ben bu blogu kıskanıyom ya! Yazma sen yazma! Daha iyisi... Yaz sen yaz ..(Sen dedim ya la!) Özür efendim... Yazın siz... Ama çok iyi olmasın... Çatlıyorum...

Üfürükten Prenses dedi ki...

@yaş tahta: edirneli ne çok blogger varmış yahu :)

@farfalle: yine gidelim hep gidelim hep gezelim :P

@afşar çelik: Çatlamayınız lütfen hemen harekete geçiniz :)

Bence muhteşem bir ülkede yaşıyoruz,nerede yaşıyorsunuz bilmiyorum ama eminim gezilecek çok yer vardır.En azından yakın çevrede.

Ben gitmeyi seviyorum ""gitmek"" iyi geliyor bana,insanı ferahlatıyor.

Related Posts with Thumbnails