
Diyalog / Bölüm-6

Nikahına Beni Çağır Sevgilim..

FlorMar Geldi Haaaanımmm ...!
Makyaj yapmaktan ziyade,makyaj malzemesi takıntım var.Bir sürü olsun,renk renk olsun,kullanmayayım ama dursun.. FlorMar'ın paketinden şunlar çıktı..

FlorMar hikayem ojeyle başladı,çoğunuzda öyledir sanıyorum.Fiyatı uygun olan her ürüne kaygıyla bakmamızdan sebep bir süre uzak durduk ama ben son yıllarda lipgloss ve rimellerini edinmeye başlamıştım.
En sevdiğim ürün bu oldu..Fırçası biraz daha kalın olabilirdi.Renk çok şeker,kullanışlı.. Yapış yapış değil,dudakta ağırlık yaratmıyor,yiyesinizde gelmiyor,kolay da çıkmıyor benim için ideal bir ürün..


Ruj kullanmıyorum,bana çok yapay geliyor,üstelik yakışmıyor,bilmiyorum dudak yapım yüzünden belki..Doğal hissetmiyorum kendimi rujla ,bir iki iddiasız renk dışında rujum yoktur zaten..Bu renk benim için çok iddialı hatta aynı rengin lipgloss olanı da mevcut ki,bu renk yüzünden Zat_ı Muhterem'le güzel bir laf dalaşı yaşamışlığım var ;)


Rimel,benim için makyajın en önemli unsuru.Haa güzel sürebiliyor musun derseniz,tabii ki hayır..Almaya bütçemin yetmeyeceği rimelleri denerim bazen onları bile bir şekilde topak haline getiririm kirpiğimde,bu da ayrı bir yetenek olsa gerek :P Rimel ben her ne kadar yine yanlış kullansam da başarılı sayılabilir.


10 Kasım Kutlamaları(?)
En sevdiğim fotoğrafı..
Benim Atatürk sevgim,göğüs çatalına Atatürk imzasını dövme yaptırıp,göstermeyi sağlayacak kadar büyük değil mesela..
Ya da toplumsal ayrışmayı yaratıp önüne Atatürk barikatını koymayı dinsiz=Atatürk eşitliğini kabul etmiyor benim sevgim..
Ya da 5-6 tane okun arkasına en afilli Atatürk fotoğraflarıyla oy sefilliği yapmayı da kabul etmiyor sevgim.
Benim sevgim,Atatürk'ü seveceğim diye Abdülhamit'i harcamayı da kabul etmiyor.
"Türk bile değilmiş haa,yunan aslında galiba gibi" türünde cümleleri de kabul etmiyor benim sevgim.
"Anıtkabir'i böyle bayramlardan ziyade hergün sırayla milyonlar olarak ziyaret edersek acaba ülkeyi daha yaşanılabilir bir hale getirebilir miyiz,bir işe yarar mı" düşüncesine sahip olmamı sağlayan mantığı da kabul etmiyor benim sevgim..
Lise'de uluorta "Atatürk,öyle kötü bir adammış ki toprak bile kabul etmemiş,geri atmış " cümlesini gururla söyleyen kızın,şimdilerde facebook'da Atamıza sahip çıkalım grubu kurmasınıda kabul etmiyor..
Ne içtiği rakı kanıma dokunur,ne ellerini öptüğü imam.. Sıkıntım şu ki,bir mal gibi,bir reklam çalışması gibi üç kuruşluk fahişlerin ağzında da Atatürk var,günlüklerini okuduğum Atatürk'ün büyüküğünü içli içli yazan 3 kuşak önceki ninemin dilinde de..
Atatürk yazmıyorum,okuyorum,dinliyorum,eleştiriyorum,hatalarını,doğrularını biliyorum.Ama yazmaya başlarsam naaşı üzerine tünemiş birkaç akbabayı rahatsız ederim diye korkuyorum.Kimsenin keyfi bozulmasın,acılı türkülerle olmadı sarı zeybekle 10 Kasım kutlamalarıyla(?) devam etsinler istiyorum.
Blogun bayraklarını yarıya indirmiyorum üzgünüm ama bıraktıklarına zerre sahip çıkmamışken,bu kadar sahiplenmenizi(mizi) gerçekten komik buluyorum..
Mekanı Cennet Olsun..
"Büyük ölülere matem gerekmez,fikirlerine bağlılık gerekir"
-Fethiye Gezisi-
-Yol üstünde yemek yemek isterseniz bir çok seçenek var ama biz Manisa-Salihli'nin meşhur Odun Köftesini tercih ettik.Fotoğraf çekmeyi unutmuşum ama fikriniz olması açısından bir fotoğraf buldum.Köfte bir yaşına kadar olan kuzunun sadece bir bölgesinden yapılıyor.Gözünüze ilişirse veya özellikle yemek isterseniz kesinlikle tavsiye ediyorum.Utanarak söylüyorum ki iki porsiyon yedim hatta ikibuçuk ;) Evet,evet haklısınız gelinlik giyeceğim yakında ama boğazım hiç durmuyor :(


- Zat_ı Muhterem,biraz da kalburüstü bir mekana gittiğinde,domates yüzünden kavga bile çıkartabilir.Meseleyi biraz daha büyütüp oracıkta bir domates satışı gerçekleştirebilir.Domates konusunda hassastır ;) Bu domatesleri koklayana kadar onu anlamıyordum,haklıymış..Bizim yediğimiz bildiğiniz plastikmiş..




- Zeytin zamanıymış,yani kasım'dan itibaren başlıyor,ocak gibi bitiyormuş.Ne yapacağını,nasıl ağırlayacağını şaşıran Zat_ı Muhterem'in annesi bizim için,sabahın köründe gidip toplamış.Zaten kaldırımlarda zeytin ağaçlarının ekili olduğu bir şehirde yaşıyorum ben,zeytin delisiyim ayrıca.Ama bunlar biraz irice,bu bölgenin zeytinide zeytin yağı da çok farklıymış.

-Balkondan elinizle ulaşabileceğiniz mesafede bir mandalina ağacı var.Sıkıldıkça mandalina yedim,bir ara mandalina aşkımı anlatmıştım sanıyorum.Yerlere düşmüş,yemeğe bile üşeniyorlar.Ne uyuzlar yahu ;)

- Malumunuz yamaç paraşütü bölgenin ünlü sporlarından.Kimine göre deli işi kimine göre muhteşem bir haz ..Ben denenmesi taraftarıyım ama aramızda ikna edemediğim korkak arkadaşlar vardı ;) Bu zevki tatmadan ölmek istemiyorum.Tek kelime ile ifade edilirse "Özgürlük" Telefonumla çektiğim için ancak inişlerini çekebildim,siz hayal edin ehiehihi :P


-Birini tümüyle tanımanın en iyi yolu yaşadığı yerleri görmek(miş).Çocuk gibiydi geldiğimizden beri,heyecanlı,kıpı kıpır,hiç konuşmadığı kadar çok konuşuyordu.Mutluydu ve beni de mutlu ediyordu.Anladım ki hepimiz anılarımızla bir bütünüz,bizi biz yapan birçok şeyin bütünü.. Aşık oldum galiba,yine,yeniden aynı adama ;)
